Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem "Bu davanın içeriğini kimse bilmiyor"

        Deneyimli siyasetçi ve eski Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk ve Bilgi Üniversitesi hukuk Fakültesi Öğretim üyesi Niyazi ÖktemHABERTÜRK özel yayınına katıldı. ErgenekonDavasının ilk duruşması sürerken dava sürecinde yaşanan tartışmaları ve 'Ergenekon'u tartıştılar.

        Hüsamettin Cindoruk şöyle konuştu:

        27 MAYIS'TAN BUGÜNE..

        Orada hukukun özü yoktu. Ama daha nizam vardı. Askeri idare, sıkıyönetim var. Orada başıbozukluk yok ama hukuk yok. Hukuk olmadığı için de geçerli bir karar yok. Ama orada ikisi arasında bir fark var. Oradaki iddianameler hukuka daha uygundu. Beni tutuklatan bir savcı olmasına rağmen.

        "HER ŞEY DAHİL İDDİANAME"

        Aradan geçen 45-50 yıl sonra şunu söylüyorum: O günkü hukuk usülüne uygun olarak çeşitli, davalar üretmişti. Bugünkü iddianameyi okudum. Hukukta ilk defa "her şey dahil iddianame" gördüm. Bunun kanıtı, İlhan Selçuk hem sanık hem de Cumhuriyet gazetesiyle müdahil. Bu kadar çelişkileri toplayan bir iddianame çok geçerli bir iddianame değil. Aynı şekilde iddianame 48 sanığı mahkemeye sevk ediyor.. Ama stokta sanık var. Alınan gözaltılar var, dün bile bir gözaltı alınıyor. Ek iddianame ortaya çıkacağı söyleniyor. Kimisi ucu açık diyor. Ben ucu açık demiyorum, eksik iddianame. Bir iddianame bir davanın bütünün içine alır. Çünkü iddianame aynı zamanda kılavuzudur mahkemenin. Mahkeme o iddianameye göre yargılar.

        "DAVANIN İÇERİĞİNİ KİMSE BİLMİYOR"

        Davanın asli failleri yani darbe yaptığı söylenenler bu davanın içinde değil. Davanın feri failleri olan kişiler yargılanıyor. Dünkü karmaşayı tek tek açıdan ben de tenkit ediyorum ama bu benim söylediğimin yanında ikinci mesele. Önemli olan AİHM kararları var. İmza attığınız 7 tane sözleşme var. Onların tümüne aykırı. Milletler arası sözleşmelere uygun yargılama yapılamayor. Adil yargıç gecikmiş karar vermez.

        Hiçbir davanın önemi Türk hukukun ve yargısının bağımsızlığı kadar önemli olamaz. Siz gözaltı kurumunu bu kadar kullanırsanız gözaltı kurumunun saygınlığını kaybedersiniz. Herkes bu davanın bir bölümünü tenkit ediyor. Ama bu davanın içeriğini kimse bilmiyor. Ben olsam gizlilik kararını kaldırırım, güven vererek bu işi sürdürmeye çalışırdım.

        DERİN DEVLET

        Derin devlete sokakta bile rastlamadım. Bu derin devlet meselesini faili cinayetler komisyonu kurarak araştırdık. O komisyonun raporu bazı noktalarda Türkiye'nin önünü açtı. Ben iddianameyi okuyunca ona benzettim. Çeşitli olayların tahminleri üst üste konmuş. Mesela savcı bir müdahale talebini şu gerekçeyle reddediyor: 'Kanıt yoktur, henüz hazırlık çalışması içindedir' diyor. Hazırlıkta yapılan eylemler suçu oluşturmaz... Savcı da kendi davasına hakim değil.

        Ağır ceza hakimlerinin evvela AİHM kararların bakması gerekiyor. AİHM kararlarında cezaevlerinde yargılamayı yasaklayan en az 7 tane karar var. Onu mahkeme aleniyeti içinde görmeyen kararlar var. Biz 90. maddeyi kabul ettiğimiz zaman yargıçlarımıza bu eğitimi vermeliydik. AİHM sözleşmesinin hükümleriyle ilgili eğitimden geçirmeliydik.

