Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem “Allah seni bildiği gibi yapsın Angelina Jolie!”

        Hep aklımdaydı gitmek… Kafamın, gönlümün bir köşesinde her daim gidip görmek gezmek vardı Hatay’ı ama bir türlü kısmet olamamıştı.

        Gerçi 25 yıl önce gitmişliğim var bu şehre ama çok kısa bir ziyaretti o. Doya doya bir gezi olamamıştı.

        Bilemiyorum… Belki de aklımda kalmasının da nedeni o yüzdendi.

        Uzatmayayım efendim…

        Geçtiğimiz hafta sonu işte bu güzeller güzeli müstesna şehir Hatay’daydım.

        Anadolu Yayıncılar Derneği’nin, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ile gerçekleştirdiği “Kültür ve Medya Kurultayı’na” bendenizi de panelist olarak davet ettiler.

        REKLAM

        İyi ki de gitmişim.

        Çünkü hem benim için hem de Hatay için harika oldu bu buluşma.

        Şansımız kötüydü hava çok yağışlıydı. Dolayısıyla dolaşırken bayağı bir zorlandık, yorulduk ama yine de çok güzeldi.

        Yine de üç semavi dine mensup insanlara ev sahipliği yapan, medeniyetin ilk beşiklerinden Hatay’ı doyasıya yaşadım.

        Künefe başta olmak üzere, Hatay sofrasına özel yemeklerden, tatlılardan bahsedip de sizi imrendirmek istemiyorum ama “Nasıl bir lezzet Allah’ım” demeden de geçemeyeceğim.

        Bırakın tarihi mirasları, kültür çeşitliliklerini görmeyi falan insan sırf künefeyi ve o birbirinden lezzetli yemekleri tatmak için bile kalkıp gitmeli Hatay’a.

        HATAY HAKETTİĞİ YERDE NEDEN DEĞİL?

        Gelelim şimdi esas mevzuya…

        Dedim ya başında yazının… Çok müstesna bir şehirdir Hatay. Çok kıymetli, çok özeldir.

        Ancak ne yazık ki, maalesef bu şehir hak ettiği yerde değil.

        Emin olun… Böyle çeşitli kültür mirasını, tarihi mirası içinde barındıran bir şehir bir İngiltere’de, Fransa’da olsaydı… Herhalde kentin tamamının etrafı bir koruma çemberine alınırdı ve her taşı altın niyetine insanlara sunulurdu.

        Evet…

        Türkiye bu anlamda çok zengin bir ülke. Batısından doğusuna eski çağların, medeniyetlerin izlerini her yerde taşıyor ama Hatay’ın farklı bir durumu var.

        Hatay Anadolu’nun yani bu toprakların üzerindeki tüm değerleri, farklılıkları barındıran bir şehir.

        Küçük bir Anadolu adeta…

        Türkiye’yi, Anadolu’yu tanımak, anlamak için boydan boya gezmek yerine Hatay’a gitmek yeterli esasında.

        Gezinin ilk günü düzenlenen ve oturum başkanlığını AK Parti Milletvekili Hüseyin Yayman’ın yaptığı panelde de bunu dile getirdim.

        “Bugüne kadar bu kentin tanıtımından sorumlu olan hiç kimse yapamadı bu işi! Bu şehrin, bu kıymetli kentin dış dünyaya tanıtımını beceremedi… Olmadı, olmuyor… Neden olmuyor? İyice bir analiz etmek lazım. Bence eski yol ve yöntemleri bir kenara bırakıp yeni şeyler denemek lazım” dediğimde ilin valisi de oradaydı, bir dönem Kültür ve Turizm Bakanlığı yapmış Numan Kurtulmuş da…

        Belki alındılar söylediklerimden ama hani derler ya: “Dost acı söyler…”

        Ben de Hataysever bir gazeteci, yurttaş olarak dostane düşüncelerimi dile getirmek istiyorum.

        Düşünün… Dünyada 2.2 milyar Hristiyan yaşıyor… Ve bu dine mensup insanların ayin yaptığı kilisenin ilki Hatay’da…

        Ve 2000 yıl önce Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesinin hemen ardından Hristiyanlığı yaymak, anlatmak için ilk Hristiyanların gizlice toplandığı bu St. Pierre adlı mağara kilise bir haç merkezi Hristiyanlar için.

