Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Resim Murat İrtem’in Yığın sergisi, Imoga Art Space’de

        Bitmek bilmeyen inşaatlar, yükselen binalar, şehrin kaosu, hepimizin dert yandığı ve her fırsatta dile getirdiği ortak nokta. Ressam Murat İrtem bu dertlerimiz üzerinden başka bir dünya yaratma arayışında... “Resim yapma eylemi aslında zihnimin içindeki yığını boşaltmak için kullandığım bir bahane, sonsuz bir oyun alanı” diyen İrtem, kullandığı materyallerle bizleri iyileştirecek eserler üretiyor. Sanatçıyla yeni sergisi ‘Yığın’ı konuştuk. HT Cumartesi'nden Özlem Özçelik'in haberi...

        Serginizin çıkış noktası ve temasından bahsedebilir misiniz?

        Sergi 10 senenin birikimi. İstanbul’da ve birçok kentte kentsel dönüşümle birlikte pek çok değişiklik oldu. Yığın ismini kullanma amacım geniş kapsamlı. Zihinsel yığınlar olarak da bakabiliriz, bina yığınları, atık yığınları ya da boya yığınları olarak da... Bu sergi pimpirikliğimin ve ince eleyip sık dokumamın bir ürünü.

        REKLAM

        Aslında protest bir tavır da var. Böyle bir tüketim toplumunda alışılandan ziyade zamanını bekleyen eserler var...

        Evet, protest bir yanı var. Tüketim toplumuna tepki olarak kullanılan el yapımı kâğıtlar var. Çöp ev gibi bir atölyeye sahip olmak, plastikleri toplamak, onları geri dönüştürüp, kâğıtları beyazlatıp üzerlerini kaplayıp istiflemek enteresan bir davranış. 10-15 yıl boyunca üç atölye değiştirdim, her birinde o koliler taşındı. Sanat da böyle bir şey. Sokakta birinin attığı bir şeyi alıp başka bir objeye dönüştürüyorsun.

        Anlaşılmama kaygısı yaşıyor musunuz?

        Sanatçı yapar, anlayıp anlamamak izleyiciye aittir. Kaygısı olmayan sanat yapmaz. Sanat kendini anlatma yöntemidir. İzleyici ve sanat tarihi onu değerlendirir diye düşünüyorum.

        Sizce bu ilginin sebebi uzun süredir bir şeyleri gözlemlemek, biriktirmek ve konuya artık tam anlamıyla hâkim olmanız mı?

        Sanırım hepsi. Bu sergide taşlar yerine oturdu. Genelde sergilerimden önce çok kaygılıyımdır ve tatmin olmam. Bu sanat yapmanın bir şekli. Bir türlü bitiremezsiniz, “Üzerine bir taş daha koyayım” dersiniz. 10 yıllık zamanın etkisiyle bu sergiyi içim rahat ve kaygısız açtım. İsmi ve kullanılan materyalleriyle her şey bir bütün oluşturdu. Hatta çok daha enteresan bir şeyle karşılaştık. Kutulardan taşları yığıp taş blokları yapacaktım. Ama sergiyi kurarken galerinin önü kazıldı. Parasıyla yaptıramayacağın bir enstalasyon oldu. Belediyeden izin alamazdın. Çok para harcamam gerekirdi. Ama çok güzel kazdılar, bantlar çektiler. Tam serginin konusuna uydu. Ben de üzüleceğim yerde mutlu oldum.

        REKLAM

        ‘KEÇE İYİLEŞTİRİR’

        Materyal seçiminizi etkileyen belirli bir etken var mı?

        25 senedir resim yaparım. El yapımı kâğıttan keçeye kadar malzeme kullanmayı öğrencilikten beri seviyorum. Keçe iyileştirir, enerjisi çok yüksektir. O nedenle keçeye yoğunlaştım. Malzeme gördüğümde dayanamıyorum.

        Üretim yapmak sizi nasıl hissettiriyor?

        Daha önceki sergimi keçe ile yapmıştım. Onun zanaat tarafı, meşakkati çok fazlaydı. Herkes “İğneyle kuyu kazıyorsun, delirmiyor musun?” diyordu. Ben de “Delirmiyorum, deliliğimi iyileştiriyorum” diyordum. Üretim sağaltıcı bir yöntem. Çünkü zihnini boşaltıyorsun.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