Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin Neşet Ertaş'ın ailesi filme bir kez daha itiraz etti

        Hayatını konu edinen ‘Garip Bülbül Neşet Ertaş’ gösterime girmeye hazırlanırken Neşet Ertaş’ın ailesi avukatları aracılığıyla yeni bir açıklamada daha bulundu. Söz konusu açıklamada açılan 3 ayrı davanın görülmesine devam edildiğini bu nedenle filmin izleyicilerle buluşmasının hukuksuz olacağını dile getirdi.

        Av. Uğur Çapkın, yaptığı açıklamada “Neşet Ertaş’ın ve ailesinin rızası olmamasına rağmen çekilen ve Neşet Ertaş’ın özel hayatının, aile fertlerinin yer aldığı film; devam eden üç davaya rağmen hukuka, etik ve

        meslek ilkelerine aykırı biçimde vizyona sokulmak istenmektedir. Yapımcı filmin 23 Aralık tarihinde gösterime girmesinde ısrar ederek devam eden davaları ve hukuk sistemini etkisiz

        bırakmaya çalışmaktadır. Yapımcı Mustafa Uslu’nun amacı ise davalar devam ederken filmi vizyona sokup davaları ve hukuku etkisiz hale getirmektir” dedi.

        REKLAM

        Neşet Ertaş’ın ve ailesinin rızası olmamasına rağmen çekilen ve Neşet Ertaş’ın özel hayatının, aile fertlerinin yer aldığı film; devam eden üç davaya rağmen hukuka, etik ve meslek ilkelerine aykırı biçimde vizyona sokulmak istenmektedir. Yapımcı filmin 23 Aralık

        tarihinde gösterime girmesinde ısrar ederek devam eden davaları ve hukuk sistemini etkisiz

        bırakmaya çalışmaktadır. Bu sebeple yapımcı tarafından gizlenen bazı gerçekleri kamuoyuna bildirmek zorunluluğu

        doğmuştur.

        Yapımcı, 2019 yılından itibaren çeşitli aracılar vasıtasıyla film yapma talebini aileye iletmiş, aile ise filme hem babaları Neşet Ertaş’ın hem de kendilerinin rızalarının bulunmadığını söyleyerek teklifleri reddetmiştir. Buna karşın kapıdan giremeyen yapımcı bacadan girmeye çalışmış ve bu kez Neşet Ertaş’ın ve ailesinin iradesini bilmesine rağmen kitaplar üzerinden filmi çekmeye çalışmış, nihayet Erol Parlak’la iş birliği yapma yolunu seçmiştir. Bu noktada Erol Parlak da aileye haber bile vermeksizin kitabını satmıştır. Ailenin film teklifini reddetmenin dışında yapımcıyla herhangi bir görüşmesi olmamıştır. Bugün her ne kadar yıpratılmak için Ailenin yapımcıyla pazarlık ettiği ve anlaşamadığı ima ediliyorsa da söz konusu beyanlar tamamen gerçek dışı iftiralardan ibarettir.

        Öncelikle belirtelim ki filmin vizyona girebilmesi için yasal olarak zorunlu olan kayıt tescil işlemleri yapılmamış, dolayısıyla halihazırda yasal izinler alınmamıştır. Filmde ve filmin paylaşılan fragmanlarında Neşet Ertaş’ın eserlerinin kullanılması için alınmış herhangi bir izin yoktur. Bu konuda, Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa göre mutlak hak sahibi olan aileden ve Kalan Müzik’ten izin alınmamıştır. Filmde sadece Neşet Ertaş’a değil, aynı zamanda rızaları olmadığını defaatle bildirmiş olmalarına rağmen Neşet Ertaş’ın aile fertlerine de karakter olarak yer verilmekte, bu kişiler filmin fragmanlarında ve yayımlanan fotoğraflarında paylaşılmaktadır. Bu durum aynı zamanda davadaki gizlilik kararına da aykırı olup, Neşet Ertaş ailesi Leyla, Döne Hüseyin ve Canan Ertaş’ın Anayasa ve yasalarla korunan kişilik haklarına tecavüz mahiyetindedir. Ayrıca Neşet Ertaş’ın kız kardeşi Nadiye Ertuğrul’un kendisinin ve ağabeyi Merhum Necati Ertaş’ın varislerinin de rızaları olmayıp, onların kişilik haklarına da tecavüz edilmektedir.