        "ECEVİT ÖZEL HARP DAİRESİ'NİN NE OLDUĞUNU BİLMİYORDU"

        Niyazi Öktem: Derin devlet meselesini rahmetli Bülent Ecevit'le çok konuşurdum. Kıbrıs Harekatı sırasında Özel Harp Dairesi ile ilgili bir konu gündeme geliyor. Özel Harp Dairesi'nin ne olduğunu Ecevit o zamana kadar bilmiyordu. Özel Harp Dairesi'nin Ergenekon'un temelinde olduğu iddianamede mevcut. Dolayısıyla ortada bir oluşum var. Derin devlet organize bir şey değil ki sokakta rastlayasınız.

        DARBE İDDİLARI

        Cindoruk: TSK'da kuvvet komutanları ve genelkurmay başkanının katıldığı anlarda darbe oluyor. Başka bir deyişle komuta kademesi içinde darbe yapma imtiyazını 1971 yılında muhtırasından itibaren Türk ordusu kabul etmiştir. Şimdi ordu komutanlarını buraya koyuyorsunuz. Ordu komutanlarının derin devletle ne ilgisi olabilir? Onların derin devletten alabilecekleri bir istihbarat olabilir. Ordu bir darbe yapacaksa derin devlete karşı yapacak. Bu bahsettiğimiz kişilerin bazılarının başıbozuk. Ümraniye'de bilmem ne kadar el bombası bulunmuş...Kim o modası geçmiş el bombalarıyla darbe yapılabileceğini düşünüyor? Darbeye elverişli ortamı terör hazırlıyor, hazırlıyorsa..

        Öktem: Terörü de siz derin devlet olarak provake ederseniz...

        Cindoruk: Niye derin devlet provake etsin? İhtiyaçları mı var? Abdullah Öcalan ile varlığını sürdüren PKK derin devletle ne ilgisi var? Bunun mantıkla ne ilgisi var? Başıbozuk birtakım adamlar ya hatıra diye silahları saklamaış olabilirler ya da başka bir niyetleri olabilir. onu siz getirip darbe hazırlığının elverişli vasıtası olarak gösterebilir misiniz?

        Öktem: Biz 27 Mayıs'ı böyle yaptık. 'Ordu göreve' dedik...

        Cindoruk: Ben o davanın içinde yer aldım. 27 Mayıs 1958'de başlamıştır. 27 Mayısı yapan bütün kuvvet sahibi albaylar ihtilal hazırlığını yapmıştır...

        Öktem: Bu iş böyle başlıyor, siviller de tahrik ediyor.

        Cindoruk: Darbelerin hepsine muhatap olmuş bir adamım. Emekli askerlerin darbe yapmaya yetkileri yok. Ordu darbe yapacaksa silahlı kuvvetler içinde yapar.

        DARBE GÜNLÜKLERİ

        Cindoruk: Ben hukukçu olarak, mahkeme kararlarına saygısı olan biri olarak, Anayasaayı ihlal ederek mevcut hukuk düzenini bozma hadisesini çok önemsiyorum. O öyle bu çeşit hadiseler içinde olmaz. Eğer ordu bir darbe hazırlığı içindeyse onun dosyası Genelkurmayda vardır. Öyle internetlere düşmez. Ordu bu kararı verdiği zaman gece saat 3'te başlar sabah bitirir.

        Öktem: Katılıyorum, ordu bir darbe yapmaya kalksa kimsenin ruhu duymaz ama bir yere gelir, bu kararı alabilir. Gizli gizli bir yere kadar gelebilir. Nasıl olur bu? Ortamın hazırlanmasıyla. Ordunun siyasete karışması ilke olarak benimsenmiş. Ama zorlamalar o hale gelirse ordunun müdahele etme olasığı gündeme gelebilir.

        "İNSANLARIN HAYALLERİ YARGILANMAZ"

        Cindoruk: Ordunun darbe yapma sevki doğal ortamlardan doğar. Siyasi, hukuki, askeri bir sürü sebeplerden. Devletin bölünmez bütünlüğüne saldırı olduğunda, halkın bölünmesi şeklinde ortaya çıktığında... Darbenin ortaya çıkmasını gerektirecek herhangi bir siyasi tartışmanın içine girmemeliyiz. Devletin organları bir bütündür. Bunların içinde sapanlar olabilir. Emekli askerlerden hayalperestler çıkabilir. İnsanların hayalleri yargılanmaz. İnsanları düşünceleri delil değildir.

