İspanyol gribi nedir, kaç kişi hayatını kaybetti, kaç yıl sürdü?
İnsanlık tarihi, savaşlar, fetihler ve imparatorlukların yükseliş-çöküş hikayeleriyle doludur. Ancak tarihin akışını en az ordular kadar, hatta bazen onlardan çok daha dramatik bir şekilde değiştiren görünmez güçler de vardır: Virüsler. 20. yüzyılın başında, dünya henüz I. Dünya Savaşı'nın siperlerinde kan kaybederken, insanlığı çok daha büyük bir felaket bekliyordu. Modern tarihin kayıtlara geçen en büyük ve en ölümcül pandemisi olan İspanyol Gribi, sınır tanımayan, asker-sivil ayırt etmeyen ve dönemin dünya nüfusunun neredeyse üçte birini enfekte eden korkunç bir kabustu.
Savaşın gürültüsü arasında sessizce yayılan bu hastalık, kısa sürede savaşın kendisinden bile daha fazla can alarak dünyanın demografik yapısını sarstı. Bugün bile bilim insanlarının ve tarihçilerin üzerinde çalıştığı, COVID-19 pandemisiyle birlikte hafızalarda tekrar canlanan bu tarihi olay, modern tıbbın ve epidemiyolojinin de dönüm noktalarından biri kabul edilir. Peki, adını haksız bir şekilde İspanya'dan alan bu gizemli hastalık tam olarak neydi, neden bu kadar ölümcüldü ve dünyayı ne kadar süre pençesinde tuttu? İşte tarihin en karanlık sayfalarından birinin detayları...
Bu pandemiyi diğerlerinden ayıran en ürkütücü özellik, sadece yaşlıları veya zayıfları değil, bağışıklık sistemi en güçlü olan genç yetişkinleri de hedef almasıydı. 20 ile 40 yaş arasındaki sağlıklı bireyler, sabah hafif bir öksürükle uyanıp akşamına hayatlarını kaybedebiliyordu. Tıbbın henüz virüsleri tam olarak tanımadığı, antibiyotiklerin keşfedilmediği ve aşı teknolojisinin emekleme aşamasında olduğu bir dönemde, insanlık bu görünmez düşmana karşı çaresiz kaldı. Maske takma zorunlulukları, karantinalar ve sosyal mesafe kuralları, o günlerde de uygulanan ancak virüsün hızına yetişemeyen tedbirlerdi.
İSPANYOL GRİBİ NEDİR VE ADI NEREDEN GELİYOR?
Tarihsel kayıtlara "1918 Grip Pandemisi" olarak da geçen ispanyol gribi nedir sorusunun cevabı; H1N1 alt tipindeki bir influenza A virüsünün neden olduğu, son derece bulaşıcı ve ölümcül bir solunum yolu hastalığıdır şeklindedir. Hastalığın "İspanyol Gribi" olarak adlandırılması ise tarihin en büyük yanlış anlaşılmalarından ve savaş sansüründen kaynaklanan bir durumdur. I. Dünya Savaşı sırasında savaşa katılan Almanya, İngiltere, Fransa ve ABD gibi ülkeler, ordularının moralini bozmamak ve düşmana zayıf görünmemek için basında salgınla ilgili haberlerin yer almasını yasaklamıştı. Ancak savaşta tarafsız kalan İspanya'da basına yönelik böyle bir sansür yoktu. İspanyol gazeteleri, salgını ve ölümleri özgürce manşetlerine taşıdığı için, dünya kamuoyu hastalığın sadece İspanya'da olduğunu veya oradan yayıldığını sandı. Hatta İspanya Kralı XIII. Alfonso'nun da hastalığa yakalanması, bu ismin kalıcı hale gelmesine neden oldu. Oysa virüsün ilk vakaları büyük ihtimalle ABD'deki askeri üslerde (Kansas) görülmüş ve Amerikan askerleriyle Avrupa'ya taşınmıştı.
