Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Özel Röportajlar Yonca Evcimik yine çok cesur!

        Mustafa Sarıkaya’nın objektifine moda direktörü Kerem Can Dum’un seçtiği mayolarla poz veren Evcimik, Kuşadası Budha Beach’in otantik atmosferinde, erkek modeller Batuhan Azaklı ve Cemil Aybars ile kamera karşısına geçti…

        İlk albümü ABONE’nin çıkışının 25.yılını kutlayan Yonca Evcimik, GZone dergi ekibinden Onur Özışık ve Mert Bell’in sorularını yanıtladı.

        90larda yaptığınız müziğin içine seksi, kadın cinselliğini entegre etmeyi başardınız. Bugün benzer tavrı gösteren kadınlara devlet kurumlarınca bile “telekız” damgası vurulurken siz o dönemde buna nasıl cesaret ettiniz?

        Şimdi yapsam neler olacakmış diye düşünmeden edemiyorum :)) Kıyamet kopardı herhalde. Valla çok enteresan gerçekten. İlk çıktığımda devletin televizyonundaki programlarda o zaman için gayet cesur ve alışılmadık şeyleri rahatlıkla giyebiliyordum. Mayo da giydim büstiyer de. Şimdi aynen dediğiniz gibi Gülşen’in "Dan dan" klibi yasaklanıyor mesela. Bu çok acı bir durum. İnsanların bakış açısı değişmiş sanırım. Ben Gülşen’in klibine baktığımda kendine güvenen, gayet hoş bir kadın görüyorum. Bizim ne izleyip ne izlemeyeceğimize karar veren merciiler ise başka bir şey görüyor demek ki. Ülke aynı ülke ama bazı dinamikler değişmiş anlaşılan. Sosyolog ve psikologların bu duruma daha doyurucu cevap vereceğini düşünüyorum.

        Müzik piyasasındaki cinsel ayrımcılık hakkında ne düşünüyorsunuz?

        Hayatın her alanında olduğu gibi müzikte de var. Beynimizin aslında tam olarak nerede çalıştığını bir sabitlesek bu durumlar başımıza gelmeyecek.

        “Bana ‘şöyle giyinme, böyle şarkılar söyleme!deseler, inadına yaparım”

        “Bandıra Bandıra” ve “Hot For You”nun ateşli tazesinden “Çılgın Bediş”le çocukların sevgilisi sınıfına atladınız. Evet, çocuklar sizi zaten hep sevdi ama ikisi arasında bir denge kurabilmek de çok güç. Bunun sırrı nedir?

        İnanın izlemiş olduğum, ‘işte budur’ diyebileceğim belirli bir formül yok. İlk çıktığımdan beri “evin yaramaz ama şirin kızı” olarak benimsendim sanırım. Yaptığım her sıra dışı iş bu yüzden ‘Deli kız! Yonca işte!’ denerek toleransla karşılandı. İyi bir şey aslında bu. Benim kullanım alanımı genişletti. Ha zaten dayatmalara gelemeyen bir kadınım. Bana ‘şöyle giyinme, böyle sözler barındıran şarkılar söyleme!’ deseler inadına yaparım. Beni bilen bilir, konservatuar arkadaşlarıma, çocukluğumu bilenlere sorsunlar. Ben doğuştan böyle kodlanmışım zaten :)

        “90lar şarkıcısı” etiketi ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Kariyeri o dönemden bugüne evrilen ya da evrilemeyen meslektaşlarınız neyi doğru neyi yanlış yaptılar?

