Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Fenerbahçe HTS Meclisi, Fenerbahçe'de yeni başlayan Ali Koç dönemini değerlendirdi - Fenerbahçe Haberleri

        Fenerbahçe’de yeni bir sayfa açıldı... 20 senelik bir iktidar yıkıldı, Ali Koç artık yeni başkan. Sayın Koç neden kazandı ve Sayın Yıldırım neden kaybetti? Ali Koç kendisine yüklenen beklentileri pratikte gerçekleştirebilecek mi? Dünya Kupası için artık geri sayıma geçildi. Hangi ülkeler kupaya yakın. Hangi oyuncular bu dev organizasyona damga vuracak?

        AZİZ YILDIRIM NEDEN KAYBETTİ?

        ALİ KOÇ NEDEN KAZANDI?

        DÜNYA KUPASI'NIN FAVORİSİ HANGİ TAKIM?

        SELÇUK TEPELİ: TEORİDE YA DA PRATİKTE

        Ali Koç, Fenerbahçe Başkanı olarak başarılı olur. Teoride de böyle pratikte de böyle. Muhtemelen yönetirken daha çok zorlanacağı şey kulübün para trafiği değil, taraftarın beklenti trafiğinde yaşanabilecek sıkışıklıklar olur. Geleceğe bakan, bu yönüyle genç ve idealist yöneticiler, hayallerini anlatarak ikna ettikleri insanların sabır yönünden ne fakir olduğunu görünce ilk şoku yaşarlar. Türkiye’de en çok bulunan şey hayal, en kıt olansa bunun için şart olan çalışma, ısrar ve sabırdır. Türkiye’nin kronik cari açığının altında yatan asıl sebep zaten hayaller ve gerçekler arasındaki kapanmayan açıktır. Bu durumu bilen, hayal edip gerçekleştirebilecek kimseler de bundan etkilenip bir süre sonra aşırı gerçekçi ama sıkıcı olmaya başlarlar. Bu olmamalı. Çünkü bütün ölçüleri, en sıra dışı olan belirler. Ali Koç’un sıra dışı hayalleri var. Bu nedenle ilgi çekici. Gerçekçi de görünüyor. Bu nedenle inandırıcı. Ve konu futbol... Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunun 5-6 yılda gerçekleşebilecek bir hedef olmadığını düşünüyor. İnsan kaynağındaki eksiklere vurgu yapıyor. Barcelona’nın 900 küsur milyon Euro’luk bütçesiyle kıyaslıyor. Altyapıdan futbolcu yetiştirmenin zorunlu ama uzun ve transferden bile pahalı bir yatırım olduğunu biliyor. Sürdürülebilir ve kalıcı başarılar için bir sistem, kültür ve ekol olmak gerektiğini söylüyor. Ama bir şeyi bilmiyor gibi... Biz bu oyunu biraz da hayal kurmak için seviyoruz. Bir oyunda bu kadar gerçekçi olacaksak, ondan giderek soğuyoruz. Böyle bir hayal, ona göre elden ne gelirse bir hazırlık, sahada da kan ter olan bir irade varsa, sonuca varamasak da o yola hastayız. Barcelona’nın 900 milyon Euro bütçesi var ama Şampiyonlar Ligi’nde Roma’nın 100 milyon Euro’luk bütçesine elendi. Finalde Liverpool’un son 5 yılda ikiye katlayarak ulaştığı 400 milyonluk bütçesi vardı. Futbol dünyasının da sıkılmamak için çok çok çok zengin ve çok çok çok başarılı 3-5 takım dışında yeni hikâyelere açlığı, ihtiyacı var. Birileri hayal ederse belki artık şu hikâye başlar.

        HALİL ÖZER: DEĞİŞİM ŞARTTI VE GERÇEKLEŞTİ

        Olması gereken oldu. Sayın Aziz Yıldırım ve yönetimi hem çok yıpranmış hem de inanılırlığını iyice kaybetmişti. Etkisi azalmış söylemlerinin hiçbir karşılığı kalmamıştı. Bu şartlarda devam etmesi olanaksızdı. Değişim şart olmuştu ve değişti. Aradaki oy farkı zaten her şeyi ortaya koyuyor, Aziz Bey hiç seçim çalışması yapmasa bile bu oyu zaten alırdı. Son yıllarda Alex ile başlayan Ersun Yanal, İsmail Kartal, Gökhan, Caner ve Aykut Kocaman’ın yeniden getirilmesi ile başlayan kırılmalar üst üste gelince bu durum ortaya çıktı. Ben kulüpteki hasarın sanılanın da üstünde olduğunu düşünüyorum. Sayın Ali Koç uzun vadede çok başarılı olacaktır. Kısa vadede ise yaraları tedavi etmeye çalışacaktır. Ancak yeni başkanın Aykut Kocaman işini uzatmaması gerekir. Hoca şu anda “loser” konumunda. “Winner” olması mümkün değil. Onunla devam edilmesi herkes için yıpratıcı olur.

