Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Edebiyat Tomris Uyar’ın penceresinden bir Turgut Uyar silüeti: “Ben Koşarım Aşağlara, Koşarım”

        "Türk şiirinin hem en çok eleştirilen hem de en çok okunan şiiri nedir?" diye sorsalar çoğumuzun aklına gelen cevap aynı olacak: İkinci Yeni. İkinci Yeni şiirinin hatırı sayılır şairlerinden Turgut Uyar; şiiriyle, hayatıyla ve dostluklarıyla edebiyat tarihinin içinde kendine has bir köşeyi senelerdir yeşertiyor. Çevirmen ve yazar Erhan Altan'ın 2000-2002 yılları arasında Tomris Uyar ile Turgut Uyar üzerine yaptığı söyleşiler, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları etiketiyle raflara çıktı. Tomris Uyar’ın Turgut Uyar hakkında bilinmeyenleri, duygu durumunu, şairliğini ve gündelik hayat alışkanlıklarını anlattığı bu kitap, şairin dünyasını merak edenler için önemli bir kaynak niteliğinde. Erhan Altan ile Ben Koşarım Aşağlara, Koşarım kitabını ve Turgut Uyar'ın peşinden çıktığı yolculuğu konuştuk...

        Çevirmen ve deneme yazarı Erhan Altan ile Beyoğlu'nda buluştuk.
        Çevirmen ve deneme yazarı Erhan Altan ile Beyoğlu'nda buluştuk.

        Dünyanın En Güzel Arabistanı, Tütünler Islak, Arz-ı Hal, Divan, Kayayı Delen İncir ve nicesi... Türk şiirinin ve tabii İkinci Yeni'nin kendine ait bir şiir söylemeyi becerebilmiş şairlerinden Turgut Uyar, Erhan Altan'ın deyimiyle "bilmeden sevilen şair." İşte bu bilinmezlik uğruna bugün şiir severlerin önünde duran bu kitapta en büyük payın Tomris Uyar'a ait olduğunu söyleyerek başlıyor söze Erhan Altan. Altan'a göre 2000'li yıllara yayılan ve Tomris Uyar vefat edene kadar devam eden buluşmalarda söylenen her şey Tomris Uyar istediği için gün yüzüne çıktı.

        “VİYANA'DAN ARAYIP TURGUT UYAR’IN MEZARININ YERİNİ SORDUM”

        Tomris Uyar ile Turgut Uyar için tanıştığını söylüyor Altan: "Ben onun telefonunu bir yerden buldum ve Viyana’dan onu arayıp Turgut Uyar’ın mezarının yerini sordum. Çok şaşırdı, nedenini merak etti. 'Yıllardır okuyorum, bir somutluğa gereksinimim var galiba, tam olarak nedenini bilmiyorum ama gidip görmek, bir şeye dokunmak istiyorum' dedim, o da tarif etti. 'Aşiyan’da Orhan Veli’nin mezarına gelmeden biraz önce hafif yukarı doğru kalıyor mezar. İstanbul’a geldiğinizde, Turgut Uyar’ın mezarını ziyaret ettiğinizde bana uğrayın bir çay içelim' dedi. Ben de dediğini yaptım.”

        Tomris Uyar, 1969, Hayri Turgut Uyar Arşivi.
        Tomris Uyar, 1969, Hayri Turgut Uyar Arşivi.

        Altan, bir takım köşeye sıkıştırma teknikleriyle konuşturulacak bir insan olmadığını söylüyor Tomris Uyar’ın: “O benimle konuşmaya karar vermişti, o istedi, o konuştu. Bunun da nedeni ne diye sorarsanız, benim Turgut Uyar’a olan bağlılığımı fark etti diye düşünüyorum. İstanbul'a gelip gittikçe kendisi ile buluşmaya ve Turgut Uyar üzerine konuşmaya başladık. Sonra kendiliğinden bir biyografi çalışması yapma fikri doğdu. Sanırım benim Turgut Uyar’a söyleşiler üzerinden bir kötülük yapmayacağıma emin oldu ve söyleşiyi bana vermeye karar verdi. Çünkü fikir benden çıksa da o yönetti söyleşiyi."

        İlhan Berk, Edip Cansever ve Salah Birsel, Hayri Turgut Uyar Arşivi.
        İlhan Berk, Edip Cansever ve Salah Birsel, Hayri Turgut Uyar Arşivi.

