3 otodan 2'si 3 yıldan uzun vadeyle satılıyor!

Hükümet, otomotivde taksit sayısına sınır getirilebileceğini, kaç ayla sınırlanacağı üzerine çalışıldığını açıkladı. Şimdi herkes sınır kaç olursa etkileri nasıl olur, bunun hesaplarını yapıyor.

Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar ile de böyle sıcak bir gündem maddesinin tartışıldığı hafta biraraya geldik ve hem sektörü hem Renault'yu konuştuk:

2013'te sektör büyümesinde çok hızlı bir girişten sonra eylülde ilk defa düşüş geldi, yıl nasıl kapanır?

2013 yılının özelliği model yılı olması. Bu sene ocak ve şubat geçen yıla göre daha iyi geçti, sebebi yeni model yılı olduğu için.

O yüzden pazar artışla başladı, yılın ilk yarısını geçen yılın yüzde 15 üzerinde büyümeyle tamamladık.

Sonra doğal olarak hepimizin beklediği daha yavaşlama bir trende girdik. Ama yine de yıl sonunu 800 binlerin üzerinde kapatacağımızı öngörüyoruz. Eylül ayında bir önemli makroekonomik gelişme yaşadık, ağustostan itibaren başlayan dövizin değerlenmesi fiyat artışları olarak yansıdı.

Bu da satışları düşürdü. Eylül ayında geçen yılın eylülüne göre yüzde 2 düşüş yaşadık. Bu yıl ilk defa oldu bu. İlk yarıdaki artışın ikinci yarıda devam etmeyeceğini aşağı yukarı öngörüyorduk. Bu döviz etkisi biraz daha sürer.

Ekim ayında 10 günlük bir tatil var zaten. O da bir durgunluk nedeni. Kasım ve aralıkta yılın son ayları olduğu için hareketlilik bekliyoruz. Stokların eritilmesi, yıl sonu hedeflerinin tutturulması için cazip kampanyalar olacaktır.

Taksit sınırında en çok konuşulan olasılık 36 ay. Sektörde satışların ne kadarı 36 aydan fazla taksitle gerçekleşiyor?

Sektörde kredi vade ortalaması 37 aydır. 24-35 ay vade kullanım oranı yüzde 34 seviyelerinde. 36-48 ay vade kullanım oranı ise yüzde 67.5.

Taksit sınırı satışları nasıl etkiler?

Taksit sabitleme konusunun 2013 planlarını etkileyeceğini sanmıyorum, ancak yüksek karşılıklardan ötürü sermaye artırımına zorlanacak finans kuruluşları kendiliklerinden kredileri kısma yoluna gidebilirler.

Sektörün ikinci yarısındaki duraklama trendi hızlanır mı?

Yavaşlama trendi bayram sonrasına kadar devam edebilir. Ancak 2013 yılının genelinin öngördüğümüz gibi tamamlanmasını bekliyoruz, olumsuz bir etki beklemiyoruz.

Ayrıca yıl sonunda avantajlı kampanyalar olur, dolayısıyla herhangi bir olumsuz etki olacağını sanmam.

23 BİN KM'Yİ 900 TL'YE GİTTİM

Elektrikli araç kullanan Aybar, "23 bin kilometre için 900 TL para ödedim. Benzinli olsaydı 10 bini aşardı" diyor.

Elektrikli araç kullanıyorsunuz, maliyet hesabınız nasıl?

Ben 1 seneden fazladır elektrikli otomobil kullanıyorum. Tek şarjda 160 kilometreye kadar gidiyorsunuz zaten. Şehirlerde kullanımda otomobillerin yüzde 87'si zaten 60 kilometrenin altında mesafe yapıyor.

Yani şehir içindeyseniz hiç sıkıntı yok. Sabah şarjdan çekin, istediğiniz gibi kullanın. Arıza yok, bakım yok. Bu otomobillerin fiyatı eşdeğer bir otomobilin fiyatı kadar. ÖTV'si yüzde 3, motorlu taşıtlar vergisi yok, hiç masrafı yok.

