Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi ‘Çalışmama gerek yok, kendimi oynuyorum zaten’, Roman Havası, Roman Havası Petek Dinçöz, Gizem Sevinç Selvi

        Gizem Sevinç SELVİ/HT CUMARTESİ

        Yer, Beykoz Kundura Fabrikası... Hava çok soğuk, saat gecenin yarısı. Röportaj için Petek Dinçöz’ün sahnesinin bitmesini bekliyorum, çekim uzadıkça uzuyor. Bir saat sonra buluştuğumuz Dinçöz defalarca özür diliyor, çok yorgun olmasına rağmen heyecanla anlatmaya başlıyor: “O kadar eğleniyoruz ki, yorgunluk hissetmiyorum.” Arada da “Şekerin düşmesin, çok bekledin” diyerek sürekli fındık fıstık ikram ediyor. Proje iddialı, bir tür modern “Gırgıriye”. Tabii ki yine işin içinde Türker İnanoğlu var. Kadroda ise Oya Başar, Günay Karacaoğlu göze çarpıyor. Petek Dinçöz’le bu iddialı ve eğlenceli projeyi, geçmişte yaşadığı sıkıntıları, müzik hayatını, yeni evliliğini ve gelecek planlarını konuştuk.

        Keyfiniz yerinde...

        Yorucu ama çok keyifli evet... Zaten çok keyifli bir dizi, adı üstünde: Roman Havası!

        Gırgıriye’nin yeni versiyonu gibi sanki...

        Evet, öyle diyebiliriz. Dev bir kadro... Usta oyuncularla aynı ekipte yer almaktan çok mutluyum. Sevgili Türker İnanoğlu’ndan bu teklifi alınca çok heyecanlandım. Hatta bir de sabah programı teklifi gelmişti aynı dönem. Bir karar vermek durumunda kaldım ve dedim ki “Erler Film’le, Türker İnanoğlu’yla ve bu usta oyuncularla aynı projede olmak zorundayım”. İleride arşivimde, torunlarıma bırakabileceğim bir iş çünkü.

        Hava çok soğuk, saat çok geç ama enerjiniz bitmiyor.

        1.5 ayı geçti çekimler başlayalı. Beykoz Kundura Fabrikası’nda hava sıcaklığı şehir merkezinden birkaç derece daha düşük. Sabah 8’de başlıyoruz, gece 12’de paydos. Ertesi gün yine aynı tempo. 5 6 saat uykuyla geliyoruz sete ama hiçbir şey bizi yıldırmıyor. Set aralarında bile çok gülüyoruz. Zaten senaryo çok komik. 7’den 70’e bütün ailenin ekran karşısına geçebileceği bir proje. Bizi anlatan sıcak bir hikâye... Ayşe Teyze’nin, Hasan Amca’nın izleyeceği bir dizi projesi.

        Dizi dışında bir şey yapmaya vakit bulamıyorsunuz sanırım.

        Maalesef, sürekli setteyiz.

        ‘19 YAŞIMDA ASSOLİSTTİM

        Müzik çalışmalarınız devam ediyor mu?

        Yılbaşında Kıbrıs’ta sahne alıyorum. Hâlâ sahnede giyeceğim kıyafetin kostüm provasına gidemedim gerçi. Burada böyle basma eteklerle roman kızı gibi geziyorum. Bazen eve gidip eşime “Abe nerde kaldın?” diyorum. Gerçi dizide gençler roman şivesiyle konuşmuyor, Erkan’la ben düzgün bir Türkçe’yle konuşuyoruz. Büyükler tam şiveli konuşuyor ama.

        Siz müziğe tepeden, assolist olarak başladınız.

        Çok eleştirildim, yerden yere de vuruldum ama hep en iyisini yapmaya çalıştım. Kıyaslandığım insanlar bu işe yıllarını vermiş insanlardı. Büyük önyargı vardı ve 19 yaşımda Maksim’de assolisttim. Şimdi 19 yaşındaki kızlar üniversitede okuyor, geziyor.

        İster miydiniz 19 yaşında diğer kızlar gibi üniversite öğrencisi olmayı?

        İsteseydim okumaya devam ederdim. “Ekranın karşısında değil içinde olacaksın Petek” dedim kendime.

        Dizideki Aslı nasıl bir karakter?

        Aslı’yla Kerem çocukluktan beri birbirlerine âşık. Bir türlü kavuşamıyorlar.

        Yine anne yüzünden mi?

        Anne bir türlü imkân vermemiş, asla bir araya getirmiyor. O yüzden kavuşamıyoruz. Âşk hikâyesi çok ama dizide. Hem aşkı anlatıyoruz, hem de parasız mutlu olmanın nasıl bir şey olduğunu...

        Siz parasız mutlu olunabileceğine inanıyor musunuz?

        Valla ben altın beşikte doğmadım. Sıkıntı da çektim, parasızlık da. O zaman da mutluydum, ekonomik durumumu düzeldikten sonra da mutlu oldum. Herkesin mutlu olma derecesi, mutluluk kavramı farklıdır. Seni neyin mutlu ettiği önemli, beni şu an burada olmak, bu sette bulunmak çok mutlu ediyor. Eve gittiğimde eşime sarılmak çok mutlu ediyor. Yeni yıla mutlu gireceğim inşallah.

