Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

İstanbul'da, yenidoğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan Fırat Sarı ve İlker Gönen'in aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanığın yargılanmasına devam edildi. 22. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görülen duruşma saat 10.30'da başladı. Duruşma savunmaların alınmasına devam edilmek üzere yarına ertelendi.

Read more!
3 GÜNDE 13 SANIK SAVUNMA YAPMIŞTI

Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu'nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle konferans salonunda görüldü. Duruşmaya, Fırat Sarı ve İlker Gönenin de aralarında bulunduğu 22 tutuklu sanık, 14 tutuksuz sanık ve taraf avukatları hazır bulundu. İlk üç duruşmada, 13 sanık savunma yapmıştı.

MUHASEBECİNİN SAVUNMASI

Bazı tutuksuz sanıklar ise, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Dördüncü günde duruşma, Esenyurt Reyap Hastanesinin medikal muhasebe biriminde çalışan tutuklu sanık muhasebeci Funda Özen'in savunmasının alınmasıyla başladı.

Esenyurt Reyap Hastanesinin medikal muhasebe biriminde çalışan Funda Özen, savunmasında şunları söyledi:

"Dolandırıcılık suçlamasını kabul etmiyorum. İş dışında kimseyle muhabbetim yok. Esenyurt Reyap Hastanesi’nin medikal muhasebe biriminde SGK faturalandırmalarını yapıyorum. Yenidoğan yoğun bakımda epikriz raporlarını Hasan Basri’nin yazdığını ve Doktor Fırat Sarı’nın kontrol ettiğini biliyorum. Faturalama işlemi bittikten sonra doktor onayı yapılır. Ancak epikrizlerin nasıl hazırlandığını bilmiyorum.

"EPİKRİZ DÜZENLEME YETKİMİZ YOKTUR"

Epikriz raporları bize Pusula Sistemi üzerinden gelir. Bizim epikrizleri düzenleme yetkimiz yoktur. Fatura kesildikten sonra doktor onayı yapılır. Ben sadece Fırat Sarı’nın düzenlediği epikriz raporlarını gördüm."

Sanık avukatı ise savunmasında şunları söyledi: "Savcı Yavuz Engin, müvekkilimizin müdafiliğini müvekkil mali şubedeyken sona erdirmiştir. Bu nedenle, müvekkilimizin mali şubede alınan ifadesi geçersizdir. Müvekkil hakkında ilk dinleme kararı, 18 Temmuz 2024’te verilmiştir. Bu tarihten önce elde edilen tape kayıtları hukuka aykırıdır ve usulsüz delil elde edilmiştir."

"FIRAT BEY İLE SAMİMİYETİM VAR"

Funda Özen'in ardından sanık kürsüsüne Renas Kılıç geldi. Kılıç, savunmasında şunları söyledi:

Renas Kılıç: 2022 yılında belediyede çalışmaya başladım. Öncesinde Reyap Hastanesi’ni kurmuştuk. Daha sonra Esenyurt Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü oldum. Hastane ile de bağlantım vardı. Ben ailemden uzakta yaşıyorum, bu yüzden bana sahip çıktılar. O dönemde mavi kod ve acil sorumlusu bendim. Belediyeye geçtiğimde hekim ihtiyaçları olduğunda destek veriyordum.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı’yı tanıyor musun?

Sanık: Benim çocuğum olduğunda benimle çok ilgilendi. Kızımla da hep ilgilendi. Bu nedenle Fırat Bey ile samimiyetim var.

Mahkeme Başkanı: Hakkındaki suçlamayı biliyor musun? Çete ile birlikte 112’yi devre dışı bırakarak para kazandığınız iddia ediliyor.

Sanık: Suçlamayı biliyorum. Ancak 112 veya ambulans sistemi için bir protokol olması gerekiyor. Hiçbir hekim, protokol olmadan hasta kabul edemez.

Mahkeme Başkanı: Maddi kazanç sağladığın iddia ediliyor.

Sanık: Bana hiçbir hasta ya da hastane, para verdiğini söyleyemez.

Mahkeme Başkanı: Tapelerde Yenihayat’tan hasta aldığınız iddia ediliyor, doğru mu?

Sanık: Oranın müdürü beni aradı, “Hasta var” dedi. Fırat Bey’e ulaşamadıklarını söylediler. Ben de Fırat Bey’i aradım.

HAKİM: HESABINA GELEN PARALARI AÇIKLAR MISIN?

Mahkeme Başkanı: Hesabına gelen paraları açıklar mısın?

Sanık: Onlar eski paralar. Daha önce ben Fırat Bey’e borç para vermiştim. Hastane yetkililerine bile “Fırat’tan alacağım var” demiştim.

