Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Güncel "En yükseğe çıkan, en hızlı giden öne geçecek" | Son dakika haberleri

        Son yaşanan sıcak gelişmeden yola çıkarsak; Karadeniz’den gelen İHA (belki de SİHA) Kastamonu hattını izleyerek Çankırı-Elmadağ arasında uygun ve emniyetli bir bölgede radar tespiti üzerine havalanan F-16’larımız tarafından vurularak düşürüldü. Mermiyle değil, füzeyle vurulduğu için parçalanan insansız hava aracının menşei henüz tespit edilemedi.

        Karadeniz’den gelen bu tanımsız İHA’nın Ankara’ya bu kadar yaklaşabilmesi ve giderilmesi gereken birçok soru işareti orta yerde dururken; Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TBMM’de bu İHA ile ilgili soru üzerine şunları söyledi: "Konuyla ilgili Milli Savunma Bakanımız ile biraz önce görüştüm. Karadeniz üzerinden hava sahamıza girmek üzereyken takibe alındı. Uygun bir ortamda F-16'larımız tarafından düşürüldü. Küçük bir cihaz. Çok küçük parçalara ayrıldı F-16 tarafından vurulunca. Bu parçalarda da hangi ülkeye ait olduğuna dair bir iz bulunamadı ama bu parçalarla ilgili incelemenin devam ettiği bizlere ifade edildi.”

        REKLAM

        RUS S-400’LERİ, F-35 VE ÇELİK KUBBE

        Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rusya’nın Türkiye’ye sattığı ve şu anda Türkiye’nin envanterinde bulunan S-400’lerin Avrupa Birliği üzerinden Ukrayna’ya yerleştirilmesi ile ilgili tartışmalar üzerine şunları söyledi: “Birkaç yıl önce biz, dünyanın en modern ve en iyilerinden biri olan S-400 hava savunma sistemlerini, Türkiye’ye teslim ettik. Ve Türkiye Cumhuriyeti Batının ve özellikle ABD’nin hoşnutsuzluğuna rağmen bu sistemleri satın aldı. ABD, Ankara’nın F-35 savaş uçaklarını satın alma ilgisini bilerek bu uçakların teslimatını, S-400 sistemlerinden vazgeçmesi şartına bağladı. Aniden açıklandı ki AB, Türkiye’den S-400 almaya karar verdi. Veya bu S-400’leri alıp Ukrayna’ya göndermesini teklif etti. Kimse Türkiye’nin bir alıcı olarak Rusya Federasyonu ile anlaşmadan böyle bir adım atmama yükümlülüğünü dikkate almıyor. Böylece belki Türkiye’ye Amerikan F-35 uçaklarının yolunu açmış oluyorlar.”

        Lavrov, uluslararası alanda havada verilen mücadeleyi de aslında bir anlamda özetlemiş oldu. Son gelişmeler S-400’lerin sadece bir jeopolitik tercih olmadığını, aynı zamanda hayati derecede bir varlık-yokluk mücadelesi olduğunu ortaya koydu. Türkiye’nin geliştirmeye başladığı ancak henüz tam manasıyla devreye girmemiş olan Çelik Kubbe’nin, şu anda kendi kategorisinde dünyanın en iyisi olan S-400’lerle desteklenip katmanlaştırılması ile Türkiye’ye ne gibi üstünlükler ve avantajlar sağlayacağı da ortada.

        Türkiye’nin bir NATO üyesi olarak yüzünün NATO’ya, ABD’ye ve Batı’ya dönük olmasını kimse eleştiremez ancak teknolojik silahlar ve savunma sistemleri üzerinden disipline edilmek istenmesine de kimse razı gelmez. O yüzden hava savunmasının olmazsa olmazı savaş jeti konusunda yüzünü Eurofighter Typhoon’a çevirdi. Bu arada bunların yanında F-16’lar, F-35’ler, kendi geliştirdiğimiz İHA ve SİHA’larımız, insansız uçaklarımız ve çok güçlü bir hava savunma sisteminin de olmasına da kimse itiraz etmez.

