Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Yaşam Cennet ve cehennem nasıl yerler?

        ALİHAN MESTCİ

        GAZETE HABERTURK- HT PAZAR

        Öteki dünya ya da diğer taraf, yani kıyametten sonraki hayat... Kutsal kitaplardan okumadıysanız da kulağınıza çalınmıştır cennet tasvirleri. Aslında cennet tasvirleri, Ortadoğu’da doğan 3 semavi dinde de benzerlikler içeriyor. Ama insanın kadim sorusu değişmiyor: “Ya sonra?”

        En başta söyleyelim. İncil ve Tevrat’ta, Kuran’daki kadar ayrıntılı ve cazip bir cennet manzarası yok. Bu iki dinde cennetle ilgili bilgiler daha çok kutsal kitaplar dışındaki kaynaklardan oluşuyor. Bu yüzden de ölümden sonraki hayat konusu Batı’da sık sık gündeme geliyor. Örneğin Time Dergisi 2011 ve 2012’de cennet ve cehennemi 2 kez kapak yaptı.

        İlkinde manşette “Ya Cehennem Yoksa” deniyordu. İkincisindeyse başlık şöyleydi: “Cenneti Yeniden Düşünmek Dünyayı Daha İyi Bir Yer Yapabilir.” Ama cennet algısı Batı’da tartışılsa da kıyamet ve ardından gelecek yargılama pek gündemde değil. Bu yargılama “Büyük Mahkeme”de, diğer adıyla “Mahkeme-i Kübra”da gerçekleşecek. Kişinin yaptığı iyilik ve kötülükler tartılacak, hangisinin ağır geldiğine göre sonuca varılacak. Buna göre kişi ya cennetlik ya da cehennemlik olacak. Detaylara geçmeden söyleyelim... İslam’da cennet de cehennem de katlardan oluşmakta. Cennette 7 kat sema bulunuyor ve her bir katın bir ismi var: En tepeden başlayarak Firdevs, Adn, Nâim, Daru’l Huld, Me’va, Daru’s Selâm, İlliyyun cennetleri. Bu katlardan her birinde de müminlerin iyi işleri karşılığında yükselecekleri dereceler var. Cennet, kelime anlamıyla ağaçlı bahçe; yeşillikleri bol bostan; sık dal ve yapraklarıyla yeri gölgelendiren hurmalık ve bağlık demek. İslam cenneti, sakinlerinin göz ve gönül zevkini doyuracak bir yer. İklimi ne yakıcı sıcak, ne de donduracak kadar soğuk. İpekten giysiler içinde dinleneceğiniz, altından ırmaklar geçen saraylar, köşkler var. Bozulmayan su, tadı değişmeyen süt, içenlere zevk veren şarap ve süzme bal ırmakları... Ve tabii sonsuz gençlik...

        İSLAM’DA CENNET: SONSUZ SEFAHAT

        Kuran’da cennetin tasvir edildiği sureler epey ayrıntılı. Meryem Suresi’nde nimetlerin sabah akşam cennet sakinlerinin ayağına geleceği anlatılıyor. Nimetler sınırsız ama cennette acıkma duygusu yok. Yeme içmenin amacı sadece lezzet almak. Yasin Suresi 55’inci ayete göre cennettekilerin meşgalesi nimetlerden nasiplenmek ve zevk sürmek. Bakara Süresi’nin 25’inci ayetindeyse şöyle bir tasvir yapılıyor: “Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, ‘Bu tıpkı daha önce dünyada iken bize verilen rızık’ diyecekler. Halbuki bu rızık onlara dünyadakine benzer olarak verilmiştir.” Vakıa Suresi 21’inci ayette ebediyen genç kalıp cennetliklere hizmet edecek uşaklardan da söz ediliyor: “Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında, içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.” Cinsellikten de söz edilen tek cennet de İslam’da. Nebe Suresi 33’üncü ayette cennet sakinlerinin safahatına, Elmalılı Hamdi Yazır’ın yorumunda “turunç göğüslü yaşıt kızlar, iri siyah gözlü güzel huriler” eşlik edecek. Bereket burada da geçerli. Kişi başına düşen huri sayısı 2 ile 70 arasında değişiyor. Topuklarından dizlerine safran, dizlerinden göğüslerine misk, göğüslerinden boyunlarına amber kokan huriler her zaman güler yüzlü. Birçok İslam kaynağında da cennetteki çeşitli güzelliklerden bahsediliyor. Kimi İslam âlimlerine göreyse cennet sakinlerinin en büyük ödülü ne ırmaklar ne de köşkler. En büyük mükafat Allah’ın cemali, yani O’nu görme şerefine erişmek. Bu konudaki en büyük dayanaklardan biriyse Kıyame Suresi’nin 22 ve 23’üncü ayetleri: “O gün birtakım yüzler aydındır / Rab’lerine bakarlar.”

