Turgut Uyar Şiirleri ve Alıntıları: Turgut Uyar Aşk Şiirleri ile Kısa, Uzun ve Resimli Sözleri
İkinci Yeni akımının öncü isimlerinden olan Turgut Uyar, 4 Ağustos 1927'de dünyaya gelmiştir. 1985 yılında hayata gözlerini yuman Turgut Uyar'ın sözleri ve aşk şiirleri halen okunurken alıntıları büyük ilgi görmektedir. Dünyanın En Güzel Arabistanı, tütünler Islak, Her Pazartesi, Toplandılar ve Kayayı Delen İncir gibi şiir kitapları bulunmaktadır. Turgut Uyar'ın dizelerindeki sözleri ile aşk şiirleri sosyal medyada da büyük ilgi görmektedir. Birçok şairin ve yazarın başına geldiği gibi, Turgut Uyar'a ait olmayan şiirleri, alıntıları ve sözleri kendisine aitmiş gibi gösterilebilmektedir. Usta şairin kendi kaleminden çıkan şiirleri, sözleri ve alıntıları sizler için derledik.
Turgut Uyar, 4 Ağustos 1927 yılında doğdu. Türk şiirinin önde gelen isimlerinden birisi olan Uyar, “Arz-ı Hal” şiiriyle tanınmıştır. Uyar'ın dil, tema, imge, anlatım biçimi, biçim/öz ilişkisi açısından büyük bir değişimi yansıttığı ilk İkinci Yeni kitabı olan Dünyanın En Güzel Arabistanı, 1959'da yayımlanmıştır. Arz-ı Hal, Türkiyem, Dünyanın En Güzel Arabistanı, Tütünler Islak, Her Pazartesi ve Divan gibi hafızalardan silinmeyen şiir kitapları vardır. Turgut Uyar aşk şiirleri, alıntıları ve kısa sözleri, ölümünün üstünden yıllar geçmesine rağmen unutulmamıştır...
TURGUT UYAR SÖZLERİ, ŞİİRLERİ VE ALINTILARI 2023
Turgut Uyar şiirleri kaleme alırken simgeci bir söyleyişe, yoğun hayal gücüne ve şaşırtıcı tamlamalara önem vermiştir. Şiir ve düzyazı ayrımını ortadan kaldırarak uzun lirik şiirleri tercih etmiştir. Turgut Uyar’ın özellikle duygu yüklü aşk şiirleri ve sözleri büyük ilgi görmüştür. İkinci Yeni akımının önde gelen şairi olan Turgut Uyar şiirleri, sözleri ve alıntıları sizler için derledik. En güzel, duygusal Turgut Uyar’ın aşk şiirleri ve resimli sözleri ile kısa, öz alıntıları için en doğru yerdesiniz!
TURGUT UYAR KİMDİR?
4 Ağustos 1927’de Ankara’da doğan sanatçı, babasının mesleği nedeniyle ilköğrenimini çeşitli kentlerde tamamlamıştır. 1946’da Bursa Işıklar Lisesi’ni, 1947’de Askeri Memurlar Okulu’nu bitirmiştir. Bir süre orduda subay olarak görev yaparak 1958’de ordudan ayrılmıştır. Türkiye Selüloz ve Kağıt Fabrikaları Ankara Bürosu ile Sanayi Bakanlığı’nda çalışmış, 1968’de emekliye ayrılmıştır. İlk şiiri 1947’de Yedigün dergisinde çıkan sanatçı yaşamını serbest yazar olarak sürdürmüş ve 1969’da öykü yazarı Tomris Uyar ile evlenmiştir. 22 Ağustos 1985’te İstanbul’da yaşamını yitirmiştir.
TURGUT UYAR SÖZLERİ
Başka havalar getir bana. İçinde biraz bahar olsun biraz da sen…
Tahammül gerek, özlem iyice arsızlaştı.
