Habertürk yazarlarından BM Genel Kurulu değerlendirmesi
ABD'nin New York kentinde yapılan Birleşmiş Milletler 73. Genel Kurulu'na Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın açıklamaları damga vurdu. Trump'ın hedefinde Esad rejimi, İran ve Venezuela vardı. Erdoğan ise BM'nin yapısını eleştirerek başladığı konuşmasında sert mesajlar verdi. Habertürk yazarları Serdat Turgut ile Nihal Bengisu Karaca, BM Güvenlik Kurulu'nda iki liderin konuşmalarını kaleme aldı.
BM 73. Genel Kurulu, liderlerin birebir görüşmeleri ile dün Genel Kurul'da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump'ın dikkat çeken konuşmalarına sahne oldu. Habertürk yazarları Serdat Turgut ile Nihal Bengisu Karaca, Güvenlik Kurulu konuşmalarını kaleme aldı.
Serdar Turgut'un "Cumhurbaşkanı Erdoğan dünya sistemini değiştirecek bir çalışma yaptırıyor" başlıklı yazısı;
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın New York'a gelir gelmez direkt katıldığı Müslüman ülkelerden vatandaşların toplantısında"Beş dünyadan büyük değildir. BM Güvenlik Konseyi'nin düzeni adaletsizdir. Bunun değişmesi gerekir"dediğini daha önce yazmıştım.
Bir çalışma hazırlığı olduğunu hissediyordum nitekim sonunda bunu teyit de ettim.
Türkiye bu adaletsizlik konusunda sadece şikayet etmekle kalmayacak aynı zamanda bu sistemi değiştirmek için adımlar da atmaya hazırlanıyor.
DÜNYANIN İŞLEYİŞİ DEĞİŞECEK
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla hukukçular Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin işleyiş düzeninin değişmesine yol açacak bir çalışma yapıyorlar.
Sadece beş ülkenin dünyanın düzenini kontrol etmesine yol açan sistemi değiştirecek böylece dünya sisteminin işleyişini yeniden kuracak bir çalışma yapılması talimatını verdi Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Buna göre'anayasamızın değiştirilemeyecek maddeleri'var ya Güvenlik Konseyi de kendi var oluşunu sağlayan yasanın bunun gibi değiştirilemez olduğunu düşünüyor.
OysaCumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla yasaları inceleyen hukukçular bir yasal boşluk (legal loophole) keşfetmek üzereler.
Buna göre Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, eğer isterse, Güvenlik Konseyi'nin çalışma biçimini düzenleyen yasada değişikliğe gidebiliyormuş.
Hukuki incelme henüz tamamlanmadı. Eğer üzerinde hemfikir olunan bir sonuca varılırsaTürkiye, Genel Kurul'a Güvenlilk Konseyi'nin yasasında değişiklik yapmak teklifiyle gidecek.
DÖNÜŞÜMLÜ SİSTEM
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kafasında Güvenlik Konseyi'nin sadece 5 tane asil üyeden oluşması değil bu yapının dönüşümlü olması fikri varmış.
Yani her ülke ne kadar küçük veya yeni kurulmuş olsa da zamanı geldiğinde Güvenlik Konseyi'nin bir üyesi olabilecekmiş.
Cumhurbaşkanı Erdoğan çok haklı olarak bunun dünyanın çok daha adil ve güzel olmasını sağlayacak bi sistem olacağını düşünüyor.
Bunları anlattıktan sonra başlığımı neden bu kadar iddialı attığımı anlamışınızdır umarım çünkü Türkiye’nin bu teklifi Genel Kurul'da kabul edildiği takdirdeİkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulmuş dünya düzeni baştan aşağıya değişmiş olacak; yeni bir dünya kurulacak.Bunun da mimarı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan tarihe geçecek.
