Arda Turan: "Galatasaray beni hiç istemedi"

100 kere Milli Takım'da oynamış ve 15 tane önemli kupa kazanmış bir futbolcuyu dışarıdan bakarsam başarılı olarak görürüm. Hatta en başarılılardan biri olarak görürüm. Neden Başakşehir derseniz de Türkiye, Avrupa'nın en büyük 5. futbol ekonomisi durumuna geldi. Barcelona'dan sonra bazı teklifler oldu ama Başakşehir'in bir hayali var. Atletico Madrid'e benzer hayalleri var. Şu anda da Türkiye'nin lideri ve şampiyonluğun en büyük adayı. Her şeyin ötesinde de mutlu olacağıma inandım.

Abdullah Avcı ile bir dostluğumuz var. Bana 'hayattaki mutluluğu cebine alacaksın, sana güveniyorum' dedi. Benim için ayrı bir önemi var. Bende yeri çok başkadır. Onunla birlikte olduğum için ve çalıştığım için çok mutluyum.

Bu kadar başarılı bir kariyer geçirirken kimse 'arkadaşları nedeniyle yapıyor' demedi. Hiçbir zaman arkadaşlarım beni kötü yola sürüklemiyor. Bazen algı, biraz gerçeği geçiyor. Milli Takım'dan bir gün önce bir restoranta geliyorum, herkes çekiyor. Sonra 'Arda, her zaman restorana gidiyor' diyorlar. Bunlar bir algı. Biraz bakış açısını değiştirmek lazım. İnsanların 20 senedir dostları olması kötü bir şey mi?

Barcelona'da oynarken asla Türkiye'ye dönmek gibi bir düşüncem yoktu. Atletico'nun 10 numarasıydım. Türkiye - İspanya ticaret ortaklığında ödül bile kazandım. Bir hayal uğruna Başakşehir'e transfer oldum. 'Türkiye'de bambaşka bir takım kuruyoruz, gel bizim bir parçamız ol' dediler. İspanyol ve Türkleri birleştirdim ben. İspanya'daki insanlara sorun beni.

Bazen giydiklerim, bazen oturuşumuz gerçekten hatalara düşmüş olabiliriz. Bir yerlere tırnaklarımı kazıyarak geldim ben. Kendi mutlu olmak istediğim hayatı yaşıyorum. Başka insanların hayalini yaşayamam ki. Ben Metin Oktay değil Arda Turan olarak yaşamak istiyorum. Bence şımarık değilim. Bunu anneme babama sormak lazım. Ben nasıl kendime 'şımarık' diyebilirim? Her zaman her yerde doğruları söylemek gibi bir huyum var. İnsanları anlıyorum ama şımarık mıyım? Kişiden kişiye göre değişir.

'Arda Turan gibi bir futbolcu 100 senede bir gelir' demedim. Geçmiş 100 seneye bakın, 'benden yetenekli oyuncular olabilir ama bu kariyere sahip bir oyuncu yok' dedim. 'Böyle bir kariyer 100 senede bir gelir' dedim. Evet 100 senede bu kariyere sahip bir oyuncu geldi. Bu aslında bizim problemimiz. Bence benden daha kaliteli 50 oyuncu vardı ama bu kariyere kimse gelmedi. 'Arda Turan, 100 senede bir gelir' diye yazarsanız siz gazeteye, bunu kimseye anlatamazsınız. 11 yaşımdan beri denize girmiyorum. Temmuz, Ağustos ayında denize girmedim hiç. Hayatım çalışarak geçiyor.

Messi'nin söylendiği gibi bir ağırlığı var ama Barcelona'dan ayrılmamın Messi ile yüzde 1 katkısı yoktur. Messi çok yakın arkadaşımdır. Luis Enrique ile takımın 12. oyuncusuydum, katkı sağlıyordum. Valverde bana bu şansı tanımadı. Ben de mutlu olmak için ayrıldım. Bu kadar basit. Ben kendim oynamadığım için kendim ayrıldım. Hala Barcelona'da kalabilirdim, oturabilirdim. Ama ben bunu istemedim. Barcelona'dan ayrılma nedenim çalışmak ve mücadele etmek.

