Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Yaşam Bilgi almak için Emniyet'e girmek şart mı?

        Ümran AVCI / AHT

        Emniyet Genel Müdürlüğü, medya kuruluşlarına gönderdiği bir yazı ile basın mensuplarının emniyet hizmet binalarına girişini yasaklandı. Emniyet'teki basın odaları da kapatıldı. Gazetecilik meslek örgütleri bu yasağı kınadıklarını belirten açıklamalar yaptı. Peki bundan sonra ne olacak? Emniyetin, kapılarını gazetecilere kapaması, emniyetteki soruşturmalarla ilgili haber kapasının da kapandığı anlamına mı geliyor? Bu sorunun yanıtını akademisyenlere ve gazetecilere sorduk... Kimi "Evet haber akışı etkilenir" dedi, kimi de "Gazetecilik faaliyeti ‘güvenilir kaynaklar' üzerinden devam eder" görüşünü savundu. Görüşler şöyle...

        'Resmi kaynak olmayınca dedikodu mekanizması devreye girer'

        İstanbul Üniversitesi İletişim Fak. Genel Gazetecilik Anabilim Dalı Bşk. Prof. Dr. Murat ÖZGEN:

        BU tepkisel bir karar olduğu için engellemesi muhtemeldir, engelleyecektir tabi ki. Olay olmadan önce bu karar alınsaydı daha doğal akışı içinde olacaktı. Ama bu karar bir şeye tepki olarak ortaya çıkınca, hem dikkat çekici oldu hem de normal zamanın dışına çıkılmış oldu. 'Tabiat boşluğu sevmez' diye bir kural var fizikte. Gazeteci de elbette kendi görevini yapması açısından bakıldığında, bu haber kaynağının eksikliğini bir şekilde başka yerlerden tamamlayacaktır. Aslında gazeteci açısından da, polis açısından da korku ve sakınca şudur; bu durumda bir dedikodu ağının da içine düşme olasılığı ya da haberin yanlış kaynaklardan elde edilip resmi ağızlardan elde edilememe gibi bir sıkıntısı ortaya çıkacaktır. O açıdan ben gazetecilerin daha dikkatli olmaları gerektiğini savunurum.

        'Haber akışı mutlaka etkilenir'

        TGC Başkanı Turgay OLCAYTO:

        HABER akışını kesin engeller. Bir kere doğrudan emniyetinin verdiği bültenlerle haber yapmak kamuoyunun gerçekleri öğrenmesi hakkını engeller. Orada muhabir araştıracak, konuşacak, hatta soru soracak, oradan bir şey çıkaracak ve haberi kamuoyun a aktaracak. Bunu yapamıyorsa medya ile polis arasında bir güven eksikliği var demektir. O kopukluk başlarsa da bence çok tehlikeli bir şey. Ben eski bir gazeteciyim ve polis muhabiri olarak başladım. 60'larda Sansaryan Han'daki Emniyet Müdürlüğü'nde basın odamız vardı. Tüm gazeteciler kısımlara çıkar yetkili isimlerle görüşür haber yazardık. Karşılıklı bir güven ortamı vardı. 'Yazma' dediklerini yazmazdık. Demokrasiyle yönetilen ülkelerde olmayan bir eğilim bu. O ne verirse alıp onu yazacaksınız. Gerçek o mu? Tartışılır. Haber akışı mutlaka etkilenecek.

        'Bu kararla basın özgürlüğü engellendi'

        Galatasaray Ünv. İletişim Fak. Öğrt. Üyesi Prof. Dr. Yasemin İNCEOĞLU:

        HABER akışı elbette etkilenir. Dolayısı ile kamuoyunun bilgi edinme hakkı de etkilenir. Sonuçta kamusal yönetimlerin şeffaf olması lazım. Yolsuzluk, yoksulluk ve yasakları önlemek iddiası ile iktidara gelen AKP bu karar ile hem yolsuzluğa göz yummuş oluyor hem de yasak önlemek yerine yasakçı zihniyetini ortaya koymuş oluyor. İddiasında yer alan üç unsurdan ikisini kendi icraatı ile ihlal etmiş oluyor. Bu karar, Anayasa'nın temel hak ve özgürlüklerinden biri olan vatandaşın bilgi edinme hakkını ihlal etmekle kalmayıp, basının kamuoyunu bilgilendirme yükümlülüğüne de müdahaleyi, bir başka deyişle de basın özgürlüğüne indirilen bir darbeyi oluşturmaktadır.

        'Medya ile ilişkiler yasakla çözümlenmez'

        Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haluk GÜRGEN:

        KRİTİK bir dönemden geçiliyor. Dönemin koşulları nedeniyle böyle bir karar aldılar sanıyorum. Medya ile ilişkiler böyle durumda yasakla çözümlenmez. Karşılıklı bir uzlaşı noktasında kurumla medya bir araya gelir konunun hassasiyeti ile ilgili samimi bir şekilde medyaya durum iletilir ve ortak bir çözüm alanı oluşturulur. Bilgi kirliliğini çoğu zaman haberi üretenler yaptı bu memlekette, bunun da gözardı etmemek lazım. Medyamızın bu vesileyle bir kez daha kendi yaptıklarını gözden geçirmesinde yarar var diye düşünüyorum. Bilgi kirliliğinin medya olarak sorumluluğunu almamız lazım. Çok can yandı. Medya hem yargıç oldu, hem savcı oldu. Ortak ilkelerde uzlaşmamız lazım.

        'Haber akışı daha fazla olur, doğruluğu tartışılır'

        İnternet Medyası Derneği Başkanı ve internethaber.com Kurucu Editörü Hadi ÖZIŞIK:

        EMNİYET, bugüne kadar kendi içinde bir oda açmış sonra da, ‘bundan sonra evimde barındırmak istemiyorum' demiş. ‘Ben seni evime aldım. Sen ise benim evimin sırlarını ben seninle paylaşmadan kamuoyuna duyuruyorsun' demeye getiriyor. Sadece Türkiye'de değil her yerde basın odası vardır. Bu durum bundan sonrasını olumsuz etkileyecek. Masa başında herkes artık bu haberi alabilecek. Yarın öbür gün bir haberle karşılaştığında da, ‘Bunu niye yazdınız?' diyemeyecek. Çünkü artık evinden kovmuş gazeteciyi. Dolayısı ile haber akışı engellenmez. Haber daha çok gelir ama daha çok gelen haberin doğruluğu tartışılacak. Gazeteci gazeteciliğini içeride de dışarıda da yapar. Bu fark etmez. Bilgi akışı bundan sonra daha fazla olur.

        'Haber akışı güvenilir kaynaklardan da sürer'

        Milliyet Gazetesi Okur Temsilcisi Gazeteci - Yazar Belma AKÇURA:

        BİLGİ kirliliğine yol açmamak için aslında bu tip durumlarda gerek yargı, gerekse emniyet basına soruşturmalar, operasyonlar ve dosyalarla ilgili bilgi verir. Gazetecilerin bu yöndeki sorularını da yanıtlar. Ancak soruşturmadan hemen sonra basın odalarının kapatılması kaygı verici ve düşündürücüdür. Yine de bu durum haber akışını engellemez. Çünkü gazeteciler devlet memuru değildir. Basın odalarında oturarak da gazetecilik yapılmaz. İlgili birimler kendi istedikleri ölçüde, bilgiyi istedikleri kadar vereceklerse, o odada oturmanın zaten anlamı yok. 'Güvenilir kaynaklar' üzerinden de gazetecilik faaliyetini sürdürmek mümkün.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