Yelkenler rüzgarla doldu Amsterdam Limanı'na
HTSPOR Yazarları, Fenerbahçe'nin Lazio zaferini yorumladı
SERDAR ALİ ÇELİKLER: Yelkenler rüzgarla doldu Amsterdam Limanı’na
AYKUT Kocaman maçtan önce yaptığı basın toplantısında meslektaşlarımızın sorularını yanıtlarken, Fenerbahçe ve G.Saray’ın potansiyelleri, büyüklükleri ve bütçeleri itibariyle Avrupa’da her daim bu seviyelerde olmaları gerektiğini söyledi. Kendisi aynen benim aylar önce söylediğim, sezon başından itibaren bağıra bağıra anlatmaya çalıştığım fikirleri dile getirdi. Belki de ilk kez kulübünün potansiyeli ile ilgili iddialı bir laf etmiş oldu. Gerçekten de Fenerbahçe şu an UEFA Avrupa Ligi’nde Chelsea’den sonra en güçlü kulüp. Bana göre yine Chelsea ve Tottenham ile birlikte de en iyi kadroya sahip. Bu takımın bu turları geçebilmesi için herkesin görevini iyi yapması ve vermesi gerektiği kadarını sakınmadan sahaya yansıtması yeterli olacaktı. Nitekim formasına göğüs reklamı bulamayan Lazio karşısında da temsilcimiz favoriydi.
***
Herkes, ama herkes yapması gerekeni yapınca dünkü maçta tur geldi.
* Rakibe 1 tane bile net pozisyon vermeyecek kadar mücadele eden, sürekli konsantre savunma hattı işini yaptı.
* Savunma önünde Meireles olağanüstü oynadı; Topal savaştı; Cristian akıl koydu; sonradan giren Salih de dahil hepsi işini yaptı.
* İyi bir gününde olmasa da hep oyun içinde kalmaya çalışan ama kritik dakikada stresi yüksek penaltıyı atabilen Webo da baldırını yırtma pahasına savaşan Sow da Kuyt da işlerini fazlasıyla iyi yaptılar.
* Türkiye’de göremediğimiz özenli duruşunu Avrupa’da gösteren Volkan da daha 4 gün önce taraftarca yuhalanan Caner de işlerini harika yaptılar.
* Ve Aykut Kocaman... Rakip 10 kişi kaldığında Topal yerine Caner’i oyuna sürüp 4-2-4’e dönme cesaretini gösterdi. Yetmedi, Salih’i de sahaya sürüp neredeyse 4-1-5’e meyletti. Bu cesareti ona şahane bir galibiyet getirdi. Bu zaferin en büyük mimarı CESARETLENEN Kocaman’dır.
* Ve elbette taraftar. Dün onlar işlerini muhteşem yaptılar. Onlar olmasa ne Onazi’ye 2. sarı kart çıkardı
ne de o penaltı çalınabilirdi. Aykut Kocaman başta olmak üzere tüm takım, aslına bakarsanız tüm camia da UEFA Kupası’nı lig şampiyonluğundan fazla önemsiyor. Camiaya bir kaldıraç kuvveti lazımdı. Yelkenleri dolduracak bir rüzgar... Dün takımını çok çok iyi yöneten Kocaman da mücadeleyi ve ciddiyeti 1 dakika bile bırakmayan oyuncular da ve elbette muhteşem ve gerçekten oyuna etki eden taraftar da bu kuvveti verdi. Dün akşam Fenerbahçe teknesinin yelkenlerini dolduran rüzgar, bu takımı Amsterdam Limanı’na götürür. Layık olduğu gibi, olması gerektiği gibi.
ÖNDER ÖZEN: Yarı final çok yakın
Fenerbahçe UEFA Avrupa Ligi çeyrek final ilk maçında Lazio’yu ağırladı. İlk yarı 0-0 bitti. Temsilcimiz bu bölümde ev sahibi olduğunu hissettirebildi mi?
Çizgilerin dışında evet. Tribünde çok ciddi bir destek vardı dün akşam. Çizgilerin içinde ise özellikle Avrupa Ligi’nde her zaman oynadığı kontrollü oyunu oynayan bir Fenerbahçe izledik. Temsilcimizi bu tura getiren oyun buydu. Emniyetli hücum eden, rakibe hızlı çıkma şansı vermemeyi düşünen ve arkada eksik yakalanmamaya çalışan bir Fenerbahçe vardı ilk yarıda. Sow ve Webo ile yakalanan iki gol fırsatı ve direkten dönen bir top izledik. Aslında Lazio’nun ağır savunma göbeğine biraz daha hareketli gidilebilir miydi diye sorulabilir. Sol tarafta Ziegler’den atak katkısı olmadı. Öndeki iki hareketli golcü Webo ve Sow’u topla yeteri kadar buluşturamadı Fenerbahçe orta sahası. Sow ve Webo, Lazio’nun ağır stoperleri arasında kaleye dönebilirlerdi.
