Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam Bankacılık sektörünü 2016'da iyileşme bekliyor - İş-Yaşam Haberleri

        DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, yeni yılda ertelenen projelerin, yatırım planlarının hayata geçirilmeye başlanacağını belirterek, "Bunun bankacılık sektörüne olumlu yansıması olacaktır. 2016 yılında hacimlerde iyileşme görülebilir ancak makro ihtiyati önlemler kaldırılmadıkça büyüme sınırlı kalacaktır" dedi.

        Bankacılık sektörü ve Türkiye ekonomisi 2015 yılı gerçekleşmesi ve 2016 yılı beklentisini değerlendiren Ateş, bankacılık sektöründe büyümenin yavaşladığı bir yılın daha geride bırakıldığını söyledi.

        Makro ihtiyatı tedbirlerin etkisiyle kurdan arındırılmış kredi büyüme hızının yılın 11 ayında yüzde 11'e gerilediğini ifade eden Ateş, bankacılık sektörü öz kaynak karlılığının 2014 sonundaki yüzde 11,6 seviyesinden, Ekim 2015'te yüzde 10,4 seviyesine gerilediğine dikkati çekti.

        Ateş, karlılıktaki gerilemeyle beraber bankaların sermayesinin de erimeye başladığına, 2014 sonunda yüzde 16,3 olan sektör sermaye yeterlilik oranının da ekim ayında yüzde 15,3 seviyesine gerilediğine işaret etti.

        Son dönemde beyaz eşya, mobilya ve eğitimde taksit sayıları ile ilgili yeni düzenlemeler yapıldığını anımsatan Ateş, bunların sektörü rahatlatmak için tam anlamıyla yeterli olmadığına dikkati çekti.

        Türkiye'de risk ağırlıklı kalemlerin karşılık oranlarının çok yüksek olduğunun altını çizen Ateş, şöyle devam etti:

        "Basel kriterlerine konut kredileri için karşılık oranı yüzde 35 iken, bu oran Türkiye'de yüzde 50. Bireysel kredilerde Basel kriteri yüzde 75 karşılığı zorunlu tutuyor. Türkiye'de bu oran yüzde 200'lere kadar çıkıyor. Eğer makro ihtiyati tedbirler gevşetilmezse bankacılık sektörünün karlılığı düşük seyrine devam edecek (yüzde 10-11 arası öz kaynak getirisi). Buna paralel sermaye yeterlilik oranı da gerileyecek ve bankacılık sektörünün ekonomiye desteği azalacak."

        Gelecek yıl bankacılık sektörüne ilişkin öngörülerini paylaşan Ateş, seçimlerin tamamlanması ve siyasi belirsizliğin geçmesi ile sektörde 2015'te gözlenilen yavaşlamanın ortadan kalkmasının beklenebileceğini ifade etti.

        Ertelenen projelerin, yatırım planlarının hayata geçirilmeye başlanacağını vurgulayan Ateş, "Bunun bankacılık sektörüne olumlu yansıması olacaktır. 2016 yılında hacimlerde iyileşme görülebilir ancak makro ihtiyati önlemler kaldırılmadıkça büyüme sınırlı kalacaktır" dedi.

        Yeni yılda da sektörde rekabetin yoğun olacağı bir yıl beklediklerini ve yoğun rekabet ortamının maliyet yönetimini daha da önemli bir hale getireceğini söyleyen Ateş, böyle bir dönemde, KOBİ'lerin maliyetlerini düşürmeyi hedefleyen bankacılık paketlerinin ve dijital kanalların kullanımının daha da önem kazanacağını vurguladı.

        '2016'DA EKONOMİK AKTİVİTE HIZLANABİLİR'

        Hakan Ateş, 2015'nin volatilitenin yüksek seyrettiği, Türkiye'nin de dahil olduğu gelişmekte olan ülke (GOÜ) grubunda sert satışların yaşandığı bir yıl olduğunu belirtti.

        Fed'in çıkış politikasının oluşturduğu belirsizliğin aralık ayında gelen faiz artırımı ile bir miktar azaldığını dile getiren Ateş, öte yandan, GOÜ'lerde yavaşlayan büyüme ve jeopolitik riskler yüzünden 2015'te olduğu gibi 2016'da da ciddi bir sermaye girişlerinin sınırlı olacağını öngördüklerini söyledi.

