Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Sanat piyasasının geleceği bakın kimin elinde!

        Deniz ÇAĞLAR/GAZETE HABERTÜRK-PAZAR

        ARTNews Ltd. dünyanın en eski kültür-sanat yayınları kuruluşu; bir yayın imparatorluğu. 100 yılı aşkın geçmişi olan şirket, Art in America, ArtNews gibi dünyanın en etkili sanat yayınlarını bünyesinde bulunduruyor. Ancak geçen hafta duyurdukları yeni CEO sanat gündeminin en tartışmalı konusu... Neden mi? Yeni CEO Vincent Fremont, ünlü bir sanat simsarı olmasının yanında kabarmış kaçakçılık ve sahtecilik dosyalarıyla sanat dünyasının yakından tanıdığı bir isim de ondan! Son günlerde sanat çevrelerinde en sık duyduğum cümle, “Kuzuyu kurda teslim ettiler”! Ve hemen herkes, bu atamanın sanat medyasının büyük kısmını Fremont’un kontrol etmesini sağlayacağında birleşiyor. Peki nasıl oldu da “sabıka”larıyla bilinen Fremont’a bu denli etkin bir yetki verildi? İşte soru işaretleri ve yanıtlar...

        SAHTE İMZA, ŞÜPHELİ KAYNAK

        “Sabık” Fremont, son 20 yılda ABD’deki sanat piyasasının gidişatını belirlemiş önemli isimlerden biri. İyi bir sanat tüccarı... 1987’de Pop-art akımının temsilcisi Andy Warhol’un ölümüyle birlikte Warhol Vakfı’nın kurucu ortağı oldu. 2010’a kadar Andy Warhol stüdyosunun direktörü ve tüm eserlerin satışında -Warhol ailesi dışında- tek yetkili şahıstı. Görev döneminde türeyen sahte imzalı ve kaynağı şüpheli Warhol tabloları, koleksiyoner ve müzayede evlerinin korkulu rüyası oldu. 2010’da ünlü yazar ve koleksiyoner Joe Simon’un açtığı davada Andy Warhol’un ilk yapıtlarından biri olduğu söylenen bir çizim tartışmaları ayyuka çıkardı. Warhol’un ağabeyi yapıtı sahte olarak tanımlarken Fremont çizimin özgün olduğunu savunuyordu. ABD Federal Mahkemesi, Fremont ve Warhol Vakfı’nın onlarca tabloyu sahte imza ile otantik gibi sınıflandırıp satışa sunduklarına karar verdi. İşlerin iyice sarpa sardığını anlayan Warhol ailesi de kendilerine milyonlar kazandıran Fremont’la yollarını ayırmak zorunda kaldı.

        YENİ PATRONU ESKİ MÜŞTERİSİ

        SÜPERSTAR SAHTEKÂR

        Sanat tarihindeki en ilginç taklitçi, “Süperstar Sahtekâr” Wolfgang Beltracchi’ye ayrı bir yer açmak gerekiyor. Yakın zamanda çok etkileyici kitabını okudum, geçen yıl hayatının anlatıldığı film vizyondaydı... Usta sahtecinin oyunu, sanat camiasına yıllar önce yaptığı bir açıklamayla başlıyor: “Eşim Helene’in büyükbabasından kalma dev bir resim koleksiyonuna sahibim.” Sonra eski tuvaller ve kağıtlar topluyor, satışlara dair sahte belgeleri çay ve kahveyle eskitiyor, tuvalleri yaşlandırıyor. Eğer taklit edeceği ressam solaksa, sol eliyle yapıyor; ressam üç günde bitirdiyse eseri, o da üç günde bitiriyor. Ölü ressamların ruhlarıyla konuştuğunu iddia eden Beltracchi, ünlü sadece ressamların tablolarını mükemmel kopyalamıyor, onlara ait olduğunu iddia ettiği yepyeni tablolar üretiyor. Öyle ki Max Ernst’e ait olduğu sanılan bir tablo aylarca Metropolitan Sanat Müzesi’nde, Paris’te Centre Pompidou’da sergileniyor. Gerçekse, 2008’de, sözde Heinrich Campendonk’a ait bir eser olan “Rotes Bild mit Pferden” tablosu Christie’s tarafından incelenirken “titanyum beyazı” adı verilen bir pigmente rastlanmasıyla ortaya çıkıyor. Zira titanyum beyazı, tablonun ait olduğu 1914 yılında henüz kullanılmamakta. Yine de eser, o güne kadar satılan en pahalı Campendonk tablosu olarak tarihe geçiyor.

