İstanbul’un altındaki gizem: Yerebatan Sarnıcı’nın bilinmeyenleri!
Ayaklarınızın altında yatan bir şehir hayal edin; sütunlarla çevrili, loş ışıklarla aydınlatılmış bir yer altı sarayı... İstanbul'un en gizemli yapılarından biri olan Yerebatan Sarnıcı, yalnızca su değil, tarih, efsane ve sanat da taşıyor!
ABONE OLİstanbul’un kalbinde, Ayasofya’nın hemen yanında yer alan Yerebatan Sarnıcı, yalnızca tarihiyle değil, gizemli atmosferiyle de büyülüyor. 1500 yılı aşkın süredir ayakta kalan bu su altı sarayı, medeniyetlerin suya verdiği önemin en etkileyici örneklerinden biri olmayı sürdürüyor!
İstanbul’un kalbinde, Ayasofya’nın hemen yanı başında gizlenen Yerebatan Sarnıcı, yalnızca bir su deposu olmanın çok ötesinde. Hem Bizans hem Osmanlı dönemine tanıklık etmiş bu devasa yer altı yapısı, günümüzde bir zamanlar taşıdığı stratejik önemin yanı sıra sanatı, tarihi ve mimariyi bir araya getiren büyüleyici bir atmosfer sunuyor.
Yerebatan Sarnıcı, Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından 532 yılında inşa ettirildi. Yaklaşık 7 bin işçinin çalıştığı bu dev yapı, o dönemlerde Büyük Saray’a ve çevresindeki yapılara su sağlamak amacıyla kullanıldı. Yaklaşık 10.000 metrekarelik bir alanı kaplayan sarnıç, 80.000 metreküp su depolayabiliyordu.
Yerebatan Sarnıcı ismini, üstünde bulunduğu ve zamanla yok olan Stoa Bazilikası’ndan alıyor. Bu bazilikanın altına inşa edildiği için “Bazilika Sarnıcı” olarak da anılmış. Günümüzde ise çoğunlukla Yerebatan Sarnıcı ismiyle biliniyor.