        O etiket kolay kolay çıkmaz. Bana göre sıkıntı yok. 90’lara aşık bir milletiz. Bu zamanın müziğine yön vermiş, hala da besleyen eşsiz bir zaman diliminin şarkıcısı etiketini taşımak gayet tatlı bence. O zamandan bu zamana gelişemeyip orada kalanları cesaretsiz, risk almaktan korkmuş olarak nitelendirebilirim. Bunun yanında imkansızlıklardan bu zamana gelememiş olanlar da olabilir. Onlar için üzülüyorum çünkü aralarında çok değerli, yetenekli isimler de var. Bir de benim gibi burnunun dikine gidip, daha ileri ne yapabilirim diyerek, kimi zaman ticari hasara uğrasa da yaptığı işlere devam eden bir kadın var. Unutulmasın ki ben Sezen Aksu , Ajda Pekkan, Nükhet Duru gibi bu ülkenin değerli isimlerinin sahne tozunu yutarak bu işi öğrendim. 1990 yılında çıktığım andan itibaren her zaman o dönem için bir beden büyük ama sonradan herkesin yaptığı işlerin ateşini yakan isim oldum. Bunlar bana sorulup anlattığım zaman egolu oluyorum. Ben ne yapayım şimdi sorduklarında? Siz soruyorsunuz ben de yaptıklarımı sıralayınca egolu oluyorum. Bunu her katıldığım programda zaten karşıma yaptıklarımı sunanlar söylüyor. Ben niye öveyim kendimi? İnsanın kendisini övmesiyle hayat mı geçer?

        “15” ile aradan geçen zamana rağmen hala ne kadar sağlam bir pop albümü yapabileceğinizi gösterdiniz. O albüm sizi de yeterince tatmin etti mi? Yeni bir albüm gelecek mi?

        Bayılıyorum o albüme. Önemli müzik eleştirmenlerinden tam not almış bir albümdü ‘15.’ Tanıtım eksikliğinden, radyoların gereken önemi vermemesinden, televizyonların klipleri yeterince döndürmemesinden hak ettiği yere gelemedi. İçim acıyor o albüme bu yüzden. Sitem ediyorlar sonra bana niye televizyonda göremiyoruz, neden yeni albüm yok diye. Halbuki albüm çıkmış mesela ama insanların haberleri yok. Bunu bana değil şu an müzik piyasasını eline almış, köşeleri tutmuş insanlara soracaksınız. Ben albümümü yapıp teslim ediyorum. Basın bültenleri ve cd dağıtılıyor. Gerekli programlara çıkıyorum. Eee? ama devamı gelmiyor çünkü radyo ve tv'ler yeterince döndürmüyor. Bu durum dünyada da böyle. Madonna'nın yeni şarkıları Amerikan radyolarında rotasyona giremiyor mesela. Koskoca Madonna'dan bahsediyoruz. Görmezden geliyor büyük popüler radyolar. Yaştan vurmaya çalışıyorlar kadını. Bu konuda kendisi de ciddi savaş veriyor ve sosyal medya paylaşımlarında kafa tutuyor. Bakın ayrıca şöyle söyleyeyim; gayet vasat şarkıları gün içinde 1500 kere radyoda çalıp, kliplerini ekranda döndürürsen insanlar ister istemez buna kayıtsız zaten kalamaz. Arz talep meselesi değil bu yani. Çünkü talepleri kendileri yaratıyor bazı kafa müzik kanalları. Ve dayatıyor dinleyiciye. Ben bile hiç haz etmediğim şarkıya 80 kere zorla maruz kalınca bir yerden sonra kendimi o şarkıyı söylerken bulup silkeleniyorum " N’oluyo yaaa" diye…

        İşte böyle bir piyasanın içerisindeyiz şu anda. Asla boyun eğmeyeceğim ve ödün vermeyeceğim bir piyasa. Tıklarla izlenmelerle yürüyoruz resmen. O durumların da nasıl olduğu şaibeli malum. Tek şarkı yapıp piyasaya sürüyorum şu anda. Albüm kafasına gelirsem yine bir tane yaparım.

        “AHA şarkısı üzerime dikilmiş bir elbise”

        “Aha” nasıl ortaya çıktı?

        Şarkı gözümün önünde gelişti ve büyüdü. Üzerime dikilmiş bir elbise. Sezen ilk bana şarkıyı mırıldandığında bayıldım. Şarkının her dokunuşu ile tek tek ilgilendi. Gayet sade ama trend, vokalin önde olduğu bir düzenleme yapıldı. Böyle olmasını özellikle Sezen istedi. Yine farklı bir iş çıktı ortaya. Bayılıyorum şarkıya. Dinleyenler de tam senlik olmuş diyor.

