Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Üç ülkeyi kana bulayan saldırılar ve manifestolar
        .png
        .png

        Yeni Zelanda'nın güneyindeki Christchurch kentindeki iki camiye saldıran teröristlerden Brenton Harrison Tarrant'ın hazırladığı ifade edilen "göçmen ve Müslüman karşıtı" açıklamaların olduğu manifestonun 50 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısından 10 dakika önce Yeni Zelanda Başbakanlık ofisine, ana muhalefetteki Ulusal Parti lideri Simon Bridges, Parlamento Sözcüsü Trevor Mallard ile çok sayıda yerli ve yabancı basın organının bulunduğu 70 kadar farklı alıcıya gönderildiği, Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan tehdit unsurlarıyla dolu ifadeler yer aldığı ortaya çıktı.

        Tarrant'ın arkasında bıraktığı manifesto ve izlediği katliam çizgisi ise yeni değil. Zira daha önce hem Avrupa hem de Amerika Birleşik Devletleri onlarca kişiyi öldürüp, arkalarında onlarca sayfalık manifestolar bırakan canilere şahit oldu.

        ABD'Yİ ESİR ALAN BOMBACI: UNABOMBER

        Unabomber adıyla bilinen ABD'li Theodore John Kaczynski'nin manifestosu, Yeni Zelanda katliamını gerçekleştiren Tarrant ve Norveç saldırılarını düzenleyen Breivik'ten ayrılarak tamamen teknoloji karşıtlığını içerse de, diğer ikisaldırının başlangıcı olarak kabul edilebilir.

        Dahi sınırı 140 olan IQ testinde 167 alan Kaczynski, FBI tarafından çok uzun yıllar yakalanamayan ve saldırılarını hatasız yapan bir matematik dehası olarak kabul ediliyor.

        Daha 16 yaşındayken Harvard Üniversitesi'ne burslu kabul edilen, üniversiteler, hava yolları, teknoloji enstitüleri gibi yerlere gönderdiği el yapımı bombalarıyla 3 kişiyi öldürüp 23 kişiyi yaralayan Kaczynski'nin saldırılarına manifestosunun gazetelerde tam sayfa yayımlanması karşılığında son vereceğini söylediği biliniyor.

        "Eğer hiçbir şiddet eyleminde bulunmasaydık ve bu yazılarımızı bir yayıncıya teslim etmiş olsaydık, büyük olasılıkla kabul edilmeyecekti. Eğer kabul edilmiş ve yayınlanmış dahi olsa, büyük olasılıkla fazla okuyucu çekmeyecekti çünkü medyanın koyduğu eğlence programlarını seyretmek, ciddi bir makale okumaktan daha eğlencelidir. Bu yazılar çok okuyucu bulsaydı bile, bu okuyucuların çoğu okuduklarını hemen unutacaklardı, çünkü akılları medyanın onları maruz bıraktığı yığınlarca materyal doldurulacaktı. Mesajımızı, topluma kalıcı bir etki bırakabilme şansıyla sunabilmek için insanları öldürmek zorunda kaldık." diyor Kaczynski manifestosunda...

        FBI'ın yıllarca yakalayamadığı, araştırma sırasında üniversite ile havaalanlarının harflerini alarak 'Unabomber' kod adını verdikleri Kaczynski, 35.000 kelimelik manifestosunu New York Times ve Washington Post gazetelerinde yayımlatmayı başardı.

        Kaczynski, kaleme aldığı manifestosunda olduğu gibi sanayileşme ve teknolojiye karşı çıkarak, Montana'da bir kulübede hayat sürmüş ve 1978'ten 1995'e kadar bombalama eylemlerini sürdürmüştür. Hakkında o güne kadar pek fazla bilgi edinilenemeyen Unabomber, hem ölümlere hem kalıcı hasara neden olan 'mektup içinde yolladığı bombalı saldırılarını' neredeyse hatasız yapıyordu.