Yine olsa yine Atletico'dan Barcelona'ya yüzde 100 geçerim. Barcelona bir hayaldir. Barcelona Türkiye Twitter hesabı ben varken Cumhuriyet Bayramı'nı kutluyordu. Birçok genç için bu hayal bir çıta olarak duruyor.

(Federasyon'un ya da Galatasaray'ın başına geçme hayali) Yüzde 100 böyle bir hedefim var, hayalim var. Buralara geldiğimde şahıstan çok bir sistem kurmak istiyorum. Siz bir takımın başına geçtiğinizde oranın sağlık ekibini bile değiştiriyorsunuz. Kişiden öte sistemi değiştirmeniz gerekiyor. Ülkeme, federasyona mutlaka yardımcı olmak istiyorum. Ama şahsi fikirlerim ile değil, sistem ile bunu yapmak istiyorum.

Atletico, hayatımın en güzel zamanlarını yaşadığım yerlerden birisi. Şampiyonlar Ligi finali var. Atletico, hayatıma başka bir anlam kattı. Simeone'ye, herkese teşekkür ederim. Atletico'yu duyunca duygulanıyorum, başka bir şeyler hissediyorum. Atletico Madrid'deki hikayem, tamamlanmış bir hikayeydi. Başarabileceğimiz her şeyi başarmıştık. Barcelona'dan teklif alınca öyle de bir hayalim vardı zaten. Siz hiç Barcelona'dan teklif aldınız mı?

Hayat her zamanı farklıdır. Hepsinin keyfini ayrı ayrı yaşıyorum. Geçmişimle de gurur duyuyorum. Yaptığım hatalarım var ama oğluma anlatacağım bir sürü şey var. Geçmişimle gurur duyuyorum, iyi bir gelecek inşa etmeye çalışıyorum. Bazen statlarda ıslıklanıyorum, Twitter'da eleştiriliyorum ama bu ülkenin bir de Anadolu'su var. İnsanlar beni sevdikleri için kızıyor da olabilir.

Aslıhan Turan'a aşığım ve onun değeri benim için paha biçilemez. Yaşadığım tüm zorlukları biliyor. Aslıhan, benim en yakın arkadaşımdır. Hanımcılık kazanacak diyeyim de bu konuyu kapatayım. Evde Aslıhan'ın sözü geçer ama ben uyuduğum zamanlarda. Şaka bir yana evle ilgili kararları Aslıhan verir. Ben evdeki koltuğun yerini bile bilmem. Koltukların yeri hep değişiyor.

(Adamlıkla ilgili) Benim böyle bir lugat yaratma çabam yok. Adamlık lafı da biraz cinsiyetçiliğe gitti. Artık sevmemeye başladım ve kullanmıyorum. Bunu derken doğru ve dürüst olmayı anlatmaya çalışıyordum. Bu hikaye buradan başlamıştı ama artık bu sözü kullanmamaya çalışıyorum. Adamlık lafının içindeki değerler için hayat boyu çalışmaya devam edeceğim. Ölüm bize hiç gelmeyecekmiş gibi yaşıyoruz ama öyle değil.

(Milli Takım İzlanda'ya yenilirken neden güldü?) Bu soruyu sorduğunuz için teekkür ederim. Bu benim içimde bir yaradır. Kimse Selçuk, İzlanda'ya gol atarken orada ağladığımı hatırlıyor mu? Evet orada güldüm. Hala aklıma gelince sinirden gülerim. Dünya Kupası'na gitme şansımız vardı. Lucescu, uzun top atmayın diye ısrarla söylüyor. Biz uzun toptan gol yiyoruz. 'Merkezi kapatın lütfen' diyor. Merkezden gol yiyoruz. O kadar toplantı yapıp konuştuğumuz yerlerden gol yiyorsak Arda da oyundan çıkarken sinirden gülerek çıkıyor. Milli Takım, benim en çok sevdiğim şey. 'Arda güldü' diyen art niyetlidir. İnsanların duygularını gösterme şekline karışmayın bari.