Mahkeme Başkanı: Fırat seni hasta kabulüyle ilgili arıyor, değil mi?

Sanık: Evet, ben Fırat Bey’e de söyledim. Dernekten gelen yabancı hastalar oluyor. Onlar için her zaman mavi kod verilerek sevk yapılıyor.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile konuşmalarında çevre hastanelere hasta gönderdiğin anlaşılıyor.

Sanık: Hangi hastane isterse, hastayı oraya gönderiyorum.

Mahkeme Başkanı: Senin görevin hasta göndermek mi?

Sanık: Hayır. Ama hasta yakınları bana veya ilçe başkanına geliyorsa, biz o zaman yardımcı oluyoruz. Maddi durumu düşük insanlar bizden yardım istediğinde hastanelere yönlendirme yapıyoruz.

Mahkeme Başkanı: Mehmet her yere para veriyor, sen de verebiliyor musun diye Fırat’a soruyorsun.

Sanık: Başkaları birçok hekimle anlaşmalar yapıyor. Ben de Fırat’a, “Bu parayı verebilecek misin?” diye sordum.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı’ya “Yok deme, başta kabul et, devam et” diyorsun.

Sanık: İnternetten 112 sistemine baktım. Eğer yeni doğan doktoru hastanede yoksa 112 hasta gönderemiyor. Sistemde görüyorlar. Ben buna dair konuşuyorum.

"HEDEFİM İLERİDE BELEDİYE BAŞKANI OLMAKTI"

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile konuşmanda “Hastam az, 3-4 boşum var” diyorsun. Bu ne anlama geliyor?

Sanık: Fırat Bey beni aradı. Ancak ben hasta ayrımı yapmam.

Mahkeme Başkanı: Fırat, bunu neden seninle konuşuyor?

Sanık: Biz belediye olarak özellikle eczane kısmı ile tüm vatandaşlara yardım ediyoruz.

Mahkeme Başkanı: Aysel Yılmaz ile konuşmanda, “Komisyon oranı kaç olacak?” diyorsun. Bu neyle ilgili?

Sanık: Sağlık turizmiyle ilgili, Reyap’a gelen hastalarla alakalı bir konuşma. Yenidoğan ile bağlantısı yok.

Mahkeme Başkanı: Fırat ile konuşmanda “1-2 bebek geldi” diyorsun. Bu ne anlama geliyor?

Sanık: Benim tanıdığım ve yanımda çalışan bir arkadaşımın bebeğiydi.

Mahkeme Başkanı: “Ücret almadan başlayamazlar” diye Tolga ile bir konuşman var.

Sanık: Hatırlamıyorum.

Mahkeme Başkanı: Meral Bulut kim? Onunla neden para konusunu konuşuyorsun?

Sanık: Reyap Hastanesi muhasebecisi olabilir. Ancak bu konuşmayı hatırlamıyorum.

Mahkeme Başkanı: “Cumartesiye kadar ödeme olmaz mı?” diyorsunuz.

Sanık: Hatırlamıyorum.

Mahkeme Başkanı: Başka bir diyeceğin var mı?

Sanık: Eşim bu olayları bilmiyordu. İki kez depremde kaldım. Bir insanın hayatıyla oynamak bu kadar kolay mı? Benim hedefim belediye başkanı olmaktı. Ama şimdi katil olarak anılıyorum. Medyada “katil” olarak lanse ediliyorum. Katil damgası yiyorum. En fazla belediyeyi zarara uğratmış olabilirim. Cezaevinde de infaz koruma memurları kötü davranıyor, terör bölgesinde çalışmış bir insanım ama şimdi bebek katili olarak anılıyorum.

"YENİDOĞANA GELEN BEBEKTEN DOKTOR PARA ALIYOR MU?"

Üye Hakim: Sen nasıl hasta gönderiyorsun?

Sanık: Doktor adı veriyoruz.

Üye Hakim: Peki, bunu nasıl sağlıyorsun? Nasıl yönlendiriyorsun?

Sanık: İhtiyacı olan kişiye doktor adı veriyoruz. Yoğun bakım için değil zaten, yoğun bakıma ihtiyacı olmayan kişi yatamaz.

Duruşma Savcısı Soru Soruyor:

Savcı: Hakkında disiplin soruşturması var mı?

Sanık: Yok.

Savcı: Şu anda maaş alıyor musun?

Sanık: Alıyorum.

Savcı: Bebek için gelen oluyor mu? “Geliyor, istersen 1.5 verirsin” dediğin doğru mu?

Sanık: Yenidoğan ile ilgili her hastanenin hak ediş sistemi vardır. Bu durum Fırat Bey ve Fehmi Bey arasında olan bir mesele.