        Bir dönem birçok sıkıntı yaşadınız, hatta ekranda Başbakan’dan yardım istediniz. Sonra da “Sağ olsunlar, yanıt verdiler” gibi bir twit attınız.

        Durum mahkemeye intikal etti. İlk ve son kez televizyona çıkıp konuşmuştum, mahkeme kararı gereği şu anda hiçbir şekilde konuşamıyorum.

        ‘GEÇMİŞE SÜNGER ÇEKTİM’

        Tüm bunların üstüne yeni evlilik nasıl gidiyor?

        Geçmişe bir sünger çektik, geleceğe bakıyoruz. Geçmişteki meselelerle zaten avukatlarım ilgileniyor. Eşimle çok mutluyum, birlikte oturuyoruz, ben ona yemek hazırlıyorum, birlikte mutfağa giriyoruz. Her şey çok keyifli, iyi ki evlenmişim. Gece 12’de çekim bitiyorsa ben yarımda eşimin yanındayım, hiç “Yorgunum” diye mızmızlanmadan, muhakkak evde aşkımı yaşıyorum.

        Evde nasıldır Petek Dinçöz?

        Dizide Aslı, sahnede Petek Dinçöz, evde Petek Dinçöz Kodaloğlu. Üçe bölünmüş haldeyim ama hepsi çok güzel. Evde de star gibi hissediyorum kendimi, birbirimizin kıymetini biliyoruz.

        Büyük şans bu.

        Rabbim dualarımı kabul etti. Beni çok seviyor Serkan, her gün 20 kere telefonla konuşuyoruz. Tıkanmıyoruz. Buluşmaya giderken hâlâ çok heyecanlanıyorum. “Ne giysem, saçımı, makyajımı nasıl yapsam?” diye düşünüyorum. Setten çıkmışım “Yorgun görünüyor muyum?” diye soruyorum ekipteki arkadaşlarıma. Çok anlayışlı o da, haftanın 7 günü çalışıyorum. Daha yılbaşı programımı bile bugün netleştirebildim. “Aman yılbaşına set koymayın, programa çıkmak durumundayım” dedim. Çünkü iş imkânı sağladığım benim kocaman bir ekibim var. Tek başıma gibi görünüyorum ama orkestram var, menajerim var, asistanım var... Bir de makyaj, kuaför ekibim var. Nereden baksan 60 kişi... Evlerine ekmek götürmek zorundalar.

        Çok âşıksınız anladığım kadarıyla, aşk ne demek sizin için?

        Her nefes aldığımda onu düşünmek demek. Serkan’a âşığım çünkü bana saygı duyuyor, daha ağzından en ufak bir argo kelime bile duymadım. Darısı evlenmek isteyen diğer kızların başına.

        Kıskanç mısınız?

        Ben belli etmemeye çalışıyorum ama eşim çok kıskanç. Daha yeni evliyiz, korkutmayalım gözünü. 6 ay oldu, görüyorsun yeni gelin sette.

        ‘Bizim aile biraz yetenekli’

        Bir dönem danslarınız çok konuşuldu? Tanyeli’yle akrabalığınız olduğunu duydum, doğru mu?

        Evet , Tanyeli anneannemin kardeşinin kızı, uzaktan bir akrabalığımız var. Fulden Uras da kuzenim olur mesela, bizim aile biraz yetenekli yani. Ama hiçbir şekilde dans dersi almadım. Çocukluğumdan beri ayna karşısında dans ederek kendi figürlerimi ortaya çıkardım. Şimdi dizide de sürekli dans ediyoruz, şarkılar söylüyoruz. Ben kendimi oynuyorum zaten . Rolüme falan çalışmama gerek kalmıyor. Zaten etrafımda bu işe yıllarını vermiş ustalar var. Oya Abla her hatamı düzeltir, “Petekçim burada şöyle yaparsan daha iyi olur” der. Buradan hepsine teşekkür ediyorum. Her şey öyle sami i ve sıcakki, izleyiciye de geçecek bu.

        ‘Oğlum olursa adı Kadir İrfan’

        Bu yoğunluğun içinde anne olma planınız var mı?

        Var, olmaz mı? Ama hangi araya sıkıştıracağımı bilmiyorum. Burada da alın yazısı devreye giriyor herhalde. Ama şu anda hamile kalsam doğururum, diziye de devam ederim. Bir laf vardı neydi o?

        Çocuk da yaparım kariyer de...

        Aynen öyle. Çocuğumun adı da belli, erkek olursa Kadir İrfan olacak. Eşimle Kadir Gecesi’nde camileri geziyorduk. Orada düşündük, “Rabbim bize sağlık versin, işlerimizi yoluna koysun, bir de evlat sahibi olalım” diye dua ediyoruz. “Adını ne koyarız?” diye sordum, “Babamın adını koyarız aşkım, İrfan” dedi. Ben de “Bu özel bir gece, Kadir de koyalım dedim” yani erkek olursa adı belli ama kız olursa bilmiyoruz henüz.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