Prim krizi diye bir şey yok. Ben de söyledim, Milli Takım hocası da söyledi. Personelin yatmamış primleri vardı. Orada onlarla ilgili bir konuşma vardı. Oyuncular da kendi cebinden personele para ödedi. Bu konu bu kadar. Sonra suni bir şekilde prim krizi yaratıldı.

(Bilal Meşe'ye saldırması) Bu konuda bir pişmanlığım var. Bilal ağabeye böyle yaptığım için çok üzgünüm. Bilal ağabey, benim evime en çok giren kişillerdendi. Gazetede 'ah bu paralar' diye yazınca çok ağrıma gitti. Uçakta da bunu sordum. Bilal ağabeye yaptığım hareketten dolayı çok üzgünüm. O konuda haksızdım. Bu davranışı yapıp Milli Takım'da kalmak doğru değildi. Milli Takım oyuncusuna yakışmazdı. Ben de kendi cezamı kendim kestim. Hayatımda en çok röportajı Bilal Meşe ile yaptım. Keşke yazmadan önce bana da sorsaydı. Ne ben ne de kimse bir kuruş düşünerek Milli Takım'a gelmez.

Barcelona'dan görüştüğüm kişiler var tabii. Pique, Rafinha, Rakitic, Iniesta, Neymar, Dani Alves ile hala görüşüyorum. Barcelona çok turistik bir şehir. İnsanı biraz yoruyor. Biraz İstanbul gibidir.

Başkan Gümüşdağ, bu transferi yaparken 'Galatasaraylığından bir şey kaybetmezsin' dedi. Ayrıca Galatasaray beni hiç istemedi. 'Galatasaray'dan komik bir teklif aldım' gibi bir sözüm olmuştu. Daha önceki yönetimde kimse beni istemedi. 6 ay müsaittim. Gazetelere haberler, kamuoyu yoklamaları falan. Bazıları ekonomiyi tercih ettiğimi söyledi. Galatasaray benim camiam. Galatasaray'a hiçbir zaman yanlış yapmadım. 13-14 milyon euro kazandırdım. Ben rakiplerimizden de teklif aldım. Fatih Terim ve Mustafa Cengiz'i ayrı tutuyorum. Eski yönetimden bahsediyorum. Gelmedi, gelmedi. Galatasaray beni istemedi demeye utanıyordum. Ben Galatasaraylıyım ama Başakşehir'de en büyük hayalimi gerçekleştireceğim.

Galiba biraz agresifliğim var. Bunun için davranış bilimi hocasına da gidiyorum. O kadar olmayan şey başınıza geliyor ki. İzah ede ede bir yerde patlıyorsunuz. Yüzde 50 benim suçum var, yüzde 50 başka şeyler var.

Aslında herkesin yaptıklarını yapıyorum. Artık medyanın abartması oldu. Artık magazincilere 'yeter çocuklar, çekmeyin artık beni' demiştim. Aslında sempatik, iyi bir çocuğum da kurtaramıyorum işte.

(Berkay ve eşi ile neler yaşandı?) Dava sürecinde olduğumuz için bu konu hakkında konuşmam doğru değil. Ama bir barda iki erkek arasında yaptığımız konuşmalar hoş değildi. Ben kimsenin eşi ile böyle diyaloglara girmedim. Böyle şeyler asla ama asla yoktur. Bu ülkede kimse herkesin ne olduğunu bilir. Böyle bir durum olsa sabah 6'da gazete aranmaz, reklam yapılmaz. Dava bitsin konuşacağım zaten. Bazı gazeteciler de 'Ardacım öyle olay yokmuş özür dileriz' dediler. Ama bazı kişilerin sessizlikleri beni üzmüştür. Arda, onların sorunu olduğunda maddi manevi yardımcı olmuştur. Arda hep cengaver zaten. Bu iftirayı asla kabul etmiyorum.

Eşimin hamileyken bu olayları yaşamasından çok üzgünüm. Biz evlenirken aramızda bir söz vermiştik. Ayrılık kelimesini kullanmayacağız diye. Hiç bu sözü kullanmadık.

