Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Sinema Son dakika: İnternette seyredebileceğiniz en iyi 15 western filmi
        1

        KAHRAMANIN SONU (1962)
        (The Man Who Shot Liberty Valance)

        Senatör Ranse Stoddard (James Stewart) ve eşi Hallie (Vera Miles), Tom Doniphon’un (John Wayne) cenazesine katılmak üzere Washington’dan Shinbone adlı sınır kasabasına gelirler. Yerel gazetede çalışan Maxwell Scott, sıradan bir çiftçinin cenazesinin bir ABD senatörü için neden bu kadar önemli olduğunu merak edince Senatör Stoddard, ona 25 yıl öncesine giden hikâyesini anlatır. Her şey senatörün Liberty Valance (Lee Marvin) adlı bir adam ve çetesi tarafından soyulmasıyla başlar… Dorothy M. Johnson’ın kısa bir öyküsünden sinemaya uyarlanan film, klasik Amerikan westerninin en büyük ustalarından biri olarak gösterilen John Ford’un imzasını taşıyor. Eleştirmenlerin finalini gereksiz uzun bulduğu filmin İtalyan yönetmen Sergio Leone’nin en sevdiği Amerikan westernlerinden biri olduğunu belirtelim. (BeinConnect)

        2

        ÇILGINLARIN GÜNAHI (1963)
        (Hud)

        Modern zamanlarda geçen revizyonist bir western dramı… Texaslı Homer Bannon (Melvyn Douglas) dürüst ve çalışkan bir çiftçidir. Ancak şımarık, sorumsuz, kibirli, bencil ve alkolik oğlu Hud (Paul Newman) ile sorunları hiç bitmez… En büyük sorun, Hud’ın çevresindekilere verdiği zarardır… Daha önemlisi, Hud’ın ahlaksızlığının bazen onun işine yaramasıdır. Hollywood’da yenilikçi akımların henüz çok güçlenmediği bir dönemde başroldeki anti kahramanıyla seyircileri şaşırtan, eleştirmenler tarafından revizyonist western olarak nitelenen bir film… Martin Ritt’in yönettiği film, 7 dalda Oscar’a aday gösterilmiş ve en iyi kadın oyuncu (Patricia Neal), en iyi erkek oyuncu (Melvyn Douglas) ve en siyah beyaz görüntü (James Wong Howe) ödüllerini kazanmıştı. (BeinConnect)

        3

        EL DORADO (1966)

        Alkolle sorunları olan Şerif J.P. Harrah (Robert Mitchum), diğer çitçilerin suyunu çalan zorba bir çiftçi ve adamlarını engellemekte zorlanmaktadır. Eski arkadaşı silahşör Cole Thornton’dan (John Wayne) yardım ister… Genç kumarbaz Mississippi (James Caan) de bu zorlu savaşta onların yanında yer alır… Harry Brown’ın ‘The Stars in Their Courses’ adlı romanından Leigh Brackett’in uyarladığı, usta yönetmen Howard Hawks imzasını taşıyan, müziğiyle de tanınan ve hiç eskimeyen bir western klasiği. (BeinConnect)

        4

        DOSTUM SİLAHIMDIR (1967)
        (Will Penny)

        Gençliğini artık geride bırakan yalnız kovboy Will Penny (Charlton Heston), geniş bir alana yayılan bir sığır çiftliğinde iş bulur. Kalması için kendisine verilen dağ kulübesinde zor durumda kalan çaresiz bir anneyle oğlunun yaşadığını görünce ne yapacağını şaşırır. O soğuk günlerde onları dağda bırakmayı istemez ve havalar ısınıncaya kadar kulübeyi onlarla paylaşmaya karar verir. Üçü kısa sürede birbirlerine alışırlar ve aralarında güçlü bir bağ oluşur… Tom Gries’in yazıp yönettiği romantik western ‘Dostum Silahımdır’da Heston’ın yanı sıra Joan Hackett, Donald Pleasence, Ben Johnson ve Bruce Dern gibi isimler de rol alıyor. Heston’un en sevdiği filmlerinden biri olduğunu belirtelim. (BeinConnect)

        5

        BATIDA KAN VAR (1968)
        (Once Upon a Time in the West)

