Yerel Haber Hattı 0536 266 79 69
KONUŞMAYI BAŞLAT
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

Öznur KARSLI / YAZI DİZİSİ 1 /GAZETE HABERTÜRK

Öğretmen çift İnci (39) ve Soner Sarıhan (40) tam 7 yıldır, oğulları Tibet Çınar’la birlikte dünyayı karış karış geziyor. Üniversite yıllarından arkadaş olan ve o yıllarda dağcılık sporuna merak saran Sarıhan çifti, 2007’de radikal bir karar aldı. Yaz tatillerini bisikletli seyahatler üzerine programlayan çiftin ilk seyahati, Akdeniz turuyla başladı. 1 haftalık bisikletli provadan sonra Akdeniz’in yollarına düşen çift, bu deneyimin ardından dünyaya açıldı ve seyahatlerini hız kesmeden sürdürdü. Öyle ki, 2009’da oğulları Tibet Çınar’ın doğumu bile yolculuklarına engel olmadı. Tibet, anne sütünden yeni kesilmiş, henüz emzik ve bez kullanan 22 aylık bir bebekken, ailesiyle yollara düşmüştü bile... İlk turunda 3 bin 500 kilometre yol giden minik gezgin Tibet, o gün bugün anne babasıyla bisiklet üzerinde yolları arşınlıyor. Tibet, bu yıl Bursa İznik’te annesinin görev yaptığı okulda öğrenime başlayacak.

BİSİKLETLE 5 YILDIZLI SEYAHAT

İznik’te öğretmenliği sürdüren Sarıhan çifti ve oğulları, son seyahatlerinden geçtiğimiz hafta Türkiye’ye döndü. Ayağının tozuyla İstanbul’daki blogger buluşmasına katılan İnci Sarıhan, yolda olmayı şu sözlerle anlatıyor: “Ailenizin, çevrenizin üzerinize yüklediği pek çok konu var. Sürekli bir işin olsun, diploma sahibi ol, emekliliği garantile... Sürekli, değerli şeyler biriktirmeniz fısıldanıyor. Biz, banka hesabındaki değerli şeyler yerine değerli anlar biriktirmeye karar verdik. Dünya turunu bir bebekle yapmak için hayatı bambaşka bir açıdan görmek gerekir, şükürler olsun biz o bakış açısını kazandık.”

‘İRANLILAR BİZDEN DAHA ŞAŞKINDI’

Sarıhan çiftinin görev yaptığı okullar da, etrafta göllerin, dağların ve çam ağaçlarının olduğu Çakırca Köyü’nde. Yani aslında iş hayatları da bir ‘doğa harikası’. İlk yurtdışı seyahatleri İran’ı halen unutamıyorlar: “Hayatımızda ilk kez pasaport almıştık, İran’a bisikletle geçtik. Sınırdaki görevliler bizden daha şaşkındı. Bizdeki korku ve tedirginlik de yerini efsunlu bir hayranlık hissine ve ‘Hayatı dibine kadar yaşıyorum’ duygusuna bırakmıştı. 25 ülke, onlarca şehir, yüzlerce köy gezdik. Milyonlarca kez pedal çevirdik, milyonlarca insan tanıdık. Daha ziyade İran, Rusya gibi ülkelerde hem güvenlik hem de ucuz olması nedeniyle pansiyon ve otelde kaldık. İsveç’te ise ekmek dahi 5 Euro olduğu için, hiç otelde konaklamadan çadırda kalmıştık. Yemeğin ucuz olduğu ülkelerde günlük harcamamız kişi başı 10-25 dolar arasında oldu. Dışarıdan az yiyecek almaya çalışıyoruz. Türkiye’den götürdüğümüz tarhana, ev eriştesi, meyve kurusu ve baharatlarımız her zaman yanımızda oluyor. Marketten aldığımız ürünler de oluyor tabii.”

