Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Galatasaray Fenerbahçe - Galatasaray yazar yorumları - Galatasaray Haberleri

        FATİH ALTAYLI | AYDINUS-NANİ-OLCAN

        Hadi kendi kendimi teselli edeyim. Galatasaray, Şükrü Saracoğlu’nda kazanma yolunda önemli bir adım attı. Sürekli kaybettiği statta bu kez berabere kaldı. Seneye galibiyet gelir :) Şaka bir yana, bu karşılaşmanın ortaya koyduğu bir gerçek var. Fırat Aydınus’un kesinlikle hakem olmadığı.

        Zaten o yüzden bakın Fenerbahçe cephesinden hakeme yönelik en ufak bir eleştiri yok. Fenerbahçe’nin golü ofsayt. Hakem bu, kaçırır elbet pozisyonu. Ya o golü atan Fenerbahçe değil de Galatasaray olsaydı ne olurdu? Basın Sözcüsü Mahmut Uslu ayrı, Başkan Aziz Yıldırım ayrı hakaret üzerine hakaret yağdırmıyor muydu şu anda!

        BA'NIN, BURAK'A VURDUĞU DİZ DARBESİNE PENALTI VERİLMELİYDİ

        Ya da Fenerbahçeli Ba’nın Burak’a ortada ne fol ne yumurta ne top varken vurduğu diz darbesine penaltı verilmemesine ne dersiniz?

        Hakemdir bu görmeyebilir. Ama o diz darbesini Galatasaraylı bir savunma oyuncusu Fenerbahçeli Van Persie’ye vursaydı şimdi Uslu ve Yıldırım Fenerbahçe’den sesler korosu; hakemi, MHK’yı, federasyonu şişe geçirmiş çeviriyor olur muydu, olmaz mıydı siz söyleyin!

        Snejider’ın futbol hayatını bitirmeye yönelik faullere kart gösterilmeden uzun süre beklenmesini, Souza’nın kırmızı kart görmemesini ve daha onlarca rezaleti anlatabilirim peş peşe. Ama gerek yok. Çünkü Fırat Aydınus hakem değil! Hakemden maça dönersek.

        F.BAHÇELİLER, G.SARAY’I GÖRÜNCE FUTBOLCU OLDUKLARINI HATIRLADI

        Galatasaray bildiğini oynadı, Fenerbahçe ise geçen haftalardan daha iyiydi. Hep diyorum, Fenerbahçeli futbolcuların futbolcu olduklarını hatırlamaları için Galatasaray’ı karşılarında görmeleri gerekiyor.

        Gerçekten çok mücadeleciydiler, çok agresiftiler, çok istekliydiler. Ama yetmedi. Galatasaray’da ise ‘kontrollü oynayalım, topa daha çok hakim olalım, arada bir tane denkleştirirsek şahane olur’ fikri hakimdi. İlk 10 dakika bocaladılar biraz. Fenerbahçe çok geldi. Sonra baktılar ki, Fenerbahçe geliyor ama bir şey yapmaya değil... Rahatladılar ve oyunun kontrolü Galatasaray’a geçti.

        ‘NE YAPSAK KADIKÖY’DE KAZANAMAYACAĞIZ’ FİKRİ DURDURDU

        25 dakika çok rahat oynadılar. Sonra olmadık bir anda gol geldi. Gerçi golden önce Galatasaraylı Bilal’e faul vardı ama hakem görmedi. Pozisyon gitti gol oldu. Golden önce de ofsayt vardı.

        Hakemler onu da görmedi. Golden sonra Galatasaray durdu. “Ulan biz naparsak napalım burada maç kazanamayacağız” fikri Galatasaray’ı durdurdu. Buna rağmen top üstünlüğü Galatasaray’daydı, pozisyon bulup atamama üstünlüğü ise Fenerbahçe’de.