        Hem iyi dans edip, hem de iyi şarkı söyleyebilen nadir Türk sanatçılarındansınız. Bu akımı Türkiyede başlatan kişisiniz. Peki sizce neden Türkiyede bu akıma uyabilen çok isim yok? Bunu başarabilmenin formülü nedir?

        Ritim duygusu olmadıktan sonra ezbere ancak bir robot gibi dans edersiniz. Bu yüzden dans ettiğinizde bu karşı tarafa heyecan vermez. Küçük kalır o sahnede. Dans ettiğim zaman çok basit bir hareketi bile hissettiğim için karşı tarafa çok büyük geçirebiliyorum. Hep söylüyorum koca konserin bir açılışına bir de finaline dans koreografisi yaparak, aralarda elde mikrofon put gibi durup şarkı söyleyenler ‘Muhteşem bir dans gösterisi’ yaptık diye basın bülteni yollatmasın. O iş o kadar kolay değil çünkü. Hayır mecbur da değiller yani bunu yapmaya, ayrıca neden inat ederler anlamam. Bırak sadece şarkını söyle. Show Girl olma durumuna girme. Dünyadaki bütün show yapan starlar (Britney, Christina, Justin Timberlake) bu işi paket halinde küçüklükten eğitimini almış insanlar. Bu işin raconu bu yani. Bunun haricinde sonradan oldurulmaya çalışan işler sırıtıyor. Olmuyor.

        Dansçılık, şarkıcılık, oyunculuk, sunuculuk, yapımcılık, jüri üyeliği, girişimcilik… Bunların hepsini yaptınız ve başarılı oldunuz. Dünyada “entertainer” olarak adlandırılan isimlerin buradaki karşılığısınız. Siz bu kavramın ülkemizde hak ettiği karşılığı bulduğunu düşünüyor musunuz? El attığınız her işten başarıyla kalkmak için neler yapıyorsunuz?

        Bu işe girerken zaten sadece oyuncuyum, şarkıcıyım, dansçıyım diye başlamadım. Hepsini bir potada eriterek show girl oldum. Aldığım eğitimleri bu işin her bölümünde kullandım. İş konusunda çok disiplinli, azimli ve karşı tarafı delirtecek düzeyde titizimdir. Bütün bu işlerin altından böyle olmazsan kalkamazsın. Ben yaptığım işte önce kendim eğlendim sonra karşı taraf o enerjiyi, şarkıyı, dansı, imajı paket halinde alıp benimsedi.

        “Bazı isimler, keşke beni övdükleri gibi ekran karşısında da bu sorular onlara sorulduğunda da aynı şekilde cevaplasa”

        Hep bakımlı, fit ve öncü bir duruşunuz var. Türk pop müziği açtığınız yoldan devam ediyor. Günümüz pop dünyasını değerlendirirsek, sizce Yonca Evcimik etkisi diyebileceğimiz somut şeyler neler?

        ‘E bunu zaten seneler evvel yapmıştım’ dediğim durumları çok yaşıyorum. İsim vererek polemiklere girmeyeceğim. Öyle durumların içine zorla çekilmeye çalıştırılsam da yemem artık bunları. "Merak eden açsın bunları internetten araştırsın" diyorum böyle örnek istediklerinde. Bu işe adım attığım andan itibaren hep burnumun dikine gittim ve kafama koyduğumu yaptım. Hepsi kabul gördü ve imza işler oldu. Bir nevi kendi kendimi kobay yaptım. "Bir Yonca Evcimik etkisi var" denilen her şey o zamandan altın tepside bu zamana sunuldu yani. Bunu ben değil bu işe kafa yorup, araştıran insanlar söylüyor. Etkim altında kalıp, işlerimin içinden bazı doneleri cımbızla çekip, kendi işlerine aktaranlar oluyor. Zaten bunu kendileri de biliyor. Benimle yüz yüze geldiklerinde "senin söylediğin şarkılar hep farklı ve öncüydü, dansların, kıyafetlerin, kliplerin hep beni etkiledi, cesaret verdi" diyen bazı isimler, keşke bunları bana söyledikleri gibi ekran karşısında ya da verdiği röportajlarda sorulduğunda da cevaplasalar mesela. Komik oluyor çünkü.