‘FİNLİLER SOĞUK, İSVEÇLİLER SICAK KARŞILADI’


İnci Sarıhan, gezdikleri ülkelerdeki farklılıkları şöyle anlatıyor: “Finlandiya’da nedense hiç kimse, evlerinin bahçesine çadır kurmamıza izin vermedi. Sebebini halen çözemedik. İsveç’te ise insanlar çok yardımseverdi. Bizi misafir evlerinde ağırladılar, yemeklerini paylaştılar. Hiçbir trafik kuralının olmadığı Hindistan ve Pakistan kolay değildi. İsviçreİtalya arasındaki Alp Dağları arasında bulunan, zamanında Napolyon ve Hannibal’in ordularının da kullandığı en yüksek karayolu geçitlerinden Grand Saint Bernard’a tırmanmak çok zordu. Ama iniş mükemmeldi.”

‘GEÇTİĞİMİZ KAVŞAKTA CANLI BOMBA SALDIRISI OLDU’

Elbette bunca yol, Sarıhan çifti için zaman zaman korku dolu anlara da sahne oldu. “Pakistan’da bir kavşakta biz geçtikten bir süre sonra yaşanan canlı bomba saldırısında 15 kişi hayatını kaybetti” diyorlar ve yine güzel anılarıyla devam ediyorlar: “2011’de oğlumuz Tibet Çınar ile yapacağımız ilk uzun yolculukta, Çin sınırları içerisindeki Tibet bölgesinin özgürlüğü için gösteri yapanlarla karşılaştık. Oğlumuzun adının, kendi ülkelerinin ismi olduğuna inanamadılar. Yaşlı bir Tibetli dede, bize dua bayrakları verdi ve bizim için dua edeceğini söyledi. Bayraklar, yol boyu Tibet’in bebek koltuğunda rüzgârda dalgalandı. İsviçre’de tanıştığımız ve köpeği Bambu ile birlikte yürüyerek dünyayı dolaşan 17 yaşındaki Alman genç, hayalleri uğruna yola düşen insanların neler başarabileceğini bize bir kez daha gösterdi.”

ROTA GOOGLE EARTH’TEN

Sarıhan çifti; yazın İtalya, İspanya, Portekiz yolculuğuna çıkacak. Rotalarını Google Earth üzerinden planlıyorlar. Tarihi eserlere, doğal güzelliklere temas edebilecekleri rotalar çiziyorlar. Yollarda günlük tutuyorlar. Rotalardan oluşan “Minik Gezgin, Yolda Büyümek” kitabı halen piyasada, “Pedalımda 5 Ülke” ise ikinci baskısını bahar ayında yapacak.

TİBET’İN OYUNCAKLARI KUŞ TÜYÜNDEN MAKETLER

Sarıhanlar, oğulları Tibet’e, gittikleri ülkelerde yerel oyuncaklar yapıyor: “Yoldan topladığımız kuş tüyleri ile kuş maketleri yaptığımız oldu. Ama ona en çok çamurla, yaprak ve dallarla oynamayı öğrettik. Çocukların hayal gücü o kadar geniş ki her türlü doğal materyalden oyun kurabilirler. Tibet Çınar’a bir şey öğretmiyoruz aslında, o bize, uzaklaştığımız doğal ve gerçek halimizi hatırlatıyor. Gerçekte hepimiz ailecek yolda büyüyoruz.”

DÜĞÜN PARASIYLA SEYAHAT

Duygu-Afgan Karahan çifti, İstanbul’da metropol yaşamından sıkıldıklarını fark ettikleri gün dünya turuna çıkmaya karar verdiler. Bir dergide çalışan çift, aylar öncesinden istifalarını sunup 2014 yılının ağustos ayında çıkacakları tatilin planını ve araştırmasını yaptı. Rusya’dan başladıkları yolculuklarında, 15 ülke, 55 şehri gezdiler. Toplam 39 bin kilometre yol yaptılar. Çift, şimdi dünyayı kaldıkları yerden turlamayı sürdürmeye hazırlanıyor. Afgan Karahan, yola ilk düştükleri anı şöyle anlatıyor: “Eşimle, evlenmeden önce de çeşitli geziler yapmıştık. Misafirperverlik ağı CouchSurfing’e üyeydik. Türkiye’ye gelen hiç tanımadığımız gezginleri evimizde ağırlamakla başladık. 2 yıldan fazla bir süre, evimizi gezginlere açtık. Fark ettik ki, gezmenin parayla, sosyal seviyeyle pek ilgisi yok. İstenildiği takdirde, cüzi miktarlarla dünya turu yapılabilir. Pek çok alternatif yol olduğunu gördük. 2013’te evlendik. Düğünden kalan bir miktar paramız oldu, 1 yıl boyunca da ayrıca para biriktirdik. 10 aylık dünya turuna yetecek parayı biriktirdik ve yola çıktık. Ailemiz bizden torun beklerken, biz çok uzaklardaydık.”

