Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Yeni küresel tehdit biyolojik savaş değil biyogüvenlik savaşı - Haberler

        Yeni ortaya çıkan veya eskiden var olup yakın zamanda tekrar önem kazanan virüslerin yüzde 60 - 80’inin zoonotik (hayvan kaynaklı) olduğu bilinen bir literatür bilgisi. Bu virüslerin insanlara bulaşma olasılığını artıran her olayın, bu enfeksiyonların yayılmasında rol aldığı belirtiliyor. Örneğin ıslak pazarlarda farklı hayvan türlerinin bir arada bulunması ve onlarla temas sıklığının artışı, insanların hayvanların yaşam alanlarına yönelik yerleşim alanları kurması, laboratuvarlarda farklı hayvan türleriyle yapılan çalışmalardaki artış (burada kastedilenin biyolojik çalışmalar olmayıp normal bilimsel çalışmalar olduğunu unutmamak gerekiyor.) iklim değişiklikleri (sivrisinek hareketleri) ve insanların uluslararası dolaşımının çok artması (uçakla ulaşım, turizm, uluslararası spor organizasyonları, ticari faaliyetler, eğitim amaçlı seyahatler vb) en önemli nedenler arasında yer alıyor. Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Gülhane Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji ve Tıbbi Viroloji Uzmanı Doç. Dr. Fatih Şahiner, “Önümüzdeki yüzyılda bu faaliyetlerin artarak devam edeceği göz önüne alındığında tüm bilim dünyasında yeni virüs türleri ile yeni pandemilerin görülme riskinin süreceği bir gerçektir” diyor.

        REKLAM

        BİYOLOJİK SAVAŞ GÜNÜMÜZ TEKNOLOJİSİYLE ÖRTÜŞMÜYOR

        Virüsler görece çok kısa genetik bilgi taşıyor. Genetik kodlarını, farklı açılardan okuduğumuzda farklı kelimeleri gördüğümüz bulmacalara ve birden çok anlam taşıyan kısa şiirlere benzetmek mümkün. Her proteinin birden çok görevi bulunuyor. Örneğin telefon kılıfınızın hem bir çakı hem bir radar hem de bir parfüm olduğu düşünüldüğünde, virüslerin genomlarına yapılacak müdahalelerin virüsün vücudumuzdaki yüzlerce proteinle etkileşen karmaşık çoğalma süreçlerini bozduğunun ve istediğimiz işi yapamadığının bilinmesi gerekiyor. Bu nedenle masum canlı virüslerle yapılan tedavi ve aşı çalışmalarında bile virüs genomuna yapılan müdahalelerin sonuçları kesin olarak öngörülemediği için bu uygulamaların güvenliğine temkinli yaklaşılıyor. Üstelik yapılan müdahalelerin toplumda yayılırken hangi yönde ilerleyeceği ve bir bumerang etkisi yapıp yapmayacağı da kestirilemiyor. Doç. Dr. Fatih Şahiner, “Buna benzer çok sayıda nedenle virüs tasarımı biyolojik savaş için günümüz teknolojisiyle çok uygun bir yaklaşım olarak görülmüyor. Mevcut veriler Covid-19’un hayvan kaynaklı doğal bir virüs olduğunu gösteriyor”diyor.

        BU SALGIN ULUSLARARASI BİR TATBİKATA BENZİYOR

        Doç. Dr. Fatih Şahiner, bu salgının uluslararası bir tatbikat gibi düşünülebileceğini belirtiyor ve “Bu tatbikatta her ülke kendi kapasitesini ve gücünü gördü. Çocuk ve gençleri de etkileyebilen, daha hızlı yayılabilen, ölüm oranları daha yüksek olabilen yeni doğal (veya sentetik) virüslerden kaynaklı yeni tatbikatlar yapabiliriz. Ülkeler genç nüfuslarını üretim ve ekonomik devamlılıkları için bir güvence görüp teşvik ederler. Biyoteknoloji ve diğer teknoloji alanlarında teknolojiyi keşfedip işgücü olarak görece daha zayıf ülkeleri paralı köle gibi çalıştıran, bilgi üretip iş üretmeyen ve genel olarak yaş ortalamaları yüksek olan ülkelerin bu tür salgınlarda istedikleri solunum cihazlarını, tanı kitlerini, ilaç tedariklerini üretici ülkelerin blokajları nedeniyle yapamadıklarına şahit olduk. Bir hocamız ‘Diyelim ki bir aşı buldunuz, onu yüksek kapasitede üretecek kendi fabrikalarınız yoksa salgın benzeri durumlarda bu sizi kurtarmaz’ demişti. Daha basit bir örnekle devam edecek olursak, meslek liselerinde ve küçük işletmelerde üretilen maske ve önlükleri basit görüp üretmeyen devletler sonradan çocuklar gibi maske savaşları yaptı. Özetle bu salgın bize, ‘Kendin üretemiyorsan (bilgi, sanat, ilim, teknoloji) geleceğin dünyasında güçlü bir figür olamadığın gibi ulusal güvenliğin ve varlığın da tehlikededir’ mesajı veriyor” diyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