Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem İnanç Rebiülevvel ayı ne zaman, hangi tarihte 2020? Rebiülevvel ayının önemi nedir?

        Arapça'da 'bahar' anlamına gelen Rebiülevvel ayı ne zaman başlıyor? Şeklindeki sorular vatandaşlar tarafından araştırılıyor. Rebiülevvel ayı Hicri takvime göre yılın 3. ayıdır. İşte Rebiülevvel ayı hakkında detaylar haberimizde...

        REBİÜLEVVEL AYI NE ZAMAN, HANGİ TARİHTE 2020?

        Rebiulevvel Ayı 18 Ekim 2020 tarihinde başlayacak 15 Kasım 2020 tarihinde sona erecek. Hicri takvime göre Muharrem ve Safer'in ardından gelen Rebiülevvel ayının on ikinci gecesi Mevlid Kandili olarak idrak ediliyor.

        REBİÜLEVVEL NE DEMEK?

        "Rebî" kelimesi, Arapça'da "bahar" anlamına gelir. Buna göre, "Rebiülevvel" aynın kelime anlamı "evvelki bahar" şeklindedir. Bir sonraki ayın isminin "Rebiülahir" (sonraki bahar) olduğu da dikkate alındığında, Rebiülevvel ayının kelime manası biraz daha iyi anlaşılacaktır. İslam peygamberi Muhammed 12 Rebiüevvel 571 yılında doğmuştur. Yine 12 Rebiullevvel 632'de ahiret alemine göçmüştür. Hicret, 12 Rebiulevvel 622'de sona ermiştir.

        REBİÜLEVVEL AYI DUALARI VE İBADETLERİ

        Rebiülevvel ayının ilk gecesi yapılacak vazife boy abdesti almaktır. Boy Abdesti esnasında Yarabbi! "Biz bu abdestle dışımızı yıkarız, sen azimüşşan, maddî ve mânevî kirlerden kalbimizi temizle ve şu mübarek Rebiülevvel ayının fazileti ve âdâbına mani olacak ahlâkı zemimelerden, bu almış olduğum abdesti temizlenmeme yardımcı ol Yarabbim" denir.

        İlk Gece Namazı

        Akşam namazından sonra iki rekat kılınır. Her rekatta Fatiha'dan sonra üç kere İhlas Suresi okunur. Selam verdikten sonra Hz. Muhammed'e yüz kere: ''Allahumme Salli Ala Muhammedin Ve Ala Ali Muhammed Ve Barik Ve Sellim Bi-Rahmetike Ya Er-Hamur Rahimin '' diye Salavat-ı Şerif'e okunur.

        REKLAM

        Üçüncü Gün Namazı

        Bu günde dört rekat namaz kılınır. Her rekatta Fatiha'dan sonra bir defa Ayete-l Kürsi okunur. Namazın ardından ise üç defa Taha Suresi ve üçdefa Yasin Suresi okunur. Sonra kişi bu mamazından Hasıl Olan sevabı efendimiz Hz. Muhammed'in mutahhar Ve mukaddes Ruh-u Şerif'ine bağışlar.

        Namazdan sonra şu dua okunur; "Allahümme inni es'elüke bi hürmeti habibike ve resulike Muhammedin sallalâhü aleyhi vesellim ve bi hürmeti nûru velâdetillezi zehere fi misle haza şehri ve adae cemiil kâinatı enter zukani rü'yete cemâli vechikelkerimi ve rü'yete cemali resulike Muhammedin ve enteh şureni maahu ve mean nebiyyine ve sıddıkine ve şühedai ves salihine ve enter zukani hüsnel hatimeti vel akibeti. Amin bi rahmetike ya Erhamerrahim"

        REBİÜLEVVEL AYI ÖNEMİ NEDİR?

