Yeşilçamın güzel yıldızı Feri Cansel'in acı sonu
Lefkoşa'dan tatil için geldiği İstanbul'da kariyerine striptizci olarak başlayan Feri Cansel, döneminin jönleriyle başrol paylaştığı bir kariyere ulaştı. Filmleriyle Yeşilçam'ın ünlü oyuncularından biri haline gelen Cansel, âşık olduğu adam tarafından vurularak öldürüldü

Feri Cansel, boşandıktan kısa bir süre sonra, 1964'te turist olarak İstanbul'a ayak bastı. Eğlenmek için gittiği Taksim'deki gece kulübünde güzelliğiyle dikkatleri üzerine çekmekte geç kalmadı. Cansel, işletmecisinden aldığı teklifle gece kulübünde striptizci olarak çalışmaya başladı.

O gece kulübü, sinemacıların da uğrak yeriydi. Feri Cansel, güzelliğiyle sinemacıların da dikkatini çekti.
Başrolünü Ahmet Mekin ile paylaştığı, Nedim Otyam'ın 'Kan ve Gurur'u ile oyunculuğa adım atan Feri Cansel, başka oyunculuk teklifi gelmeyince Kıbrıs'a dönerek oradaki hayatına bıraktığı yerden devam etti.
Ne var ki Kıbrıs'ta işler bir hayli karışıktı.
1967'de Yunanistan'da yönetimi askeri darbeyle ele geçiren cunta, Enosis'e ulaşmak için Kıbrıs'taki Boğaziçi ve Geçitkale köylerine karşı saldırılar düzenledi.

Şansını Türkiye'de bir kez daha deneyerek yeni bir hayat kurmak için İstanbul'a yerleşme kararı alan Feri Cansel, 1967'de tekrar şehre geldi.
Türker İnanoğlu'nun yönettiği; Ekrem Bora, Selda Alkor ve Selma Güneri'nin başrollerini paylaştığı 'Evlat Uğruna'da sinemaya ikinci kez adım atarken gece kulübündeki striptizciliğe devam etti.

1969, Feri Cansel'in kariyeri için de bir dönüm noktası oldu. O yıl, Yılmaz Güney ile tanıştı. Güney'in ‘Bir Çirkin Adam'ında 'Feride' karakteriyle kariyerinin 7'nci filminde ilk kez başrol oynayan Feri Cansel, özel hayatında ise Yılmaz Güney ile mutluluğun peşine düştü.
Filmin çekimleri sırasında birbirlerine âşık olan Feri Cansel ile Yılmaz Güney'in ilişki yaşadığı Çatalca Festivali’nin yemeğinde ortaya çıktı.
Feri Cansel, Güney'in isteği üzerine gece kulübündeki striptizcilik işinden ayrılarak tamamen oyunculuğa yöneldi.

Feri Cansel, Yılmaz Güney'e olan aşkını şöyle dile getirmişti; "Yılmaz Güney ile reklâmım olsun diye arkadaşlık etmedim. Gerçekten sevdim onu. Hem de deliler gibi..."
Deliler gibi sevse de beraberlikleri fazla uzun sürmedi. Evlilik hayalleri kurarken 1970'te kendisini terk eden Yılmaz Güney, kısa bir süre sonra, 27 Haziran 1970'te Nebahat Çehre ile evlendi.

4 yıl içinde 37 filmde rol alan Feri Cansel, iyi bir kariyer yapmıştı ama büyük bir sorunu vardı.
Kaçak olarak çalışıyordu.
Evlenip Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmazsa çalışmasına izin verilmeyecekti.
Bir apartmanda görevli olarak çalışan İzzettin Tuzcu ile formalite evliliği yapan Feri Cansel, vatandaşlık aldıktan sonra boşandı.
Feri Cansel, artık kaçak olarak çalışmanın stresinden kurtulmanın, hayatına daha güvenli bir şekilde devam etmenin mutluluğunu yaşıyordu.
Bu durum, kariyerine yansıdı.
Dönemin jönleriyle birbiri ardına film çekmeye başladı.
Ne var ki...

Feri Cansel, başrolü en çok Sadri Alışık ile paylaştı.
1970'lerin ilk yılından itibaren her evin damına kurulan her yeni anten, bütün sinemacılar gibi Feri Cansel için de büyük bir tehlike arz ediyordu.
Her anten, çekilen film sayısını biraz daha azaltıyordu.
TV yaygınlaşmış, evlerin baş köşelerinde yerini almaya başlamıştı.
Hal öyle olunca da insanlar, sinema salonlarına gitmekten vazgeçmeye başlamıştı.