        Sergio Leone’nin ‘İyi, Kötü ve Çirkin’den sonra çektiği film, ‘spagetti westen’ türünün üç büyük başyapıtından biri olarak kabul edilir. Leone’nin hikâyesini Dario Argento ve Bernardo Bertolucci gibi İtalyan sinemasının önemli isimleriyle yazdığı, senaryosunu Sergio Donati ile oluşturduğu filmde kötü adamı Henry Fonda canlandırıyor. Diğer önemli rollerde Charles Bronson, Jason Robards ve Claudia Cardinale’i seyrediyoruz. Flagstone adlı bir Vahşi Batı kasabasında geçen film, tren yolu yapımı ve bölgenin su kaynaklarıyla ilgili sorunları bir intikam öyküsüyle birleştiriyor. Ennio Morricone’nin müzikleri, Tonino Delli Colli’nin görüntüleri ve unutulmaz sahneleriyle defalarca seyretsek de sıkılmadığımız westernlerden biri… (BeinConnect)

        6

        İZ PEŞİNDE (1969)
        (True Grit)

        Usta yönetmen Henry Hathaway imzalı klasik bir western… 1907 doğumlu John Wayne’e, 40 yılı aşkın oyunculuk hayatında ilk Oscar ödülünü kazandıran film olarak da bilinir. Charles Portis’in 1968 tarihli aynı adlı romanından Marguerite Roberts tarafından sinemaya uyarlanan film çok sevilmiş ve gişelerde başarılı olmuştu. John Wayne, aynı karakteri 1975’de ‘Rooster Cogburn’ adlı filmde bir kez daha canlandırmıştı. Babasının intikamını almak için Rooster’ı tutan genç kızı 18 yaşındaki Kim Darby, Texas Ranger’ı La Boeuf’ü ise Glen Campbell oynamıştı… Coen Kardeşler’in aynı romandan yaptığı ‘İz Peşinde’ (True Grit) ile karşılaştırmak için seyredilebilir. Coen’lerin yorumu kuşkusuz daha modern, gerçekçi ve karanlık… Ama gösterime girdiğinde bu ilk uyarlamanın da en az Coen kardeşlerin filmi kadar olumlu eleştiriler aldığını belirtelim. (BeinConnect)

        7

        İZ PEŞİNDE (2010)
        (True Grit)

        Charles Portis’in romanı, 41 yıl sonra Coen'ler tarafından bir kez daha sinemaya uyarlandı ve ABD'de son yılların en çok seyirci toplayan westernlerinden biri oldu... 14 yaşındaki Mattie (Hailee Steinfeld), belalarla dolu uğursuz erkekler dünyasının ortasına dalıp, babasını öldüren kanun kaçağından intikamını almak ister. Yardım istediği kişi, mesleğinde uzatmaları oynayan alkolik kanun adamı Rooster Cogburn'dür (Jeff Bridges). Mattie'nin “Sende ‘gerçek cesaret’ (true grit) var” diye gaza getirdiği Cogburn'un tuttuğunu kopartan eski usul kahramanlardan çok farkı yok... Dolayısıyla, klasik bir western seyrediyoruz. Filmin yönetmenleri Joel ve Ethan Coen westerne bir dekor olarak bakmadan, gerçekçi olmaya çalışarak, gereksiz süsleme yapmadan çekmişler filmi. Görüntü yönetmeni Roger Deakins türün klişe manzaralarına, sıkça kullanılan ışıkları ve renklerine pek bulaşmadan, sade ve gerçekçi bir sinematografiyle çıkıyor karşımıza. 10 dalda Oscar’a aday olsa da ödül töreninden eli boş dönmüştü. (BeinConnect–Netflix)

        8

        ZİNCİRSİZ (2012)
        (Django Unchained)

        Yönetmen Quentin Tarantino’nun kendi western fantezisini yaratmasına vesile olan klasik bir intikam öyküsü... İç Savaş'tan iki yıl önce köleliğin hüküm sürdüğü ABD'nin güney eyaletlerindeyiz... Silahşör köle Django (Jamie Foxx), ödül avcısı Schultz (Christoph Walts) ile birlikte, kaybettiği eşi Broomhilda’yı (Kerry Washington) arıyor. Sonlara doğru Leonardo DiCaprio'nun da “sahneye çıktığı” ve tüm oyuncuların iyi yazılmış diyalogların keyfini çıkararak oynadığı film, gelmiş geçmiş en kanlı western'lerden biri... Tarantino, western kalıplarının içinde kendi “Tarantinesk” dünyasını kuruyor ve ırkçı, kötü beyazlara haddini bildirerek seyircileri mutlu etmeyi ihmal etmiyor. (Netflix)