Ben kendim 23 bin kilometreyi geçmişim, 900 liralık elektrik faturası ödemişim. Normal araçla gitseydim muhtemelen 10 bin liranın üzerinde yakıt masrafı olurdu.

Şarj ünitesi masraflı mı?

Şarj ünitesini herkes büyük bir şey zannediyor, küçük bir koltuk kadar ünite. En sofistikesinin bile maliyeti bin-2 bin Euro. Bunları otoparklarda yaygınlaştırdığınız zaman herkes alışılacaktır. Bütün mesele bunun bir ihtiyaç olduğunu anlatabilmek.

Türkiye'de satış rakamı kaça ulaştı?

İstediğimiz trendde gidiyor, çok büyük rakam zaten hemen beklemiyorduk. İlk yıl 250 satışı yakaladık, bunun yarısından fazlası kamu alımıdır. Ankara'da 20 tane, Konya'da 12 tane var. Pek çok belediye bunu tercih ediyor.

Twizy diye 4 tekerlekli çok sevimli bir aracı lanse edeceğiz, bu araç bildiğiniz topraklı prizi kullanıyor şarj için. 100 kilometre gidebiliyorsunuz. Avrupa'da 6 bin 900-7 bin Euro ile başlıyor.

SATIŞLARIN YARISI BANKA KREDİSİYLE GERÇEKLEŞİYOR

Otomobillerin ne kadar nakit ne kadarı krediyle alınıyor?

Toplam satın almaların yüzde 52-53'ü banka kredisiyle oluyor. Buna filolar da dahil. Perakendeye baktığınızda bu oran yüzde 70'lerin üzerine çıkıyor. Henüz daha nakit olarak alım yapacak kadar ciddi bir tasarruf yok.

Otomobil fiyatları çok arttı, benzin fiyatı da öyle, otomobil satışları hala nasıl bu kadar artıyor?

İki temel neden var. Türkiye ekonomik büyüme içinde olduğu için alım gücü arttı. İkincisi de faizlerin düşmesi etkili oldu. Bizim insanımız şuna bakıyor: aylık taksidini ödeyebiliyor muyum? Buna da 2 yıllık öngörüyle bakıyor.

2 yıl boyunca ben bu taksidi öderim diye düşünüyorsa araba alıyor. Otomobil sahiplenme oranı da düşük, daha alınacak yol var.

İTHAL ORANI EN FAZLA %70'E KADAR İNEBİLİR

Sektörde ithal oranı yüzde 78'e çıkarak rekor kırdı, daha da fazla çıkar mı?

Önce bir nedenine bakmak lazım. Otomotivde çok uzun süredir sıfırdan yatırım yok. Oysa Türkiye'nin daha fazla çeşide ihtiyacı var. Türkiye'de satılan 500 çeşit kasa var, Türkiye'de üretilen ve burada satılanların oranı ise yüzde 2'ler düzeyinde.

Yeni markaları cezbetmek zorundayız. Ben ithal oranının daha fazla artmayacağını umuyorum. Çünkü Türkiye'de bazı yeni modellerin üretimi başladı. Bunlar da pazarda kendine pay bulacaktır. Bu durum da yüzde 78'i aşağıya çekecektir, ama yüzde 70'in altına düşecek bir ortam yok.

DACİA 7'NCİLİĞE OTURDU

Dacia çok hızlı bir çıkış yakaladı, pazar payınız kaç?

Bize Renault Mais olarak geçen yıla göre pazar payımızı yüzde 1.2 artırdık, bu da yeni modellerimizin sayesinde oldu. Dacia da çok güzel serpildi büyüdü. Bugün her 10 Dacia'dan 7'sinin yaşı 1'in altında. Yani çok yeni arabalar.

Çok iyi satış performansı yakaladı, yüzde 4.4 pay aldı pazardan, en çok satılan 10 marka arasında 7'nci oldu. Bu kadar büyük bir çıkış yapabilen sektörde örnek yoktur.