        Yeni diziniz “Hayatımın Aşkı”nda kendinizi oynuyorsunuz. Bu nasıl bir deneyim? Size göre yazılan karakterin yüzde kaçı gerçekten sizsiniz?

        Alışık olduğum bir deneyim sonuçta ilk televizyon dizim değil. Hayatımın Aşkı dizisinde gördüğünüz Yonca’nın konuşması, olaylar karşısında verdiği tepkiler gerçek hayatımda da rastlayabileceğiniz şeyler. Bana kalsa daha neler yaparım da sorumlu olduğumuz insanlar var. Bunun haricinde senaryo gereği oluşan hikayeler gerçek hayatımdan değil tabii ki. Yani sevgili peşinde koşmuyorum dizideki gibi. Gerçek hayatta kafama koyduğumu sevgili yapıyorum zaten. O konuda sıkıntı yok merak edilmesin :))

        “Kafama esen her şeyi, bütün hayalleri, kurguladığım şeyleri gerçekleştirmek istiyorum. Beni kısıtlamasınlar rica edeceğim”

        Kariyeriniz boyunca yapmamış olsam dediğiniz bir hamle oldu mu?

        "Twitine Bandım" şarkısını yaptığımda ‘Ay bu ne? Durdu durdu bunu mu yaptı? ‘ dediler. Yine ‘Oldu gözlerim doldu’ yu çıkardığımda bazı kesimler böyle şarkı mı olur? dediler. Bu şarkılar benim cidden eğlenmek için yaptığım şarkılardı. Kimileri için kariyerimi zedeleyen " keşke yapmasaydı " dediği işlerdendi. Pişmanlık duymuyorum. Şimdi baktığımızda kariyerini ciddi anlamda seçtiği şarkılarla o kadar tehlikeye atan şarkıcı var ki gitsinler onlara vaaz versinler. Hesap kitap durumlarım yok. Eğlenceli tarafımın ürünleriydi bunlar. Yaptığım şeylerden pişman değilim. Kafama eserse yine yaparım. Zaten hayat yeterince zor. Bizim işimiz yeri geldiğinde eğlendirmek. Bırakın böyle şarkılarla arada nefes alalım ve eğlenelim yahu. Bu emanet bedende daha ne kadar yaşayacağımız belli değil. Bu yüzden kafama esen her şeyi, bütün hayalleri, kurguladığım şeyleri gerçekleştirmek istiyorum. Beni kısıtlamasınlar rica edicem… :))

        Uzun yıllar şov dünyasında var olan biri olarak bu piyasadaki LGBTlerin durumu hakkında ne düşünüyorsunuz? Kendilerini gizlemek zorunda kalmaları anlaşılır bir durum mu? Ya da kartlarını açık oynayanlar ciddi sıkıntılar yaşıyor mu?

        LGBT ile aramızda gizli bir dil var. Sosyal paylaşımlarımda özellikle neyi ne için paylaştığımı anlayıp gereken cevabı veriyorlar. Bu ülkede kendini gizlemek zorunda kalanlar var evet. Bu durumlarını anlayabiliyorum. Kapalı devre kendi çevrelerinde kurdukları hayat içerisinde yaşıyorlar. Gönül isterdi ki özgür bir ortamda olsunlar. Ama bu iş sadece olayın öznesiyle bitmiyor. Geride kalanları eğitmek , dünya görüşlerine farklı pencereler açmak lazım. Ben homofobik insanların çoğunun arka bahçesinin temiz olduğuna inanmıyorum. Yoksa nedir bu kadar takıntı yapmak? Cinayetlere varacak kadar ne yaşadı bu insanlar? Sadece ülkemizde değil, dünyada da kendi cinsel tercihlerini gizlemek zorunda kalanlar var sırf bu baskı ve korku yüzünden. Bu durumun nasıl çözüleceğini bilmiyorum. Umutlu olmak istiyorum ama son zamanlarda hepimizin şahit olduğu olaylar buna engel oluyor. Kartlarını açık oynayıp, özgürce yaşayan LGBT üyelerine ise şapka çıkartıyorum. Kahramanca bir duruş sergiliyorlar. Her türlü sıkıntıya rağmen yaşamlarına devam edip, savaşıyorlar. İşte onlar bu davranışları ile gizlenenleri gizlendiği yerden çıkarabilecek insanlar.

