10 polisiye dizi önerisi

SHERLOCK

Arthur Conan Doyle’un efsane karakterleri Sherlock Holmes ve Dr. James Watson’ı modern zamanlara getiren dizi, Steven Moffat and Mark Gatiss’in imzasını taşıyor. Holmes’da Benedict Cumberbatch, Watson’da ise Martin Freeman’ın muhteşem bir ikili oluşturdukları BBC yapımı ‘Sherlock’, başka hiçbir diziye benzemeyen kendine özgü bir formata sahip. Her sezon 3 bölümden oluşuyor ve her bölüm uzun metrajlı bir sinema filmi havasında yazılıp çekiliyor. Özellikle ilk sezon ilk bölüm harika ama diğerlerinin de onun altında kalmadığı kesin. Son yılların kült haline gelen dizilerinden biri. Polisiye meraklılarının kaçırmaması önerilir. (Netflix)

BOSCH

Amazon Prime Video’nun polisiye sevenlere hitap eden dizisi, Michael Connelly’nin romanlarından televizyona uyarlandı. Los Angeles Polis Teşkilatı’nda çalışan detektif Harry Bosch’un serüvenlerini anlatan dizinin her sezonu Connelly’nin bir ya da birkaç kitabından yola çıkıyor. Aksiyon ağırlıklı polisiyelere oranla daha derinlikli ve ağır tempolu olan ‘Bosch’ dizisini severseniz altı sezon ve 61 bölüm sizi bekliyor. Yedinci sezon da haziranda yayınlanacak. Detektif Harry Bosch’u Titus Welliver canlandırıyor. (Prime Video)

JESSICA JONES

Polisiyeyle birlikte süper kahraman filmlerini ve doğaüstü temaları sevenlere de hitap eden bir dizi… Tam adı ‘Marvel’s Jessica Jones’. Ayrıca olayların Marvel Sinematik Evreni’ne bağlandığını unutmamak gerek. Melissa Rosenberg tarafından tasarlanan dizinin başrolünde Krysten Ritter oynuyor. Süper güçleri olan ve özel dedektiflik yapan Jessica Jones’un serüvenlerini anlatan dizi, her sezon ayrı bir gizem ve entrika üzerine kurulu. David Tennant ve Carrie-Anne Moss gibi oyuncuların da rol aldığı ‘Jessica Jones’, kara film tarzında eski usul dedektiflik hikâyelerini temel alıyor. Özellikle ilk sezon çok beğenilmişti. (Netflix)

THE SINNER

Petra Hammesfahr’ın 1999 tarihli romanından uyarlanan ve ilk olarak 2017 yılının ağustos ayında yayınlanan ‘The Sinner’, başlangıçta 8 bölümlük bir mini dizi olarak tasarlanmıştı. Aldığı olumlu tepkiler ve yüksek izlenme oranları nedeniyle daha sonra iki sezon daha çekildi. Dizi, Bill Pullman’ın canlandırdığı polis dedektifi Harry Ambrose dışında her sezonda yeni bir oyuncu kadrosu ve farklı hikâyelerle çıkıyor seyircilerin karşısına. ‘Katil kim?’ sorusuna değil, ‘Neden?’ sorusuna odaklanan ‘The Sinner’, derinlikli karakterleri, çok iyi geliştirilmiş hikâyeleri ve alt metinleriyle hem sürükleyici hem nitelikli olmayı başaran kendine özgü polisiye dizilerden biri. Bill Pullman’ın kariyerinin en iyi performanslarından birini çıkardığı ‘The Sinner’ın üç sezonu da çok iyi eleştiriler aldı. Dördüncü sezon yolda… (BeinConnect)

MINDHUNTER

FBI ajanı John E. Douglas'ın Mark Olshaker ile birlikte yazdığı “Mindhunter: Inside the FBI's Elite Serial Crime Unit” adlı, gerçek olayları anlatan bir kitaptan uyarlanan ‘Mindhunter’, yapımcı ve yönetmen David Fincher'ın katkısıyla alternatif bir suç dizisine dönüştü. Kuşkusuz, diziye “creator” ve yazar olarak imza atan Joe Penhall'un adını da anmamız gerekiyor “Mindhunter”, alışıldık anlamda hikâye örgüsüne sahip bir dizi değil. Her şey, FBI Davranış Bilimi Birimi'nin kuruluşu ve ilk yıllarıyla ilgili... Seyirciyi ekran başında tutan, hikâyeden ziyade karakterler ve yaşadıkları dönem… Seri katil ifadesinin henüz keşfedilmediği, bunun yerine farklı ifadelerin kullanıldığı bir dönemdeyiz... 1970'lerin sonlarında geçen ilk sezon, Virginia Quantico'daki FBI Akademisi'nin Eğitim Bölümü'ne bağlı Davranış Bilimi Birimi'nin bodrum katındaki kuruluş öyküsünü anlattı. İkinci sezon ise büyük oranda Amerikan suç tarihinin karanlık sayfaları arasında yer alan Atlanta Çocuk Cinayetleri üzerine kuruluydu... “Mindhunter” seri katillerin zihnini anlamaya çalışırken onların yetiştiği “bataklık” üzerine düşündürdü bizi... (Netflix)