        “İLHAN BERK’LE SÖYLEŞİ YAPMAYI BAŞARAMADIM”

        Ben Koşarım Aşağlara, Koşarım kitabı en başında Tomris Uyar'ın merkezde olduğu ancak Turgut Uyar'ın hayatına dokunmuş çeşitli insanlarla yapılan söyleşilerin de yer alacağı bir kitap olarak tasarlanmış. Bunun için İlhan Berk ile de bir söyleşi gerçekleştirmiş Altan: "İlhan Berk’e gittim Bodrum’a. İyi ki gitmişim, ben onunla orada tanıştım, Bodrum'daki evinde. Ayvalık’tan 2 otobüsle Bodrum'a gittim. Biraz keyifsiz bir günüydü. Beni buyur etti 'E, ne anlattı Tomris?' dedi. Ben Tomris Uyar’ın ne anlattığını ona söylemedim tabi ama koskoca İlhan Berk bir soru sormuş, ben bu soruyu cevaplayamam da diyemem, bir şeyler söyledim. 'İyi' dedi, 'Bas bakalım kasetine', bastım. Benim ona beş dakikada söylediklerimi o bana yarım saatte geri verdi ve bundan başka da bir şey söylemedi. Ben onunla söyleşi yapmayı başaramadım. Bayağı bir hayal kırıklığı oldu, keyifsiz bir şekilde Ayvalık’a geri döndüm ama İlhan Berk’i evinde yaşamıştım, bonusu buydu."

        Tomris Uyar'la Turgut Uyar Üzerine Bir Söyleşi "Ben Koşarım, Aşağlara, Koşarım", Erhan Altan, İş Bankası Kültür Yayınları, 2022.
        Tomris Uyar'la Turgut Uyar Üzerine Bir Söyleşi "Ben Koşarım, Aşağlara, Koşarım", Erhan Altan, İş Bankası Kültür Yayınları, 2022.

        TURGUT UYAR’IN YONTUCULUĞU…

        Diğer söyleşiler istenilen etkiyi veremeyince Tomris Uyar ekseninde şekillenmiş kitap. "Tomris Uyar’ın söyleşisi çok fazla bilgi içeriyordu ve işin etkileyici tarafı ben o zaman saymıştım, dokuz tane Turgut Uyar’a dair daha önce hiç kimsenin bilmediği bilgiyi vermişti. Mesela Turgut Uyar’ın iyi bir yontucu olduğu hiçbir yerde geçmeyen bir bilgiydi. Ayrıca Tomris Uyar'ın çok özgül gözlemleri vardı Turgut Uyar'a dair" diye anlatan Altan'a göre bu kitap küçük ama keskin bir kitap.

        Tomris Uyar, 1970-71 civarında Büyükdere’deki evde, Hayri Turgut Uyar Arşivi.
        Tomris Uyar, 1970-71 civarında Büyükdere’deki evde, Hayri Turgut Uyar Arşivi.

        Tomris Uyar'ın şairi anlatırken kurduğu dilin üzerinde duruyoruz. Biyografi kitaplarında ya da bir şairin vefatından sonra anlatılanlarda istenmeden de olsa aktarılan şikâyetlere ya da abartılı övgülere rastlamıyoruz bu kitapta. "Bana şaşırtıcı gelen çok uzun yıllar eşi olmuş, çocuğunun babası olmuş, hayatını paylaştığı bir insanla ilgili olamayacağı kadar nesneldi. Turgut Uyar’ın edebi kişiliğine ikna olmuşluk ve bunu sürekli savunma gayreti içindeydi ama Turgut Uyar’ın hakkının verilememesinden dolayı yakınmıyordu. Sadece vefatından sonra Attila İlhan’ın yazdıklarına çok sinirlendiğini söylemişti. Hatta onun olduğu yayınevine gitmiş ama orada bulamamış. Attila İlhan’ın Turgut Uyar’ın ölümünden sonra yayımladığı “Şairler ayakta ölür” yazısına sinirlenmiş. Bunu söylerken bir mağduriyet dili kurmuyordu ama zihni berraktı Turgut Uyar ile ilgili" diyor Altan.

        REKLAM
        Tomris Uyar ve Turgut Uyar, Hayri Turgut Uyar Arşivi.
        Tomris Uyar ve Turgut Uyar, Hayri Turgut Uyar Arşivi.