        Sosyal medyadan da görülebileceği üzere açık bir LGBT destekçisisiniz. Heteroseksüellerin ve LGBTlerin eşit haklara sahip olacağı bir geleceğe inanıyor musunuz?

        Umutlu olmak çok istiyorum bu konuda ama şu şartlarda tüm kafa yapısının değişmesi gerek bunun gerçekleşebilmesi için. İnşallah bütün bunlar yakın bir zamanda olur ve biz görebiliriz. Uzak bir ihtimalmiş hissinden çıkmak istiyorum.

        LGBT destekçisi herkes, kendi uğraştığı sanat dalının içine mesajını yerleştirmeli ve bu işe gönül vermiş insanlarla omuz omuza projelerde yer almalı.”

        Sizce Türkiyede LGBT özgürlükleri adına ne durumdayız? Neler yapmak gerekiyor? Kariyerinizin başından beri LGBT hayran kitlesine sahip bir yıldız olarak, sanat dünyasının üzerine bu konuda düşen bir görev olduğunu düşünüyor musunuz?

        Yürüyüşlerin yasaklandığı bir ortamdan söz ediyoruz. Bu bir özgürlük kısıtlaması değil mi? Tüm dünyada LGBT’nin yaptığı onur yürüyüşü bizim ülkemizde yasaklandı ve yapılamadı. Çok can sıkıcı bir durum. Sanat dünyasına düşen görev sadece bu yürüyüşlere katılıp, ‘Beni LGBT çok seviyor’ demekle kalmıyor. Bunun samimiyetsiz ve kimi zaman çıkar amaçlı söylemler olduğunu en başta LGBT biliyor zaten. Herkes kendi uğraştığı sanat dalının içine mesajını yerleştirmeli. Görsellerinde bunu kullanmalı. Ve bu işe gönül vermiş insanlarla omuz omuza projelerde yer almalı. Öbür türlü ‘Beni çok severler, ben de onları seviyorum’ demek tribüne oynamaktan öteye geçmiyor. O tribün de bunu yemiyor zaten.

        Kendinizi gey ikonu olarak görüyor musunuz? (Şahsen biz fazlasıyla görüyoruz) Sizce gey ikonu olmanın sırrı nedir?

        Bunu ben değil beni takip edenlere sormak lazım. Ama yüz yüze geldiğimizde beni çok onurlandırıyorlar. Bunu hissedebiliyorum. Benim bilmediğim ama onların hayatına değdiğim çok şeyim varmış meğer. Bu işin sırrı var mı bilmiyorum. Ama Türkiye’deki bazı şarkıcıların kendi kendine ünvan verip bunu karşı tarafa empoze etmeye çalıştığı için kendilerini "gey ikonu" da yapabilir.Keşke her şey bizim istememizle olsa diyerek gülümsüyorum böyle durumlarda…

        “Sevenin olduğu kadar sevmeyenin de olacak, bu dünyanın dengesi böyle.”

        Diskografinizde çok fazla LGBT marşı sayabileceğimiz şarkı mevcut. Sizce bu şarkıların en başını çeken şarkı hangisi? Hangi şarkınızdan sonra LGBT arasında popüler olduğunuza inanıyorsunuz?

        Gittiğim klüplerde gözlemlediğim “Tatlı Kaçık” ve “Günaha Davet” şarkıları o zamandan bu zamana ciddi anlamda reaksiyon alıyor. Galiba ilk çıktığımdan beri beni jartiyer ve mayo ile şarkı söylerken gördüklerinden ve seçtiğim şarkıları dinledikten sonra ‘tamam bu hatuna yer açın bizim evde’ dediler diye düşünüyorum :)) Şaka tabi. Ha evet, madilik yapıp "ay antipatik kadın" diyenler de mevcuttur elbet. Sevenin olduğu kadar sevmeyenin de olacak, bu dünyanın dengesi böyle. Ünvanlar değil, hayatlara bi şekilde değmek önemli benim için. Biraz değdim bende sanki…

        INFO BOX: YONCA EVCİMİK KİMDİR?