        İçine kapanık bir çocukluktan, kulübede tamamen ilkel bir hayata adım atmasıyla giderek daha da yalnızlaşmıştı. Söz verdiği gibi, manifestosu yayımlanınca bombalı saldırılarına bir süre ara verenKaczynski'nin yakalanması ise erkek kardeşinin manifesto ile ağabeyinin yazıları arasında FBI'ın kurduğu bağlantıyı fark etmesiyle başlar. Avukatlarının 'Unabomber'ı 'akıl sağlığının bozuk' olduğu yönünde savunma yapmak istemeleriyle Kaczynski'nin kendini savunma talebi reddedilmişti. Hala ABD'nin en çok konuşulan, hatta bir seçim kampanyasına afişolup, belgesel, tiyatro sahnelerine konu olan'Unabomber'ın ruhsal durumu ile ilgili net bir sonuca varılmış değil.

        İlerleyen yıllarda ortaya çıkan Noveçlikatil Anders Behring Breivik'in ise, aralarında Türklerin de olduğu çok sayıda kişinin ölümüne neden olan saldırı öncesi yayımladığı manifestodaKaczynski'nin satırlarına yer verdiği görüldü.

        NORVEÇLİ KATİL DE AYNI YÖNTEMİ İZLEMİŞTİ

        2011 yılının haziran ayında hükümet binalarının bulunduğu bölgede patlattığı bomba sonucu 8, 2 saat sonra da Sosyal Demokrat Parti Gençlik Örgütü'nün Ütoya Adası'ndaki yaz kampında açtığı ateş sonucu 77 kişiyi katleden, 242 kişinin ise yaralanmasına neden olan Norveçli katil Anders Behring Breivik de aynı yöntemle hareket etmiş, üstelik yaptığı savunmalarda, pişman olmadığını da dile getirmişti.

        Katliamdan 90 dakika önce kendi çok kültürlülük karşıtı ve aşırı sağcı ideolojilerini anlatan, "Bir Avrupa Bağımsızlık Bildirgesi-2083" başlıklı 1516 sayfalık bir manifesto yayınlayarak yüzlerce kişiye gönderen Breivik'in günlüğünün bir bölümünün, ABD'de düzenlediği saldırılar, aynı zamanda yazdığı teknoloji karşıtı manifesto ile geniş çapta ses getiren Theodore Kaczynski'nin manifestosunun ilk sayfalarından neredeyse kelimesi kelimesine alındığı görülmüştü.

        Manifesto içinde aylardır günbegün saldırının nasıl plandığına dair bir günlük yer almış ve Tapınak Şövelyelerini yeniden diriltmek için Nisan 2002'de Londra'da sekiz Avrupa ülkesinden 9 kişinin katıldığı söylenen bir gizli toplantı yapıldığı yazılmıştı. Breivik'in kaleme aldığı bu manifesto hemsaldırısının nedenini, Müslümanların Ortadoğu'ya ve Balkanlar'a nasıl egemen olduğuna değindiği 'tarihi ayrıntıların' bulunduğu uzunca bir bölüme yer vererek temellendiriyor hem de ardından katliamını nasıl ilmik ilmik ördüğünü anlatıyor.

        "Hayatımın 9 yılını bu proje için çalışarak geçirdim. İlk beş yıl finansal bir temel oluşturarak geçti ve son üç yıl tam zamanlı olarak araştırma yaptım ve yazdım. Bu inceleme kişisel olarak bana 317 bin Euro'ya mal oldu." şeklinde ifade ediyordu saldırısını...

        YENİ ZELANDA SALDIRGANI TARRANT

        Cuma namazı sırasında Yeni Zelanda'nın Christchurch kentindeki Nur ve Linwood camilerinde 50 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan 27 yaşındaki Avustralya vatandaşı Brenton Harrison Tarrant da aynı yöntemi izledi. Hatta Norveçli katil Breivik ile iletişim kurduğunu ve kendisini teşvik ettiğini öne sürdü.

        Silah ve şarjörlerinde dahi Türk ve İslam karşıtlığı mesajlar bulunanTarrant, 2016 yılında iki kez Türkiye'ye gelmişti. Sosyal medya hesabından canlı yayınladığı saldırıdan hemen önce bir manifestoyu Başbakanlık ofisi ile siyasilere de yolladığı ortaya çıktı. Tarrant'ın manifestosunun künye kısmındaki semboller dikkat çekmekte. Bu künyede, Çarkıfelek, Yaradılış, Swastika denilen semboller yer alıyor.

