Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Yargı Malatya'daki darbe kalkışması davasında ikinci gün

        Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili tutuklanan aralarında dönemin 2'nci Ordu Komutanı Adem Huduti, 2'nci Ordu Kurmay Başkanı Avni Angun'un da bulunduğu 76 sanığın yargılandığı davanın ikinci gün oturumu başladı.

        Malatya'daki Kalkışma Davası'nda dönemin 2'nci Ordu Komutanı Huduti, 2'nci Ordu Kurmay Başkanı Angun, 7'nci Ana Jet Üs Komutanı Emin Ayık, 2'nci Ordu Harekat Destek Yarbaşkanı Zeki Karataş, 2'nci Ordu İdari Kurmay Yarbaşkanı Mustafa Serdar Sevgili, meslekten ihraç edilen 2'nci Ordu'da görevli Ersin Yıldırım ile subay, astsubayların da bulunduğu 28'i tutuklu 76 sanık için duruşmanın yapıldığı Yakınca Spor Salonu çevresinde yoğun güvenlik önlemi alındı.

        Jandarmanın öncü araçları eşliğinde cezaevi araçlarıyla spor salonuna kelepçeli getirilen Huduti ve Angun ile 19 tutuklu sanık, jandarma eşliğinde salona alındı. Diğer tutuklular ise SEGBİS üzerinden duruşmaya bağlandı.

        Dün 3 er ve 1 onbaşının ifade verdiği duruşmada bugün Adem Huduti'nin savunma yapması bekleniyor.

        BAŞBAKANLIK MÜDAHİL

        Duruşmada avukatların isteği doğrultusunda önce karacılar sonra havacıların savunmasının alınması kararlaştırıldı.

        Başbakanlık Hukuk Hizmetleri Başkanlığı'nca davaya müdahil olma talebinde bulunuldu. Mahkeme Başkanı Vedat Koç, Başbakanlık Hukuk Hizmetleri Başkanlığı'nın davaya müdahil olma talebine ilişkin dilekçenin mahkemeye sunulduğunu bildirdi. Koç, "Suçtan zarar görme talebi dikkati alınarak" müdahillik talebinin oy birliğiyle kabul edildiğini belirtti.

        Eski 2'nci Ordu Komutanı Adem Huduti'nin duruşma salonuna getirilirken, ayakkabılarında bağcık olmadığı dikkat çekti.
        Eski 2'nci Ordu Komutanı Adem Huduti'nin duruşma salonuna getirilirken, ayakkabılarında bağcık olmadığı dikkat çekti.

        ONBAŞI ALİ GÖKTAŞ: YARBAYI AYAKLARINDAN VURDUM

        Tutuksuz yargılanan Onbaşı Ali Göktaş, Trabzon'dan SEGBİS sistemiyle bağlanarak ifade verdi.

        Göktaş, koğuşta oldukları sırada saat 08.30 sıralarında bir Başçavuş'un ‘daha güvenli olacağını söyleyerek' kendilerini emniyet muhafaza koğuşuna götürdüğünü anlatarak, "Bir süre burada bekledik. İsmini İbrahim Dede oluğunu öğrendiğim Binbaşı bize silahlanmamızı söyledi. Hatta ‘Ordu Komutanını almaya geldiler. Komutanımızı vermeyeceğimiz' dedi. Bunun üzerine silahlandık. Doldur, boşalta gittik. Orada bana şarjör verdiler" dedi.

        Çatışmalar devam ederken, Altay Kışlası'ndan izinsiz çıkan ve darbe girişimine destek vermek için 2'nci Ordu Karargahı'na giden ZPT'nin duvara çarptığını gördüğünü ifade eden Göktaş, şunları söyledi:

        "ZPT'nin duvarına çarptığını gördüm. Bir asker ZPT'den dışarı doğru sağa sola ateş ediyordu, korktum. Sonra ZPT'den ateş eden şahıs dışarı atladı ve ateş etmeye devam etti. Bu sırada İbrahim Dede Binbaşı da bana 5-10 metrelik mesafedeydi ve çatışmalar devam ediyordu. Ben, ZPT'den inen şahsa durmasını söyledim ancak o sağa sola ateş etmeye devam etti. Karşı konferans salonunun orada polisler vardı, oraya doğru da ateş etti ben kendimi yere attım. Yeniden şahsa durmasını söyledim ama orada duran park hakindeki araçların lastiklerine ateş ettim. Ateş edersem bu şahsın korkacağını düşündüm ama bu şahıs durmayınca ayaklarına doğru 2-3 el ateş ettim, ayaklarından vurdum. Sonradan ZPT'den çıkan bu şahsın Altay Kışlasından Yarbay (Yarbay Ahmet Üçbudak) olduğunu söylediler."