        PEKİ YA CEHENNEM?

        Kuran’da cennetin aksine cehennemin yapısal özellikleri, katları ve tabakaları konusunda açık bir bilgi yok. Hicr Suresi 44’üncü ayette “Cehennemin yedi kapısı vardır. Onlardan her kapı için birer grup ayrılmıştır” ifadesinden yola çıkılarak bazı yorumlarda cehennem sayısının 7 olduğu belirtiliyor. Cehennem denince akla ateş geliyor. Kuran, cehennemi çeşitli işkence mekânları bulunan, duvarlarla çevrili ve bekçileri olan bir mekân olarak tasvir ediyor. Uygulanacak azap türlerinin başında ateş geliyor. Zebânîlerin merhametsiz, haşin, sert ve çok güçlü oldukları da ifade ediliyor. Cehennemde görevli meleklerin sayısı 19 olarak açıklanıyor. Kuran’a göre cehennemde günahkârlar için ateşten gömlekler, katrandan elbiseler var. Ayrıca cehennemliklerin yanıp kavrulan derilerinin, acıyı ilk anda olduğu gibi şiddetli hissetmeleri için sürekli değiştirileceği belirtiliyor.

        YAHUDİLERİN CENNETİ YERYÜZÜNDE

        Tevrat cennet kavramına açıkça yer vermiyor. Zira Yahudilik’te cennetle ilgili inanışlar zamanla gelişti. Mesela Tevrat’ta cennet tasvirleri yok, Hezekiel’de var. Yahudiler, özellikle MÖ 586’dan itibaren Babil sürgününü yaşayınca ve Babil civarında Zerdüştîler ile tanışınca yavaş yavaş cennet cehennem kavramlarını tanımaya başladılar. Yahudilerin ölüm sonrasındaki hayata ilişkin inanışları muğlaktı. Bu inanış da daha sonra Yahudilerin inançlarına girmeye başladı. Tevrat’ın birinci kitabı Tekvin’in ikinci ve üçüncü baplarında bahsedilen Adem ile Havva’nın yaratıldığı Aden Bahçesi, Yahudiliğin prototip cenneti ve Mesih geldiğinde yeryüzünde yeniden kurulacak. Dünya dışı bir cennet yok, cennet bu dünyada. Yahudiliğe göre Hz. İbrahim’in ayaklarını bastığı coğrafya, Urfa’dan Mısır’a kadar olan, Filistin’i de içine alan topraklar Aden Bahçesi olacak ve merkezi Sion Dağı.

