Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam ‘İstanbul uyuyan güzeldi, uyandı’, Louis Vuitton, Melik DEMİREL, şehir rehberi, İstanbul rehberi, seyahat rehberi

        Melik DEMİREL / HT PAZAR

        Son yıllarda seyahat eklerinde “takıntı” derecesinde İstanbul’a yer veren New York Times’tan tutun da geçtiğimiz yıl İstanbul ofisini açan uluslararası ilişkiler, iş ve kültür dergisi Monocle’a kadar dünya yayınlarında mahalle mahalle, sokak sokak İstanbul konuşuluyor. İstanbul’a özel bir yer açan son meşhur isim, Louis Vuitton. 2015 yılında İstanbul’un da dahil olduğu Milano, Berlin, Rio de Janeiro, Şanghay ve Singapur’dan oluşan 6 yeni şehir bu özel rehberlere eklendi.

        Fransız moda devi, aslında 1998’den bu yana şehir rehberleri hazırlıyor. Bir “stil objesi”ne dönüşen Louis Vuitton rehberleri, farklı ülkelerden, farklı geçmişlerden gazeteci ve sanatçıların ortak çalışmasının bir ürünü...

        Seyahat ettiğiniz şehirde yapabileceğiniz 24 saatlik program alternatiflerinden o kentin pazar günü klasiklerine, antika pazarlarından gece kulüplerine, lokantalara, sanat merkezleri ile en güzel otellere kadar gezginlere tavsiyeler veriliyor. O şehri çok iyi tanıyan isimlerin önerileri özel bir bölümde yer alıyor. Mesela, Fondation Louis Vuitton’u tasarlayan Frank Gehry, Paris rehberinde, şehirde en sevdiği adresleri sıralıyor.

        ŞEHRİ YENİDEN KEŞFEDİN

        City Guide İstanbul’daysa, Osmanlı Sanatı Uzmanı Serdar Gülgün, kendi objektifinden İstanbul’u anlatıyor. Gülgün, “İstanbul çocukluğunda uyuyan bir güzeldi, şu an ise uykusundan kalktı” diyor. Serdar Gülgün, City Guide İstanbul’da, İstanbul’un her an tatlı sürprizler yapabilen bir kent olduğunu ilginç hikâyelerle örneklendiriyor. Bir yalıda karşılaştığı Abdülhamid’in doldurulmuş aslanının şimdi kendisinin en kıymetli eşyaları arasında yer alması gibi...

        Şehrin gizli kalmış köşelerinde geçmişle bugünü buluşturan “büyülü” noktalar, Louis Vuitton İstanbul City Guide ile İstanbullulara da bir hatırlatma oluyor. Rehberin giriş sayfasında, “Seyahat hiç kuşkusuz sanat değeri taşıyan bir eylem” diye anlatılıyor. “Seyahat sanatı tamamıyla doğaçlama olamaz, mutlaka organize olunmayı ve de dikkatlice tek tek inşa edilmeyi gerektirir.”

        Louis Vuitton’dan İstanbul’da 1 gün

        07.00: Ortaköy Camii’nin muazzam Boğaz manzarasına eşlik ettiği The House Hotel Bosphorus’ta gözlerinizi açın ve kahvaltınızı edin.

        08.00: Eminönü Vapuru’na atlayıp Topkapı Sarayı’na doğru yola koyulun. Denizden Çırağan Sarayı ve Dolmabahçe Sarayı’nın müthiş büyüsüne kapılıp hayaller kurun.

        09.00: Müthiş renk harmonisi ve iştah açıcı yüzlerce çay ve baharat çeşidinin kokuları arasında Mısır Çarşı’na gidin. Rüstem Paşa Camii’ni ziyaret edip Hacı Bekir’de lokumlarla, şekerlerle kendinize bir keyif molası verin. Kapalıçarşı’da Dhoku’nun renkli kilimlerine hayran olduktan sonra çarşının ara sokaklarındaki sır dükkânlarda kaybolun.

        Öğlen: Tramvayla öğle yemeği için Karaköy’e geçin ve tercihinizi Lokanta Maya’dan yana yapın.

        14.00: Tophane’nin alt kısmında yer alan galerileri gezin. Galeri Mana’da güzel bir sergiyle karşılaşabilirsiniz.

        15.00: Türk sanatçıların ve zanaatkârların işlerini görmek için Çukurcuma’ya gidin. Antikacılar ve vintage ürünler satan mağazalardan benzersiz ürünler bulacağınızdan emin olabilirsiniz. A La Turca’nın kapısını çalın ve muazzam kilim koleksiyonu arasında düşle gerçek arasında bir yolculuğa çıkın.

        16.00: İstanbul’un ilk micro-roaster’ı, Cihangir’deki Kronotrop, kahve molası için ideal mekân. Japanese V60, Aeropress gibi sanatsal teknikler kullanılan kafede, geleneksel kahve yapım tekniklerine alternatifler sunuluyor.

        17.00: İstiklal Caddesi’nde biraz tavla, biraz nargile... Vazgeçilmezlerimizden tavlanın ardından içilecek Türk kahvesinin fincanını kapattığınızda mutlaka etrafta fal bakacak birileri vardır. Eğer yoksa Balık Pazarı’na doğru bir yürüyüş yapın.

        20.00: Yemek öncesi Tarihi Yarımada ve Haliç manzaralı Mikla Restaurant’ta bir aperatif alın. Cosmopolitan’ı kesinlikle şehirde en iyi yapan yer burası ya da güzel bir kadeh Türk şarabı sipariş edin.

        21.00: Geleneksel lezzetlere modern yorumlar katan Münferit’in mezeleriyle kendinize bir lezzet şöleni armağan edin. Akşam yemekleri burada genellikle barda dansla devam ediyor ve restoran bir anda club’a dönüyor. Modern Türk lezzetlerini deneyebileceğiz bir diğer mekân da Yeni Lokanta.

        23.00: Nublu’da jazz eşliğinde parti başlasın! Ardından Karaköy’de Fossil’e geçin ve biraz Ayasofya ve Topkapı manzarasına kendinizi bırakın.

        01.00: Boğaz kenarındaki Reina ve Anjelique’te sabaha kadar dans edin.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