        Wolfgang Beltracchi, hapisten çıktıktan sonra hem ilginç bir dolandırıcı hem de inanılmaz bir yetenek olarak şöhrete kavuşuyor. Tabloları artık kendi imzasıyla satılıyor. Hem karısı Helene hem de kendisi, hikâyelerini anlatan kitaplar yazıyor.

        Kendilerini oynadıkları film de “En İyi Belgesel” dalında 2014’te Alman Film Ödülü’nü kazandı.

        GERÇEK BİR SAHTE TABLO

        Geçen hafta sanat dünyasını karıştıran bir olay daha vardı. Tom Ford’un yönetim kurulu başkanı, aynı zamanda Sotheby’s Onursal Başkanı, İtalyan iş adamı ve koleksiyoner Domenico De Sole, 8.3 milyon dolara satın aldığı Mark Rothko tablosunun sahte çıkması sonucu New York’taki ünlü galerist Ann Freedman’e 25 milyon dolarlık tazminat davası açtı. Herhalde bu olaydan Freedman ve De Sole’den sonra en çok etkilenen isimse Vincent Fremont’du. Zira Fremont’un yeni görevinin kamuoyuna açıklanmasıyla eş zamanlı olarak gerçekleşen olayın, kendisinin geçmişteki benzer davalarını gündeme getirmemesi olanaksızdı. Her iki olaya aynı hafta gösterilen yoğun ilgi, Fremont için şanssızlık oldu.

        PICASSO’NUN YAPMADIĞI ‘PICASSO’LARA 34 MİLYON EURO

        Belki de o kadar büyük bir şanssızlık değildir! Çünkü sahtecilik yaptıkları için hüküm giymiş kişiler bu işten kazançlı çıkar oldu. Fremont bir kenara, son yıllarda “usta resim sahtekârları”na duyulan ilgi bunun ispatı. Adeta “yükselen trend” olarak karşımıza çıkan sahtecilik, zaten gizemiyle sanat severleri yüzyıllardır cezbediyordu. Bazı sahteciler öyle yetenekli ki, dünyanın önde gelen sanat tarihçilerini, uzmanları, müzeleri kolaylıkla kandırabiliyor; yetmiyor baş tacı yapılıyorlar. Mesela taklitçi ressam John Myatt, 1995’te yolsuzluk suçlamasıyla tutuklanmışken bugün tabloları arkalarında “gerçek bir sahte tablo” etiketiyle milyon dolarlara satılıyor. Birkaç yıl önce hapisten çıkan “Süperstar Sahtekâr” Wolfgang Beltracchi ise, yaptığı “aslında olmayan” Picasso tabloları ile Sotheby’s, Christie’s, Lempertz gibi dünyaca ünlü müzayede evlerinde alıcı buluyor. Ressamın son iki yılda elde ettiği kazancın 34 milyon euro (yaklaşık 115 milyon TL) olduğu söyleniyor.

        EFSANE SAHTECİ

        Konu sahte resimse, hakkını yiyemeyeceğimiz bir isim var: Hollandalı Han van Meegeren. “Gelmiş geçmiş en büyük resim dolandırıcısı” denen sanatçı, zamanında Nazileri bile dolandırmasıyla ünlü. 17. yüzyıldan kalma olduğunu iddia ettiği bir Johannes Vermeer taklidini Hitler’in yardımcısı Hermann Göring’e satmış. Dahası, sahte tablo Hollanda’nın Ulusal Hazineleri listesine de girmiş. Bugün “Vermeer’i Vermeer’den iyi resmeden sanatçı” olarak anılıyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