        Türkçe Pop Müziğin en önemli isimlerinden biri olan Yonca Evcimik 16 Eylül 1963 yılında doğdu.

        Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Yüksek Bale Bölümü'nden mezun oldu. 1978-1990 yılları arasında müzikallerde uzman dansçı ve şarkıcı olarak çalıştı. Aynı tarihlerde birçok tiyatroda oyunculuk yaptı. Yedi Kocalı Hürmüz, Hisseli Harikalar Kumpanyası, Şen Sazın Bülbülleri, Nükhet Duru ve On Yıl Geçti, Ajda Pekkan Süperstar, Hababam Sınıfı ve Carmen gibi tiyatro oyunlarında yer aldı. Bu dönemde ayrıca Hababam Sınıfı Güle Güle ve Kızlar Sınıfı adlı filmlerde de oynadı. 1985-1988 yılları arasında, Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda Yasaklar, Aşkolsun, Geceler, Reklamlar ve Deliler adlı oyunlarda rol aldı.

        Yonca Evcimik ilk albümü Abone'yi 1991 yılında piyasaya sürdükten çok kısa bir süre sonra, sayısız konserle bir anda Türkiye'nin en çok konuşulan pop müzik sanatçısı oldu.

        Gerçek anlamda bir hayvansever ve doğa aşığı olan Evcimik, 1996-2001 yılları arasında Türk televizyon tarihinin en fenomen dizilerinden biri olan, Özden Öğrük’ün çizgi roman uyarlaması “Çılgın Bediş”te başrol oynadı.

        “Birkaç İyi Adam” ve “Çıtır Kızlar” gruplarının tekli ve albümlerinin prodüktörlüğünü üstlenen sanatçı, bu çalışmalar esnasında başka bir yönünü de ortaya koyarak klip yönetmenliğine soyundu. Kendi kliplerinin yanı sıra prodüktörlüğünü yaptığı Çıtır Kızlar ve Birkaç İyi Adam gruplarının da birçok video klibinde yönetmen koltuğunda yer aldı.

        2006 yılında ise ilk kez “Benimle Dans Eder Misin?” adlı yarışmada jüri koltuğuna oturan Evcimik, bu yarışma sayesinde yeni jenerasyona dansı tekrar sevdirmeyi başardı.

        Yonca Evcimik, 1991 yılından bu yana son çalışması “Aha”nın çıktığı güne kadar pek çok albüm ve tekli yayınladı.

        Yonca Evcimikin albüm, tekli ve EPleri:

        Abone (1991)

        Kendine Gel (1993)

        Yonca Evcimik '94 (1994)

        8:15 Vapuru (1994)

        I'm Hot For You (1995)

        Yaşasın Kötülük (1997)

        Günaha Davet (1998)

        Herkes Baksın Dalgasına (2001)

        The Best of Yoncimix - Remixes (2002)

        Aşka Hazır (2004)

        Oldu Gözlerim Doldu (2005)

        Şöhret (2008)

        Tweetine Bandım (2010)

        Yonca Evcimik 5ibiyerde- Megamix (2012)

        Yallah Sevgilim (2012)

        15.(2014)

        Aha (2016)

        INFO BOX: TÜRKÇE POP MÜZİKTE BİR MİLAT: “ABONE” ALBÜMÜ

        1991 yılında Yonca Evcimik ilk albümü Abone'yi piyasaya sürdü. Albüm arabesk furyasının hâkim olduğu bu dönemde ilginç bir şekilde öne çıkmıştı. Albüm 2009 yılında açıklanan rakamlara göre 2 milyon 800 bin sattı.

        Bundan sonra çıkardığı bütün albümlerin toplamı bu rakama ulaşamadı. Albüme adını veren “Abone” isimli şarkının sözleri Aysel Gürel'e, müziği Garo Mafyan'a aittir. Albümdeki şarkıların çoğu kliplendirilmiştir. Albümün başlıca hitleri; Abone, Yalancı Bahar, Taksit Taksit, Cesaretim Yok ve Şok'tur. Albüm Türk pop müziğini yeniden canlandırmış ve koreografili dans ve müziğin birleştiği albüm olmuştur. Abone isimli şarkı Türk pop müziğinin milat şarkısı olarak görülmektedir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