Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Otomobil Lüks Otomobiller İngiliz asilzadesi Rolls Royce'un Almanlaşma hikâyesi (Fatih Altaylı HT pazar) - Otomobil Haberleri
        1

        Pazarlamacı Rolls ile mühendis Royce’un isimlerini yan yana koyarak yarattığı efsane Rolls Royce’un hikâyesinin son perdesini anlatacağım sadece. Son ve hayli eğlenceli bölümünü...

        2

        Aslında hikâye hayli eski. Taa 1906’da başlıyor. Pazarlamacı Rolls ile mühendis Royce’un isimlerini yana yana koyarak otomobil üretmeleriyle... Ama size bugün hikâyenin tamamını anlatmak gibi bir niyetim yok. Son perdesini anlatacağım sadece. Son ve hayli eğlenceli bölümünü... İngilizlerin efsanevi otomobil markası Rolls Royce 1971’de büyük bir finansal krize girince İngiliz devleti Rolls Royce’u “devletleştirmek” zorunda kaldı. Hem otomobil hem de uçak motoru üretimi yapan firmanın tamamını...

        3

        9 yıl sonraysa İngiliz uçak üreticisi Vickers, Rolls Royce’u satın aldı. Ancak Vickers’ın elinde de Rolls Royce çok başarılı olamadı. Önce, en büyük rakibi İngiliz lüks otomobil üreticisi Bentley ile aynı çatının altında birleşti. Rolls Royce-Bentley Motors olarak yoluna devam etti. Ancak dünya otomobil sektörünün gelişmelerine ayak uyduramayınca ve sınırlı sayıdaki üretimiyle rekabete dâhil olamayınca, sonunda Rolls Royce-Bentley Motors da havlu attı.

        4

        Vickers, 1998’de her iki markayı da satmaya karar verdi. Ortalıkta tek alıcı var gibi duruyordu. Alman otomobil devi BMW. Bavyeralı firma, zaten uzunca bir süreden beri Rolls Royce-Bentley’e motor ve diğer parçaları sağladığı için, firmanın BMW tarafından satın alınacağına kesin gözüyle bakılıyordu.

        5

        Fiyat bile belliydi. 320 milyon sterlin. Ancak son anda devreye bir başka Alman, Volkswagen girdi. Ve 430 milyon sterlin ödeyerek Rolls Royce-Bentley Motor Cars’ı satın alıverdi. Anlaşmada Bentley’in tüm hakları, Rolls Royce’un meşhur amblemi, Spirit of Ecstasy’nin ve Rolls Royce’un alameti farikası ön ızgarasının kullanım hakları ve tüm fabrikaları yer alıyordu.

        6

        Ancak asıl rezalet, bu satın almanın ardından ortaya çıktı. Rolls Royce markası ve RR logosu bir başka firmada, Rolls Royce PLC, yani Rolls Royce uçak motorlarını üreten firmadaydı. Ve bu firma, RR logosunu ve Rolls Royce markasını uzun zamandır işbirliği içinde olduğu BMW’ye 40 milyon sterlin karşılığında satmıştı.

        7

        KRALİÇE DE ALMAN ASILLI
        Rolls Royce iki parçaydı ve Volkswagen’de büyük bir şok vardı. Anlaşmayı hazırlayan avukatlar grubu da şaşkındı. Ardından BMW ile Volkswagen arasında görüşmeler başladı.

        8

        Sonunda Volkswagen, Rolls Royce ile ilgili haklarını BMW’ye satmayı kabul etti. Bentley, Alman Volkswagen’in; Rolls Royce ise Alman BMW’nindi artık. İngilizlerin otomobil endüstrisindeki iki gurur markası, artık İngiliz asıllı Alman’dı. Ancak bunu çok da garip bulmayın. Bu iki ülke arasındaki “Soyluluk” alışverişi yeni ve alışılmadık bir şey değil. İngiltere Kraliçesi’nin de aslında Alman asıllı olduğunu unutmayın.

        9

        LORD’UN ARAZİSİNE GÖRÜNMEYEN FABRİKA
        BMW, Rolls Royce’un yeni sahibiydi ama ortada bir sorun vardı. Eldeki tek şey marka idi. Ne bir fabrika vardı ne de bir tesis. BMW, Rolls Royce için bir fabrika kurma arayışına girdi. En uygun yer İngiltere’nin güneyindeki Sussex bölgesiydi. Hem Southampton Limanı’na yakındı -büyük bölümü ihraç edilecek ve pek çok parçası Almanya’dan gelecek otomobil için önemliydi- hem de bölgede otomobille ilgili çok önemli festivaller yapılıyordu.

