Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler BBC Sağlık Dünyada salgın hastalığa dönüşme riski en yüksek olan virüsler hangileri?

        #resim#439084#- AFP

        Nipah virüsü yarasalardan geçiyor

        Orta Afrika'da Ebola yeniden ortaya çıkarken, Hindistan'ın güneyinde de Nipah adı verilen bulaşıcı bir virüs can almayı sürdürüyor.

        Her ikisi de Dünya Sağlık Örgütü (WHO), her yıl büyük bir salgına dönüşme riski yer alan 'öncelikli hastalıklar' listesi açıklıyor.

        WHO'nun 2015 yılından bu yana yayımladığı bu listede yer alan virüsler, kamu sağlığı açısından büyük bir risk olarak tanımlanıyor.

        Bu virüslerin salgına dönüşme olasılığı yüksek görülürken, bilim insanlarının da elinde bunlarla mücadele için ilaç ve aşı gibi yeterince araç olmadığı belirtiliyor.

        WHO listesinde bulunan virüsler şunlar:

        Nipah virüsü

        Meyve yarasalarından canlı hayvanlara ve insanlara geçiyor.

        İlk belirtiler ateş, kusma ve baş ağrısı olarak ortaya çıkıyor. Daha sonra beyinde iltihaplanmaya yol açıyor.

        #resim#439087#- Getty Images

        Hindistan'ın güneyinde Nipah virüsünden dolayı en az 10 kişi yaşamını yitirdi

        Şu ana kadar bu virüse karşı herhangi bir aşı geliştirilebilmiş değil.

        Ölüm oranı yüzde 70.

        Adını 1998 yılında ilk kez tespit edildiği Malezya'nın Nipah kasabasından alan bu virüs, şu ana kadar 300 kişiye bulaştı.

        Can kaybı ise 100'ün üzerinde.

        Yarasalardan geçen hastalıklar

        Nipah virüsü, yarasalardan geçen hastalıklar kategorisinde yer alıyor.

        Bu kategorideki bir başka virüs de ilk olarak Avustralya'da tespit edilen Hendra.

        #resim#439090#- Getty Images

        Hendra virüsü Avustralya'da hem atları hem de insanları öldürüyor

        Bu virüs de meyve yarasalarından geçiyor ve hem atları hem de insanları etkiliyor.

        İlk kez 1994 yılında Avustralya'nın Hendra kasabasında tespit edildi.

        O tarihten bu yana 70'ten fazla atın ölümüne neden olurken, virüsün bulaştığı her yedi kişiden dördü hayatını kaybetti.

        KKKA

        Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (CCHF), insanlara kenelerden geçiyor.

        Ölüm oranı yüzde 40'lara kadar çıkıyor.

        İlk kez 1944 yılında Kırım'da, daha sonra da Kongo'da görüldü. Aynı zamanda Kırım-Kongo Hemorajik Ateş olarak biliniyor.

        Özellikle bahar ve yaz aylarında Türkiye'de de görülüyor.

        #resim#439093#- Getty Images

        KKKA insanlara genellikle kenelerden geçiyor

        Hastalığın ilerlemesi oldukça ani oluyor. Semptomları arasında baş ağrısı, yüksek ateş, sırt ağrısı, eklem ağrısı, karın ağrısı ve kusma yer alıyor.

        Henüz aşısı bulunmuyor.

        Ebola virüsü

        Ebola virüsünün de meyve yarasalarından kaynaklandığı düşünülüyor.

        İlk olarak Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ndeki Ebola nehri yakınlarında 1976 yılında görüldü.

        İnsanlara ilk olarak yabani hayvanlardan geçti.

        İnsandan insana ise açık yara, tükürük, kan, idrar, sperm ve diğer vücut sıvıları aracılığıyla bulaşıyor.

        #resim#439096#- Getty Images

        2014 yılındaki salgın sırasında virüse maruz kaldığı düşünülen aileler karantinaya alındı

        Ortalama ölüm oranı yüzde 50.

        2014 ile 2016 yılları arasında Batı Afrika'da görülen büyük salgın sırasında 11 bin kişi yaşamını yitirdi.

        Ani ateş ve halsizlikle kendini belli eden Ebola virüsü ilerleyen dönemlerde ishal, kaşıntı, böbrek ve karaciğer yetmezliğine ve bazı durumlarda da iç ve dış kanamalara yol açıyor.

        Marburg virüsü

        Ebola'nın yakın bir "akraba türü" olarak görülüyor.

        Yine vücut sıvıları aracılığıyla bulaşıyor.

        Ebola gibi, Marburg virüsünün de taşıyıcısı meyve yarasaları.

        #resim#439099#- Getty Images

        Marburg Angola'da 2005 yılında yaklaşık 200 kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu

        Ölüm oranı yüzde 24 ile yüzde 88 arasında değişiyor.

        Adını, 1967 yılında ilk kez görüldüğü Almanya'nın Marburg kasabasından alıyor.

        SARS

        Şiddetli Akut Solunum Yetmezliği Sendromu (SARS), solunum yollarını etkileyen viral bir hastalık.

        Bilim insanları, bu hastalığın insanlara Çin'in güneyinde gıda maddesi olarak tüketilin misk kedisinden geçmiş olabileceğini düşünüyor.

