Ahmet Selim Kul tarihi yayının perde arkasını anlattı!
HT Spor Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Selim Kul, hayat hikayesini ve meslek hayatındaki bilinmeyenlerini anlattı. Gazetecilik etiği gereği Phillip Cocu'yu teyit edemediği için vermediğini dile getiren Kul, Aziz Yıldırım ve Ali Koç arasındaki tarihi yayının perde arkasını ayrıntılarıyla açıkladı.

HT Spor Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Selim Kul, hayat hikayesini ve meslek hayatındaki bilinmeyenlerini Ah O Günler YouTube programında Şeyma Nur Gani'ye anlattı.
- İlk haberinizi hatırlıyor musunuz?
İlk haberimi hatırlıyorum. Dönemin Galatasaray Başkanı Ünal Aysal'la ilgili eleştirili bir haber yapılması gerekiyordu. Ünal Aysal'ın yaptığı gaflar, kırdığı potlar bu tarz bir derleme çıkarmam isteniyordu. Ben de çok detaylı bir şekilde hepsini çıkarmıştım. İlk haberim bu değil tabi ama ilk fotoğraflı imzamın koyulduğu haber bu.
Habertürk Gazetesi'nde stajyer olarak başladığımda Fenerbahçe muhabiri vardı Necati Mete... Necati Mete, "Bize futbolla ilgilenen, yabancı dili olan, genç ve ilk başlarda parayı çok ön plana koymayacak bir kişi lazım" demişti. Benim de o dönem boşluğum vardı ve "Ben olayım, anlattığın her şey bende var" dedim. Avrupa'dan haberler buluyorduk, o zaman böyle hızlı yayılma yoktu. Yurt dışındaki haberleri çok hızlı buluyordum, canavar gibiydim. Habertürk eğitici ve öğretici bir ortam. Ulu Ağabey vardı, imza koydukça mutlu ve motive oluyor gazetede senin adının çıkması. İlk imzalı haberim çok büyük ihtimalle transfer haberidir...
"EN GÜZEL HABER, EN ÇOK ATLATTIĞIN HABERDİR"
En güzel haber en çok atlattığın ve sürpriz yaşattığın haberdir. İsmi öğrenememe rağmen Fenerbahçe'nin Tadic'i getiriyor olması ve buna ulaşmış olmam çok önemliydi. Günümüzde Türkiye'de haber konusu çok da bilinmiyor. Bunların içi çok boşaltıldı ve insanlar da tüm gazetecilerin böyle olduğunu sanıyor. Kulübün resmi kanallarına sormadan haberi doğrulatmanız gerekiyor. Mesleğini ve kariyerini düşünmeyen kişi bunu doğrulatmadan haberi girer, girenler de var. Bu işi iyi yapmak isteyen birisi bu riski almaz. Doğrulatmak, araştırmak ve çözüm üretmek gazetecilikte çok önemli.
- Mesut Özil'i ilk sizden duymuştuk. Takip süreci nasıl oldu ve teyit süreci nasıl ilerledi?
Teyitten dolayı yapamadığım bir haberi anlatayım, çok iyi bir örnek olur. 2018'de Fenerbahçe'de tarihi bir kongre oldu 20 yıllık Aziz Yıldırım dönemi sona erdi, çok büyük bir rüzgarla gelen Ali Koç dönemi başladı. Aykut Kocaman'la yolların devam edilmeyeceği öğrenildi ve "Fenerbahçe'nin yeni teknik direktörü kim olacak?" bundan daha büyük bir haber yok. O ismi bulmak o kadar büyük bir rekabet ki...
Gece Twitter'dan birisi bana "Sana hayatının haberini vereceğim" dedi. Ben de her mesaja bakardım, nereden ne geleceği belli olmaz. 2 kere sosyal medyadan bana çok büyük haberler geldi, bunlardan biri de Attila Szalai... Bana o kişi "Fenerbahçe'de yeni teknik direktör Phillip Cocu olacak" dedi. O zamana kadar ne yazılmış, ne bir yerde çıkmış, hiçbir ipucu yok. Teyit aramaya başladım, kimse bir şey söylemiyor. O zamanki müdürüm Halil Özer'di, onu aradım ve teyit aramasını istedim. O gece biz teyit bulamadığımız için haberi gazeteye koymadık. Bunu şu anda günümüzde yapacak kişi bulamazsın. Eskiden itibar denilen bir şey vardı meslekte. Ertesi gün Alper Yemeniciler, haberi verdi ve onu tebrik ettim. Teyit alamadığım için haberi o patlattı, teyit kısmı bu kadar önemli.