        REKLAM

        Türkiye’nin güçlü bir hava savunma sistemi ve savaş uçağına ihtiyacı var. Bunun için yerli imkân ve kabiliyetler de dahil, dış tedarik de dahil ne gerekiyorsa yapılacak. Bundan sonraki mücadele sahası ağırlıklı olarak gökyüzünde olacak. En yükseğe çıkan, en hızlı giden, uydu-radar izleme, tespit ve gözetleme işini en iyi yapan ve bunu stratejiye dönüştüren öne geçecek, hatta kazanacak.

        MİLLİ GÜVENLİK SİYASETİ

        Türkiye’nin Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde (MGSB), komşularımızdan İran’ın balistik füze tehdidi de yer alıyor. Balistik füze üretimi konusunda bölge ülkeleri arasında önemli mesafe kat etmiş olan İran’ın füzelerinin menzilinin 2200 km’yi bulduğu belirtiliyor.

        Bununla birlikte İran’ın uzun menzilli füzelerinin hedeflerin vurulması açısından hassasiyet oranı konusunda şüpheler bulunuyor. İran yakın zamanda yaptığı açıklamada ilk kez hipersonik füze de geliştirdiğini duyurdu. Nükleer programı da göz önüne alındığında İran’ın balistik füzeleri için nükleer başlık üretmesi halinde bu durumun Türkiye ve bölge ülkeleri açısından büyük tehdit oluşturabileceği değerlendiriliyor. İsabet hassasiyeti yüksek olmayabilecek bu füzelerin kazara ya da bilinçli bir şekilde ülkemiz topraklarına düşmesi ihtimali, Türkiye’nin etkili bir hava savunma sisteminin kurulup işletilmesi açısından hayati önem taşıyor.

        REKLAM

        İran’ın savunmada caydırıcılık konusunda yürüttüğü bu faaliyetlerin bir süre sonra bölgede daha pervasız hareket etmesine neden olabileceği ve ABD ile arasındaki gerilimin tırmanabileceği değerlendiriliyor. Böyle bir durumun gerçekleşmesini önlemek amacıyla ABD’nin İran’a muhtemel müdahalelerinin ise kontrolsüz göç, iç savaş, bölgedeki Türklerin durumu ve enerji arz güvenliği gibi pek çok konuda Türkiye’yi de tehdit edecek şekilde sonuçlar doğurabileceği değerlendirilebilir.

        Bölgemizdeki tehditler sadece balistik füzeleriyle sınırlı değil. Yeni nesil silah sistemleri de ülkemiz için tehdit oluşturuyor. Yunanistan’ın adaları silahlandırması, İsrail’in Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon arama-tarama faaliyetleri, Türkiye’nin bu faaliyetlerinin engellenmek istenmesi, Karadeniz’deki istikrarsızlık, Rusya-Ukrayna savaşı, NATO’nun ve AB’nin Karadeniz’e, Ege’ye ve Akdeniz’e yoğun ilgisi, Yunanistan’ın ABD ve Fransa gibi ülkeler tarafından askeri üslerle ve silah sistemleri ile desteklenmesi, Suriye’de istikrarın tesis edilmesi ve yönetimin şekillenmesi, PKK/YPG/SDG gibi taşeron örgütlerle Türkiye’nin güneyden çevrelenmek istenmesi, İsrail’in Suriye’ye girmiş olması… Bütün bunlar Türkiye’nin ne tür tehditlerle ve sınamalarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor.

        REKLAM

        YUNANİSTAN’IN AMAÇLARI

        ABD’nin Yunanistan’da halihazırda deniz ve hava üsleri ile birçok askeri üste kullanım hakkı bulunmaktadır. Ülkesinde ABD’ye açtığı alanın karşılığında Yunan makamları ABD’den, Türkiye’nin atabileceği muhtemel bir adım karşılında caydırıcı rol oynamasını ve gerekirse Yunanistan’ın yanında yer almasını talep ediyor. ABD’yi yetkililer ise iki ülke arasında artan askeri işbirliğinin Türkiye’ye karşı olmadığını her fırsatta dile getirirken, diğer yandan Yunanistan’ın Ege’deki GKRY’nin Doğu Akdeniz’deki haklarının ihlal edilemez olduğunu vurguluyorlar.

