Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Otomobil Premium SUV'un Fransızcası! - Otomobil Haberleri

        Otomobil tarihinin en ilginç, en ilerici otomobillerinden birinin hikayesini daha önce anlattım, ama bazen bir özet geçmekte fayda var.

        Efendim, söz konusu otomobil markası Citroen, söz konusu model ise DS. Hikaye 1955’te başlıyor. O yıl otomotiv endüstrisi, tarihin belki de en alışılmadık, en ilerici hamlelerinden biriyle karşılaşıyor. Fransız üretici Citroen, DS adı altında yepyeni bir modeli piyasaya sürüyor. Hiç görülmedik bir tasarım anlayışı ve hiç yapılmadık bir teknolojik atılımın eseri olan otomobilin adı DS 19.

        DS’de o güne kadar görülmemiş bir şey olan hidropnömatik süspansiyon sistemi otomobil yüksekliğinin sürücü tarafından bir kolla ayarlanmasını sağlıyor. Dahası, otomobilin virajlarda yan yatmasını engelliyor ve müthiş bir yol tutuş sergiliyor. Hidrolik direksiyon ve büyük bir yenilik olarak ortaya çıkan yarı otomatik şanzıman da DS’e has birer özellik olarak kendini gösteriyor.

        Direksiyona bağlı dönülecek yöne göre haraket eden müteharrik far sistemi de DS’le birlikte otomobil dünyasına giriyor. Ağırlık merkezini aşağıya çekmek için fiberglasstan imal edilmiş hafif tavan, bağımsız süspansiyonlar ve hidrolik vites kutusu da yenilikler arasında. Tabii DS’in disk fren kullanan ilk seri üretim otomobil olduğunu da unutmamak lazım.

        Hemen hemen 20 yıl kadar üretimde kalacak ve asla eskimeyecek bir modelin, 19’dan sonra 20, 21 ve 23’leri peş peşe geliyor. Citroen’in DS’te kullandığı pek çok teknoloji o gün Maserati gibi spor otomobil üreticilerinden, Mercedes gibi lüks sedan üreticierine kadar pek çok firma tarafından alınıyor ve bugün hala kullanılıyor.

        REKLAM

        Anlayacağınız DS bir efsane haline geliyor ve zaten adı da efsane olmaya çok müsait. D ve S harfleri Fransızca’da “De es” olarak okunuyor ve böyle okununca da “Tanrıça” anlamına geliyor. Citroen DS modeli ile otomotiv dünyasının tanrıçalığını üstlenmiş oluyor.

        Gel zaman git zaman Citroen, Fransız otomobil devi PSA’nin bir parçası haline geliyor. DS modeli ise üretimden kalkıp tarihe karışıyor. Ancak bir süre sonra PSA yönetimi, çok prestijli bu modeli yeni bir marka olarak, üst segmentte bir yeni ürün olarak piyasaya sürmeye karar veriyor. Ve ortaya DS markası çıkıyor.

        REKLAM

        MERCEDES İLE REKABET EDEBİLİR

        Benim anlayışıma göre DS iddialı bir marka, lüks segmentte bir otomobil olarak ortaya çıktığı günden bu yana iyi otomobiller çıkardı piyasaya, ama DS adının büyüklüğüne yakışır bir ürün ortaya koyamadı. Çünkü DS bana göre Mercedes ile, BMW ile, Audi ile, Jaguar ile rekabet edebilecek, o markaların üretim yaptığı sınıflarda otomobiller üretip satabilecek bir marka olmalıydı.

        Size bugün anlatacağım yeni crossover modeli ile DS, ilk kez bu markalarla rekabet edebilecek bir ürünle karşımızda. DS7 Crossback. DS 7, adından da anlaşılacağı üzere bir SUV. Ama ne SUV...

        DS7’nin dış görünümünden başlamak gerekirse, inanılmaz derecede şık ve güçlü bir dış tasarıma sahip. Önde büyük bir siyah boyalı havalandırma ızgarası ve yanındaki led farlar çok enerjik ve kaslı bir görüntü veriyor. Led farların yanı sıra led gündüz farları çok modern bir otomobil havasını sağlamlaştırıyor. Zarif bir heybeti var ön tarafın.

        REKLAM

        Arkada ise şimdiye kadar bir otomobilde gördüğüm en şık arka lambalar ve stoplar var. Elmas desenli arka far grubu, gece ve gündüz ayrı güzellik sergiliyor. Bu kadar şık görünen stop lambaları şimdiye kadar yapılmadı. Stopların içinde sanki elmaslar var gibi duruyor. Zaten o elmas biçimi, otomobilin tüm dizaynına hakim olan bir şekil.

        Dış görünümde çok zarif detaylar dışında tipik bir orta boy SUV görüntüsü hakim. Kiminle karşılaştırmak lazım derseniz, biraz Audi Q5, biraz Maserati Levante arası bir şey.

        RAKİPLERİNE İÇ MEKANI İLE FARK ATIYOR

        D7 Crossback’ın tüm rakiplerine ve hatta rakip otomobillere fark attığı yer ise içi. Elbette ki, zevkler tartışılmaz ama benim otomobil zevkime göre D7’nin iç dizaynı muhteşem. Son zamanlarda gördüğüm en şık ya da en etkileyici iç tasarım dersem abarttığımı düşünmem. Tüm detaylara kadar düşünülmüş, hiç ama hiç malzemeden ve dizayndan taviz verilmemiş. Şişirilmiş tek bir yanı olmayan şahane bir iç hacim.