        10

        BAHÇEDEKİ YARIŞ PİSTİ
        BMW, Sussex bölgesinde inanılmaz büyüklükte arazileri olan Lord March’ın kapısını çaldı. Lord March, Goodwood House adlı şatosunda oturan büyük bir emlak devi, bir İngiliz soylusuydu. Ancak sanayiden nefret ediyordu. BMW, Lord March’ın otomobillere olan tutkusunu kullandı. Çünkü Lord March, her yıl Goodwood’daki evinde iki büyük otomobil etkinliği düzenliyor, dünyanın en iyi otomobil yarışçıları, jet sosyete ve otomobil koleksiyoncuları Goodwood’a gelerek bu iki otomobil şenliğine katılıyordu. Lord March’ın evinin bahçesinde bir de otomobil yarış pisti vardı.

        11

        BMW, Lord March’tan fabrikası için arazi istedi. Lord önce kabul etmedi. Sonra bir şartla “Olur” dedi. Evinden baktığı zaman fabrika binasını görmeyecekti ve fabrika binasından duman çıkmayacaktı. Zor bir şarttı. Çünkü March’ın şatosu bütün arazisine hâkim bir noktadaydı. BMW kabul etti. Ve March’ın şatosuna birkaç mil mesafede bir tepenin ardına fabrikayı kurmaya başladı. Fabrika görünmesin diye tepenin içine dev bir çukur açıldı ve fabrika bu çukura kuruldu. Fabrikanın çatısı ise toprakla kaplandı ve üzerine çim ekildi.

        12

        İLK ÇİZİM İNGİLİZ PUB’INDA
        Bir yandan fabrika yapılırken, bir yandan da BMW’nin üreteceği ilk Rolls Royce için çalışmalar başladı. Kesinlikle 12 silindirli olacaktı. Kesinlikle Rolls Royce’un geçmişinden izler taşıyacaktı. Kesinlikle çok özel olacaktı. Herkes otomobilin BMW dizayn stüdyolarında çizileceğini düşünüyordu. Ancak BMW öyle yapmadı. Daha ortada bir fabrika olmadığı halde ekipler Sussex’e gitti ve bir pub’da, yanlış okumadınız bir İngiliz pub’ında çalışmaya başladı. BMW’ye göre İngiliz otomobili İngiltere’de çizilmeli, İngiliz ruhuna uygun olmalıydı.

        13

        BMW kontrolündeki Rolls Royce’un müthiş geri dönüşünü başlatan Phantom, böyle ortaya çıktı. 2003’te piyasaya çıktığı anda büyük beğeni kazanırken, Rolls Royce’un yerle bir olmuş itibarını da yeniden kazandırdı. Satışlar hızla artmaya başladı. İlk yıl 300 otomobilden, geçen yıl 3 bin 500 otomobile kadar yükseldi. Tabii bunda Phantom’un ardından çıkan Phantom Dropead Coupe (kabriyo), Phantom Coupe, uzun şasili Phantom, Ghost ve geçen yıl piyasaya çıkan Wraith modellerine olan talep de çok etkili.

        14

        Rolls Royce, bu yılın ilk 3 aylık satışlarında Wraith’in de etkisiyle yüzde 20’lik bir artış yakalamış durumda ve bu yıl 4 binin üzerinde otomobil satacaklar. Ancak bu satış miktarını daha da artırmak gibi bir niyetleri yok. Herkeste bir Rolls Royce olması felsefelerine uygun bir şey değil. Tam aksine otomobili zor erişilen bir ürün olarak korumak istiyorlar.

        15

        EN BÜYÜK PAZAR ÇİN VE ABD
        Tüm otomobiller gibi Rolls Royce’un da en büyük pazarı ABD. Çin’in büyük bir pazar olarak devreye girmesiyle birlikte satışlardaki oranı yüzde 30’a düşmüş olsa da en büyük pazar hâlâ ABD. İkinci sırada ise Çin var. Çin Rolls Royce satın almada ABD’lilere her yıl biraz daha yaklaşıyor. Bunu takip eden pazar ise Avrupa. Avrupa’daki satışların yarıya yakını ise İngiltere’de. Ortadoğu’da da satış rakamları oransal olarak hayli iyi görünüyor.