Bizim kötü günümüz yoktur. Aslıhan çok güçlü bir kadındır. Ben bazen kendi içimde düşerim. Kimse anlamaz onu ama Aslıhan anlar. İnsanın bir evladı olması bambaşka bir şeymiş. Söylüyorlardı önceden de anlamıyordum. Çok enteresan bir şeymiş. Allah, hayırlı bir evlat nasip etsin. Hamza'nın da millete yararlı bir evlat olmasını isterim. Futbolcu olmasını tabii ki isterim.

En çok Atletico Madrid'de kendimi zirvede hissettim. İnşallah Başakşehir'de de Avrupa'da çeyrek final, yarı final oynarken kendimi zirvede hissedeceğim. İnsanların iniş çıkışları olabilir ama ben istatistiklere güveniyorum. Bugün LeBron James, play-off'lara katılamıyor.

Ben zaten siyasi görüşümü zamanında açıklamıştım. Ben eşimi kıskanan bir insanım. Eşim tabii ki mayo, bikini de giyiyor. Özel yatımızda fotoğraf çekildi. Çalılar içinden çekiliyor. Ben ne yapayım?

Benim istediğim şey böyle değildi. Herkes fikrini özgür bir şekilde söylesin istemiştim. Ben sadece siyasi fikrimi belirttim. Ama insanları üzdü, tartışma konusu oldu. Benim evimde ateist, çok dinci, sağcısı, solcusu kaldı. Beraber yaşadık, beraber kaldık. Ben ayrımlaştırıcı bir şey yapmak istemedim sadece fikrimi söyledim. Amerika'da herkes fikirlerini söyleyebiliyor. Ben yanlış bir şey yapmak istememiştim. Ortak paydada buluşunca hayat güzel. Şimdi olsa da niye çekmeyeyim ki? İnandığım şey sonuçta. İçimden gelerek yapmıştım.

Cumhurbaşkanımız bizim için ağabey gibidir. Unutmamamız gereken bir şey var ki ülkenin başı kendisi. Onu meşgul etmememiz lazım. Benim onu aramamam lazım. O ararsa başımın üstünde. Benim için her zaman ağabey gibidir. Ülkemizin başında ve biz de iyi olması için dua ediyoruz. Bizden büyüklüğünü hiçbir zaman esirgemedi. Koskoca Cumhurbaşkanı, benimle uğraşmıyor tabii. 'Kahvaltını ettin mi, akşam yemeğini yedin mi' diye sormuyor tabii.

Hamza olunca zamanımız kısıtlanıyor tabii. İsteyerek yaptığım bir şey değil. Ben kendimden memnunum çok şükür. Niye medyadan kaçayım? Benim hayatımda kaçacak bir şeyim yok. Bu ülkeye 100 kez temsil etmişim. Ülkemin askerini de polisini de severim. Niye kaçayım ben? İyi gidiyorum herhalde.

Barcelona'da oynamadığım zaman kendi kendime kızmaya başlamıştım. Bir ara üzüntüden kontrolü kaybetmeye başladım. Bu kadar üzülmezdim ben. İşimi yapamayınca üzülmeye başladım. O beni kötü etkiledi. Kolay kolay yoldan çıkmam ben. İnandığım şeyden vazgeçmem. Yine iddialı bir şey söyledim şimdi. Sosyal medyanın ağzına takılacağım. Bakalım nasıl eleştiriler gelecek...

İlk çıktığımda insanlar beni çok seviyordu. İnsanlarla ilişkilerinizi aynı seviyede devam ettirince bir problem ortaya çıkıyor. Karşıdakinin isteği her zaman daha fazla verici olmaya dayalı. Benim bir derdim yok. Ne derdim olsun ya? Çok güzel bir hayatım var.

Siz 15 kupa kazanmış insanın başka yönlerini aktarırsanız böyle bir algı olur. Kimse bana UEFA Kupası'nı nasıl aldığımızı sormuyor. Kimse bana Chelsea'ye attığım golü sormuyor. Bu bakış açısına bağlı. Benim sorunum değil, insanların sorunu bu. Çalışmadan bana bunları mı verdiler? Bu seviyede bu kadar uzun zaman oynamışsın, başarılar kazanmışsın. Kendi kendime 'tırnaklarınla kazıdın buraya gelmek için, bunu unutma' diyorum. 90 dakikası, diğer bir 90 dakikasından farklı bir hayat yaşıyorum. 90 dakikasının tamamı ayrı. O yüzden hazırlıklı olmalıyım hepsine.