        'İÇERİ KİM GİRERSE VURUN, EMRİ VERİLDİ'

        Göktaş, tutuklu Binbaşı İbrahim Dede'nin kendilerine "polis, jandarma, sivil kim içeri girerse vurun" emrini verdiğini ileri sürerek, "İçeriden ve dışarıdan ateş sesleri geliyordu. Ateş yoğunlaşınca ben sürünerek birliğe doğru ilerledim yanımda er arkadaşlarımız ile Binbaşı İbrahim Dede vardı. Kapalı olan kapıyı kırarak, karargah binasına girdik. Orada Serdar Paşa ve Zeki Paşa ile karşılaştık, ellerinde silah vardı. Binbaşı İbrahim Dede ile aralarında bir konuşma geçti. Binbaşı, bizi ‘bu kata yerleştireceğini ve kim gelirse vurun' emrini verdi. Oraya doğru gelen ya da ateş olan olmadı. Biz de kimseye ateş etmedik" dedi.

        "TEL ÖRGÜDEN BABANIZ GEÇSE VURUN"

        Tutuksuz er Ömer Faruk Hezer, Binbaşı İbrahim Dede'nin ‘tel örgüden asker, polis, sivil, halk, hatta babanız olursa olsun kim girerse grisin vurun' şeklinde emir verdiğini iddia etti.

        Hezer, ifadesinde şunları anlattı:

        "Koğuşa doğru ilerlerken ismini bilmediğim bir er, ‘bomba yüklü bir tankın kışlaya saldıracağını' söyledi. Mevzilenmiştik, kışlanın dışından içeriye bir tank girdi ve çatışma sesleri yükseldi. Tankın önüne doğru bir el ateş ettim. Bize, ‘dışarıdan kim gelirse gelsin ateş edin' emri verildiği için ateş ettim. ‘Ateş etmeyin' diye emir alsaydım ateş etmezdim. Öğlen saatlerine doğru Üsteğmen Hüseyin Çakıcı yanımıza gelerek ‘ne yapmak istediğimizi' sordu, bizde ‘teslim olmak' istediğimizi söyleyince, ‘Tamam' dedi. Daha sonra toplu olarak teslim olduk."

        Kendisine ve arkadaşlarına emrin sorgulanmayacağının öğretildiğini ifade eden Hezer, "Bize ‘dışarıdan Ordu Komutanımızı almaya gelecekler, ölsek de Ordu Komutanımızı teslim etmeyeceğiz' dediler. Ben ve arkadaşlarım bize verilen emri sorgulanmayacağı nedeniyle yerine getirdik" dedi.

        "ATEŞ EDEMEYECEĞİMİ SÖYLEYİNCE AYAKLARIMA DOĞRU ATEŞ ETTİ"

        Onbaşı Emre Uçar, darbe girişimi esnasında öldürülen darbeci Binbaşı Fatih Kılınç'ın ‘ateş et' emrine karşı çıktığı için ayaklarının önüne 2 kez ateş ettiğini söyledi.

        Uçar, "03.00-04.00 sıralarında Üsteğmen Hüseyin Çakıcı'nın sesini duydum, ‘kıyafetlerinizi giyin, aşağı inin' sesini duydum. Aşağı indik Fatih Kılınç Binbaşı vardı, ‘mühimmatlarımızı alıp AMM'ye (Ani Müdahale Mangası) geçmemizi' söyledi. Mühimmat aldık, AMM'ye geçtik. AMM'ye yakın sağ tarafından otoparka yerleştirdik, bir müddet otoparkta bekledik. Fatih Kılınç, ‘içeriye sivil, asker, polis, vatandaş kim gelirse gelsin vurun, kimseyi kışlaya sokmayın' şeklinde söyledi. Bu emirler üzerine ‘ağabeyimin polis olduğunu ateş edemeyeceğimi söyledim' ayaklarımın önüne doğru 2 kez ateş etti. Bunun üzerine havaya doğru 2 kez ateş ettim" ifadesini kaydetti.

        Kışlanın duvarına bir tankın çarptığını ve tankın üzerinde Yarbay Ahmet Üçbudak'ı gördüğünü kaydeden Uçar, şunları söyledi:

        "Dışarıdan tankın geldiğini gördüm. O esnada çatışma yoğundu. Çok ateş geliyordu, ben iki ateş arasındaydım. Tankın üzerinde birini gördüm, tankın duvara vurduğunu gördüm. Tankın birinin kışla içerisine atladığını ve tankın üzerinden kışlanın dışına doğru ateş ettiğini gördüm. Tank duvara vurdu, yarısı içeri girdi, yarısı dışarda kaldı. Bir kişi atladı ve içeri girdi 7-8 adım attıktan sonra yerde olduğunu gördüm, kanlar akıyordu, yaralandığını anladım. Bu şahsa en yakın durumda bendim, kim olduğunu sordum, ‘Ahmet Üçbudak ve Yarbay' olduğunu söyledi. Arkamızda İbrahim Dede'yi gördüm. Dede'ye seslendim bu şahsın kim olduğunu söyledim. Bana ‘gitmememi ve orada kalmamı' söyledi. Hatta ‘kim gelirse gelsin vurun' dedi. Hem içeriden hem dışarından ateş ediliyordu. Yaralı Yarbay'ı kışlanın dışarına çıkarttık, polislere teslim olduk."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