İkinci devre başında Onazi’nin atılmasıyla Lazio 10 kişi kaldı. Bundan sonra oyun nasıl değişti?
Gole kadar Fenerbahçe’nin ilk devreye oranla çok daha baskılı oynadığını gördük. Ancak baskı, temsilcimizin topu kale önüne getirmesine, net gol fırsatları yakalamasına yetmemişti. Elbette ki 1 kişi fazla oynamak bir avantaj. Ancak doğru oyun bu avantajı gerçek anlamda hissettirir. Sahayı genişletmeden, sürekli cepheden hücum etmek sahadaki rakam farkını ortaya çıkarmazdı. Böyle de oldu. Bu bölümde Meireles’in vuruşunun da direkten dönmesi, F.Bahçe adına şanssızlıktı. Aykut Kocaman, 70. dakikada topu biraz daha kenara getirebilecek hamleyi yaptı. Cristian’la Caner değişikliği belki F.Bahçe’nin 1 kişi fazla olduğunu hissettirecek kanat oyununu getirmedi ama Caner’in ısrarı penaltıyı getirdi. Webo’nun golüyle bu seviyede çok net ve belirgin sayılabilecek 1-0’lık sonuca ulaşıldı. Golden sonra da F.Bahçe tempoyu kesmeden ikinci golü aradı. Kanat oyununda etki yapması hedeflenen Caner, son dakikalarda duran topta katkı verdi ve onun kaleye gönderdiği füzeyi tamamlayan Kuyt 2-0’ı getirdi. İkinci yarı için altı çizilmesi gereken bir konu da Lazio’ya hiç pozisyon verilmeden maçın tamamlanmış olması. Önemlidir... Sabırlı ve akıllı oyun, 90 dakikanın genelinde F.Bahçe’ye 2-0’lık avantajı getirdi. Takımda genel anlamda kötü oynayan isim yoktu. Böyle bir seviyede, Lazio gibi bir takıma karşı doğru oyun, alınan 2 farklı galibiyet, hem de pozisyon vermeden geliyorsa bu başarı alkışlanmayı hak eder.
2-0’lık skorun ardından ikinci maç için beklentiniz?
Lazio’nun seyircisiz oynayacak olması F.Bahçe’nin için büyük avantaj. Ama daha büyüğü gol yemeden alınan 2 farklı galibiyet. Oyunda da gördük ki, Fenebahçe kadro yapısı olarak rakibinin önünde. Çok büyük bir aksilik olmazsa, F.Bahçe’nin yarı finale çıkacağını söyleyebiliriz.
SERGEN YALÇIN: Fenerbahçe yolu yarıladı
FENERBAHÇE, UEFA’da çok avantajlı bir skor yakaladı yarı final için. Bu tür serilerde bu skorlardı yakalamak çok büyük avantajdır. Fenerbahçe eksik kalan rakibi karşısında bunu başardı. Çok iyi bir skor elde etti. Lazio çok çabuk ve hızlı bir takım. Fizik olarak da güçlü. Zeminin kötü olması beklenilen seyir zevkini vermedi ama önemli olan temsilcimiz Fenerbahçe’nin istediği sonucu almasıydı ve onu da aldı. Fenerbahçe maça çok istekli ve arzulu başladı. Öyle de bitirdi. Hatta son bölümlerde bu iştah ve bir gol daha bulma arzusu yükselmişti. Elde edilen 2-0’lık avantajlı skorun açılımına gelirsek... Özellikle Webo ve Sow çok başarılı bir ikiliydi. Çok koştular, mücadele ettiler ve rakip defansı zorladılar. Gollerin yanı sıra net fırsatlar da buldular. Ayrıca Raul Meireles’te günündeydi. Çok beğendim. Zaten ondan beklenen de bu oyunu sergilemek. Fizik olarak ayakta kaldı, zaman zaman topa bastı, ofansif anlamda takıma destek sağladı ve kaleyi gördüğü anda da şutlarını attı. İsabet oranı da yüksekti. Defansif anlamda baktığımızda Yobo ve Egemen önemli ve uyumlu bir ikili... Sakatlık veya ceza durumu olmadığı sürece bu ikili ayrılmamalı. Birbirlerini çok iyi tanıyorlar ve kademe yapıyorlar. Lazio’nun bir çok akınını başarıyla