"MESUT ÖZİL'DE VİTES KÜÇÜLTTÜM"
Mesut Özil haberinde de kaynağım bana "Deli misin, hadi gir" demesine rağmen ben vites küçülterek gidiyordum, çünkü çok büyük bir isim. Mesut'un Türkiye'ye gelmesi çok büyük bir olaydı. Kaynağım bana detay vermesine rağmen haberin büyüklüğünden dolayı vites küçültüyordum.
Muhabirliğin güzel tarafları varsa, tek tarafı kolay bir iş değil. Futbolcularla muhattapsın, milyon Euro'lar kazanan ve eğitim olarak aşırı gelişmemiş bir insan grubu... Futboldaki ekonomiyi düşün ve 2 büklüm muhabir maaşıyla milyon Dolar'ları olan bir sürü insanla ilgili haber yazıyorsun ve etkin var.
"5 YIL SOSYAL HAYATIM OLMADI"
Ben ne zorluk yaşadığımı anlatayım. Bir dernek davetine gidiyorsun, Büyüksün, kralsın, hoş geldin, seni omuzlar üstünde tutuyorlar... Millet jipine biniyor gidiyor sen metrobüsle dönüyorsun. Bunlar baş etmesi kolay psikolojiler değil, daha doğrusu oralarda düzgün kalabilmek kolay değil. Karakterinin bozulmaması vs... Her işin güzel ve kötü tarafları vardır. Gazetecilikte iki taraf da radikal; iyi tarafları çok iyi, kötü tarafları çok kötü... Benim hayatımda 5 yıl hiçbir ilişkim ve sosyal hayatım olmadı. Çünkü fırsatın kalmıyor, eğer işini doğru yapacaksan.
Muhabirliğimin son döneminde teknedeyken -videosunu da çekmiştik- bir son dakika geliyor ve tekne turundayken bile haberi veriyorsun. O tecrübeyle de alakalı tabi ama, çok hızlı olman gerekiyor ve o an dünyadaki en önemli konu oymuş gibi düşünüyorsun. Sana karşı hata yapan herkese de çok sert davranabiliyorsun çünkü onun verilmesi lazım. Hız çok önemli, benim düşünceme göre "Tamam en hızlı olmayalım ama en doğru olalım"... Bu daha kıymetli. 2 haber eksik vereyim ama hata yapmayayım, bu tarz kriterler gazetecilikte çok önemli. Günümüzde para nasıl geçerliyse, bizim dünyada da etkileşim geçerli oluyor. Ölüm haberini hızlı vermeye çalışıyor insanlar... Bu bana göre habercilik değil. Hız başka bir şey, doğru zamanda ve vaktinde verebilmek başka bir şey. Bunları ne kadar anlatırsam anlatıyım ama o anları yaşamanız lazım. İşi anlatmakla değil sahada yaşamakla öğrenirsiniz. Amacım eğitimi kötülemek değil, sektörde gelecek düşünenler için üniversite sırasında çalışmak çok önemlidir. Bu iş tecrübe, görerek ve yaşayarak öğrenilir.
- Aziz Yıldırım ve Ali Koç arasındaki tarihi yayın... Reyting canavarı lakabını aldınız. Bu süreç nasıl nasıl başladı?
Süreç 2016'da aralarında ilk problem olduğunda ve ben o haberi yaptığımda başladı. Benim o yayına çıkmam 1 günün emeği değil ki... İşin aslı şu; muhabirlikte verdiğim bütün emeklerin birikimi var. Bu ikili kavga ettiğinde, Fenerbahçe camiasında bu ikili arasında buzları eritmeye ve diyalog kurmaya çalışan 10-15 kişi ya vardır ya yoktur... Bunlardan biri de benim. Bu ikili arasındaki kavgaya hiçbir zaman su taşımadım.