Savcı: Her yenidoğanda gelen bebekten doktor para mı alıyor?

Sanık: Evet, çünkü doktorların maaşı düşük olduğu için.

Savcı: Tapenin devamında ilaç satış konusuna giriyorsun. Bu neyle ilgili?

Sanık: İlaç muhabbetini duyduktan sonra, aynı şeyi Özgür Bey’e söyledim.

Savcı: O konu farklı, onu sormuyorum. Kimi ve hangi hastaneyi söylüyorsun?

Sanık: Reyap Hastanesi.

Savcı: Neden? Sen belediye çalışanısın.

Sanık: Reyap Hastanesi’ni sahiplendiğim için, onun deposunu soruyorum.

Savcı: Reyap Hastanesi’nin deposundan sana ne? Neden ilgileniyorsun?

Sanık: Fehmi Bey’den duydum. O yüzden konuştum.

"BU HER HASTANEDE OLAN BİR ŞEY"

Tutuklu sanık Serdar Yüksel savunmasını yapmak için kürsüye çıktı. Sanık hakkındaki iddianame okundu. Tespitlere göre, Okan Üniversitesi’nde müdür olarak çalışan sanık Serdar Yüksel’in, Gıyasettin Mert’in yönlendirmesiyle Renas Kılıç ve Fehmi isimli kişilerle birlikte, il içi ve il dışındaki hastaları organize ettiği, sevk edilmesi gereken bebek hastaları tespit ederek Fırat ve İlker’in anlaşmalı olduğu hastanelere sevklerini sağladığı ve bunun karşılığında bebek başı ücret aldığı iddia edilmektedir.

Mahkeme Başkanı: Bu hastalar 112’den mi geliyordu?

Sanık: Evet, hepsi.

Mahkeme Başkanı: İlker ile Fırat Sarı arasında bir görüşme var. İlker, “Serdar’dan ses var mı?” diyor. Fırat ise “Serdar’a söyledim, bu ara hastalarımız düşük” demiş. Bu ne anlama geliyor?

Sanık: Yoğun bakımı doldurmak istediklerini biliyorum, bu her hastanede olan bir şey.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile konuşmanda, “Fırat Bey, kolay gelsin, vaktinizi almayayım, 112’nin vakasını attım size” diyorsun. Ardından İlker Gönen 112 ile konuşuyor. Bu ne anlama geliyor?

Sanık: Yine sevk zinciri…

Üye Hakim: Senin hastanelere sevk yapmanda 112’nin haberi var mıydı?

Sanık: Evet, tabii ki vardı.

"10-12 KERE SEVK PARASI ALDIM"

Üye Hakim: Sevklerle ilgili Gıyasettin Mert’ten kaç kere para aldın?

Sanık: 10-12 kere para aldım.

Üye Hakim, “suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma” ve “kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık” suçlamalarıyla 14 yıla kadar hapis cezası talep edilen Serdar Yüksel’e sordu:

Savcı: 20 yıldır sağlık sektöründeyim diyorsun. İşletme mezunusun.

(Serdar Yüksel araya girmeye çalıştı)

Savcı: Bekle, sözümü kesme. Sağlık sektörüyle alakanı anlayamadım?

Sanık: Sağlık eğitimim yok. Sadece askerden sonra hastanelerde idareci olarak çalıştım.

Savcı: Sağlıkla ilgili bir eğitimin yok, öyle mi?

Sanık: Evet, hiçbir eğitimim yok.

Mahkeme Başkanı: Gıyasettin Mert ile borç ilişkin var mı?

Sanık: Yok.

Mahkeme Başkanı: Para?

Sanık: Hangi para? Ben istememiştim.

Mahkeme Başkanı: İnsan durduk yere birine neden para versin, hem de istemediği halde?

Sanık: Emniyet ifademde borç olduğunu söylemiştim. Sonra bunun böyle olmadığını, parayı hasta için aldığımı ifade etmiştim. Toparlarsak, benim ona verdiğim borcun karşılığında vermişti.

Mahkeme Başkanı: Sen işletmeye dâhil olarak çalıştın mı?

Sanık: Asla.

Mahkeme Başkanı: İddianameye baktın mı?

Sanık: Evet.

Mahkeme Başkanı: İşletme dediğin şeyin ne olduğunu hâlâ anlamadın mı?

SGK avukatı: Hangi hastanelere sevk gerçekleştirdiniz?

Sanık: Avcılar, Medilife hastanesi, bir de adını hatırlamadığım hastane var.