kestiler. Kuyt ise dün çok çalışkan bir görüntü sergiledi. Biraz daha üretken olsa takıma daha fazla katkı yapabilirdi. Çünkü onda bu kapasite ve kalite var. Gol bölgelerine biraz da yaklaşırsa takipçiliği de mükemmel olduğu için skora artı katkıda bulunabilir. Tıpkı dün olduğu gibi. Fenerbahçe yılın bu dönemlerinde formuna kavuşuyor. Futbolcular fizik olarak beklenen seviyeye gelirken bununla beraber kaliteleri de ortaya çıkıyor. Bu zorlu maratonda bana göre bir kişinin kazanılması ve yeniden takıma döndürülmesi gerekiyor. O da Stoch... Lazio 10 kişi kaldığında bunu çok net gördük. Hücum anlamında kulübeden oyuna girip etki edecek oyuncu sıkıntısı var. Bu da Stoch yeniden kazanılarak sağlanabilir. Ayrıca yoğun tempoda rotasyon şansı da doğar. Sonuç olarak Fenerbahçe çok önemli bir tarihi zaferin kapısını sonuna kadar araladı... Bu skor tur için yeterli. Ancak rövanşta akıllı oynamak şart. Tebrikler Fenerbahçe...
FAİK ÇETİNER: Amsterdam yolcuları
Lazio, UEFA Avrupa Ligi’nde Fenerbahçe’nin bügüne kadar oynadığı rakipleri içinde en hafife alınmayacak takımdı. Karşılaşmadan önce Fenerbahçe’yi favori gösterenlere İtalyan ekibinin kolay teslim olmayacağını
söylemiştik. Oyun başlamadan ne bekliyorsak, oyun başladığında da sahada onu gördük. İtalyan takımı “Ne oynarım ne de oynatırım” düşüncesindeydi. Lazio çok adamla kendi alanında bekliyor, alan savunması yapıyor, “Golü de ani ataklarda bulurum” diyordu. Fenerbahçe ilk 45 dakikada çok adamla kendi alanında kalan rakibini nasıl çözeceğini planladı ama icraatı yapamadı. Her iki tarafın da birbirinden çekindiğini, macera aramadığını, birbirini kontrol ettiğini ve de tedirgin olduklarını gözlemledik. Lazio defansif oyunda var, ofansif oyunda hiç yoktu. Bu, maçın genelinde Fenerbahçe için büyük avantajdı. Düşünün; UEFA Avrupa Ligi’nde bir çeyrek final oynanıyor ve ilk 45 dakikada doğru düzgün gol pozisyonu göremiyorsunuz. Fenerbahçe adına Sow’un ilk 15 dakika içinde yan direkten dönen vuruşu dışında rakip kalede etkili olduğunu söyleyemeyiz. Böyle maçlarda bireysel becerileriyle ön plana çıkan, oyunun gidişhatını değiştiren futbolcular aranıyor. Mesela Emre gibi Stoch gibi... “Maçın ikinci devresi de ilk yarı gibi mi geçer?” diyorduk ki Fenerbahçe’ye bir piyango vurdu. Lazio’nun Nijeryalı oyuncusu Onazi çift sarı karttan kızarıp kendini dışarıda buldu. Artık rakip 10 kişiydi ve koskoca bir ikinci yarı vardı. Rakibin eksik kalışı Fenerbahçe’yi bir hayli cesaretlendirdi. İlk yarıda yapamadıkları hücum girişimleri çoğalmaya başladı. Maç, tek kale oyuna döndü. Lazio sadece kapanıyor, hücumu düşünemiyor; Fenerbahçe ise yükleniyordu. Ama yine de gol gecikmişti. Bugüne kadar oynadığı 12 Avrupa Ligi maçında yenilmeyen Lazio’yu Fenerbahçe de deviremeyecek miydi? Sonunda imdada penaltı yetişti ve katı Lazio defansı düştü. Önce Webo’nun penaltısı ardından Kuyt’ın golüyle Fenerbahçe yarı finale çok yaklaştı. Sarı-Lacivertliler bu işe inanmış. Dün gece diğer rakiplere ve maçlarına bakınca ben de bir hayli ümitlendim. Bu takım önce yarı final, ardından da final oynarsa kimse şaşırmasın. Fenerbahçe, Amsterdam’a artık çok daha yakın.