Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem İnanç İstanbul Cuma namazı 4 Ocak saat kaçta? Diyanet, İstanbul Cuma namaz vakti

        İstanbul Cuma namazı saati, İstanbul il genelinde Cuma namazını eda etmek isteyen vatandaşlar tarafından araştırılıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından İstanbul Cuma namazı saati ve 5 günlük namaz vakitleri tespit edildi. Peki; 4 Ocak İstanbul Cuma namazı saati kaçta? İşte, İstanbul Cuma namazı saati...

        İSTANBUL CUMA NAMAZI SAATİ -4 OCAK

        İstanbul Cuma namazı saati öncesi il genelindeki cami ve mescitlerde hazırlıklar tamamlandı. Öğle vaktinde kılınan Cuma namazını İstanbul'da eda etmek isteyen vatandaşlar tarafından İstanbul Cuma namazı saati araştırılıyor. Peki;4 Ocak İstanbul Cuma namazı saat kaçta? İşte, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ilan edilen İstanbul Cuma namazı saati ve namaz vakitleri...

        İstanbul Cuma namazı saati:13.14

        Miladi Tarih İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı
        04 Ocak 2019 Cuma 06:51 08:22 13:14 15:34 17:55 19:21
        05 Ocak 2019 Cumartesi 06:51 08:22 13:14 15:35 17:56 19:22
        06 Ocak 2019 Pazar 06:51 08:22 13:15 15:36 17:57 19:23
        07 Ocak 2019 Pazartesi 06:51 08:22 13:15 15:37 17:58 19:24
        08 Ocak 2019 Salı 06:51 08:22 13:15 15:38 17:59 19:25
        09 Ocak 2019 Çarşamba 06:51 08:22 13:16 15:39 18:00 19:26
        10 Ocak 2019 Perşembe 06:51 08:22 13:16 15:40 18:01 19:27

        Muhterem Müslümanlar!
        Okuduğum ayet-i kerimelerde Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve Resûlüne itaat ederse, büyük bir kurtuluşa ermiş olur." Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: "Bir kişinin kalbinde aynı anda iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hainlik ile güvenilirlik bir arada bulunmaz."
        Aziz Müminler!

        İslam dini hakikate, doğruluğa ve hakkı söylemeye büyük önem vermiştir. O kadar ki doğruluk ve dürüstlük anlamına gelen sıdk, peygamber sıfatlarının ilkidir. Müslüman denilince akla gelen ahlaki erdemlerin en başında yine doğruluk gelir. Çünkü doğruluk; kurtuluşun nuru, hidayetin cevheri, yüksek ahlakın bir gereğidir. Doğru söz, imanın sesi; hakkı söylemek müminin şiarıdır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), bir hadis-i şeriflerinde "Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse ya hayır söylesin ya da sussun" buyurmuşlardır.
        Kıymetli Müslümanlar!

        Doğruluk iyiliktir; yalan kötülüktür. Doğruluk rahmettir; yalan felakettir. Hak, doğrulukla yerini bulur; yalanla zayi olur. Doğrulukla kazanılan mal ve mülk bereketlenir. Yalanla elde edilen hiçbir şeyde hayır yoktur. Onur ve haysiyet, doğrulukla kalıcı hale gelir. Allah'ın rızasına doğrulukla varılır. Yalanla varılacak yer ise ancak cehennem azabıdır. Allah katında sözün değeri, hakkı ve hakikati ne derece yansıttığı ile ölçülür. Çünkü söz, kalbin ve gönlün tercümanı, özün ve ruhun aynasıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s) bu konuda ümmetini şöyle uyarmaktadır: "Doğruluktan ayrılmayın. Çünkü doğruluk insanı iyiliğe, iyilik de cennete iletir. Kişi devamlı doğru söyler ve doğruluktan ayrılmazsa Allah katında 'doğru' olarak yazılır. Yalandan sakının! Çünkü yalan insanı kötülüğe, kötülük de cehenneme iletir. Kişi devamlı yalan söyler, yalan peşinde koşarsa Allah katında 'yalancı' olarak yazılır."

        Değerli Müminler!

        Bir toplumda fitne ateşinin yakılmasına, fesadın yayılmasına, dostlukların sona ermesine, masumların zarar görmesine ve hakların zayi olmasına çoğu zaman yalan bir söz sebep olur. Ailede güvenin zedelenmesinde, sevgi ve saygının azalmasında, nihayetinde yuvaların yıkılıp ocakların sönmesinde en büyük sebep yine söze yalan karıştırmaktır. İş hayatında ve ticarette güven ancak doğrulukla kazanılır. Dürüst bir müessese nihayetinde dünyevî ve uhrevi kâr elde eder. Toplumu aldatan, hilesini süslü sözlerle örtmeye çalışan ve bu uğurda yalan yere yemin etmekten kaçınmayan ise her iki cihanda iflas etmeye mahkûmdur. Söz ve davranışlarıyla ümmeti için en güzel örnek olan Allah Resûlü (s.a.s), yalan konusunda o kadar hassas davranmıştır ki çocuklara yalan söylemeyi hatta yalan söyleyerek şaka yapmayı dahi yasaklamıştır. Nitekim bir defasında, bir kadının çocuğunu çağırıp, "Gel sana bir şey vereceğim" dediğini işitince ona, "Ne vereceksin?" diye sormuş, "Kuru hurma" cevabını alınca "Dikkatli ol, ona bir şey vermemiş olsaydın, bu senin için bir yalan olarak yazılacaktı" buyurmuştur.

        Aziz Müminler!
        Yalan söylemek ne kadar vebal gerektiren bir davranış ise, duyulan her haberi araştırmadan doğru kabul etmek, bilerek ya da farkında olmadan yalanın yayılmasına sebebiyet vermek de dini ve ahlaki bakımdan aynı derecede sorumluluk gerektiren bir davranıştır. Nitekim Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de bizi şöyle uyarmaktadır: "Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur"
        Kıymetli Müminler!

        Haberi Hazırlayan: Fatih Berktaş
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