        ManifestosunaDylan Thomas'ın ölmek üzere olan babası için yazdığı "Do not go gentle into that good night" şiiriylebaşlayan Tarrant, İskandinav mitolojisinde 'savaşta ölenlerin salonu' anlamına gelen, savaş alanlarında ölmüş kahramanların getirildiği Valhalla'ya da değinerek, "Hoşçakalın. Tanrı hepinizi korusun. Sizinle Valhalla'da görüşeceğiz" şeklinde sonlandırmıştır.

        AVUKATINI KOVARAK KENDİNİ SAVUNMAK İSTEDİ

        50 kişinin ölümüne neden olan katil Brenton Tarrant'ın avukatını azlederek mahkemede kendini temsil etmeye karar verdiği belirtilirken, Tarrant'ın avukatı Richard Peters, saldırganın mahkemeyi aşırıcı fikirlerini tanıtmak amacıyla kullanabileceği olasılığını gündeme getirdi.

        Cami saldırıları hakkında Tarrant ile konuşmadığını aktaran Peters, yine de pişmanlık gözlemlemediğini de söyledi. Bu da akıllara, avukatlarının savunmasını kabul etmeyerek kendini savunmak isteyenKaczynski ile onlarca kişinin hayatını kaybetmesine neden olmasına karşın pişmanlık duymayan Breivik'i getirdi.

        TÜRKLERLE İLGİLİ BÖLÜM

        Tarrant'ın iki camiye düzenlediği saldırıdan 10 dakika önce Başbakanlık binası ve siyasilere yolladığı 74 sayfalık manifestosuda Türklerle ilgili bir kısım da yer alıyor ve burada;

        "Topraklarınızda barış içinde yaşayabilirsiniz, size zarar gelmeyecek. Boğaz'ın Doğuyakasında... Ama Boğaz'ın Batı yakasında herhangi bir yerde yaşamayı dener, Avrupa'ya gelirseniz sizi öldüreceğiz ve hamamböceği gibi topraklarımızdan atacağız.

        Konstantinopolis'e (İstanbul'a) gelir, tüm cami ve minareleri yıkarız. Ayasofya, minarelerden kurtulacak ve Konstantinapol hak edildiği gibi tekrar Hristiyan şehri olacak" ifadeleri yer alıyor.

        "YÜKSEK PROFİLLİ DÜŞMANLARI ÖLDÜR"

        Manifesto şöyle başlıyor:

        "Toplumlarımız içinde özgürce dolaşan ama düşman olduğu çok bilinen uluslar var. Başları dik, kendilerini dokunulmaz sanarak geziyorlar. Ne kadar hatalı olduklarını çok yakında anlayacaklar. Hainler, haince öldürülmeyi hak ediyor. 3 yıl da sürse, 30 yıl da sürse bu insanlar ırkımıza yaptıkları saldırıların bedelini ödemeliler. Dronelara bağlı patlayıcılar, motorsiklette silahlar, ne yöntem gerekirse bu hainlere bedelini ödetmeye, kullanılmalıdır.

        CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'I DA TEHDİT ETTİ

        Saldırgan, yayımladığı yazıda, Erdoğan'ı "Halkımızın en eski düşmanı olan Türklerin ve Avrupa'daki en büyük terör örgütlerinin lideri" olarak tanımlayarak, tehditlerini sürdürüyor. Yine aynı yazıda, İslam ve terör örgütleri ifadelerini yan yana kullanarak aşağılık ifadelerine yer veriyor.

        Saldırgan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı "halkımızın en eski düşmanı ve Avrupa'daki terör gruplarının lideri" sözleriyle tanımladığı görülüyor.

        "Bu savaş lordu, Avrupa'yı ele geçiren askerlerini ziyaret edip gezinirken, öldürülüp kanının son damlasını görmeli.Ölümü, topraklarımızı istila eden Türkler ve Avrupa'daki etnik kökenliler arasındaki köprüyü, bölgedeki Türkleri zayıflatacak,aynı zamanda Rusya'yı da güçsüzleştirip, NATO'nun da bölünmesini sağlamış olacağız." dedi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