        MERİÇ MÜLDÜR: BÖYLE BİR SONU HAK ETMEDİ

        Gerçekten de bir dip dalgası varmış ve bunu Aziz Yıldırım’ın ekibi dışında herkes görmüş. Dip dalgası ifadesini bugünlerde siyasiler bile kullanır oldu da ilk hisseden ve telaffuz eden Aram Markaroğlu’ydu. Seçim günü bile bazı yöneticiler kaybedeceklerini daha saat 11.00-12.00 gibi anlamıştı. Buna rağmen başkanın çalışma ekibi Aziz Yıldırım’a, “500 oyla öndeyiz, 2 bin farkla kazanırız başkanım” diyorlardı. Demek ki üyeleri iyi tanımamışlar, iyi analizler yapamamışlar. Ali Koç cephesi ise tam isabette bulundu. En az iki aydır ısrarla “Yüzde 70’e 30 oy oranıyla kazanacağız” diyorlardı. Yakından biliyorum ki; bu sözleri Ali Koç’un çalışma grubunda yer alan en yakın arkadaşlarımdan da duydum, açıkçası ben de inanmadım. Aziz Yıldırım taraftar yüzünden kaybetti. Kendi doğrularını uyguladı, sözlerinin arkasında durdu. Belli bir kesime asla taviz vermedi. Bu noktada da tek amacı F.Bahçe’nin menfaatiydi.

        Ancak taraftar gruplarıyla çatışması büyük sorun yarattı. Futbolda şampiyonluklar da gelmeyince sorunlar kartopu gibi büyüdü. Karşısında taraftarın sevgilisi Ali Koç gibi bir isim olması da ayrı bir handikaptı. Üyelerin samimiyetsizliği de bu sonu getirdi. Hiç seçim çalışması yapmasa, oturduğu yerde bu kadar oyu zaten alırdı. Aziz Yıldırım kendi ifadesiyle üyelerin yüzde 70’i ile temas kurdu. Büyük çoğunluğu yüz yüzeyken başkana destek verdi, seçim günü yüzünü döndü, sözünü tutmadı. Samimi olsalar başkan teşhisi koyar, belki de bu yarışa girmezdi. Böyle bir sonu ve sadece 3 kulüp çalışanının gözyaşları ile uğurlanmayı hak etmedi Aziz Yıldırım. Ali Koç mazbatasını bile 20 bin kişi önünde alıyorsa gerisini siz düşünün. Müthiş bir destekle göreve geldi. Taraftar tribüne geri döndü. Kombinelere inanılmaz ilgi olacak. Bu takım geçen sezon bile şampiyonluğu bir maçla kaçırdıysa bu sezonun en iddialı takımı olur. Tabii beklentiler çok yükseldi de futbol başka bir dünya. Şampiyonluklar sadece para pul ile gelmiyor. Kulübün sorunu da çok... Bugün teknik direktörün hala belli olmaması bile ciddi bir sorun.

        SERDAR ALİ ÇELİKLER: FENERBAHÇE ARTIK TARAFTARINDIR

        Ali Koç’un başkan olacağı net olarak belliydi. Çünkü alttan gelen değişim talepli dip dalga çok büyüktü. Bunu 2 kesim göremedi. Birincisi Aziz Bey, ikincisi medyamız. Her iki taraf da ağır bir darbe aldı. Açıkçası bu kadar çok fark da olmazdı ama Ali Bey’e bilhassa medyanın aldığı tavır, ‘mağdur’ algısı yarattı ve oy patlaması oldu. Bu aynı zamanda Fenerbahçe’nin kendi içindeki en büyük eksikliği; demokrasiyi transfer ettiği bir seçim oldu. Fenerbahçe artık tam anlamıyla taraftarın olmuştur. 3 Temmuz’da kemikleşen ve ülkenin en büyük sivil toplum örgütü olduğunun bilincine varan bu büyük topluluk bu kez “benim” diyen eski başkanını sandığa gömdü. Yarın Ali Koç da “benim” derse onun da aynı sonu yaşayacağından kimsenin şüphesi olmasın.