        Savunma İşbirliği Anlaşması’nın yenilenmesiyle birlikte, ABD’nin Yunanistan üslerindeki askeri varlığı kuvvetlendirilmiş, ortak tatbikatların sayısı ve kapsamı genişletilmiş, Yunan Ordusu’na Amerikan araç ve teçhizatı hibe edilmiş ve Amerikan donanmasının Yunan limanlarında görünürlüğü artmıştır. Yunanistan, Türkiye’ye karşı ittifak içinde olduğu bölge ülkeleri ile askeri işbirliği kapsamında egemenliği altında bulunan gayri askeri statüdeki adalarda ana teması Türkiye ile savaş senaryoları olan tatbikatlar gerçekleştirmeye devam ediyor. İşte bunun için Türkiye, etkili bir hava vurucu gücüne, aynı zamanda etkili ve caydırıcı hava savunma sistemine ihtiyaç duymaktadır.

        LAZER SİLAHLARI

        Elektromanyetik darbe (Electromagnetic Pulse-EMP) çok kısa bir zaman aralığında gerçekleşene bir elektromanyetik enerji boşalımıdır. Bu enerji boşalımının doğal sebepleri olabileceği gibi sahip olunan kaynaklar ve imkânlar dâhilinde suni olarak da oluşturulabiliyor. Şiddetine ve mesafeye göre değişmekle birlikte bu türden bir enerji boşalımı; elektronik cihazlarda, iletişim ağında ve elektrik ağında kalıcı veya geçici tahribatlara sebep olabiliyor. Suni EMP kaynakları arasında bulunan yüksek irtifa nükleer elektromanyetik darbe silahı (High Altitude Nuclear Electromagnetic Pulse-HEMP) en önemli tehditlerden biridir.

        REKLAM

        Amerikan Askeri Teknik Bilgi Merkezi (Defense Technical İnformation Center-DTIC) tarafından hazırlanan “China: EMP Threat” başlıklı raporda Çin’in superEMP tipinden silahlara sahip olduğu, muhtemel bir çatışma durumunda silahı ABD üzerinde kullanmanın planlarını yaptığı ve bu tip bir silahı Tayvan üzerinde kullanmayı planladığı iddia ediliyor. Bu tip bir silahın kullanıldığı ülkenin elektrik ve iletişim ağlarında büyük tahribatlara yol açması mümkün. Aynı raporda Çin’in sahip olduğu superEMP tipinden silahların, hipersonik füzelere monte edip kullanabileceği gibi dünya çevresinde uygun bir yörüngeye oturtabileceği ve ihtiyaç duyduğunda kullanabileceğine dair bilgiler mevcut.

        “Russia: EMP Threat” başlıklı raporda Sovyetler Birliği’nin yüksek irtifa nükleer elektromanyetik darbe (HEMP) kavramını ABD’den yıllar önce keşfettiği, 1962’de “Nuklear Test 184” isimli termonükleer testi Kazakistan üzerinde denediği, testin etkilerinin patlama noktasında 1900 km yarıçaplı bir dairenin kaplayacağı bir alanda görülebileceği ifade edilmiştir. Bu testin, etki alanındaki transformatörleri, jeneratörleri, iletişim ağını, her türlü elektronik ekipmanı devre dışı bıraktığı belirtiliyor. Rusya’nın superEMP tipinden silahlara sahip olduğu ve Rusya’nın bu silahı Çin gibi hipersonik füzelere monte edip kullanabilme, dünya çevresinde uygun bir yörüngeye yerleştirme veya ihtiyaç duyduğunda kullanabilme kapasitesine sahip olduğu belirtiliyor.

        Bu tipten silahların elektrik altyapısına ve iletişim ağına vereceği zararın yanında ülke için önemli olabilecek elektronik donanıma büyük hasarlar vereceği aşikardır. Bahse konu silahların etkilerine maruz kalındığı takdirde elektronik ortamda tutulan önemli verilerin kaybı söz konusu olabiliyor ve bu veriler geri döndürülemiyor.