THE ALIENIST

Caleb Carr’ın 1994 tarihli, aynı adlı romanından uyarlanan dizi, 1896 yılında New York şehrinde geçiyor. Sokak çocuklarının korkunç şekilde öldürülmesi üzerine emniyet müdürü suç üzerine uzmanlaşmış psikiyatrist Dr. Laszlo Kreizler (Daniel Brühl) ve gazete çizeri John Moore’u (Luke Evans) gizli bir araştırma için görevlendirir. Onlara, Roosevelt’in inatçı asistanı Sara Howard (Dakota Fanning) da katılır. Araştırma derinleştikçe polis teşkilatı içinde birilerinin güçlü insanların koruduğunu fark ederler. Görsel atmosferi ve yıldız oyuncularıyla öne çıkan ‘The Alienist’in, Caleb Carr’ın 1997 tarihli ‘The Alienist: Angel of Darkness’ adlı romanından uyarlanan ikinci sezonu geçtiğimiz yaz yayınlandı. (Netflix)

CARNIVAL ROW

19’uncu yüzyılda geçen gizemli bir cinayet öyküsü… Polisiye ve fantezi unsurlarını bir araya getiren ‘Carnival Row’da, Orlando Bloom insanlarla perilerin birlikte yaşadığı şehirde cinayetler işleyen bir seri katili yakalamaya çalışıyor. Çağdaş dünyadaki göçmenlik üzerine alt metinler içeren dizinin ilk sezonu 2019 yılının ağustos ayında yayınlandı. Eleştirmenlerin bir tür ‘neo-noir’ olarak nitelediği ‘Carnival Row’un ikinci sezonu yolda… (Prime Video)

UNBELIEVABLE 2019

Araştırmacı gazetecilik ürünü bir makaleden televizyona uyarlanan 8 bölümlük bir mini dizi… Bir yanda tecavüze uğrayan ama kimseyi buna inandıramayan Marie’nin (Kaitlyn Dever) hikâyesini seyrediyoruz. Diğer yanda ise Karen Duvall (Kaitlyn Dever) ve Grace Rasmussen (Toni Colette) adlı iki dedektifin seri tecavüzcüyü yakalamak için gösterdikleri çabaları... ‘Unbelievable”, standart Amerikan polisiye dizilerinden değil. Onlardan en belirgin farkı, gerçeklere bağlılığın getirdiği sadelik... “Unbelievable”ı diğer polisiyelerden ayıran bir başka özelliği, Karen Duvall ve Grace Rasmussen'in olayı çözümleme süreçleri... Suçlunun açıklarını bulmak için gösterdikleri çabada sadece zekâ değil, sezgiler de büyük rol oynuyor. Erkek dedektiflerin aksine inat, kararlılık ve sabırla ilerliyorlar. Çok yönlü düşünüyor, detaylara kadar iniyorlar. Çünkü karşılarında detaycı bir suçlu var. 2019’da yayınlanan en iyi polisiye dizilerden biriydi. (Netflix)

MARE OF EASTTOWN

Son dönemin en çok konuşulan polisiye dizilerinden biri... Brad Ingelsby’nin yazdığı dizi, Philadelphia’nın banliyösünde geçiyor. Kate Winslet’in canlandırdığı polis detektifi Mare Sheehan, genç bir annenin hayatını kaybettiği cinayeti araştırırken kendi kişisel sorunlarıyla da baş etmeye çalışıyor. Geçmişte başından bir evlilik geçen ve boşanan Mare’in oğlu intihar etmiştir. Oğlunun eski uyuşturucu bağımlısı eşiyle de torununun velayeti konusunda anlaşmazlıkları vardır. Gençlik yıllarında lise basketbol takımının oyuncusu olarak yerel bir kahraman olan Mare, yaklaşık bir yıl önce gerçekleşen kayıp kız vakasını çözemediği için de rahatsızdır. (BeinConnect)