        FAİK ÇETİNER: DRAMATİK SONU TERCİH ETTİ

        Aziz Yıldırım, etrafında yıllarca dolaştırdığı sahte dostları ve ona her şartta biat eden yönetici arkadaşlarının yüzünden seçimi kaybetti. Fenerbahçe taraftarının inanılmaz desteğini zaman içinde kaybetti. İnsanlara adeta savaş açtı. 20 yıllık bir dönemi sona erdiren Ali Koç ise yola sevgiyle çıktı. Güler yüzü, pozitif elektriği, şeffaflık ve kavgasız bir hayat vadedişi F.Bahçeliler’e yetti de arttı. 3 yıllık bir krediyle de işe başlayacak. Müthiş taraftar desteği en büyük avantajı olacak. Başarılı olur mu, mutlaka olacaktır. Kısacası; Aziz Yıldırım ölümsüzleşmek yerine dramatik bir sonu tercih etti. Ancak bu onun ne yaptığı hizmetleri unutturur ne de F.Bahçe’den silinmesine yol açar.

        İBRAHİM YILDIZ: KEŞKE KENDİSİ BIRAKSAYDI

        Aziz Yıldırım’ın 20 yıllık “efsane başkan” dönemini yine kendisi bitirdi. Yaklaşık bir sezon boyunca Ali Koç’u başkan görmek isteyen taraftarın büyük baskısı kongreye yansıdı. Aslında bu taraftarın dipten gelen dalga gibi sonucu belirlemesiydi. Farklı sonuç, yorgun Aziz Yıldırım’a olan güvenin bittiğini gösterdi. Keşke zamanında kendisi koltuğu bıraksaydı. Toplumun her kesiminde oluşan büyük sevgi yumağı Koç’a başkanlık yolunu açtı... İyi yetişmiş, geniş bir çevresi ve ağırlığı olan Ali Koç olaya daha sistematik ve profesyonelce bakacaktır.

        ATİLLA TÜRKER: FARKIN DAHA FAZLA OLMASINI BEKLİYORDUM

        Ali Koç dünyanın her kulübünde başkanlık yapabilecek özelliklere sahip. Seçimdeki oy farkının daha fazla olmasını bekliyordum. Ali Koç’un aldığı 16 bin oya değil, Aziz Yıldırım için verilen oylara şaşırmak lazım. Koltuğun gerçek hakkını verebilecek bir isim iş başına geldi. Koç, F.Bahçe’nin ve ülke futbolunun çağdaş yüzü olarak önemli icraatlara imza atabilir.

        BÜLENT YAVUZ: KOÇ'UN BAŞARILI OLMAMASI İÇİN BİR SEBEP YOK

        20 yıl başkanlık Aziz Yıldırım’ı çok yordu. 3 Temmuz, Aziz başkanın makus talihiydi. Kıl payı şampiyonluklar kaybetti. Çok yakın arkadaşlarından uzaklaştı. Taraftarla arasına “kara kedi” girdi. Yirmi yıl yıprattı. Çok büyük işler de yaptı. Güle güle gitsin, yolu açık olsun. Ali Koç’un başarılı olmaması için bir sebep göremiyorum.

        BİZ YOKSAK TADI DA YOK

        SELÇUK TEPELİ: EN GENÇ, EN PAHALI FRANSA

        Değerli meslektaşım, eski yazarım Simon Kuper, “Dünya kupaları futbolla aslında çok az ilgilidir. Kupa, daha çok, birkaç karakterin bize hayat boyu eşlik edeceği sürüp giden bir hikâyeye benzer” der. Daha evvel de “Futbol asla sadece futbol değildir” demişti bilirsiniz. Bu nedenle, Dünya Kupası’ndan zaten futbola dair büyük bir beklentim yoktur. O günleri kupa fikstürüne göre hesaplar, yıllar sonra anlatabileceğim hikâyeler bakarım. Uzaklardan gelen bu egzotik takımların dört yılda bir karşılaşması, bir karnaval, bir bayram hissi yaratır. İnsan, ortalama bir ömür boyu kaç dünya kupasına tanıklık edip anlatacak kadar hatırlar ki; 15 mi? Kaçı geçti gitti? Kuper bir yazısında, “Mesele şu ki” diyordu, “bazı futbolcuları tekrar görmek insanı rahatlatıyor.” Gerçekten öyle. Ona göre genelde her kupada kendini tekrarlayan şey, takımlar ve onların kendine has özellikleridir. Örneğin bahtsız İngiliz takımının, fazla heyecanlı bir milletin beklentilerini sonsuza dek boşa çıkardığını görürüz... İngiltere’den bu yıl da fazlasını beklemem, ama turnuvanın en genç 3 takımından biri. Yine de ani patlamalarla toplu hücum oynatan hınzır teknik direktörleri belki fark yaratır. Diğer en genç yaş ortalaması Nijerya ve Fransa’da. Ama Maviler (Les Bleus) başka bir istatistikle bu gençliği birleştiriyor: Turnuvanın en pahalı kadrosu da Fransa. Yani hem en genç hem de en değerli... Arjantin ise 2018 Dünya Kupası’nın en yaşlısı. Ama bu durum futbolcularda “artık tarihe geçecek bir başarı için son şans” hissine dönüşürse, farklı bir Arjantin izleyebiliriz. Favorilerse hep olduğu gibi Brezilya ve Almanya’dır. Ve Gary Lineker’in futbol tarifini hatırlarsak sonuçta Almanya kazanır.