Psikoloğa tabii ki gittimi, hala gidiyorum. 'Varoştan gelen psikoloğa gitmeli' dediğim yazıldı gazetelerde. Ben 'varoş' kelimesini de kullanmam. Geldiğim yere 'varoş' demem zaten.

Benim rüyam futbolu bitirdiğimde bitecek. En güzel rüyam da Başakşehir ile gelecek. Ama seyircisiz oynamak da zor tabii. İnsan seyirci önünde oynamak ister. Benim rüyam bitmedi. Rüyam daha yeni başlıyor.

FATİH TERİM İLE ARASI KÖTÜ MÜ?

Görünen başsağlığı nedir? Hocamızın tekrar başı sağolsun. Duyar duymaz kendisini aradım, konuştum. Aramaz olur muyum? Hemen aradım. Fırsatım olsa cenazesine de gitmek isterdim. Kendi babaannemin cenazesine gidemedim. Bizim meslek böyle bir şey. Görünen başsağlığı nedir ya? Taraftar mutlu etsin diye yapılacak şey mi? Ölüm bu ya. Fatih Terim, oğlum olduğunda aramadı ama kendi kendine 'ne güzel çocuğu oldu' demiştir. Bir tarafta ölüm, bir tarafta doğum. Hayat böyle bir şey.

Çok yetenekli oyuncularımız var ama sistemden çıkmıyor. Yoksa o kadar yetenekli oyuncularımız var ki... Yazık değil mi ya? Bir Nadal'ımız olsaydı mesela? Ben bunları istiyorum. Bunlar olsun keşke. Cedi'ye bayılıyorum. Furkan, Ersan hep öyle. Daha çok olsun. Mete Gazoz olsun. 45-50 milyon genç nüfusu olan bir ülkeye 1-2 altın madalya hiç yakışmıyor. Yarın olsun değil, 20 sene sonra yapılmalı. Biz Başakşehir'de bazen Manchester City, Barcelona'dan copy paste yapıyoruz. Bu sistemde de öyle yapılsın.

Sistemi değiştirmek gerekiyor. Voleybolda en yeteneklisi kim? Kübalılar mı? Tamam. Atletizm kim? Amerika mı olur? Daha birçok spor var. Yeni bir şeyler keşfetmeye gerek yok. Copy paste yapacaksın. Amerika'yı tekrar keşfetmeye gerek yok.

Ben terörist miyim ya? Niye milli nefret olayım? Euro 2016'da Hırvatistan'a yenilmişiz, daha ilk maç. Önümüzde iki tane maç daha var. İspanya maçında ıslıklanıyorum. Neden ya neden? Avrupa Şampiyonası'nda 20 bin tane İspanyol, Arda Turan diye bağırırken 20 bin tane Türk ıslıklıyordu. Neden beni Iniesta teselli ediyor? Neden Iniesta sarılıyor bana? Kim bana tokat atmak istedi de ben yanağımı çevirdim? Şimdi toparlamaya çalışıyorum, başkaları yaşamasın diye. Cengiz'e de ileride aynısını yaşatacaklar. Hakan, Avrupa'da doğdu diye daha şanslı.

Benim tavrım bu konuda net. Bize görev gelirse seve seve kabul ederiz. Kağıt üzerinde favori olduğumuz iki maçı oynadık ve kazandık. Asıl önemli maçlar Haziran'da. Bize de görev gelirse gelir, başarılı oluruz. Gelmezse de aynı şekilde dua ederek destekleriz. Daha fazlası huzuru, düzeni bozmasın.

Emre Belözoğlu, Burak Yılmaz'ı çok beğeniyorum. Cengiz, Hakan, Çağlar çok iyi oyuncu. Dünyada ise en iyi oyuncu Messi. Tartışmam onu. Basketbolda nasıl Jordan en iyisiyse futbolda da Messi olur.