        9

        YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN VAHŞİ BATI (2014)
        (A Million Ways To Die in the West)

        Komedyen kişiliğiyle tanınan Seth MacFarlane’in yazıp yönettiği ve başrolünü oynadığı film bir western komedisi. Ama çocuklara göre bir film olmadığını hemen belirtelim. Westernin bildik, tanıdık bütün görsel unsurlarını, klişelerini bir araya getiren film sert mizahıyla daha çok “kara komedi” türüne yakın. Filmde korkak ve beceriksiz bir çiftçi (Seth MacFarlane), kasabaya yeni gelen gizemli bir kadın (Charlize Theron) ve onun silahşör kocası (Liam Neeson) arasında geçen bir öykü anlatılıyor. Bir önceki filmi 2012 yapımı ‘Ayı Teddy’ye (Ted) oranla bu film daha az hasılat yapmış ve olumsuz eleştiriler almıştı. Yine de çok hafif ve eğlenceli bir western komedisi seyretmek isteyenler için iyi bir seçim olabilir. (Amazon Prime Video–Netflix)

        10

        BONE TOMAHAWK (2015)

        Vahşi Batı'nın son günlerinde yaşlı bir şerif ve ekibi, kasabanın doktorunu mağaralarda yaşayan vahşilerin elinden kurtarmak için harekete geçerler... Yönetmen S. Craig Zahler, ABD koşullarında son derece düşük bir bütçeyle (2 milyon doların altında) gerçekleştirdiği ilk filminde Kurt Russell, Patrick Wilson, Matthew Fox, Richard Jenkins ve David Arquette gibi ünlü oyuncuların yer aldığı bir oyuncu kadrosunu bir araya getiriyor. Arama hikâyesiyle John Ford'un western klasiği “The Searchers”ı hatırlatan film, son bölümü itibarıyla korku gerilim türünün alanına da giriyor. Kurt Russell'ın şerifi canlandırdığı filmde David Arquette de unutulmaz bir kötü adam portresiyle karşımıza geliyor. (Filmbox)

        11

        THE HATEFUL EIGHT (2015)

        Yönetmen ve yazar Quentin Tarantino'nun kendini muhabbetin şehvetine kaptırdığı filmlerinden biri... Açılış bölümünde, Ennio Morrico'nun harika soundtrack'i eşliğindeki posta arabası sahnesine, o muhteşem kar manzaralarına ve Robert Richardson imzalı geniş perde kadrajlarına sakın aldanmayın! Bir süre sonra öykü Minnie'nin dükkânına kilitleniyor ve “Tarantino Tiyatrosu” zaman - mekân birliğine kavuşarak diyaloglar eşliğinde ilerlemeye başlıyor. Tarantino gerilimi, karakterler ve diyaloglar üzerinden sabırla inşa edip, zirveye doğru taşıyor. Western seyretmeye gelenlerin “silahlar ne zaman patlayacak, kim kimi öldürecek” gibi sinemasal haz almaya yönelik beklentilerini, finale kadar görmezlikten geliyor. İç Savaş sonrasının Kuzey–Güney gerilimi ve ırkçılık bütün filme damgasını vuruyor. Abraham Lincoln ise bir çeşit birleştirici simge olarak öyküde özel bir işleve sahip. Filmin karakterleri ise ödül avcıları, kanun kaçakları ve eski askerlerden oluşan, kendi çıkarlarını kollayan bir avuç anti–kahramandan oluşuyor... (Netflix)

        12

        VAHŞİLER (2017)
        (Hostiles)

        ABD tarihinin kanlı sayfalarından birini açan film, şiddet kullanarak hükmetme zihniyeti ve ırkçılık eleştirisiyle öne çıkan sert, duygusal bir western... Yüzbaşı Joe (Christian Bale), yerlilerle mücadele ederken savaşta birçok arkadaşını kaybeden bir asker... Komutanı tarafından, Cheyenne şefi ve ailesinin eve dönüş yolculuğunda refakatçi olarak görevlendiriliyor. Yaşanmış olaylardan sinemaya uyarlanan “Vahşiler”, yol boyunca gelişen arkadaşlıkların filmi... Vahşi Komançilerin kendilerinden olmayanlara duydukları akıl dışı nefretle sakin Cheyenne’lerin barışçı, bilge olgunluklarının karşı karşıya gelmesiyle öykünün seyri değişiyor. Filmin anahtar karakteri Rosamund Pike'ın oynadığı Rosalie… Anlatımı ve görsel atmosferiyle sıkı bir western olduğunu belirtelim. Scott Cooper’ın yönettiği filmde, kimin vahşi, kimin medeni olduğu sorusunun cevabı ise seyirciye bırakılıyor. (Netflix)