        REKLAM

        Heybetli dashboard deri kaplı. Sürücünün önünde dijital bir ekrandaki gösterge grubu, kişiselleştirilme özelliği taşıyor ve otomobilin dışında başlayan elmas biçimi hatlar gösterge tablosunda da devam ediyor. Ortada büyük değil, dev bir bilgisayar ekranı ve ona bağlı kumanda grupları var. O kadar iyi ve şık bir biçimde yerleştirilmiş ki, başkaları niye böyle yapamamış diye düşünüyor insan. Ekran kullanışlı ve fonksiyonel. IT sistemi enfes.

        Ekranın üzerinde ise çok üst sınıf araçlada görebileceğiniz türden bir analog saat yer alıyor. Otomobil yarışı meraklıların hatırlayacağı BRM marka saat, kontak açıldığı anda ortaya çıkıyor, kontak kapandığında yuvasına gizleniyor.

        Dashboardun ortasında iki, yanlarda iki olmak üzere dört büyük havalandırma deliği de aynı elmas formundan nasibini almış. Ortadaki aks ve şanzıman tünelinin üzerini kapayan bölümde ise çok şık bir vites topuzu, onun iki yanında ise cam açıp kapama düğmeleri ve kilit kontrolleri var. Hafiften Porsche Panamera havasında ama kesinlikle daha şık. Metal düğmelerin üzerinde de aynı elmas biçimi işlemeler devam ediyor. Sürüş modu butonu da aynı bölgede konumlanmış durumda.

        REKLAM

        GECE GÖRÜŞ KAMERASI TÜRÜNÜN EN İYİSİ

        Direksiyon simidi tipik bir Citroen ya da DS değil ama o da çok güzel. Üzerinde de bilgisayar ve ses sistemi kumanda butonları var. Opera adı verilen deseni taşıyan hakiki deri koltuklar süper konforlu ve ultra şık. Haliyle elektrikli. Ön költuklar ısıtmalı ve soğutmalı.

        Arka koltuklar da elektrikli olarak yatabiliyor ve ısıtmalı. Arkaya soğutma özelliği koyulmamış, ne var ki arka tarafa enfes bir dokunmatik havalandırma kumandası koyularak yolcu bölümünün kendi havalandırma düzenini kurması sağlanmış. Cam tavan şık, iç aydınlatmalar kusursuz. Yemin ederim bu kadar güzel bir iç mekan kolay kolay bulunmaz.

        Bagaj bölümü de yeterince geniş. Bagaj kapağı hidrolik olarak kumanda ile açılıp kapatılabiliyor.

        DS7’nin ses sistemi de müthiş. Dünyanın en iyi hoparlör üreticilerinden high end müzik sistemleri firması Focal, DS7’nin müzik sistemini de yapmış. Fransızların yüz akı müzik sistemleri üreticisi, Fransız otomobil sanayinin yüz akı olmaya aday DS için şahane bir sistem kurmuş.

        REKLAM

        DS7’nin güvenlik donanımları da üst düzey. Yok yok. Beni en çok etkileyen ise gece görüş kamerası oldu. Gece sürüşlerinde yol üzerinde hareketli bir şey olursa gösterge ekranında hemen bir uyarı beliriyor ve organik olan bir şey ise hemen onu gösterip işaretliyor. Tüm sektörde gördüğüm en iyi gece görüş sistemine DS sahip.

        Bunun dışında şerit takip asistanı, direksiyon asistanı, adaptif cruise kontrol, fren uyarı sistemi, mesafe uyarı sistemi gibi her şey ama her şey var.

        BMW'Yİ ANDIRAN MOTORUN TORKU YETERSİZ

        DS7’nin etkileyici yerlerinden biri de motoru. 1.6 litrelik turbo şarjlı benzinli motor 222 beygir güç veriyor. Bu kadar iyi motoru ben bir BMW’nin bir de Jaguar’ın 2 litrelik motorlarında gördüm. DS 1.6 litre ile hemen hemen yakın bir gücü elde etmiş. İlginçtir motorda bir BMW hissiyatı edindim. Ne alakası var ise...

        REKLAM

        8 ileri otomatik şanzıman da motor kadar iyi ve sürekli 4 çeker otomobili oldukça iyi taşıyor. Ancak tork konusunda bir eksilik de hissedilmiyor değil.

        DS7’nin sürüşü de çok keyifli. Markaya özgün enfes yol tutuş, müthiş bir viraj kabiliyeti, başarılı frenler. Tüketim ise 100 km’de 11 litre civarı ki hiç fena değil. 10 numara bir otomobil.

        Anlatımım da belli olduğu üzere çok ama çok beğendim. Tek handikapı fiyatı. DS7 Türkiye’de 325 bin TL civarı bir fiyattan başlıyor. Bizim denediğimiz Opera donanım seviyesinde 390 bin TL’ye kadar çıkıyor.

        Sundukları ve verdiği hissiyatla kıyaslanırsa pahalı diyemem. Ama ucuz bir bir otomobil de değil. İkinci elde kendini kanıtlamamış bir otomobile bu parayı belki benim gibi zevkine ve keyfine fazla düşkünler verir. Ama yine de bu sınıfta bir SUV arıyorsanız görmeden karar vermeyin derim. Gerçekten çok hoşuma gitti çünkü.

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