        PEREİRA TV İZLER GİBİYDİ

        Sonra Nani durdu, Fenerbahçe pozisyon da bulamaz oldu. Pereira da televizyon izler gibi izledi Fenerbahçe’nin durmasını. Galatasaray oyundaki zaman üstünlüğünü pozisyon üstünlüğüne de çevirmeye başladı. Fenerbahçe kapandı. Hakem Sarı- Lacivertliler’in faullerine kart göstermemeyi tercih ettiği için de savunması rahattı. Ama olmayacak bir şey oldu. Sneijder’ın adrese teslim ortasında Olcan, beline geldiği iki savunma oyuncusunun arasından kafayla bırakıverdi köşeye doğru.

        PODOLSKİ’NİN MAZOTU BİTMİŞ!

        Bu maçta gördüğüm bir başka şey ise Yasin’in sonradan oyuna girdiği maçlarda çok daha etkili olduğuydu. Dün takıma çok katkı yapamadı. Alman Panzeri olduğu iddia edilen Podolski’nin ise geçen maç mazotu bitmiş olmalı ki, bu maç pek görünmedi sahada. Maç futbol olarak pek hoş değildi doğrusu.

        YILDIRIM MEMNUN OLMAMIŞTIR

        Yine de Türkiye’de herkes bu kadar gerginken, ikinci defadır Fenerbahçe-Galatasaray arasında oynanan bir maçta tansiyon yükselmedi, kavga dövüş olmadı, Volkan bile kimsenin gırtlağını sıkmadı. Aziz Yıldırım bundan pek memnun olmamıştır herhalde. Çünkü maçtan önce yaptığı açıklamalar maçta olay çıkmasını ister nitelikteydi. Hayal kırıklığına uğramış olabilir.

        SERDAR ALİ ÇELİKLER | SIFIR PLANA YENİLGİ!

        Hayır başlıkta yanlış yazmadım. Vitor Pereira’nın Fener’i kaybetti; G.Saray kazandı. Ancak kazanan Hamzaoğlu’nun planı değildi. Çünkü G.Saray’ın ‘0’ (yazıyla: sıfır) hücum planı vardı; maç boyunca da yarım pozisyonu.

        G.Saray top yaptı; pas üstünlüğünü ele geçirdi ama bunu zaten Fener istiyordu. Fenerbahçe, Ajax maçında da bu oyunu denemişti; “Rakip pas yapsın oynasın, pas üstünlüğü umurumda değil. Biz kaptığımız toplarla direkt hücum edelim” planıydı bu. Dün de plan aynıydı. Buna karşın G.Saray sürekli topla oynadı ama tek bir hücum pası atamadan maçı bitirdiler. Dedim ya zaten Pereira’nın isteği de buydu. Peki neden “Vitor kaybetti; Hamzaoğlu’nun bir katkısı olmamasına karşın neden G.Saray kazandı” diyorum. Detaylandırayım:

        İlk 45’te Fener’in planı işledi. Kendi yarı alanlarında bekleyip topu rakibe verdiler; kaptıkları toplarla Gökhan’ı, Caner’i, Nani ve Markoviç’i kaçırmayı denediler. Bu anlarda bir kaç kez istedikleri oldu. Kötü günündeki RvP’ye rağmen rakip alana ani inişlerinde çabuk çoğaldılar. Nitekim yine bir kanat atağında orta alan desteğine gelen Diego ile öne de geçtiler.