        13

        SISTERS BİRADERLER (2018)
        (The Sisters Brothers)

        “Yeraltı Peygamberi” (Un prophete) ve “Pas ve Kemik” (De rouille et d’os) gibi filmlerinden tanıdığımız Fransız yönetmen Jacques Audiard, Thomas Bidegain'in Türkçe'ye de çevrilen romanından uyarladığı westernde 1850'li yıllarda Vahşi Batı'da geçen bir hikâye anlatıyor. Commodore adlı bir patron için kiralık katil olarak çalışan Sisters biraderler, altın aramayı kolaylaştıran bir formül geliştiren kimyager Warm'un (Riz Ahmed) peşine düşerler... Ama her zamankinden farklı bir yolculuk olacaktır bu... Ağabey Eli (John C. Reilly), kardeşi Charlie'nin (Joaquin Phoenix) aksine yaptıkları işi sorgulamaya başlar... Eli, yerleşik bir hayatın özlemini çekerken Charlie, öldürmeye devam etmekten yanadır. Audiard, klasik westernin temalarını gerçekçi bir yaklaşımla ele alırken türün bütün beklentilerini yerine getirmesini biliyor. (Netflix)

        14

        THE BALLAD OF BUSTER SCRUGGS (2018)

        Western deyince aklımıza gelen resimlerin çoğunu içeren “western müzesi” tadında bir film... Altı farklı hikâyeden oluşan film, komediden drama doğru ilerliyor. Joel ve Ethan Coen kardeşler, yaşam mücadelesinin vicdan ve merhameti öldürdüğü, gerçekten de “vahşi” bir Batı tasvir ediyorlar. Klasik Amerikan westerninde hikâyeler, iyiyle kötünün karşıtlığı ve Amerikan değerleri üzerinden şekillenir. Coen'lerin westerninde ise vahşeti dengeleyen pek bir şey yok. Hikâyelerin tümü ölüm, yalnızlık ve şiddet üzerinden şekilleniyor. Daha da önemlisi, iyiler ve kötülerden ziyade sadece ayakta kalma mücadelesi veren insanlar var. Filmdeki herkes göçebe, evsiz ve arayış içinde... Yerleşik düzene geçmek isteyenlerin hayalleri trajediyle sonuçlanıyor. “The Ballad of Buster Scruggs”, parodiyle gerçekçilik, komediyle trajedi arasında gidip gelen, karanlık ve eğlenceli bir western... (Netflix)

        15

        KELLY ÇETESİ'NİN GERÇEK HİKAYESİ (2019)
        (True History of the Kelly Gang)

        Ned Kelly, 1854-1880 yılları arasında, Avustralya’nın İngiliz egemenliğinde olduğu dönemde yaşamış, o yıllarda “bushranger” diye anılan suçlulardan biri… Ned Kelly’nin babası ise cezasını çekmesi için Avustralya’ya gönderilmiş İrlandalı bir mahkûm… Yönetmen Justin Kurzel, dönemin toplumsal manzarasını olanca sahiciliğiyle inşa etmeye özen gösteriyor. Avustralya’daki İrlandalılar, İngiliz toprak sahiplerinin egemenliğinde, İngilizlerin baskısı altında yaşıyorlar. Yaşam standartlarının düşüklüğü bir yana, yiyecek et ve gıda bulmakta dahi zorlanıyorlar. Ama film sadece yoksul İrlandalı aileyle baskıcı İngilizler arasında geçmiyor. Aile içindeki çelişki, çatışma ve duygusal açmazlar, en az İngiliz sömürgeciliği eleştirisi kadar, hatta daha önemli bir yer tutuyor filmde. Görsel atmosferini geniş perdelik bir Avustralya westerni gibi yapılandıran Kurzel, karakterlerin ruh haline, zihin durumlarına uygun çılgın ve abartılı bir stil yakalıyor. (BeinConnect)

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