Bu dünyada en iyi ben yenilirim. Dosta, düşmana, aşka
Göz göze bakışınca, biliyoruz neyi bölüştüğümüzü, konuşmasak da…
Herkesin bir gideni vardır. İçinden bir türlü uğurlayamadığı.
Bir biz ikimiz varız güzel öbürleri hep çirkin.
Düşünüyorum da biz büyüyerek çocukluk etmişiz.
Biri kurbağa öper, biri yüzyıllarca uyur, biri 7 cüceyle yaşar, biri kuleye kapatılır. Bir masal prensesi olsan bile kadınlık zor.
Yaz yağmurları misali yıllarca, yağmış durmuşum kendi içime…
“Her şeyden biraz kalır” diyor birileri, çoğunlukla haklılıktır. Kavanozda biraz kahve, kutuda biraz ekmek, insanda biraz acı…
İşte, ben hep böyle bildiği gibi: Kaderi öpüp başıma koymuşum, gülüşüm, oturuşum, konuşuşum…Belli efendim, besbelli yaşamaktan soğumuşum.
Herkes kendi derdinde anca, herkesin yüreği lime lime…
“Kadınları mutlu etmenin 20 yolu” diye bir sürü gereksiz haber çıkıyor. Tek maddede açıklıyorum.: Dürüst olun yeter
Mutsuzluktan söz etmek istiyorum. Dikey ve yatay mutsuzluktan. Mükemmel mutsuzluğundan insan soyunun sevgim acıyor.
Bu hüznü siz de bilirsiniz… Anlat deseniz anlatamam. Enine boyuna yaşarım ancak…
Ne o beni kandırmıştı. Ne ben onu baştan çıkarmıştım. İkimizde bildiklerimizin ötesine, bulduklarımızın üstüne çıkmak istemiştik. Bir noksanlığı var sanıyorduk bütün olanların belki. Ama aslında bütünlüklerimize bahaneydik.
Elbet hep böyle geçmeyecek ömrüm, biliyorum bu çeşit yaşamak, zor. Kim bilir tanrım, kim bilir hangi güzel yerde beni, hangi ölesiye sevda bekliyor?
“Böyle sessiz ayrılıklarda
Her şey önceden belli olur
En güzel zamanında, aşkın ve hayatın
İnsan deli olur…”
Bir insan birini yalnızken hatırlıyorsa sevmemiştir, ansızın aklına getirip yalnızlaşıyorsa . İşte o zaman sevmiştir.
TURGUT UYAR ŞİİRLERİ
Denize Gidip Dönen Mavilerin Bire İndirgenen Üçlüğü
yalanlı dolanlı alçak doğruca yaşanmamış bir
bir gözsüz kulaksız elsiz ayaksız güdük bir gün
bütün yitiklerim karalarım üstüste üstüste bütün karışıklığım
gelip geçtiğim macera şu kadar binler yıllık
şu kadar binler yıllık karalarım karışıklığım üstüste
usul usul insan insan ölüm ölüm üstüste
şu kadar güneş şu kadar su şu kadar su yılanı şu kadar düzen
ben sebepliyim denizlere aylara kavgalara umursuzluğa
bir maviyi durup dururken birine benzetiyorum
bir balığın ağzını anıyorum durup dururken
serinliyorum
ben üç yer tasarlamıştım üçü de sana bana uygun
biri günebakanlarda biri otuz yaşta birini sorma
birini sorma gün gelir ben söylerim
daha usta olurum daha yiğit o zaman söylerim
bu kırgın karanlığı bir ışıtalım ilkin
yeniden şehirler kuralım şimdikilerine benzeyen
baştan başlayalım susamlara ekmeklere denizaşırılarına
sevmelere
gidip dönelim
belki bir yerde bir tohumda bir durumda belki
belki o ses o yudum o yumuşak döşekler yeşil yeşiller
ben taş çekerim yılmam çamur kararım yol döşerim
bakarsın göneniriz gidip dönelim
ben yılmam taş çekerim çamur kararım ben
senin de gürül gürül saçların var nasıl olsa.