        Kamerî yılın saferden sonra gelen üçüncü ayına rebîü’l-evvel (birinci rebî‘), dördüncü ayına da rebîü’l-âhir (sonuncu rebî‘) veya rebîü’s-sânî (ikinci rebî‘) denir. Sözlükte “bahar, bahar yağmuru, bolluk ve bereket” gibi anlamlara gelen rebî‘ Arapça’da hem ay hem de mevsim adı olarak kullanılır. Bu kelimenin “bir yerde ikamet etmek, bahar mevsiminde bir yerde konaklamak; bahar evi, mahalle, yurt” mânalarındaki “rba” kökünden türediği ileri sürülmektedir. Araplar’ın havanın mutedil, su ve otun bol olduğu bu aylarda bir yerde konaklayıp hayvanlarını otlatmaları sebebiyle söz konusu iki aya bu adların verildiği ve bu ayların o zamanlar “rebî‘” diye adlandırılan güz mevsimine rastladığı nakledilir. Araplar bu aylardan başka iki ayrı mevsim için de rebî‘ kelimesini kullanmışlar, çiçeklerin açıp mantarların bittiği bahar mevsimine rebîülevvel, meyvelerin yetişip olgunlaştığı güz mevsimine de rebîüssânî adını vermişlerdir. Bazı kaynaklarda eskiden Araplar’ın seneyi altı zaman dilimine ayırdıkları, iki ayına “rebîülevvel”, iki ayına “sayf”, iki ayına “kayz”, iki ayına “rebîüssânî”, iki ayına “harîf”, iki ayına da “şitâ” dedikleri belirtilmektedir. Rebîülevvel ve rebîüssânînin genellikle “ay” mânasına gelen “şehr” kelimesiyle birlikte kullanılması da bunların mevsim anlamlarıyla karıştırılmasını önleme amacına bağlanır. Kamerî yılın güneş yılına göre kısa sürmesi sebebiyle kamerî ayların belirli mevsimlerde sabit olmadığı ve belli aralıklarla yılın her mevsimine rastladığı göz önünde bulundurularak bu ayların mevsimlerle irtibatının ilk isimlendirme itibariyle olduğuna özellikle dikkat çekilir. Bu durumu Araplar’ın ünlü “nesî” uygulamasıyla ilişkilendiren müellifler de vardır (bk. NESÎ). Hicrî takvimde yer alan ay isimlerinin İslâm’dan önce konulduğu bilinmektedir. Kaynaklarda rebîülevvelin Arab-ı bâide (Âd ve Semûd) döneminde “mûrid”, Arab-ı âribe döneminde “huvân / havvân” diye, rebîüssânînin aynı dönemlerde “mülzim” ve “suvân / busân / vebsân” olarak adlandırıldığı nakledilir. Osmanlı belgelerinde rebîülevvel (را), rebîülâhir ise (ر) kısaltmasıyla gösterilmiştir.

        İslâm tarihinde rebîülevvel ayının önemli bir yeri vardır. Hz. Peygamber genel kabule göre Rebîülevvel ayının 12’sinde Pazartesi günü dünyaya gelmiş ve bugünün kutlanması müslüman toplumlarda bir mevlid geleneği oluşturmuştur (bk. MEVLİD). İslâm tarihinde bir dönüm noktası sayılan hicret de rebîülevvel ayında gerçekleşmiştir. Safer ayının sonlarında Hz. Ebû Bekir’le birlikte Sevr mağarasına sığınan ve 1 Rebîülevvel’de buradan ayrılıp Medine’ye doğru yola çıkan Resûl-i Ekrem 8 Rebîülevvel Pazartesi günü Kubâ’ya varmış ve burada Kubâ Mescidi’ni inşa etmiştir. 12 Rebîülevvel’de Medine’ye hareket etmiş, Rânûnâ vadisinde ilk cuma namazını kıldırdıktan sonra aynı gün Medine’ye ulaşmıştır. Bu ayın içinde Mescid-i Nebevî’nin inşasına başlanmıştır. Hz. Peygamber’in âhirete irtihalinin de rebîülevvel ayında olduğu konusunda görüş birliği vardır. Meşhur olan rivayete göre Resûl-i Ekrem 12 Rebîülevvel Pazartesi günü vefat etmiştir. Hz. Peygamber’in doğum, hicret ve vefatının rebîülevvel ayında ve pazartesi gününde olması bazı araştırmacılarca, rebîülevvel ayının Araplar’da bolluk ve bereket ayı sayılması ve eski medeniyetlerde pazartesi gününün ayın yaratıldığı gün kabul edilmesiyle irtibatlandırılarak İslâm’da ibadet vakitlerinin belirlenmesi bakımından ayın önemli bir yeri olduğu, hilâlin müslümanlar için sembolik bir anlam taşıdığı ve bunun evrenle insanın kaderi arasındaki ilişkiye işaret ettiği ifade edilmiştir (Ahmad Hassan al-Zayat, XXXII [1961], s. 1).

        Haberi Hazırlayan: Fatih Berktaş
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