        2. yarıda plan belliydi; “Kontratak..” Ama bu istenilen plan da sadece 10 dakika sürebildi. Ve beklenen oldu, 60’ta Fener’in pili bitti. İşte bu dakikadan sonra herhangi bir hücum formatı değişikliği olmadan; A oyuncusu yerine B oyuncusu almak dışında bir hamle yapamayan; açıkça “Ne oynuyor; neyi amaçlıyor; hücum planı nedir” sorularını sorduğumuz G.Saray sürekli akın yenilemeye başladı. Tüm 2. toplar misafir takımda kalır hale geldi. Hiç karşı akın yapamazsanız; hiç ileride top tutamazsanız; hiç pas yapamazsanız; tempoyu düşürmek adına çizgi kenarında kısa üçgenler kuramazsanız karşınızda da G.Saray varsa bir yetenek arka direğe keser, sahanın en kısası da golü atar. Okurlarım bilir; çok pas yapmanın anlamı olmadığını düşünürüm. Dün Fener’in kondisyonu ve B planı olsa G.Saray iyi oynamış gibi gözüküp hiç pozisyona giremeden maçı bitirecekti. Fener’in kadrosu dikine de oynar; kontraatak da, pas oyunu da.. Ama kondisyon yükleyemeyen; pas oyunu tercihini hiç değilse son 15’te bile düşünmeyen; rakip alanda Nani dışında top tutabilecek bir tek oyuncu bile bulundurmayı aklına getirmeyen; 60’tan sonra tamamen geri çekilip sokurun üstüne yataktan başka çare üretemeyen bu teknik adamla Fener’in kazanması şans olurdu. Wes’in harika ortasıyla istediği skoru alan Hamzaoğlu’nun takımı Kadıköy’den mutlu ayrılıyor. Bu sonuç psikolojik olarak galibiyet kadar değerlidir. Fenerbahçeliler’i ise devre arasına kadar sıkıntılı bir süreç bekliyor. Bu takım bu oyun mantalitesi zor skor üretir. 60’a kadar koparamadığı hiçbir maçı da kazanamaz.

        SNEIJDER

        Hiçbir şey üretemeyen takımına üstelik faullerle yıldırılma taktiğine rağmen hayat verdi. Maçı en çok isteyen G.Saraylı’ydı.

        YILDIRIM’IN HOCALARI

        Başkan da artık iyi düşünsün; bu statta Aykut Kocaman 2 beraberlik aldı; Emre “Bittik biz bittik” diyecek noktaya geldi. Geçen yıl Kuyt’ın “Vurayım da gitsin” şutu olmasa geçen yıl da galibiyet gelmiyordu. Bu sene de olmadı. “Neden böyle oluyor” diye düşünme zamanı geldi.

        FAİK ÇETİNER | FUTBOLUN ŞAKASI OLMAZ

        Maçtan önce her Fenerbahçe’li galibiyetten eminken, her Galatasaray’lı da “Acaba bu defa şeytanın bacağını kırar mıyız?” diye düşünüyordu... Son yıllarda şampiyonluklar yaşasa da G.Saray, Kadıköy’de hep hüsrana uğruyordu... Bu durum da onlarda psikolojik bir rahatsızlık yaratmış. Ben G.Saray’ın, Kadıköy’ün atmosferinden ve büyüsünden etkilendiğini düşünmüyorum. G.Saray, UEFA Kupası’nı alırken öyle önemli maçlar oynadı ki unutulmaz... Maç Kadıköy’de diye Fenerbahçe rakibinden fazla oyuncuyla mı oynuyor? Oyun yeşil sahada oynanmıyor mu? Top Kadıköy’de yuvarlak değil mi?

        Dün gece maç başladığında gördük ki G.Saray oyunu daha kafadan kaybediyor... Kazanmak için gelen bir takım, tek forvet (Umut Bulut) oynuyor ve koskoca bir ilk devre tek pozisyon bulamıyor. Rakibini hiç rahatsız etmiyor. G.Saray’ın bu hali ister istemez F.Bahçe’yi iştahlandırıyor. Pereira, Volkan Demirel-Fabiano değişikliği dışında sahaya Ajax maçının kadrosunu sürmüştü. Maça yine çok arzulu ve istekli başlayan F.Bahçe, rakibe önde de baskıyı koyunca Galatasaray oyuna hiç ortak olamadı, sadece defans yapma ihtiyacı duydu. Aslında F.Bahçe’nin o kadar çok silahı var ki (Van Persie, Nani, Diego, Markovic, Fernandao) hangisine tedbir alacaksın şaşırıyorsun. Bir de iki beki Gökhan Gönül ve Caner Erkin de kanat bindirmelerine ve kale sahası içi kesmelerine başlayınca iyice bunalıyorsun. İlk 45 dakika F.Bahçe’nin mutlak hakimiyetiyle bitti...

