Hapşırdıktan sonra "çok yaşa" demek nereden geldi?
Hapşırma esnasında vücuda vücuda uygulanan yüksek basınç nedeniyle beyin ve kalp üzerinde bazı hasarlar oluşabilir. Özellikle hapşırma engellenirse beyine giden damarlarda bazı sorunlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle, hapşırma refleksini engellememek gerekir. Bununla birlikte hapşırma esnasında basınç fazla olduğu için kalp durabilir ya da göz damarları çatlayabilir. Bu kadar hayati bir önem taşıyan hapşırma esnasında ise genellikle 'Çok yaşa' denilir. Peki, 'Çok yaşa' demek nereden geliyor?
Hapşırdıktan sonra 'çok yaşa' cümlesi neredeyse refleks haline gelmiştir. Hapşıran birine 'çok yaşa' demek istemsizce ya da isteyerek birden ağzımızdan çıkıverir. Peki günlük hayatta sıklıkla kullandığımız bu kalıp nereden geldi? Her kalıbın olduğu gibi bu cümlenin de bir tarihi var elbette!
Hapşırmak, hayatta kalmamıza yarayan ve tarihi çok eskilere dayanan bir reflekstir. Sağlıklı insanlar gün içerisinde ortalama 4 kere hapşırırlar. Hapşırmayı tetikleyen birçok faktör bulunur.
Alerjiler, hastalıklar ya da ışık dahi kişilerin hapşırmalarına neden olabilir.
Hatta hapşırdığımız zaman kalbimiz ve tüm organlarımız anlık olarak durur.
Dizi ve filmlerde görüldüğü üzere Amerikalılar ve İngilizler karşılarındaki kişiler hapşırdıktan sonra 'bless you' cümlesini kurarlar. Bu cümlenin anlamı ise "Tanrı seni kutsasın"dır.
Almanlar ise "gesundheit" derler ve karşılarındaki kişilere sağlıklı yaşam dileklerini ifade ederler. İtalyanlar ise hapşırıktan sonra "felicita" cümlesini kullanırlar ve mutlu bir yaşam dileklerini iletirler.
Tüm bu cümlelerin söylenmesinin asıl sebebi ise hapşırmanın yaşamı tehdit eden bir durum olmasıdır. Hapşırmanın yaşamı tehdit oluşturan bir unsur olması ise eski çağlara kadar dayanır.
Orta Çağ Avrupası belirli dönemlerde veba salgınları ile savaşmıştı. Bu savaşların en büyüğü ise 14. yüzyılda yaşanmıştı.
14. yüzyılda yaşanan bu veba salgını insanların sıklıkla hapşırmasına neden olmuştur. Bu nedenle de Papa 6. Gregory bir genelge yayınladı.
Genelgede Gregory, Hristiyan olan herkesin her hapşırıktan sonra 'Tanrı sizi kutsasın' ve daha sonrasında ise 'Tanrı bana yardım etsin' duasının okunmasını istemişti.
Yani diğer tüm kültürlerdeki ifadelerin kökeni de buraya dayanır.
Hipokrat'a göre hapşırık, vücudun yabancı maddelere karşı oluşturduğu bir savunma mekanizmasıdır.
Kısaca özetlemek gerekirse insanlar hapşırığın bir yaşam tehdidi olduğunu düşündükleri için hapşıran insanlara iyi ve mutlu yaşam dileklerini iletme ihtiyacı hissetmişlerdir.
Bir diğer görüşe göre ise bizlerin kullandığı 'çok yaşa' ifadesi 'uzun yaşa' anlamında değildir. Hapşıran kişiye çok yaşa derken 'ömrün bereketli olsun ve öldükten sonra bile hatırlanmaya devam et' demek istiyoruz.
Genelde 'Çok yaşa' diyene 'Sen de gör' yani 'Sen de benim yaşamımı görecek kadar çok yaşa' denilmesi de adettendir.