        Şiirle bir şekilde yakın ilişki kurmuş herkesin bileceği gibi şiirlerden şairlere, şairlerin hayatlarına doğru kapsamlı bir merakla sarmalanmak kaçınılmazdır. 2000'li yıllarda yapılan bu söyleşilerin doğuş hikâyesi de tam olarak bu merak denkleminde başlıyor. Tomris Uyar'ın, hayat arkadaşı ve çocuğunun (Hayri Turgut Uyar) babası Turgut Uyar'a dair anlattıkları kimi zaman dostlarıyla kurduğu ilişkilere, şairin hayatına büyük etkiler bırakan kırıklara ve sağlık problemlerine, ailesiyle ilişkilerine; kimi zaman ise dönemin edebiyat tartışmalarına, 1970’lerde Halkın Dostları dergisinin Turgut Uyar şiirine yaptığı saldırıya uzaktan bakıyor. Aynı zamanda Halkın Dostları saldırısının ardından dilenen özürden de ilk defa bu kitapta bahsediliyor.

        REKLAM
        Selim İleri ve Turgut Uyar. Arkada sonraları “büyük saat” olarak ünlenen duvar saati görünüyor. Hayri Turgut Uyar Arşivi.
        Selim İleri ve Turgut Uyar. Arkada sonraları “büyük saat” olarak ünlenen duvar saati görünüyor. Hayri Turgut Uyar Arşivi.

        "SANAT, HAYATIN GERÇEKLİK DEDİĞİMİZ BİR YERİNE ÇİVİYLE ÇAKILAN BİR ŞEY DEĞİL"

        Altan, şairlerin şiirleriyle hayatlarını birbirine karıştırmamayı da öğrenmek gerektiğini savunuyor. "Aslında bir şairin hayatıyla şiirinin bir olması bende sanki o insan şair değilmiş gibi bir duyguya neden oluyor. Bir sanat olarak şiir gerçekliğin birebir yansıtılması değildir. Bilakis, kocaman bir olanaklar alanının açılmasıdır. Ve sanat, bu mümkün olanların arasındaki spekülasyonlarla ilerleyen bir şey. Hayatın gerçeklik dediğimiz bir yerine çiviyle çakılan bir şey değil yani" dese de şiirle kurulan ilişkide birçoğumuzun rol modellere gereksinimi olduğunu inkâr etmiyor.

        Erhan Altan
        Erhan Altan

        20 yıl önce kendisini Viyana ile İstanbul arasında bir Turgut Uyar yolculuğuna çıkaran bu söyleşileri "birine dokunma gereksinimi" duymasıyla açıklıyor Altan: "Ben Turgut Uyar’ı sanıyorum çok bireysel bir yerden yakaladım, hâlâ da oradayım. Mutlaka bir sosyalistti, toplumcuydu ama benim Turgut Uyar şiirini okurken ki çıkarımım bu değildi. Onun bireysel bir şair olarak mücadelesini takip etmek, izlerini bulmak belki kendimde benzer izleri yakalamak çekti beni. Birisine dokunma gereksinimi bu. Düşünsenize çok önemli şeyler yapan bir sanatçısınız, sporcu veya devlet insanı fark etmez. Ölüyorsunuz, heykelleriniz dikiliyor, kitaplarınız duruyor ama kimse size dokunamıyor. 'Bu adam en çok imambayıldı severdi' diyemiyor kimse. Hâlbuki ona temas edebileceğin yerler buralar gibi geliyor bana. Dokunabilmek buradan mümkün gibi geliyor. Bir heykele istediğin kadar dokun o kişiye varamazsın. Şiirler bunun için en iyi yol ama galiba yetmemiş ki böyle bir şeye de yöneldim.

        Turgut Uyar'ın Ankara'da SEKA'da çalıştığı yıllardan, Hayri Turgut Uyar Arşivi.
        Turgut Uyar'ın Ankara'da SEKA'da çalıştığı yıllardan, Hayri Turgut Uyar Arşivi.

        "TURGUT UYAR BENİM ÖZGÜRLEŞMEMİN MÜMKÜN KILICISIYDI"

        Ben Viyana’ya gittiğimde, bir ülkeye gitmek aynı zamanda o ülkenin diline gitmek olduğu için Türkçeye bir özlem doğdu. Şiiri her zaman sevdim bu hasreti şiirle giderip bir dünya kurmaya çalıştığımı düşünüyorum burada da Turgut Uyar çok öne geçti. Turgut Uyar okumadan önce ben Nazım Hikmet, Orhan Veli okuyan biriydim. Turgut Uyar sayesinde şiir anlayışımda yaşadığım bu kayma daha sonra beni Avusturya şiirine götürecek bir kaymanın da başlangıcı oldu. Turgut Uyar benim şiir konusundaki kişisel gelişimimin ayrılmaz bir parçası. Özgürleşmemin mümkün kılıcısıydı ve beni bu söyleşileri yapacağım yıllara savurdu. "

        ÖNERİLEN VİDEO
        Haberi Hazırlayan: Elif Avcı
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