Yalağuz
Bektaş yüce dağ başında -yalağuz-du.
Bektaş zaten doğduğundan beri -yalağuz-du...
Bir sopa, üç beş koyun, bir köpek,
Bulutların içinde kendi kendine -yalağuz-du...
Mintanı ile yalnızdı, çarığı ile yalnızdı,
Bilinmez düşünceleri, Tanrısı ile yalnızdı...
Köyde, şehirde, kasabada, dağda
Beş on kelimesi, diliyle.
Yalnız insanların o garip haliyle;
Yalnızdı Bektaş, yapayalnızdı..
Bektaş mayıs böceği kadar yalnızdı,
Esaretinde hürriyetinde sevdasında,
Üç yaşında da yalnızdı, on beşte de, seksende de,
Yağmurların altında, bulakların kenarında.
Türküsünde, koşmasında, şarkısında,
Tamamda da, noksanda da,
Papatya gibi yalnızdı, kuşyemi gibi yalnızdı.
. . . . . . .
İğneden ipliğe işte Bektaş, yapayalağuzdu...'
Göğe Bakma Durağı
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam birde ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumıyalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukca güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım
Umuttur
Ben beni sevdikçe ey yar derdim artar daima
Çünkü beni sevsen de
Güvenmezsin bana bilirim
Ama artan her şeyle birlikte yanlışlık da artar
Mesela her su gözyaşı olur
Her dönem bir hazin geçiş
Suya boşversem yanılsama
Aya baksam bir bulut
Sevgisizlikle birlikte yanlışlığın hükmü başlar
Bir düşün kaç kişiyiz bildirilerde
Şimdilik kaç paralığız hele akşam olunca
Bunca sütsüzün kahrını çektik düşün ki
Gene de soluğumuz
Bir orman yangını sanılır oralarda buralarda
Ezildik gerçi ama horlanamadık bunu hatırlarsın
Mutlaka hatırlarsın bunu
Tut ki enver bırakır tehdidini
Ethem başlar
Çünkü beni sevsen de bana güvenmezsin iyi bilirim
Apoletim sırmasız hatta hiç yok
Su içsem ağzımın kenarlarından dökerim
Neyi hatırlatır benim sana uzak bir bakışım bilirim
Aslında mutsuz yaşayıp gidiyoruz
Ölüme direnerek şimdilik
Şimdilik alımlı bir başka mutluluklara özenerek
Aşkımız ve mutfak rafları ve uçaklar üstüne korkumuz
Bir yudum gelecek ve mutlu saatler üstüne korkumuz
Ama birlikte biliyoruz: eğilecek bugünkü başlar
Sev beni, alış bana
Kimse ürkütemez bağlandığımız güzelliğin utkusunu
Sev beni, bir dağ gölgesi kadar sev
Şimdilik bırak musluğun sızmasını damın akmasını
Bir tırnak gibi büyü domuz bir tırnak gibi
Zorlayarak her bir yanı
Çünkü biraz sonra umut başlar her günkü, başlar
Aslında bir alıştırmadır umut
Öbürlerinin azıcık nefes diye bağışladığı
-Baharı beklemeye benzer-
Hain ve olmayanadır çünkü
Umutsuzluğu taşır yanında
Oysa nasıl olsa gelecektir bahar denen tarih
Önüne durulmaz mantığıyla doğanın
Yeşilden olma birim
Sudan gelme itmeyle
Umut yoktur
Kimse yoktur umut etmemeyi önleyecek
Çünkü umut kaçınılmaz gelecektir
Bütün gümbürtüsüyle
Umut kaçınılmaz gerçektir çünkü
Biri Asya’da biterken sözgelişi, Şili’de öbürkü başlar