Gördüğüm kadarıyla Genel Kurul'da ülkelerin büyük bölümünün Türkiye’ye yönelik büyük sempatileri var.Müslüman ülkeler zaten kendi doğal liderleri olarak Erdoğan’ı görüyorlardiğerleri de hakim güçlere karşı sağlam duruşu nedeniyle onun yanında olabiliyorlar.
Bu nedenle Türkiye değişiklik teklifyle geldiği zaman Genel Kurulu'un bunu kabul etmesinin büyük ihtimal olduğu söyleniyor.
BM GENEL KURULU, İKİ LİDER İKİ MESAJ
Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, dün BM 73. Genel Kurul görüşmesine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın damga vuran konuşmalarını"BM Genel Kurulu, iki lider iki mesaj" başlıklı yazısında kaleme aldı.
Birleşmiş Milletler’in 73. Genel Kurul görüşmeleri ilginç bir zıtlığa sahne oldu.
Erdoğan, Birleşmiş Milletler’i insanlığın adalet beklentisinin sözcüsü ve uygulayıcısı olma rolüne çağırırdı. Afrika dedi, Somali dedi, açlığa dikkat çekti; kaosa zemin hazırlayan terör oluşumlarına destek vermenin bedeli konusunda uyardı. BM’nin temsil düzeyi daha yüksek bir kuruluş olması gereğine vurgu yaptı. Ve şu ifadeleri kullandı: "Dünyanın her yerinde asgari bir huzur ve refah düzeyi oluşturamazsak, hiç kimsenin kendi sınırları içinde güvenle yaşamayı sürdüremeyeceğini bilmeliyiz."
Cümlenin içerdiği uyarı gayet açık: Kurduğun düzen zulme, umursamazlığa, benmerkezciliğe ya da etnosantrizme borçlu ise, o düzen sana da yuva olmaz.
Erdoğan BM’yi 'insanlık' adına küresel bir adalet ve fedakarlık bilincine/vizyonuna davet etmeye çalışırken Trump ne yaptı dersiniz?
BMGK'nın en etkin ülkelerinden biri olan ABD’nin başkanı Trump…
Kürsüye çıktı ve "Kusura bakmayın, dünya bir yana, ABD bir yana" mesajı verdi.
Son derece dar, sadece ABD’nin egemenlik haklarının korunmasına dayalı, ABD devletinin ticari menfaatlerinin garanti altına alınmasıyla övünen, serbest ticaret antlaşmalarını aşağılayan ve başka ülkelere ‘yağmacı’ muamelesi yapan bir konuşmaydı yaptığı.
BUSH'UN O ÜNLÜ MEYDAN OKUMASI GELDİ AKILLARA…
George W. Bush’un çok eleştirilen tehdit gibi teklifini; yani "Ya bizimlesiniz ya da teröristlerle berabersiniz" meydan okumasını andıran bir tını vardı Trump’ın diskurunda.
Bush’un aşırılığında 11 Eylül gibi devasa bir trajedi karşısında öfkenin kaçınılmazlığı gibi bir mazeretin etkisi vardı hiç değilse. Trump’a ne oluyordu?
Trump’ın mazereti yoktu. Kimse kusura bakmasın "Dış ticaret açığımız deve kadar olmuş, bizi söğüşlemişsiniz adiler" ithamı dışında hiçbir mazereti yok.
Dahası 'teklif' gibi görünen cümlelerinde bile, teklif yoktu, sadece 'ileti’ vardı.
O da aşağı yukarı şöyle bir şeydi: “Bizimle olsanız da, bizimle olmasanız da, 'biz' biziz ve siz, 'siz' olarak kalacaksınız. Küresel, herkes için iyi olabilecek ideal bir ortak vizyonun, niyetin ve planın olabileceğine inanmıyoruz. Öyle bir plan varsa bile pahalıdır, bizden size artık bir kuruş çalışmaz”
Küreselleşme doktrinini açıkça reddeden Trump, adına 'Amerikan Rüyası' denilen şirketin zararlı-yararlı tüm varlıkları adına konkordato ilan etti dün.