        HALİL ÖZER: PORTEKİZ'İ BİR KENARA YAZIN

        Ben bu kez Messi’li Arjantin’in kupaya uzanma şansının yüksek olduğunu düşünüyorum. Tabii ki Almanya favoriler arasında. Portekiz’i ise bir kenara mutlaka yazın. Ve herkesin gözü seyircisi ile birlikte kesinlikle İzlanda’nın üstünde olacak. Brezilya’dan fazla umudum yok.

        Bunlar tahminlerim. Ancak her zaman Almanya’nın yanındayım. Çocukluğumdan beri uzun beyaz çoraplıları bir futbolsever olarak destekledim. Rusya’nın hiçbir şansı yok. Ve diyorum ki keşke biz de olsaydık. Maçlar başladığında Türkiye’nin eksikliğini daha fazla hissedeceğiz. Buna neden olanlar yani Milli Takım’ı kaosa sokan isimlerin de kim oldukları belli! Konuyu bir daha açmanın anlamı yok, umarım vicdan azabı duyuyorlardır!..

        MERİÇ MÜLDÜR: TANGOCULAR'DAN BEKLENTİM YÜKSEK

        Tadına doyum olmayacak bir futbol karnavalı umuyorum, bekliyorum. Tabii ki doğal favoriler var. Almanya ve İspanya gibi, Brezilya gibi. Bu üçüne nispeten biraz daha az şans verilen Fransa gibi. Ama gönlümden geçen hiçbiri değil. Bir sürpriz çıksın istiyorum. En azından çeyrek finalde, yarı finalde hiç kimsenin favori göstermediği takımları izlemek istiyorum. Arjantin’in bu kez otoriteleri yanıltmasını arzu ediyorum. Rusya vizesini son anda alan Tangocular’dan beklentim yüksek açıkçası. Elbette kupada başarılı olmanın yanında bu şölende yer alabilmek de önemli. Rusya-Suudi Arabistan açılış maçında ben de Moskova’da olacağım. Gönül isterdi ki Türkiye’de oralarda olsun, bu futbol şölenin ortağı olsun, hatta kupaya damga vursun. Meksika 7. kez Dünya Kupası’nda, Suudi Arabistan bile orada ama bizler yine televizyon başında! İnsanın içi acıyor. Bu kadar para harcıyoruz, pasta bu denli büyümüş, çılgınca bir futbol tutkumuz var ama yine izleyiciyiz. Marka değeri diye tutturmuş gidiyoruz da futbolda bir arpa boyu ilerleyemiyoruz.

        SERDAR ALİ ÇELİKLER: BELÇİKA SÜRPRİZ YAPABİLECEK BİR TAKIM

        Açıkçası çok bir şey beklemiyorum bu turnuvadan. Bir şekilde heyecanı olmadı ya da yansıtılamadı. Genellikle Dünya Kupaları yeni sistemlerin yeni fikirlerin ortaya çıktığı fuarlar gibidir. Bu turnuvada yeni bir fikir çarpıcı bir yenilik görebileceğimizi sanmıyorum. Umarım yanılırım. Favorim takımların ise Fransa ve Arjantin. Bu iki takımın kadroları çok iyi ve formda. Almanya ve İspanya da elbette doğal favorilerden. Değişik ve sempatik ama Avrupai bir kadro ile gelen Brezilya’yı da merak ediyorum. Belçika ise sürpriz yapabilecek takım.

