Evrim Alasya: 'Kızılcık Şerbeti' çok zor ve bıçak sırtı bir hikâye

"BIÇAK SIRTI BİR HİKÂYE"
'Kızılcık Şerbeti'nde 'Kıvılcım Arslan' karakterine hayat veren Evrim Alasya, Fatih Altaylı'nın "Senaryo ilk size geldiğinde ne düşündünüz?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Çok zor ve çok riskli ve bıçak sırtı bir hikâye. Bir kere yapımcımız Faruk Turgut bu taşın altına elini sokmuş. Ben 1980 dönemi çocuğuyum, o dönemden bugüne o ötekileştirmeyi çok fazla derinden yaşadık. Altındaki meselemiz aslında bu coğrafyanın ana meseleleri: Ötekileştirme, birbirimizi kabul etmeme ve yüzleşme. Rolü kabul ederken hiç korkmadım. Bu senaryonun derdi benim de derdim. Oynadığım karakter aslında bir taraftaymış gibi duruyor ama o karakterin başkalarıyla karşılaktıktan sonraki evrilmesi beni çok heyecanlandırdı. Nereleriniz katıysa oralarınızı törpüler hayat ve bir yerlere evrilirsiniz. O yüzden bu senaryoda bunların hepsini oyuncu olarak deneyimliyor olmak muhteşem."

"KIZILCIK ŞERBETİ AYNA TUTTU"
'Kızılcık Şerbeti'nde 'Sönmez' karakterine hayat veren usta oyuncu Aliye Uzunatağan ise, "Bu senaryosunun en büyük başarısı gerçekçiliği. O kadar gerçek ki bu olay. Geçen gün bir hanımefendi beni yolda çevirip, 'Benim kızım aynı şeyi yaşıyor' dedi bana. Herkes kendi, örf, adet ve inancına göre yaşamalı ve biz de birbirimize saygı duymalıyız. Ayna tuttu bu dizi o yüzden sevildi. Hem muhafazakar hem de seküler bir aile anlatılıyor dizide. Senarist iç içe geçiriyor aileleri, ben de dizide anneanneyi oynuyorum. Torunlarıma hep orta yolda 'biz karışamayız, onların örf adet ve inançlarına' diyorum. Gerçekçiliği çok zor öğrendik. Bir dönem Yılmaz Güney'in filmleriyle başladı ama unutuldu. Senaryoyu ilk okuduğumda gerçekten bayıldım" ifadelerini kullandı.

"ELİMİ TAŞIN ALTINA SOKMAK İSTEDİM"
'Kızılcık Şerbeti'nde 'Alev Arslan'a hayat veren Müjde Uzman da, "Kızılcık Şerbeti' o kadar tatlı tatlı gerçekçi ki... Normalde ben bir şey izlerken gerçekçilik peşinde koşmam. Hatta tam tersi yeteri kadar 'gerçek' görüyorum hayatta derdim. Bilim kurgu seyretmeyi severim, en azından başka bir hayat daha görmek için. 20 yıldır sektörün içindeyim. Elimi taşın altına sokmak, artık kurgu değil de gerçek bir şeyi yansıtmayı ben de istedim. O kadar hayranım ki bu işe. Ben bu dizide bir an gülerken bir an kanım donuyor. Herkesin dönüşebileceğini, herkesin değişebileceğini, kimsenin mükemmel olmadığını herkesin içinde bir meleğin, bir şeytanın olabileceğini ama ne olursa olsun birlikte yaşamamız gerektiğini anlattığı için ben ilk defa bu kadar gerçek bir hikâyeye bağlandım" şeklinde konuştu.

"ÇOK HEYECANLANDIM"
'Kızılcık Şerbeti'nin 'Doğa'sı Sıla Türkoğlu, "İlk senaryo geldiğinde 'Ben bu işin bir parçası olmak istiyorum' dedim. Çok heyecanlandım. Bir yandan çok tehlikeli, bir yandan da insanlar bizim vermek istediğimiz mesajı algılayacak ve bizi sevecek sayacak. Sağ olsun derdimize ortak oldular ve sevdiler" dedi.

"İKİ FARKLI AİLENİN BİRBİRİNİ ANLAMA SÜRECİ
'Kızılcık Şebeti'nin 'Pembe'si Sibel Taşçıoğlu, canlandırdığı karakter ve dizi hakkındaki görüşlerini şöyle dile getirdi: Dizi iki farklı kültürün ailenin birbirini anlama süreçlerini anlatıyor. Sokakta seyirciden sempatik bir tavır geliyor ama benim aile içindeki davranışlarım nedeniyle kızdıkları da oluyor. 'Pembe' ezberden giden bir kadın. Aslında verdiği tepkiler tipik Anadolu kadını tepkisi. Özünde iyi bir insan.

Kızılcık Şerbeti'nde 'Nursema'yı canlandıran Ceren Yalazoğlu Karakoç ise, "Dizinin rahatsız eden tarafı bu kadar gerçekçi olması" dedi. Karakoç, "Sette çok güzel bir aile ortamı var" diye konuştu.