        Bu kiliseyi ziyaret onlara hacı unvanını kazandırıyor.

        O kadar mühim bir kilise yani Hristiyanlar için ama bırakın milyarlarca insanı şu anda gelen yabancı tek bir turist bile yok.

        Esnafla, ticaret yapanlarla, otel sahipleri ile ve bizim de organizasyonu yapan tur şirketinin sahibesi Lemye Şahin ile bu konuda uzun uzun sohbet ettim.

        Tamamının söylediği şu: “Suriye savaşı başlamadan evvel İtalya başta olmak üzere Avrupa’dan ve hatta Japonya’dan, Kore’den bile gelen turist vardı hacı olmak için ama son zamanlarda yok! “

        Peki neden? Neden şimdi gelmiyor bu insanlar? Suriye'deki savaştan dolayı mı?

        Elbette ki hayır!

        “Savaşla bizim ne alakamız var ama başta ülke medyamızın yaptığı yayınlar olmak üzere medya öyle haberler servis ediyor ki insanlar Hatay’ı, Halep, Şam gibi bir yer sanıyor… Ve bu yüzden de korkuyor gelmek istemiyor…” yanıtını veriyorlar…

        MADONNA HACCA GELSİN!

        Bu arada geçtiğimiz yıllarda Suriye’den gelen sığınmacıları ziyaret eden Angelina Jolie’nin de kulaklarını epeyce çınlattık.

        Panelde konuşurken, “kentin tanıtımında neler yapmak lazım”ı filan anlatırken ağzımdan; “Madonna’yı getirelim mesela… Hac yapsın Sainte Pierre’de” diye bir ifade çıktı.

        Niye Madonna dedim bir kere onu söyleyeyim.

        Çünkü biliyorsunuz Madonna bir şarkısına çektiği klip nedeniyle Hristiyanlık dünyası ayağa kalkmış ve hatta Vatikan Madonna’yı aforoz ettiğini söylemişti.

        Bence Madonna Hatay’a gelip, St. Pierre Kilisesi’ni ziyaret edip hac farizasını yerine getirirse yeniden Hristiyanlık dünyasında karşılık bulabilir.

        Bundan Madonna dedim yani.

        Bu arada ben Madonna deyince Hüseyin Yayman Hocam, Hatay’a bir başka ünlü olan Angelina Jolie’nin geldiğini hatırlattı.

        Yayman’ın da çok memnun olmadığı belliydi Jolie’nin bu ziyaretinden.

        Hatta konuştuğum hiçbir Hataylı da memnun değildi.

        Hatta birinin ağzından şöyle bir cümle döküldü: “Allah o Angelina Jolie’yi bildiği gibi yapsın! Ne olduysa zaten onun yüzünden oldu!”

        Haklı da böyle söylemekte…

        Zira Angelina Jolie geldi de niye geldi Hatay’a?

        Hatay’ı mı gezdi?

        Kiliseyi ya da diğer tarihi mekanları mı ziyaret etti?

        Künefe mi yedi?

        Yok!

        Geldi sığınmacıların kamplarını ziyaret etti ve tüm dünyaya Angelina Jolie’nin Hatay’da, yoksulluğu, zavallılığı, savaşı, bombaları, hastalıkları gördüğünü gösteren fotoğraflar servis edildi.

        Hatay gibi müstesna, kardeşliğin, huzurun, barışın sembolü olan bir şehir için yapılabilecek en büyük kötü tanıtım, reklam yapıldı.

        Sadece dış dünyada değil, Türkiye’de de Hatay demek “Savaş, bomba, tank, kaos” demek artık.

        Annem bile “Hatay’a gidiyorum” deyince, “Kızım dikkat et, Suriye’den bomba atıyorlarmış oraya!” diye uyardı bendenizi.

        Diyeceğim şu ki:

        Başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere… Ekonomi Bakanlığı, Turizm Bakanlığı, il valiliği, belediyesi… El birliği yapıp Hatay ile ilgili var olan bu kötü, olumsuz algıyı değiştirmesi lazım.

        Ve samimiyetle söylüyorum; “Bir gazeteci olarak üzerime ne sorumluluk düşüyorsa yapmaya hazırım!”

        “ Ee… Kalk git o zaman! Madonna’yı bul, getir Hatay’a” deseler de gider şansımı denerim!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