        Ancak, bunun bir krize neden olmasını da beklemediklerine dikkati çeken Ateş, "GOÜ'ler gerek kurumsal yapıları, gerek döviz rezerv seviyeleri olarak 90'larda olduklarından çok farklı bir noktada. 90'ların sonunda 655 milyar dolar olan GOÜ merkez bankaları toplam döviz rezervi bugün 6,6 trilyon dolar seviyesinde" dedi.

        Ateş, Türkiye açısından 2015'e kıyasla 2016'nın biraz daha olumlu bir yıl olabileceğini ifade etti.

        Seçimlerin oluşturduğu politik belirsizliğin, kasım seçimlerinin ardından ortadan kalktığını ve gelecek 4 sene seçimsiz bir dönemin olduğuna işaret eden Ateş, şunları kaydetti:

        "Türkiye'nin temel göstergeleri güçlü yapının devam ettiğini gösteriyor. Bankacılık sektöründe bilançolar sağlıklı, kamuda ise mali disiplin sürdürülüyor. Ayrıca, düşük petrol fiyatları enerji harcamalarını azaltarak, risk olarak görülen cari açığın iyileşmesine yol açtı. Enerji fiyatlarının düşük seyrine devam etmesi ve TL'deki değer kaybının durması durumunda enflasyonun tekrar gerilemesini bekleyebiliriz. 2016'da ekonomik aktivite bu seneye göre biraz daha hızlanabilir. Orta uzun vadede ise Türkiye'nin 1980'lerden beri içinde bulunduğu orta gelir grubundan çıkması için eğitim, hukuk, vergi sistemi ve istihdam piyasasında yapısal reformların uygulamaya konması kritik öneme sahip."

        'TÜRKİYE YATIRIM ÇEKMEYE DEVAM EDECEK'

        Türkiye'nin kredi notuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ateş, Türkiye'nin kısa vadede yatırım yapılabilir notunu koruyabileceğini belirterek, "Bunun için seçim döneminde de korunan bütçe disiplinin sürdürülmesi gerekiyor" dedi.

        Kasım ayı verilerine göre 12 aylık faiz dışı bütçe fazlasının gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 1,9'una ulaştığını ifade eden Ateş, bu oranın 2015 yıl sonu hedefi olan yüzde 1,3 seviyesinin üzerinde ancak diğer gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça iyi bir seviyede olduğunu vurguladı.

        Ateş, kredi notunun korunması veya not artışının gelebilmesi için mali göstergelerin sağlamlığının tek başına yeterli olmadığını anlatarak, enerji fiyatlarındaki düşüşle cari açığın gerilemesinin pozitif olsa da ekonominin yüzde 3-5 aralığında büyüme hızının koruması gerektiğini işaret etti.

        Bu büyüme oranının yakalanabilmesi için bankacılık sektörünün kritik öneme sahip olduğuna dikkati çeken Ateş, "Bunun için de makro ihtiyati tedbirlerin gevşetilerek bankaların ekonomiyi desteklemeye devam etmeleri gerekli. Daha orta ve uzun vadede ise Türkiye'nin orta gelir grubundan çıkması için eğitim, hukuk, vergi sistemi ve istihdam piyasasında yapısal reformların gerçekleştirilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.

        Fed'in faiz artış kararının gelecek dönemde Türkiye ekonomisine etkilerini anlatan Ateş, uzun zamandır Fed'in faiz artırımının piyasaları meşgul eden bir konu olduğunu söyledi.

        Ateş, 2009'dan beri yüzde 0 olan faiz oranının aralık ayında yüzde 0,25'e yükseltildiğini belirtti.

        Takip edecek süreçte de faiz arttırımlarının kademeli olacağını dile getiren Ateş, her ne kadar ufak bir artış olsa da bu artışın finansman maliyetini artırmasının beklemesi gerektiğini kaydetti.

        Şu anda bankacılık sektöründe yurt dışı fonlamanın ağırlığının yüzde 16 seviyesine yükseldiği bilgisini veren Ateş, "Burada maliyetlerin artması hem karlılığı etkileyecektir hem de bankaların mevduattaki rekabetini artırabilir. Fed'in para politikasındaki değişimin Türkiye'de bundan başka negatif bir etki oluşturmasını beklemiyorum. Hem kamunun hem de bankacılık sektörünün güçlü mali yapısı yeni kurulan hükümetin reform programı ile birleştiğinde Türkiye yatırım çekmeye devam eden bir ülke olacaktır" değerlendirmesini yaptı.

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