OPERA BEBEĞİN ÖLÜMÜNÜ ANLATTI

Sanık Tuğçe Toptemel Opera bebeğin ölümünü anlatıyor…

Sanık: Vicdanım rahat. Ben bebeği yaşar şekilde teslim edip çıktım. Bebeğe müdahale ettiğim için buradayım, müdahale etmesem de burada olacaktım.

Mahkeme Başkanı: Peki, bebek kötüleştiğinde doktora mı sormak lazım, hemşireye mi?

Sanık: 10 yıldır hemşireyim. Hakan Doğukan Taşçı geldikten sonra 5 ay birlikte çalıştık. Kendisi, böyle bir durumda ona soracağımı söylediklerini iletti.

Mahkeme Başkanı: Kim diyor bunu?

Sanık: O benim üstüm.

Mahkeme Başkanı: Nasıl yani, bir hiyerarşi mi var? Doktora deseydin.

Sanık: Söyledim.

Mahkeme Başkanı: Kime?

Sanık: Fırat Hoca’ya söyledim. Zaten kendisi bebek öldükten sonra geldi. Hakan Doğukan Taşçı’ya yazdığım mesajları okudu ama bir şey demedi. Bu olaydan sonra hastaneden çıkışımı yaptı. Fırat Hoca zaten her zaman gelen bir doktor değildi.

Soruşturma savcısı Yavuz Engin’in tehdit edilmesine neden olan tutuklu sanık Tuğçe Toptemel sanık kürsüsüne ifade vermek için geldi. Sanık avukatı savcının tehdit edildiği olayla ilgili devam eden soruşturma olduğu için soru sorulmamasını istedi.

SANIK TUĞÇE TOPTEMEL’İN İFADESİ

Sanık: Vardiya parasını alıyordum. O dönem maaşlarımız düşük olduğu için bunu yapıyorduk. Hakan Taşçı, kendisini doktor olarak tanıttığında, Şehmuz Çelik ile ilgili bir haber vardı. Hatta Doğukan beni sık sık arardı ve talimatlar verirdi. Biz sadece bu talimatlara uyduk. Dosyada bahsedilen ilaç, bebeklerin solunumunu açması içindir. “Opara” adlı bebeği anlatmak istiyorum.

Monitör alarm verince hemen başına gittim. Diğer hemşireler de yanımdaydı. Uygun bir ilaç verdim. Doğukan benden bebeğin videosunu istedi, ben de çektim ve gönderdim. Daha sonra bana “Bebek 6 aylık, kalbi yavaş atar” dedi. Nabzını kontrol ettim, ancak mesai saatim bitmişti. Gündüz vardiyasındaki hemşire geldiğinde bebeklerin durumunu anlattım. Hakan’ı arayıp “Bebeğin kalbini hissedemiyorum” dedim. Ancak bu hastayı Fırat Sarı ve Hakan Taşçı kabul ettiği için başka bir şey söyleyemedim. Kendi adıma bir ihmalim olduğunu düşünmüyorum.

Hakan beni arayıp “Bebek bir anda ölmez” dedi. Acaba bebek kustu da ondan mı oldu diye düşünüyorum. Ben bebeği nabzı atarken teslim ettim. Aspire etmiş olabilir, yani mamanın akciğere kaçmış olabileceğini düşünüyorum. Mesai saatimden fazla bebeğin başında kaldım, ilgilendim. Ama mesai saatimde olması gereken doktorlar ve personel hastanede yoktu.

Mahkeme Başkanı: Bebek size nasıl geldi?

Sanık: Beylikdüzü Medilife Hastanesi’nden geldi. Bize herhangi bir bilgi verilmedi. Doktor ve hemşireler bilgi paylaşmadı.

Mahkeme Başkanı: Bebeği hastaneye kim aldı?

Sanık: Doğukan almış. Doktor olarak kim vardı, bilmiyorum. Esmerol dememin nedeni, bebeğin yoğun uyuşturucu ilaç almış olmasıydı. 6 aylık bebek, 6 kilo ağırlığındaydı ve yenidoğan yoğun bakım ünitesindeydi.

Mahkeme Başkanı: Doktor var mıydı?

Sanık: Gece hiç doktor olmadı hastanede. Biz zaten sadece Doğukan Taşçı’yı arıyorduk. O da sürekli kendisini aramamızı söylüyordu.

Mahkeme Başkanı: Tapelerde, Doğukan’ın “Bebeğin nasıl öldüğünü fark etmesinler” dediği geçiyor.

Sanık: Bu ifadeyi kabul etmiyorum. “Bebeğin ölümünü geç fark etti” şeklindeki beyanlar yalan. Eğer bu doğru olsaydı diğer entübe hastalar da hayatını kaybederdi. Monitör yanlış ölçüm yapıyordu.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