        Maçın ikinci bölümünde G.Saray, yenilgiden kurtulmak için biraz daha risk almaya ve öne çıkmaya başladı. Aslında bu, F.Bahçe’nin hücumdaki işini kolaylaştırdı. Ama Sarı-Lacivertli ekip, çabuk atağa çıkışlarında 3. bölgede topu iyi ve beceriyle kullanamayınca farkı artıramadı. F.Bahçe’nin maçı koparacak pozisyonlardaki cömertliği de sonunda ona ağır bir fatura çıkarttı. “Maçta sonuç değişmez” diyenler bile yanıldı... Volkan Demirel gole kadar kurtarış dahi yapmamıştı. Sneijder’ın korneri ve Olcan’ın kafasıyla ağlara giden top, aslında şunu anlatıyordu: “Futbolun şakası olmaz”. Volkan Demirel’in kalesine gelen tek top gol olmuş ve Kadıköy’de Fenerbahçe kaybetmeden üzülmüş, Galatasaray da kazanmadan sevinmişti.

        İDEAL 11

        Fenerbahçe’nin ideal 11’i şekilleniyor... Bu takımda Van Persie, Markovic ve Diego’nun yerine, rotasyonda Volkan Şen, Fernandao ve Ozan Tufan olur.

        ALPER NİYE GİRDİ?

        Maç bitti bitiyor, Fenerbahçe’de Alper Potuk oyuna giriyor. Pereira’nın bunu niye yaptığını biz anlayamadık.

        OTORİTER DEĞİLDİ | BÜLENT YAVUZ

        NOTUM 7.9 YETERSİZ

        Fırat Aydınus onlarca derbi maç yönetti. Tecrübesiz, deneyimsiz değil. Maça da atanması son derece normal. Kimse bu konuda ‘vıdı vıdı’ yapmasın. Merkez Hakem Kurulu Başkanı Kuddusi Müftüoğlu ince eleyip sık dokuyor. Yardımcısı Bünyamin Gezer’le beraber maçı kim hak ediyorsa ona veriyorlar. MHK Başkanı sezon başında derbi maçları sırayla FIFA kokartlı hakemlere vereceğini söylemişti. Beşiktaş-F.Bahçe Halis Özkahya, Trabzon-G. Saray’ı Cüneyt Çakır, Trabzon-Beşiktaş’ı da Ali Palabıyık yönetmişti. Sıradaki Aydınus’tu... O da sırasını savdı.

        FIRAT İÇİN ZOR OLMAMALI

        Maça gelince... Aydınus’un 90 dakika boyunca oyunu disipline etmede zorlandığını gördüm. Önce düdüklerle oyunu keserek sık sık faul verdi. Sonra baktı ki olmuyor sarı kartlarına müracaat etti. Tam 7 tane sarı kart çıkardı. Gösteremedikleri de var. Kırmızıya yakın sarılar da vardı. Derbi yönetmek zordur. Ama Fırat Aydınus kalitesindeki bir hakem için zor maç yoktur. İşte maçın hakem açısından kritik kararları:

        F.BAHÇE’NİN GOLÜ OFSAYT

        Dakika 27... Chedjou’ya faul tartışılır. Hadi faulü verdi. Sarı kart bence yanlıştı. Çünkü orada umut vadeden bir atak da yok. Dakika 38... Maçın kırılma anı işte tam da bu anda yaşandı. Gökhan Gönül topu ortalarken, en son dokunduğunda Robin van Persie, çok net bir şekilde ofsayt... Kural diyor ki; “Bekle Van Persie oynarsa bayrak kaldır.” Persie topla oynadı mı? Hayır. Ama aynı kural yine diyor ki; “Ofsayttaki bir oyuncu rakibe veya oyuna müdahale ediyorsa topla oynamasına gerek yok. Düdüğü çal, ofsaytı ver.” Eğer Van Persie orada olmasaydı Muslera uçarak topa vurur muydu? Hollandalı oyuncunun önünde ancak topu bu şekilde çelebilirdi. Onun için o yumruğu topa vurdu. Persie olmazsa rahatlıkla bloke ederdi. Haliyle tartışmasız ofsayt.

        JOSEF ATILMALIYDI

        Dakika 40... Mehmet Topal’ın Sneijder’a müdahalesi faul ve sarı karttı. Ama hakem avantaja bıraktı. Sonra top oyun dışı olunca Topal, sarı aldı. Bence bu hakemin güzel ve doğru bir yorumuydu. Dakika 45+1... Josef de Souza, Sneijder’a net bir şekilde şiddetli bir faul yaptı. Bu sarı kartı gerektirirdi, hakem es geçti. Brezilyalı oyuncu, bu kez de yine Sneijder’a bir faul yaptı. Normaldi, sarı kartı gerektirmezdi ancak hakem sarı gösterdi. Birinci pozisyonda sarı gösterse ikinci sarıdan kırmızı kartla F.Bahçeli oyuncunun ihracı gerekirdi.

        YÜZDE YÜZLÜK AVANTAJI KESTİ

        Dakika 57... Gökhan Gönül ile Hakan Balta arasındaki hava topu mücadelesinde faul yoktu. Oradan seken top F.Bahçe’nin yüzde yüz gollük bir pozisyonuna dönüştü. Ancak hakem, düdük çalarak pozisyonu kesti, faul verdi. Yanlış karardı. Çağdaş futbol adına oyunu devam ettirmesi gerekirdi. Maçın skoru o dakikada 1-0 F.Bahçe lehineydi. Pozisyonu oynatsa gol olma yüzdesi fazlaydı. Dakika 58... Sneijder’ın Diego Ribas’a müdahalesi sarıyla cezalandırıldı. Bana göre de hakemin doğru kararlarından biriydi.

        90+3’TE PENALTI YOKTU

        Dakika 59... Yasin Öztekin, yüzde yüz sarı kartı alması gerekirken, hakem gerek görmedi. Zaten Yasin, maçı nasıl sarı kart görmeden tamamladı o da ayrı bir mesele. Dakika 60... F.Bahçe’nin Kjaer’le attığı gol ofsayt gerekçesiyle iptal edildi. Yüzde yüz doğru karardı. Pozisyon net ofsayttı. Dakika 72... F.Bahçe ceza alanı içerisinde Kjaer-Burak mücadelesinde penaltıyı gerektirecek net bir müdahale yoktu. Kjaer ne kadar rakibi iteliyorsa Burak da o kadar karşılık veriyor. Dakika 90+3... Raul Meireles ile Chedjou arasındaki mücadele normal oyun kuralları gereğiydi. Hakem oyunu devam ettirdi bana göre de doğru karar verdi. Penaltı yoktu.

        GECENİN ŞANSLISI BA!

        F.Bahçeli stoper Abdoulaye Ba, bence dün akşam Saracoğlu’nda çok şanslıydı. Hakem Fırat Aydınus, Ba’nın iki kırmızı kartlık hareketini es geçti. Hadi birincisini geçelim, ama ikincisi çok açıktı. Topsuz alanda Burak’a resmen diziyle kasti bir şekilde vurdu. Bu, kesin kırmızı olmalıydı. Hakem bırakın kırmızıyı sarı bile gösteremedi.