        16

        ISMARLAMANIN SONU YOK
        Rolls Royce’un “Ismarlama” bölüm başkanı Gavin Hartley ile ısmarlama otomobil üzerine uzun uzun sohbet ettik. Gavin’e göre Rolls Royce’da ısmarlama otomobilin sınırı yok. Her şeyi yapabiliyorlar. Bir müşteri rujunun renginde bir otomobil istemiş. Chanel’den ruju almışlar ve aynı rengi üretmişler. Bir diğeri ise atının. En sevdiği şarabın renginde otomobil isteyen bile olmuş. Otomobilin dash board’ını pırlantalarla kaplatan bile var. Yüzlerce renk ve kalitede deri seçeneği, yine yüzlerce farklı ahşap seçeneği var. Bu arada otomobilin iç tavanına yapılan çok hoş bir uygulama var Rolls Royce’da. Fiber optik kablolarla yapılan gökyüzü benzeri bir aydınlatma.

        17

        1600 minik delikten, fiber optik vasıtasıyla iletilen ışık, tavanı gökyüzü gibi yapıyor. İlginç “Ismarlama” isteklerinden biri de bu tavan için gelmiş. Bir kadın, doğduğu günün gökyüzü haritasını tavana yaptırmak istemiş. Falcısından aldığı haritayı Rolls Royce’a vermiş ve onlar da bunu tavana uygulamış. Hem de yıldızların parlaklık derecelerine bile sadık kalarak. Gavin Hartley “Rolls Royce’un en büyük gelir kalemi ısmarlama otomobil. Eğer herkes standart otomobil satın alsa para kazanmamız mümkün değil. Kâr ettiğimiz tek yer ısmarlama” diyor.

        18

        Ben ise Gavin’e “Gördüklerimin çoğu çok çirkin. Özellikle Çinli ve Ortadoğulu müşteriler, güzelim otomobili mahvedecek şeyler istemiş. Bunlara ‘Hayır’ diyemiyor musunuz?” diyorum.

        19

        Gavin’in cevabı özlü: “Biz müşterilerimizin zevkini yargılama makamı değiliz. Haklısın bazılarını ben de garip buluyorum ama belki onlar da benim zevkimi garip buluyorlardır. Kültürel bir şey bu. Her kültür farklı bir zevke sahip” diyor ve üzerine son derece çirkin dragon motifleri işlenmiş bir Çin siparişinin fotoğraflarını gösteriyor. Ben de bambaşka bir şey soruyorum Gavin’e.

        20

        “Eskiden, daha doğrusu 20. yüzyılın başında, başta Rolls Royce olmak üzere bütün iyi üreticiler, otomobilin sadece şasi ve motoruna yürüyen aşamasını yapar, gövdeyi ise müşteri karoseri firmalarına kendi zevkine göre yaptırırdı. Ismarlamada o noktaya gelebilir misiniz? Çünkü ‘özel’ dediğiniz zaman en özeli dışarıdan da farklı görünen bir gövdeye sahip olmak değil mi?” Gavin “Haklısın. Dediğin gibi eskiden durum buymuş. Ama şimdi çok zor. Çok fazla denetim, çok fazla güvenlik unsuru, homologasyon gibi şartlar var. Olur mu? Olabilir. Ama zor görünüyor. Üzerinde çalışmaya değer yine de” diyor.

        21

        TÜRKİYE BEKLENENDEN İYİ
        Rolls Royce, Türkiye’ye önce Borusan Otomotiv’le geldi. Ancak bu bir distribütörlük değil daha çok “Satış temsilciliği” benzeri bir gelişti. Zaten çok kısa sürdü ve Borusan, Rolls Royce’dan vazgeçti. Ardından Rolls Royce Türkiye için yeni bir “distribütör” aramaya başladı. Pek çok talip vardı. Ancak küçük bir firma aradan sıyrıldı. Royal Motors. Yıllardır Türkiye’ye lüks ve özellikle de lüks spor otomobil ithal eden Royal Motors, distribütörlüğü kaptı.

        22

        Royal Motors’un sahibi Artuğ Aysal’a o günlerde “’Nasıl becerdin bu işi?” diye sorduğumda, “Vallahi abi biz de şaşırdık. Anlaşılan otomobil aşkımızı iyi anlatmışız. Onca milyarlık firmanın arasından sıyrılıp biz aldık” demişti. Rolls Royce, Türkiye’deki operasyonundan son derece memnun. “Artuğ umduğumuzdan çok daha iyi bir performans sergiliyor. Piyasayı ve lüks otomobil müşterisini o kadar iyi tanıyor ki, keşke her ülkede bir Artuğ bulsak” diyorlar. Geçen yıl hedeflerinin üzerine çıkmış satışları. Bu yıl daha da iyi bir performans bekliyorlar Türkiye’den.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