İbrahim Yıldız: Atamayana atarlar ya da golcü yok

Şampiyonlar Ligi’nde 5-6 net gol pozisyonu bulmak kolay değil. Rakip kim olursa olsun, bu düzeyde oynanan bir karşılaşma da buldun mu atacaksın…

Galatasaray, Porto deplasmanın da istediği sonucu alamadı ancak, oynadığı oyunun karşılığı bu skor olmamalıydı… Beraberliğe bile üzülecek bir maç ne yazık ki mağlubiyetle sonuçlandı…Yazık oldu demek doğru olur. Gerçekten, pozisyon sayılarına bakıldığında kazananın Sarı-Kırmızılılar olması gerekirdi. İyi bir santrfor işi çözebilirdi. Dün bu eksiklik çok net bir şekil de bir sorun olarak ortadaydı…Son vuruş eksikliği golü getirmedi. Tarihi bir skor alınabilecek bir karşılaşma basit bir savunma hatası sonucu kaybedildi…Ndiaye ve Emre Akbaba’nın yokluğu oyunu bir ölçüde etkiledi diyebiliriz. Bireysel özellikleri olan her iki futbolcunun dün akşam skora katkı yapması mümkündü…

İLK YARI 4 NET GOL POZİSYONU

Fatih Terim, Porto’yu büyük ölçüde çözmüştü. Topu rakibe bırakıp, kazanılan topları hızlı kullanmak istiyordu. Öyle de oldu. Öyle bir ilk 45 dakika oynandı ki, topla daha çok oynayan Porto pozisyona giremezken, Galatasaray 4 net gol vuruşunu değerlendiremedi… Bırakın Şampiyonlar Ligi, sıradan bir maçta bile bu kadar çok gol pozisyonu bulamazsınız…

Sinan, Nagatomo, Onyekuru karşı karşıya kaldıkları anda kötü vuruş yaptılar… Karşılarında Casillas gibi güçlü bir kalecinin olması belki dengelerini bozdu. Kabul edilebilir. Casillas, dün gerçekten iyi kurtarışlar yaptı. Ancak kaçırılan pozisyonlardan hiç değilse birini kaleye göndermek gerekirdi. Tek kelimeyle beceriksizlik diye açıklayabiliriz…

Herkesin şaşırdığı müthiş bir ilk yarı çıkaran Galatasaray, ikinci yarının başında öyle basit bir gol yedi ki, her şeyi bir anda tersine çevirdi… Savunma Marega’nın vuruşunu seyretti açıkçası…

İKİ KALECİ MAÇA DAMGA VURDU

Golcüler bulduklarını atamazken, kaleci Muslera’nın da hakkını teslim etmek gerekiyor. 3 net gollük kurtarışı unutulmamalı…

Aynı şekilde Porto’nun kalecisi Casillas da farkı önleyen bir başka isimdi. Tartışmasız maçın adamıydı. Bu gösterge bile, Galatasaray’ın nasıl üstün oynadığının en belirgin göstergesiydi…

Dün oynanan karşılaşmanın bir başka ayrıntısı, Galatasaray deplasman da nasıl bir sistemle oynayacağının da işaretini verdi. Pozisyon hazırlığı, araya atılan toplar, rakip arkasına koşular hep hazırlanmış, çalışılmış bir çabanın sonucuydu…

İkinci yarı, Belhanda daha öne çıkabilirdi. Taraftarın beklediği, kalitesini son ana kadar göstermeliydi. “Vurdum duymazlığını” herhalde Fatih Terim de görmüştür. Aldığı büyük paranın karşılığını veriyor mu ? Tartışılır…

SANTRFOR YOK

Maça damga vuracak bir forvetin olmayışı dün en büyük eksiklikti. Bir santrfor sorunu çok açık biçimde kendini gösteriyor. Şampiyonlar Ligi’nde oynayan bir takımın iyi bir golcüye sahip olması gerekiyor şüphesiz. Dün bunun eksikliği çok açık şekilde ortaya çıktı…Galatasaray yönetimi; herhalde Porto maçında sonra, neden Gomis’i gönderdik diye üzülmüşlerdir…

İngiliz hakem Michael Oliver, maçı iyi yönetti diyebiliriz. Ancak, Serdar’ın düşürüldüğü pozisyon penaltıydı. Bu pozisyonu kaçırdı. VAR (video yardımcı hakem) sistemi uygulansa, yüzde yüz penaltı kararı çıkardı…