        Tevrat’ta da tıpkı İncil’deki gibi sonsuza kadar giden bir mutluluğu anlatan sade anlatımlar bulunuyor. Bu noktada Hezekiel ve Enoh kitapları öne çıkıyor. Bu kitaplara göre Sion Dağı’nın eteklerinden ırmaklar akacak, burada hayatın ve bilginin kaynağını sakladığına inanılan büyük bir hurma ağacı bulunacak. Cennetin kapıları diğer dinlere açık. “Gentile”ler, yani başka dinden iyi insanlar da girebilecek. İyi olmanın ölçüsü kurallarla belirlenmiş. Nuh’un Yedi Kanunu denen bu kurallar, kutsal kitaba yazılmış olan bir tefsir olan Talmud’da toplanıyor. Tek tanrıya tapmak, hırsızlık yapmamak, domuz yememek gibi kanunlara uyan “gentile”ler böylece sonsuz hayattan payını alıyor. Yahudiler cennete “olam-haba” diyor. Yahudiliğin cennetinde de asla gece olmuyor, hep aydınlık. Hatta güneş 49 kere daha parlak ve bütün hastaları iyileştiriyor. Her yerde 90 bin çeşit bitki kokusu var, “olamhaba”dakileri sarhoş ediyor. 70 bin hizmetkâr melek, bülbül sesleriyle devamlı şarkı söylüyor. Herkesin etrafından süt, bal ve şarap akan, altından, asmalı bir tahtı var. Görkemli şölenler de cabası... Bu baştan çıkarıcı dünyada yine de cinsellikten bahsedilmiyor. Tevrat’ın Eyüp bölümünde yer alan ifadelerden cehenneminse derin bir çukur ve zifiri karanlık bir yer olduğu, kargaşa ve kaosun yaşandığı, cesetleri kemiren kurtların bulunduğu anlaşılıyor.

        ‘YENİ KUDÜS’TE TANRI İNSANLARLA BİRLİKTE’

        İslâm dışında cennet tasvirleri epey mütevazı. İslam’ın vaat ettiği cennette yeşillikler, ağaç gölgeleri, ırmaklar, köşkler, sonsuz nimetler ve bitmeyen keyif Allah’ın sadık kullarını beklerken, Hıristiyanlık’ta cennet bir anlamda Adem ile Havva’nın kovulduğu Aden Bahçesi’ne geri dönmek, Hz. İsa ile yeniden buluşup Tanrı’nın yanında sonsuzluğa ermek. İncil’de açık bir cennet anlatımına rastlamak çok zor. Yeni Ahit, cennette nasiplenecek çok şey var diyorsa da ketumluğundan taviz vermiyor. Cennet, İsa’nın yolunu izleyenlerin, ona inananların ulaşacakları mutluluk ülkesi olarak tanınıyor ve gökte olduğu belirtiliyor. Luka İncili’nin 24’üncü bölümünde cennet “İyi insanların aldığı mükâfat” diye geçiyor. Markos İncili’nin 12’nci bölümü de insanların cennette melek saflığında olacağından söz ediyor. Dirilme yaşı 30 civarı. Çirkin, güzel, yakışıklı, sempatik gibi insani tanımlar, yani estetik kaygılar yok.

        Cennet tasvirinin en açık yapıldığı Esinleme Bölümü’nde yeryüzü ve gökyüzünün yıkılıp yok edileceği, yerin ve göğün yeniden yaratılacağı, burada Tanrı’nın konutunun olacağı ve buraya yaşam kitabında adları yazılı olanların alınacağı anlatılıyor. Tanrı insanlarla birlikte yaşayacak; acı, ıstırap, gözyaşı, yas ve ölüm olmayacak. Burası “Yeni Kudüs” olarak adlandırılıyor. Uzunluğu enine eşit, kare şehrin yüksek surları safir, akik, yakut, zümrüt, zebercet gibi değerli taşlardan yapılmış. 12 kapısı da inciden, yolları cam saydamlığında saf altından. Kent yeşim taşı gibi ışıldıyor. Bu şehirde mabet yok. Işıklandırma için güneş ve aya da gereksinim duyulmuyor çünkü Tanrı’nın nurunun onu aydınlatmaya yettiği belirtiliyor. Burada gece olmuyor. Tanrı’nın ve İsa’nın tahtlarının altından billur bir ırmak çıkıyor. Bu yaşam ırmağı şehrin tam ortasından geçiyor. Hıristiyan cennetinde en çok göze çarpan, tam ortada duran ve Adem ile Havva’nın Cennet’ten kovulmalarına yol açan meyveyi yedikleri bilgi ağacı. Bir de hayat nehrinin iki yakasındaki ağaçların hasta iyileştiren yaprakları var. İncil’e göre cennette evlilik ve cinsellik yok. Oradakiler gökteki melekler gibi. Tanrı ve oraya girenler sonsuza dek egemenliklerini sürecek.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