        REKLAM

        Filme ilişkin fragman ve fotoğraf paylaşımlarına bakıldığında biyografi eseri adı altında olamayacak pek çok gerçek dışılığın, birçok saçmalığın izleyiciye aktarıldığı görülmektedir. Örneğin: Neşet Ertaş’ın sahnede yere yuvarlandığı tamamen gerçeğe aykırı olup onun yaşadığı bir sağlık sorunun gişe kaygısıyla ajite edilmesinden ibarettir. Keza Neşet Ertaş’ın evlatlarının Almanya’ya Dr. Mehmet Ali Altın tarafından götürülmesi sahnesi de gerçek dışıdır. Zira Müvekkiller Almanya’ya farklı zamanlarda, yanlarında Dr. Mehmet Ali Altın olmaksızın gitmiş olup Dr. Mehmet Ali Altın’ı hayatlarında görmüş bile değillerdir. Filmde

        böylesine basit gerçekler bile olduğundan farklı aktarılmaktadır. İkişer dakikalık fragmanlarında dahi böylesine yanlış bilgiler bulunan filmin diğer sahnelerinde neler olduğunu düşünmek bile istemiyoruz.

        Mahkemeler tarafından yapımcıya aralıklarla, 5 sefer kesin süre verilerek senaryonun ibrazı istendiği halde, senaryo Mahkemelere ibraz edilmemiş, senaryo ve film mahkemeden kaçırılmıştır. Yapımcı Mustafa Uslu ve temsilcileri çekimleri çoktan biten, fragmanları yayınlanan filmin senaryosunun hala yazılmakta olduğu gibi akıl almaz beyanları mahkemelere söyleyecek kadar da cüretkârdır.

        Filme dayanak teşkil ettiği söylenen kitapla, yapımcı tarafından kitabın % 99 aynısı olduğu söylenen senaryonun uzaktan yakından alakası bulunmamaktadır. Bu minvalde kitap yalnızca çekilen filme göstermelik bir dayanak olarak kullanılmaktadır.

        Bu hadise ile ilgili olarak;

        1 İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinde açılmış filmde kullanılacak eserlerle ilgili

        dava,

        2- İstanbul 43. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olan kişilik haklarının ihlaline ilişkin

        dava,

        3- Filme dayanak teşkil ettiği söylenen Erol Parlak tarafından alınmış belgelerin, 4. Evre kanser hastası olan ve ağır ilaçlar kullanan, 40 kiloya kadar düşmüş, 74 yaşındaki Neşet Ertaş’tan son kez hastaneye kaldırılmasından 6 gün ve ölümünden 22 gün önce, evinde doktor raporu dahi olmaksızın alınmış olması nedeniyle iptali talebiyle açılmış olan dava, bulunmakta olup, bu üç dava da derdesttir, halen devam etmektedir. Söz konusu davalardan birinin duruşması 8 Aralık 2022 tarihindedir. Üç davada da filmin gösterime

        girmemesine yönelik tedbir talep edilmiştir. Yapımcı Mustafa Uslu’nun amacı ise davalar devam ederken filmi vizyona sokup davaları ve hukuku etkisiz hale getirmektir. Yapımcı, daha evvel yaptığı filmlerde de benzer süreçler yaşanmıştır. Örneğin “Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu” filmi henüz davanın devam ettiği sırada gösterime sokulmuştur. Filmin yayınlanması üzerinden bunca zaman geçmiş olmasına rağmen bu dava tazminat davasına dönüşmüş olarak devam etmektedir. Yaptığı her biyografik filmde kamuoyuna da yansıyan benzer hukuki süreçler yaşayan Uslu’nun burada da hukuku hiçe

        saydığına şahit olmaktayız.

        Durum özetle budur. Türk adaletinin bu "ben yaptım oldu" anlayışına geçit vermeyeceği inancındayız. Kamuoyunun bilgi ve takdirlerine sunarız. Saygılarımızla...

        Fotoğraflar: İHA

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