Döviz bürolarının değeri bir tebliğle sıfırlandı

Değerli Maden Taş ve Döviz Piyasası Kurum ve Kuruluşlar Derneği (DEMAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Erdal Tunçer, Hazine Müsteşarlığı'nın geçen ay Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliği"ne ilişkin yaptığı açıklamada, tebliğde çelişen bazı maddeler olduğunu savundu.

Tebliğin 4. maddesinde yer alanda, "Yetkili müesseseler vadeli işlem ve kredi kartı ile işlemler yapamazlar, yapacakları işlemleri herhangi bir şekilde taksitlendiremezler." kuralının döviz bürolarının aleyhinde olduğunu dile getiren Tunçer, bu büroların sadece döviz alıp satmadığını söyledi.

Tunçer, "İstanbul altın Borsası üyesi oldukları için altın da alıp satarlar. Taksitlendirmeye ben de karşıyım. Ancak bir insan gidip bir kuyumcudan kredi kartıyla altın alabiliyorsa altın satmaya yetkili herhangi bir müesseseden de altın alıp satabilmeli. Tamam taksitlendirme olmayabilir. Ancak kartla alışveriş yapılması önemli." diye konuştu.

SAHİP OLDUĞUMUZ HAKLAR İÇİN EKSTRA PARA İSTENİYOR

Tunçer, Türkiye'de Hazine Müsteşarlığı'ndan yetki belgesi almış 830 döviz bürosu olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:

Tebliğle halihazırdaki tüm döviz büroları B sınıfı ilan edildi. 'A sınıfına geçmek zorunda olan döviz büroları var.' denilmiş. Bizler altın Borsası üyesi olduğumuz için B sınıfından A sınıfına geçmeliyiz. Bunun için benden ekstra 100 bin lira isteniyor. Ben zaten bugüne kadar bütün işlemlerimi yasal bir şekilde yapıyorum. Her türlü vergimi veriyorum. Bugüne kadar bir döviz bürosunun yapabileceği işlemler için ne gerekiyorsa, yerine getirmişim, hangi belge lazımsa almışım. Bize zaten ekstra bir yetki verilmemiş ki.

Tunçer, döviz bürolarının Türkiye'de 1988'den beri faaliyette olduğunu anımsatarak, bu büroların 1994 krizinin atlatılması için önemli rol oynadığını söyledi.

Mahmut Erdal Tunçer, "1994 yılında dönemin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Yaman Törüner, döviz büroları sahiplerini o zaman topladı. Biz de, 'Bize şu yolları açarsanız TCMB'nin kasasını dövizle doldururuz.' dedi. 26 mart 1994'te Türkiye'de 3 milyar döviz rezervi kalmışken, bu rakamı 31 Aralık 1994'te 9 milyar dolara çıkardık. Halka inerek onların elindeki dövizleri bankalara ve TCMB'ye ulaştırılmasını sağladık." şeklinde konuştu.

Döviz bürolarının 2000 ve 2008 yılında İstanbul Altın borsası aracılığıyla tonlarca altının ihraç edilmesini sağladığını dile getiren Tunçer, "Bu kadar önemli döviz bürolarının değeri bir tebliğle sıfırlandı." dedi.

DÖVİZ BÜROLARI TÜRKİYE'NİN DEĞERİ

Tunçer, 1998'de bankalar krizi yaşandığında 50 milyon dolar eden bir bankanın değerinin şu anda 3 milyar dolara ulaştığını belirterek, "Demek ki Türkiye finans sektöründe bir şeyleri atlamış. Neden 830 tane döviz bürosunun değeri bir anda sıfırlandı? Neden hiçbir değeri kalmadı ve marka değerleri düşürüldü. Bu marka değerleri sadece döviz bürolarının değil Türkiye'nin." diye konuştu.

Tebliğ çıkmadan önce bir döviz bürosunun yetki belgesinin 400-500 bin dolar olduğunu dile getiren Tunçer, "Normalde bir döviz bürosunun isim ve işletim hakkı 500 bin dolardı. Tebliğle bu değer 200 bin liraya düştü, yani 50 bin dolara. Şu anda A grubu döviz büroları 500 bin liraya, B grubu döviz büroları için 200 bin lira ödeniyor Hazine'ye." ifadelerini kullandı.

Tunçer, tebliğle, döviz bozdurma durumunda paranın bankaya yatırılması zorunluluğu getirildiğini kaydederek, bu durumun sistemi kilitleyeceğini savundu.

Tunçer, "Bana bir milyon getiren bir kişi benden karşılığını nakit almak isterse ben ne yapacağım." dedi.

Tunçer, 2000 yılından itibaren döviz bürosu açılmasına izin verilmediğini anımsatarak, kendilerinin yeni döviz bürosu açılmasına karşı olmadıklarını, her zaman rekabetten yana olduklarını, ancak döviz bürolarının değerinin düşürülmemesi gerektiğini vurguladı. Tunçer, buradan on binlerce kişinin ekmek yediğini, devlete ciddi vergi ödendiğini bildirdi.

Zamanında kendilerinin döviz bürolarını açmak için şu anki ücreti ödemediklerini anımsatan Tunçer, "Tıpkı bankalar gibi, taksi plakaları gibi eskiden döviz bürosu açmak için yüksek bedel istenmiyordu. Ancak bugün geldiğimiz noktada bir bankanın isim hakkı için çok ciddi paralar isteniyor. Veya taksi plakalarını baz alalım. Zamanında taksi plakalarını da ücretsizdi veya çok küçük ücrete sahipti. Ama şimdi biliyorsunuz uçuyor fiyatlar." diye konuştu.

Tunçer, önceden döviz bürosu açmak için gereken sermayenin 500 bin lira olduğunu hatırlatarak, şu anda A sınıfı için 5 milyon lira, B grubu için 1 milyon lira sermaye istendiğini söyledi.

Tunçer, "Bizim bu tebliğde ana isteğimiz değerlerin düşürülmemesi. Gerekirse devlet harç olarak istesin bu değer bedelini Hazine'ye aktarsın. Ama bizim değerlerimizi sıfırlayacak şekilde yeni döviz bürosu açılmasına izin verilmesin." dedi.

DÖVİZ KABUL EDİLMESİN TÜRKİYE KAZANSIN

Tunçer, yurt dışında Türkiye'deki gibi her önüne gelenin döviz bozmadığını belirterek, simitçinin, restoranın veya diğer mağazaların elinde döviz olanı döviz bürosuna yönlendirdiğini söyledi.

Mahmut Erdal Tunçer, "Bu sayede para kayıt altına giriyor ve ülke kazanıyor. Türkiye'de de bu olmalı.Halkın elinde ne kadar döviz olduğu bilinmiyor. Döviz bozdurmak için herkes vatandaşı veya turisti döviz bürosuna yönlendirsin, döviz kayıt altına girsin ve Türkiye kazansın." şeklinde konuştu.