Hastalık, tipik grip belirtileri olan yüksek ateş, öksürük ve baş ağrısıyla başlıyor, ancak hızla zatürreye dönüşüyordu. En karakteristik ve korkutucu belirtisi ise "sitokin fırtınası" adı verilen durumdu. Genç ve güçlü bağışıklık sistemine sahip bireylerde, vücut virüse o kadar şiddetli bir tepki veriyordu ki, akciğerler kendi bağışıklık sisteminin saldırısı altında kalarak sıvı ile doluyor ve hastalar kelimenin tam anlamıyla kendi vücut sıvıları içinde boğularak ölüyordu. Hastaların cilt renginin oksijensizlikten maviye dönmesi, o dönemin en travmatik görüntülerinden biriydi.
İSPANYOL GRİBİ KAÇ YIL SÜRDÜ?
Dünya genelinde bir kaos yaratan ispanyol gribi kaç yıl sürdü sorusunun cevabı, yaklaşık iki yıllık yoğun bir süreci kapsar. Salgın, 1918 yılının ilkbahar aylarında başlayıp 1920 yılının başlarına kadar devam etmiştir. Ancak bu süreç düz bir çizgide ilerlememiş, üç farklı ve yıkıcı dalga halinde dünyayı dolaşmıştır. İlk dalga, 1918'in başlarında ortaya çıktı ve görece daha hafif seyretti; ölüm oranları tipik bir mevsimsel gripten çok farklı değildi. Ancak virüs, 1918'in sonbaharında mutasyona uğrayarak çok daha ölümcül bir formda geri döndü.
İkinci dalga, tarihin gördüğü en yıkıcı salgın dönemlerinden biriydi. Ekim ve Kasım 1918 aylarında dünya genelinde milyonlarca insan hayatını kaybetti. Savaşın bitişiyle birlikte askerlerin ülkelerine dönmesi, kutlamalar ve kalabalıklar, virüsün yayılması için mükemmel bir ortam hazırladı. 1919'un başlarında gelen üçüncü dalga ise ikinci kadar şiddetli olmasa da, hala ciddi can kayıplarına yol açtı. 1920 yılına gelindiğinde, toplumda oluşan sürü bağışıklığı ve virüsün daha az ölümcül bir forma evrilmesiyle pandemi sona erdi ve mevsimsel bir grip halini aldı.
İSPANYOL GRİBİNDEN KAÇ KİŞİ ÖLDÜ?
Salgının bilançosu, modern insanın havsalasının alabileceğinin çok ötesindedir. İspanyol gribinden kaç kişi öldü sorusuna kesin bir cevap vermek, o dönemin kayıt tutma zorlukları nedeniyle imkansız olsa da, yapılan modern epidemiyolojik çalışmalar korkunç tabloyu ortaya koymaktadır. Tahminlere göre dünya genelinde 50 milyon ile 100 milyon arasında insan bu salgın nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Bu rakam, o dönemki dünya nüfusunun yaklaşık %3'üne ila %5'ine tekabül etmektedir. Karşılaştırma yapmak gerekirse, dört yıl süren I. Dünya Savaşı'nda ölen toplam asker ve sivil sayısı yaklaşık 17-20 milyondur. İspanyol Gribi, sadece 24 haftada, AIDS'in 24 yılda öldürdüğünden daha fazla insanı öldürmüştür.
Hindistan tek başına 17 milyon civarında vatandaşını kaybederek salgından en ağır darbeyi alan ülke olmuştur. ABD'de yaklaşık 675.000 kişi, İngiltere'de 228.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Osmanlı İmparatorluğu da savaşın yıkımıyla boğuşurken bu salgından nasibini almış, Mustafa Kemal Atatürk de Samsun'a çıkmadan önce bu hastalığı geçirmiş ve iyileşmiştir. İspanyol Gribi, geride parçalanmış aileler, yetim kalmış çocuklar ve ekonomik bir yıkım bırakarak tarih sahnesinden çekilmiştir. Ancak bıraktığı en büyük miras, uluslararası sağlık örgütlenmelerinin ve pandemilerle mücadele planlarının gerekliliğinin anlaşılması olmuştur.