"BENİM MESLEKTEKİ EN BÜYÜK HAYALİMDİ"
O dönem inanılmaz bir cadı avı vardı. O taraftan biri bu tarafla konuştu, bu taraftan biri öbürüyle konuştu... İki tarafın akılalmaz seviyedeki düşmanlığı... Ben gittim baştan söyledim "Ben Aziz Yıldırım'la da görüşeceğim, eski yöneticilerle de görüşeceğim şikayetlerle vakit kaybetmeyin." dedim. O dönem taraf tutan gazeteciler oldu. Biz o dönem işimizi yapmaya çalıştık, bu ikili arasında hep barış ve diyalog olmasından yana çalıştım. Hiç laf taşımadım, o yüzden de çok şey kaybettim. Kaçırdığımız trenler oldu ama bu hiç umrumda değil. İkisini kıyaslamaya da gerek yok, Aziz Yıldırım efsane başkan. Ali Koç da birçok kişi tarafından başarısız bulunuyor ama Fenerbahçe için maddi ve manevi fedakarlıklar yaptığından kimsenin şüphesi olduğunu düşünmüyorum. İkisini yarıştırmak mantıksız ve kötü bir şey... Benim meslekteki en büyük hayalim bu ikilinin ilk buluşmasını tek çeken gazeteci olmaktı. 2 gün önce bu hayali dillendirdim ve 2 gün sonra bu hayal gerçekleşti. İnsanlar gittiğinde ben en son çıkıyordum, bir yere gitmek gerekiyordu gidiyordum ve ikilinin her detayını biliyordum. Bunların ödülü olarak ben o yayını aldım. Bu emeklerin karşılığı olarak aldım.
Beni Mehmet Yeşilkaya aradı, işi döndüren de odur. Bana "Sen arayabilir misin?" dedi, ben de aradım teklifimizi yaptım ve kabul edildi. Mehmet Akif Ersoy, Mehmet Ayan ve kendi adımı verdim moderatör olarak. İlk başta Mehmet Akif Ersoy belirlendi ortak aday olarak, kendimi avutmaya başladım. Mehmet Akif Ersoy'u çok seviyorum ama bir yerden sonra "Kaçtı büyük iş" düşüncesine sahip oldum. Şirkete gelirken, Mehmet Akif Ersoy kendi tweetini değiştirdi ve ben de oradan öğrendim yayını yapacağımı. Çünkü iki taraf da bana güveniyordu. Oradaki güveni sağlamak önemli. İki taraf da benim ismimi onaylayınca tarihi yayın ortaya çıktı.
"BİR DAHA ASLA BÖYLE BİR YAYIN OLMAYACAK"
Bir daha asla öyle bir yayın olmayacak. Çünkü akşam saat 20.00'de hiçbir şey belli değildi, tamamen plansızdı. Aziz Yıldırım kağıdı fırlatıyor, Ali Koç ayağa kalkıyor. İki tarafı ben de şaşkınlıkla izledim. Benim yerime tecrübeli bir kişi olsaydı muhtemelen o gece son yayını olurdu, bu kadar da iddialı konuşuyorum. Orada ego devreye girecekti. Aziz Yıldırım bana orada "Sen sus araya girme" diyor. Ben Aziz Başkan'ın genel tarzını biliyorum, yayından hemen sonra beni aradı. Ali Koç orada "A-aa sen burada mıydın?" diyor. Buna bozulabilirsiniz ama Ali Koç'un bana yaptığı ilk şaka değil ki... Bozulacak olsam bozulurdum hiç de saklamam, yayının yönetmeni bile hayatının en zor yayını yaptı. O yayından sonra Aziz Yıldırım beni arayıp "Türkiye'nin en çok tanınan insanı oldun sayemde" demişti. O yayına benim çıkmamda torpil yok. Bu yayının üstüne umarım çıkmak nasip olur ama bu kadar spontan bir yayın mümkün olur mu bilmiyorum.
- Sektöre kaç yaşında başladınız ve sektöre ilk başlayan Ahmet Selim Kul'a ne söylemek isterdiniz?
2021-2022 yıllarında başladım. Bir dil daha öğren derdim, kesin söyleyeceğim bu. Bir dilim daha olsaydı şov yapardım.
- 5 yıl sonraki Ahmet Selim Kul'a mektup yazacak olsaydınız ne yazardınız?
"Atomu parçalamıyorsun, bunu hiçbir zaman unutma" derdim.