        ATİLLA TÜRKER: FAVORİ TAKIMLARIN GÜCÜ, ÜÇ AŞAĞI BEŞ YUKARI AYNI

        Çok renkli bir şampiyona yaşayacağız. Favori takımların gücü, üç aşağı beş yukarı aynı. Bahis oranlarına baktığımızda da buna görebiliyoruz. Her zaman olduğu gibi Brezilya ve Almanya yine ön plana çıkıyor. Fransa, İspanya ve Arjantin’i de bu kulvarda değerlendirmek gerekir. En merak edilen hususların başında Messi, Ronaldo ve Neymar’ın performansı geliyor. Özellikle Messi ve Neymar’ın performansı turnuvanın kaderini doğrudan belirleyebilir. Mohammed Salah’ı da unutmamak lazım. Gözler Messi, Ronaldo ve Neymar kadar Salah’da da olacak. Belçika sürprize en yakın takım. Kolombiya ve Uruguay’ı da bir kenara yazalım. Özellikle Uruguay; Muslera, Suarez ve Cavani gibi yıldızlarıyla şampiyonaya çok farklı bir damga vurabilir.

        BÜLENT YAVUZ: FRANSA'YI ŞANSLI GÖRÜYORUM

        Türkiye, Dünya Kupası’nda olmayınca benim için seyretmesi çok da heyecanlı olmuyor. 32 ülke yarışacak. Amerika kıtasından 8, Afrika kıtasından 5 ve Avrupa kıtasından 14 ülke kıyasıya mücadele edecek. Kupaların gediklileri; Brezilya-Almanya-İspanya hemen hemen herkesin favorileri... Bu turnuvada da bahis oranları ilk 3 sırayı vermiş. Rusya’daki şampiyonada sürpriz olur mu? Olsun artık. Yeni ülkeler çıksın. Demirbaş takımların hegemonyasına son versin istiyorum. Kimler başarabilir. Fransa-Avusturya-Portekiz ve Kolombiya takımları ateş gibiler. İngiltere’yi de söylemek istiyorum ama iyi başlayıp kötü bitiriyorlar. Uruguay olabilir mi? Bakalım ne olacak? Benim şampiyon adayım Fransa’dır. Kupaya damga vuracak kaliteli oyuncular ise çok. Messi ve Ronaldo’yu biliyoruz. James Rodrigues, Neymar, Dembele ve iyileşirse Salah kupanın kahramanları olurlar.

        FAİK ÇETİNER: DÜNYA KUPASI'NA İLGİ AZALDI

        Geçmiş yıllarda Dünya Kupası başlarken futbolseverleri inanılmaz bir heyecan sarardı. Futbolseverler tüm programlarını TV yayınlarına göre yapar ya da kupayı yerinde izlemeye giderlerdi. Futbolun son yıllarda beklenen düzeyde olmayışı, yeni yıldızların sahne almaması Dünya Kupası’na eski ilgiyi azalttı. Sağdan say Ronaldo, soldan say Messi. Biraz da Neymar. Geride ne var, tartışılır. Favoriler genelde aynı. Almanya, İspanya ve Fransa. İngiltere her zaman olduğu gibi yarı finali zor görür diyorum. Brezilya ve Arjantin şimdilik merak uyandıran takımlar. Sürprizler ise başta Portekiz olmak üzere; Belçika ve Avusturya diyorum. Rusya’da Zlatan İbrahimovic bile aranır. Ev sahibi Rusya’nın grupta çıkma şansı bile zayıf. Düşünün, turnuvanın en renkli takımı Hollanda bile yok. Kupaya ilgi bence grup maçlarından sonra artacaktır. En büyük beklentim ise Dünya Kupası’nda en azından yeni bir yıldızın doğuşunu bize müjdelenmesi

        İBRAHİM YILDIZ: BREZİLYA KESİN FİNALE KALIR

        Dünya Kupası’nda çok güzel maçlar izleyeceğimiz kesin. Her zaman olduğu gibi; Brezilya, Almanya, Fransa, İspanya ve Arjantin favori olarak görünüyor. Finali Almanya-Brezilya ya da Arjantin-Brezilya oynayabilir. Şampiyonluğa en yakın takım Almanya diyebiliriz. Disiplinin ötesinde, kazanma alışkanlığı Almanlar’ı daha şanslı yapıyor. Ev sahibi Rusya’yı en son Türkiye karşısında izledik. Favori takımların çok gerisinde. Çeyrek finale kalmaları bile sürpriz olur. Asıl sürpriz yapacak bir başka takım Belçika olabilir. Genç bir takım. Yıllardır büyük yatırımlar yapıyorlar. Yeni bir ekip kurdular. Ve ısrarla bu ekibi hazırladılar. Yıldız oyuncuları yok. Ancak takım oyunu oynayan müthiş bir sistem ekibi oluşturuldu. Bu turnuva bir anlamda “Yıldızlar mı, sistem mi?” sorusuna da yanıt verecek. Turnuvanın yıldız isimleri şimdiden belli diyebiliriz. Salah Neymar, Messi, Asensio, Timo Werner şampiyonaya damga vuracak futbolcular olacaktır.

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