1970'li yılların ortalarına doğru ise TV, sinemaya egemenliğini kabul ettirince sinemacılar, geçinme adına başka işlere yönelmeye başladı. Birçok oyuncu, şöhretinin avantajıyla şarkıcı olarak sahneye çıkmaya başladı.
Birçoğu da kamera karşısına erotik filmler için geçmeye yöneldi.
Birçok meslektaşı gibi Feri Cansel de geçim derdinden dolayı kendini erotik film girdabının içinde buldu.
1974'ten itibaren erotik filmlerde rol almaya başlayan Feri Cansel, Arzu Okay, Zerrin Egeliler, Figen Han, Zerrin Doğan, Karaca Kaan ve Nejla Fide gibi bu sektörün başlıca oyuncularından biri oldu.
19 erotik filmde kamera karşısına geçen Feri Cansel'e dünyaca ünlü Fransız erotik film olan 'Emmanuelle'de Sylvia Kristel'ın canlandırdığı 'Emmanuelle'den esinlenilerek 'Kasımpaşalı Emmanuelle' lakabı verildi.
Feri Cansel, erotik filmlerde rol almaktan utanmadığını şu sözleriyle dile getirmişti; "Çıplak, dünyanın her yerinde var. Tamam mı ağabey? Soyunmayanlar, benden ya da benim gibi soyunan arkadaşlarımdan daha iyi oyuncu mu? Hiçbirimiz teşhir hastası değiliz. Ne var ki, senaryo öyle gerektirdiği, izleyiciler de öyle istediği için soyunuyoruz.”

Kıbrıs Türk edebiyatının önemli şairlerinden Özker Yaşın, Feri Cansel için şöyle bir şiir yazdı;
Adını Can-Sel koysan da
Sen Feriha’sın bizim için
Çocukluğunu hatırlarım senin
Belliydi bir şeyler olacağın
Okula gidişin başkaydı
Yürüyüşün başka
Ne olmuşsun kız Feriha
Bugüne bugün artistsin
Dergilerde çıkıyor resmin
Havva annemiz kılığında…

Feri Cansel, 1976'da iş adamı Yusuf Tereyağoğlu ile evlenerek 3'üncü kez nikâh masasına oturdu. Ne var ki evliliği, eşinin aşırı kıskançlığı nedeniyle 3 yıl sürdü, 1979'da boşandı.

Aradığı mutluluğu bir türlü bulamayan Feri Cansel için aşk, kör kere kör bir hale gelmişti. 1979’da konser için gittiği İzmir’de tanıştığı tüccar Melih Ük’e âşık oldu. Beraberliğe başlamalarının ardından Ük, İstanbul'a taşındı. Moda’da birlikte açtıkları markete 'Zümrüt' adını verdiler.

Feri Cansel, kariyeri boyunca; 19'u erotik olmak üzere 133 filmde rol aldı.
Feri Cansel, bir kez daha gerçek aşkı bulduğuna olan inancıyla ilişkisine sıkı sıkı sarıldı. Nereden bilebilirdi ki ölümünün kıskançlık krizine giren o 'hayatının aşkının' elinden olacağını...

1 Eylül 1983...
Feri Cansel, Cihangir Akyol Sokak’taki evinde, gazino programı için sabah Bursa'ya gitmek üzere hem hazırlık yapıyor hem de kızı Zümrüt, arkadaşları Pakize Songül Hay ve Seyfi Dursunoğlu ile birlikte sohbet ediyordu. Misafirler gitmiş, kızı odasına çekilmişti.
Gece yarısından sonra Melih Ük, eve geldi. Daha önce kıskançlık nedeniyle defalarca yaşanan tartışma, bir kez daha patlak verdi.
Melih Ük, tartışma sırasında, Feri cansel'e kurşun yağdırdı.
Kurşunlardan biri, silah sesine odasından çıkan Zümrüt Cansel'in başını sıyırdı.

Vücuduna isabet eden 3 kurşunla hayatını kaybeden Feri Cansel'in cüzdanından Melih Ük'ün 3 yaşındaki çocukluk resmi çıktı.
Öylesine büyük bir aşkla sevdiği adam, hayatını elinden almıştı.

Şişli Camii'nde birçok meslektaşının da bulunduğu kalabalık bir cemaatle cenaze namazı kılındıktan sonra Feri Cansel'in cenazesi, doğduğu topraklara gönderilerek Lefkoşa Mezarlığı’na defnedildi.

İşlediği cinayetten iki gün sonra Moda'da yakalanan Melih Ük, verdiği ifadede Feri Cansel'in kendisini kovmak için silahı eline aldığını, bu sırada yaşanan karmaşada tabancanın ateş aldığını, olanlardan dolayı pişman olduğunu söyledi.
1984 günü duruşmada Melih Ük, 15 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ancak 7 yıl cezaevinde kalan Ük, aftan yararlanarak cezaevinden çıktı.