        YILDIRIM'IN TAKTİĞİ! | ERHAN TELLİ

        Yıllar sonra belki de ilk kez, bir derbi öncesince böylesine ılımlı ve pozitif bir atmosfer vardı... İki ezeli rakip ve ebedi dost (!) olan Galatasaray ve Fenerbahçe, oynayacakları bu derbi öncesinde Avrupa’daki güçlü rakiplerini bir güzel yenmiş, hem ülke futboluna hem de camialarına büyük bir sevinç yaşatmışlardı... Avrupa kupalarındaki bu ortak başarı, derbi öncesi herkesin sinir ve stresini almış, atmosferi ise adeta pamuk şekerine çevirmişti. Sonra sahneye Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım çıktı... Çünkü bu atmosferin takımının işine yaramayacağını hocası Pereira’dan çok daha iyi biliyordu. Tehlikeyi sezdi ve yaptığı o açıklamayla, her şeyi bir anda tersine çevirdi. ‘Göreceksiniz, yine yeneceğiz. Buraya geldiklerinde korkudan ayakları titriyor’ diyerek, psikolojik savaş başlattı. Oyuncularına müthiş bir özgüven vererek, yeniden havaya soktu...

        Bu açıklamalar karşısında Galatasaray cephesinden ses çıkmayınca, ‘önce yenilmeyelim’ duygusuna kapılan futbolcular ise ilk 45’te futbol adına hiçbir şey oynamadı. Podolski ve Yasin dökülürken, Sneijder ise sert faullere maruz kalıp istediği oyunu oynayamadı. Evet, Galatasaray ilk devrede kötüydü ama Fenerbahçe’nin de o allı şallı yıldızlarına rağmen, oynadığı futbol, Cimbom’un sadece bir tık üzerindeydi. Nani, halı saha cambazları gibi sadece kendine ve tribüne oynuyor, Van Persie ise taraftarlarına saç baş yoldurtuyordu...

        İşte tam bu esnada sahneye hakem Fırat Aydınus çıktı. Selçuk’un Sabri’nin eline çarpan topta yan hakemin bayrağını görüp oyun duracak sanıp sinirlenerek kaleci Volkan’a gönderdiği top, sonrasında Fenerbahçe’nin ofsayttan attığı gole dönüştü! Ev sahibi ekip tartışmalı bu golle devreyi önde kapatırken, Hamza Hamzaoğlu ve Galatasaraylı oyuncular ise ‘Biz bu takımı yeneriz’ diyerek ancak devre arasında uyanabilmişti. Yapılan değişiklikler sonucu kendini bulmaya başlayan Galatasaray, son haftaların parıldayan isimleri Chedjou ve Hakan Balta’nın da müthiş oyunları ile Fenerbahçe’ye ikinci gol şansı vermedi. Bu yarıda da pes etmeyen isimlerin başında gelen Sneijder’ın yaptığı güzel asistle, sahadaki en kısa adamlardan biri olan Olcan Adın’ın savunma arasından attığı kafa golü ise Kadıköy’ü sessizliğe gömdü. Belki Cimbom 16 yıl sonra yine Kadıköy’de kazanamadı ama en azından yenilmeden de dönmeyi başarıp, yara almadı.

        CHEDHOU-HAKAN

        Sadece Chedjou dersek herhalde Hakan Balta’ya da büyük haksızlık etmiş oluruz. Her ikisi de yine mükemmel oynadı. Tecrübeleri ile işi bitirip, takımlarının son haftalardaki çıkışında en büyük paya sahip olan oyuncuların başında geldiler.

        PODOLSKI ŞAŞIRTTI

        Son haftalarda attığı gollerle herkesin beğenisini kazanan Podolski, bu kez oynadığı futbolla herkesi şaşırtmayı başardı. İlk yarıda girdiği tüm pozisyonlarda ağır kaldı. Sağ kanatta hiçbir varlık gösteremedi. Kaleye tek bir şutu bile yoktu.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