        REKLAM

        NNEMA SİLAHLAR

        Nükleer olmayan EMP silahlarının (NNEMA) literatürde öne çıkan bir tehdit olduğu görülüyor. ABD Hava Kuvvetleri’ne bağlı Hava Kuvvetleri Araştırma Laboratuvarı (Air Force Research Laboratory-AFRL) tarafından geliştirilen THOR (Tactical High-Power Operational Responder) yüksek enerjili lazer (mikrodalga) teknolojisiyle hava araçlarını hedef alabiliyor. Bire bir aynı niteliklere sahip olmasa da Roketsan’ın geliştirdiği ALKA da THOR’a benzer bir çalışma prensibine sahip.

        Boeing ve AFRL tarafından geliştirilen yüksek güçlü mikrodalga füzesi CHAMP’ın (High Powered Microwave Advanced Missile Project) testlerinin başarılı bir şekilde yapıldığı Boeing tarafından 22 Ekim 2012’de resmi web sitesi üzerinden duyuruldu. Söz konusu füze, hedef aldığı bölgedeki teçhizatın elektronik bileşenlerini bozup cihazları devre dışı bırakıyor. 2022’de CHAMP’ın geliştirilmiş versiyonu olan HİJENKS’in testlerinin yapıldığı duyuruldu.

        Rusya’nın NNEMP silahları konusunda batılı devletlerin çok ilerisinde olduğu, Rusya’nın geliştirdiği silahların menzilinin 10-20 km arasında olduğu, Batılı devletlerin sahip olduğu silahların menzillerinin 1 km mesafeyle sınırlı olduğu, Rusya’nın NNEMP silahlarını, superEMP tipi silahlardan daha etkili bir şekilde kullanabileceği ifade ediliyor. Rusya’nın bu silahları sensörleri sayesinde elektrik iletim hatlarını takip edebilen insansız hava araçlarına monte edip kullanabileceği ifade ediliyor. Böyle bir silahla güç kontrol merkezleri ile güçlü trafo merkezlerinin vurulabileceği ve bu durumun elektrik altyapısı için büyük bir tehdit olduğu belirtiliyor.

        REKLAM

        DOĞAL EMP KAYNAKLARI

        Doğal kaynaklar arasında bulunan güneş fırtınaları (Coronal Mass Ejection) önemli bir tehdittir. Jeomanyetik fırtına, güneş lekeleriyle ilişkili olan ve yüklü parçacık atımlarıdır. Yüklü parçacıklar dünyanın manyetik alanıyla etkileşime girerek manyetik alanda anormal salınımlar oluşturur. Manyetik fırtınalar, şiddetlerine göre elektrik olmakta ve radyo sinyallerini bozabilmektedir. Haberleşme uydularının hasar görmesi halinde özellikle uçaklar ve gemiler için son derece önemli olan seyrüsefer sisteminin de hasar görmesi kuvvetle muhtemeldir.

        ÇELİK KUBBE

        Türkiye’nin düzenli askeri kuvvetleri arasında yer alan hava kuvvetlerinin güçlendirilmesi, yerli ve millileştirilmesi, dışa bağımlılıktan kurtarılması, çeşitlendirilmesi ve caydırıcı hale getirilmesi Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde, ulusal güvenlik parametreleri arasında yer alıyor... Hava Kuvvetleri’nin gücü dünyanın herhangi bir yerindeki hedefleri herhangi bir zamanda vurma yeteneği sayesinde benzersiz bir asimetrik avantaj sağlıyor. Aynı zamanda harekât ortamının bir bölümünde veya harekât ortamının tümünde hava üstünlüğünü güvence altına almak ve sürdürmek için yeni nesil uçakların (işlevsel yüksek hazırlık oranlarına sahip, uzun menzilli, ateş ve manevra gücü yüksek, düşük görünürlü ve üstün tasarım özelliklerine sahip) envantere dâhil edilmesi, yeterli sayıda nitelikli pilot eğitimi, bakım kapasitesi ve lojistik imkanların etkinliği güvenilir ve sürdürülebilir bir gücün gerekleri arasında yer alıyor.