        YENİ ANAYASA GEREK

        Niyazi Öktem de konuşmasında şunları kaydetti:

        Bir kere 82 anayasasını olduğu gibi baştan sona revize etmek, yeni bir anayasaya yapmak lazım. İzin verirseniz davaya şu şekilde gireyim. Sayın başkanın masada, mahkemelerinde avukat, ben de 16 yaşında bir çocuğum. Sene 1928 Nisanı yaşadım. Galatasaray lisesinde öğrenciyim.Yani öyle bir hava vardı ki biz siviller ordu göreve dedik hepimiz. Rahmetli babam, öğretmen. İşte efendim kıyma makinelerinden geçirilen ağabeylerimiz üniversitede. Gitti yani, ülke gitti, despot bir Demokrat Parti iktidarı var. “Neredesin ey ordu” dedik, nitekim bir 27 Mayıs oldu. Şimdi benzer bir süreci biz şu son iki sene yaşadık. Laiklik elden gidiyor, gitmiyor onun tartışması yapılır gidilir fakat bayrak mitingleriyle sokağa döküldü insanlar. İyi niyetliler de kötü niyetliler de olabilir içerisinde. Sonra bakıldı ki, bayrak mitinglerinin arkasında organize eden güçlerden biri de işte Eruygur Paşa. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin başkanı. Sonra birtakım şeylere bakıldı ki zaten aynı dönemde paralel 2004 tarihinde Eruygur Paşa’nın bir ihtilal girişimi var, darbe girişimi var. Bunu o dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök Paşa da açık olmasa bile açığa çok yakın bir şekilde ifade etti. Tıpkı 27 Mayıs öncesi gibi. Birileri askeri tahrik ediyor, asker de görev ruhuyla bir yerlere doğru gidiyor. Bunun bir tahkikatını yapmak lazım, gerekiyor. Şimdi bir kısım basın “Aaa ne olacak yani 7 tane,3 tane mi ne teğmen tutuklanmış, bu 3 teğmen mi darbe yapacak” diyor. Yani 3 teğmen darbe yapmayacak ama alt yapısı oluşturuldu bu mitinglerle falan.

        NEREYE KADAR GİDEBİLİRİZ, BİLEMİYORUM?

        Yani soğuk savaş sonrası bu herkesin söylediği bir laf ama doğru bir laf. Batı ülkeleri gladyolarınıtasfiye etti. Derin devlet dediğimiz gladyolarını tasfiye etti. Biz bunu edemedik. Bir sivil ve asker bürokrasisi, bunun gerisinde daha güçlü insanlar olabilir. Bunlar mevcuttur. Ve biz bunun neresine ne kadar gidebiliriz onu da bilemiyorum. Hiçbir şekilde bilemiyorum.

        Bir kere şuan kilit bir takım isimler var. Bir tanesi Moskova da o dönemin jitem başkanı. Jitem başkanı neden Türkiye’ye gelmiyor. Hakkında böyle bir suçlama varsa, yani gerçekten de onurlu bir insan olduğundan eminim. Gelip “Yok böyle bir şey, benim onurumla oynamayın” demesi lazım, teslim olması lazım. Başka kilit isim bence Turhan Çömez. Başbakan’ın yanına sokulmuş. Şimdi bunların konuşması olmadan hiçbir adım atılamaz. Allah sağlık versin Eruygur Paşa iyileşti. Eruygur Paşa da burada çok kilit bir isim. Onun da konuşması lazım. Oradan nereye ne kadar gidilir, ne olur bilemem. Ek iddianame çok önemli. Hukuka aykırılık var bütün bunlarda, hiç itirazım yok. Ek iddianame önemli onu beklememiz lazım. Veli Küçük’ün durumu, bağları bulmamız lazım. Her gün yeni bir isim çıkıyor, evelki gün bin kişiyi öldürdüm diye biri çıktı. Şimdi ürpertici bir ortamda yaşıyoruz. Nereye kadar gidilir ondan da şu açıdan emin değilim. Batı ülkelerinde aydınlar özellikle Sosyal Demokrat aydınlar gladyonun ipliğinin pazara çıkması için destek verdiler. Bizde ise aydınlar özellikle sosyal demokrat aydınlar “Yok canım Ergenekon’dan bir şey çıkmaz, hiçbirşey olmaz” diyerek, bütün bu aksaklıkları bahane ederek Ergenekon’u sulandırmak istiyorlar.”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