        Bununla birlikte bu virüsü yarasalara bağlayan bazı bulgular da mevcut.

        Şu ana kadar 2002 ve 2004 yılları arasında dünya genelinde iki büyük salgına yol açtı.

        #resim#439102#- Getty Images

        Nisan 2003'te SARS'ın en çok yayıldığı yerlerin başında Hong Kong geliyordu

        İngiltere Ulusal Sağlık Hizmeti'nin verilerine göre, 8 bin 098 adet tespit edilen SARS vakası var ve can kaybı sayısı da 774.

        Çok şiddetli bir zatürre yaşanmasına neden olan bu virüs, havadan bulaşıyor.

        2004 yılından bu yana ise dünya genelinde tespit edilen bir SARS vakası yok.

        MERS

        Orta Doğu Solunum Sendorumu (MERS) ile SARS ile aynı aileden geliyor.

        İlk olarak 2012 yılında Suudi Arabistan'da tespit edildi. Bilinen vakaların yüzde 80'i de bu ülkeden.

        MERS hastalarının yaklaşık yüzde 35'i hayatını kaybetti.

        MERS'in ölüm oranı SARS'tan daha yüksek olsa da bulaşıcılığı daha düşük.

        #resim#439105#- Getty Images

        MERS aynı zamanda 'Deve Gribi' olarak da biliniyor

        İnsandan insana ancak çok yakın temasla buluşuyor.

        Bilim insanları, MERS virüsünün kaynağının develer olduğunu düşünüyor. Ancak insanlara ilk nasıl bulaştığı ise bilinmiyor.

        Rift Vadisi Ateşi

        Sivrisinek ve kanla beslenen diğer sineklerle taşınan Rift Vadisi Ateşi (RVF), genellikle inek ve koyunlarda görülen viral bir hastalık.

        Ancak bu hastalık insanları da etkiliyor.

        Bazı vakalarda orta düzey bir gribe benzeyen semptomlar gösterirken, bazı durumlarda da damar ya da organların zarar vererek ölüme yol açıyor.

        #resim#439108#- Getty Images

        RVF sineklerden hayvanlara, oradan da insanlara geçiyor

        İnsanlara bu virüsü taşıyan bir hayvanın kanı ya da etiyle doğrudan ya da dolaylı bir temasla bulaşıyor.

        Ayrıca, kaynatılmadan içilen sütlerden veya sinek ısırıklarından bulaştığı da görülüyor.

        Bu virüs ilk olarak 1931 yılında Kenya'nın Rift Vadisi'ndeki bir çiftlikte tespit edildi.

        Zika

        Zika, insanlara ağırlıklı olarak bu virüsü taşıyan bir sineğin ısırmasıyla geçiyor. Ancak cinsel temasla da bulaşabiliyor.

        Semptomları arasında ateş, kaşıntı, kas ağrısı ve baş ağrısı yer alıyor.

        Ancak bilim insanları, bebeklerde normalden çok daha küçük kafa boyutunun görüldüğü doğum anomalilerinin de arkasında bu virüsün yattığını düşünüyor.

        #resim#439111#- Getty Images

        Hamile kadınların Zika virüsünün görüldüğü yerlere seyahat etmemeleri isteniyor

        WHO, Zika'nın yetişkinlerde felce yol açan nadir bir nörolojik rahatsızlık olan Guillain-Barre sendromuna da yol açabileceğini söylüyor.

        İlk kez 1947'de Uganda'nın Zika Ormanı'nda yaşayan Rhesus maymunlarında tespit edildi.

        Henüz aşısı geliştirilmiş değil.

        Lassa humması

        Lassa virüsü, insanlara genellikle bu virüsü taşıyan farelerin idrar ve dışkısı üzerinden geçiyor.

        Lassa aynı zamanda vücut sıvıları aracılığıyla insandan insana da bulaşabiliyor.

        Normal koşullar altında ölüm oranı yaklaşık yüzde 1.

        #resim#439114#- Getty Images

        Lassa virüsünün taşıyıcıları fareler

        Ölümler genellikle organ yetmezliği nedeniyle ve iki hafta içerisinde görülüyor.

        Ancak Mart ayında Nijerya'da görülen salgın sırasında 90 kişi yaşamını yitirirken, bu salgında ölüm oranı da yüzde 20'ye ulaştı.

        İlk olarak 1969 yılında Nijerya'nın Lassa kasabasında tespit edildi.

        Hastalık X

        WHO, özel ilgi gösterilmesi gereken potansiyel salgınlar listesine 'Hastalık X' adında anonim bir hastalık da eklemeye karar verdi.

        #resim#439117#- Getty Images

        Salgınların tespit edilmesinde erken teşhis büyük rol oynuyor

        Hastalık X, "şu aşamada insanlarda hastalığa neden olduğu bilinmeyen bir mikroptan kaynaklanabilecek ciddi bir uluslararası salgını temsil eden" ifade olarak tanımlanıyor.

        WHO bilim insanları, dünyanın herhangi bir yerinde ölümcül bir salgınla yeni bir virüsün ortaya çıkma olasılığının her zaman mevcut olduğunu belirtiyor.

        Bu nedenle Hastalık X'in henüz ne olduğu da bilinmiyor.

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