        REKLAM

        Uçakları ve diğer tehditleri hedeflemeyi ve yok etmeyi amaçlayan silahlar ile füze sistemlerini ve hava araçlarına müdahale etmek için kullanılabilecek sinyal bozucuları içeren kara konuşlu hava savunma sistemleri, uzun süre belirli bir yerde konuşlandırılabilen, yalnızca bir tehdit yaklaştığında aktif hale getirilebilen, deniz ortamlarında bulunan gemilere de monte edilebilen, nispeten daha düşük maliyetli, son derece yüksek kapsama seviyelerine ulaşan; kısa, orta ve uzun menzilli sistemlerin bir birleşimi olduğu için geniş çapta konuşlandırılarak hava konuşlu sistemleri destekler.

        Kara konuşlu hava savunma sistemleri içerisindeki uzun ve orta menzilli sistemler geniş alanları koruyabilmekle birlikte, yüksek maliyet (satın alma, bakım ve ateşleme) konuşlanma (düşük hareket kabiliyeti, yeniden aktif hale getirme gibi) ve radar gölgesi (havadan ve uydu gözetleme yoluyla) gibi dezavantajları olduğu için; çeviklik, ekonomiklik ve hızlı dağıtım gibi güçlü yönlere sahip olan kısa menzilli sistemler tarafından hava hududundaki boşlukların doldurulması gerekiyor.

        Hava gücünün caydırıcılık derecesi kara ve hava konuşlu sistemlerin uyum içerisinde kullanımıyla doğru orantılıdır. Türk hava gücü, çoğunlukla uçak ve ateş gücü bakımından ABD ile iş birliği halinde. Son F-16 uçak alımı, sistem modernizasyonu, teçhizat ve mühimmat temini anlaşması da dikkate alındığında meselenin boyutu net olarak ortaya çıkıyor. Rusya’dan S-400’lerin temini de bu kapsamda ayrıca değerlendirilebilir. Türkiye’yi bağımlılıktan çıkarma amacıyla milli İHA, SİHA, TİHA, SOM gibi silah sistemlerinin geliştirilmesi çok önemli. Bunun yanında alçak ve orta irtifa hava savunması kapsamında; Atılgan, Zıpkın, Korkut, Gökdeniz ve Hisar gibi sistemler ile Siper ve Tayfun gibi uzun menzilli füzeler marifetiyle kara konuşlu hava savunma sistemlerinin güçlendirilmesi de büyük önem taşıyor.

        Uzay ve siber uzay alanında etkin bir güç olabilmek için dünyadaki gelişmeleri takip edilerek milli çapta ar-ge çalışmalarının yürütülmesi ve elde edilen verelerin taktik ve stratejik seviyede kullanılması hava gücüne önemli katkı sağlayacaktır. Bu nedenle çok katmanlı entegre hava savunma sitemi, harp elektroniği ve radar tespit sistemlerinin geliştirilmesi büyük önem taşıyor. Dışa bağımlılıktan uzak, çağın gereklerine ayak uydurabilen ve hasım ülkelerin yeteneklerini rahatlıkla ortadan kaldırabilen çözümler üretebilecek bir harp sanayinin teşkili ve desteklenmesi önem taşıyor. Aynı zamanda bu amaca yönelik sanayi teşebbüslerinin ürünlerinin ülkenin hava gücüne entegre edilerek kullanılmasının Türkiye’yi jeopolitik rekabetin kayda değer aktörlerinden biri konumuna yükselteceği şüphe götürmez bir gerçektir.

        TRAKYA’DAN HOPA’YA FIRLATILDI

        Türkiye’nin ihtiyacı olan hava savunma sistemlerini geliştirme ve devreye alma konusunda kısa zaman önce çok önemli gelişmeler yaşandı. Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde kurulan Hisar Test Merkezi, hafta ortasında uzun menzilli hava ve füze savunma sistemi olan HİSAR-U’yu test etti. Siper adı verilen sistem, 800 km’lik radar hattında Karadeniz’in bir ucundan diğer ucuna; Trakya’dan Hopa’ya doğru fırlatıldı ve belirlenmiş olan bir hava hedefini başarıyla imha etti. HİSAR-U’nun 3-5 yıl içinde envantere alınması planlanıyor.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