GEZGİN İSHALİNE YAKALANMAYANA ‘GEZGİN’ DENİLMİYOR

Afgan Karahan’a göre, dünyayı gezenlerin çoğu yemek konusunda sorun yaşıyor. Zaten bu nedenle ‘gezgin ishali’ne yakalanmayana da “Gezgin” denilmiyormuş: “Japonya’da bol bol pilav yedik. Pahalı bir ülkeydi ve marketten alışveriş yaptık. Ama Japonların saygısına hayran kaldık. Çok yardımseverlerdi. Çin ise bambaşkaydı. Çin’deki tek sıkıntımız 1 Ekim oldu. Bayramlarıydı, tatil olduğu için herkes sokaklardaydı, yolda yürüyemedik. Ama Çin’in yemeklerini hiç yiyemedik. 10 ay boyunca 15 ülke gezdik. Yolculuğun 7’nci ayında eşim pes etti, Dubai’den Türkiye’ye döndü. Turun kalan kısmını tek başıma tamamladım. Tur süresince, yol arkadaşınız eşiniz de olsa ayrışmalar yaşayabiliyorsunuz. Bunlar da işin ayrı bir keyfi. Ben işime geri dönmedim, eşim döndü. Dünya turuna kaldığım yerden bu sefer çocuğumla devam etmek isterim. Hatta hayatımızı seyahat ederek kazanmanın yollarını arıyorum.”

YAZLIK KIYAFETLERLE SİBİRYA

Tura başlamadan ‘Nerelere gidilir, ne giyilir, ne yenir?’ araştırması yaptıklarını söyleyen Karahan çiftinin ilk durakları Rusya olmuş. Sadece birer sırt çantası almışlar yanlarına. 2014 Ağustos ayında Rusya’ya gittiklerinde güzel bir hava karşılamış onları. “Sibirya’yı da görmeden olmaz” demişler, ama -1 derece hava ile karşılaşınca kendilerini St. Petersburg’a zor atmışlar. 1 ay geçirdikleri Rusya’da 4 gezginin evinde ücretsiz kalmışlar. En ilginç rotaları ise Rusya’nın en uç noktası Vladivostok’a ulaşmak için trenle gittikleri 10 bin kilometrelik yol olmuş.

YAZI DİZİSİ 2

Moğolistan’da göçebe çadırında kaldı, Çin Seddi’nde yağmura yakalandı

Düşündüğünüz gibi değil, aslında onların çok da paraları yok... Yani belki çoğumuz gibi ortalama bir maaşa çalışıyorlar. Sadece araba, plazma televizyon ya da arsa almak, her sene cep telefonunu yenilemek gibi bir dertleri yok. Bunun yerine para biriktirip, belli bir rotada en uygun imkânlarla yolculuk seçeneğini tercih ediyorlar. Lüks otellerde kalmak restoranlarda yemek yemek gibi bir dertleri de yok. Onlar için önemli olan yeni insanlar yeni dünyalar keşfetmek... Yabancı gezginlere özenirdik ama artık ülkemizde de gezgin sayısı hızla artıyor... Sizin de böyle bir hayaliniz varsa eğer onları internet üzerinden takip etmeniz yeterli oluyor... Yerli gezginlerimizi tanıtmaya devam ediyoruz...

TUĞÇE MAKARNACI: GÜNLÜK BÜTÇEM 30 TL

Tam bir seyahat tutkunu olan Tuğçe Makarnacı da (31) hayatından sıkılıp kendini önce doğaya sonra dünyaya salan bir gezgin. Uluslararası ilişkiler uzmanı İzmirli Tuğçe Makarnacı, 12 yaşında “Tibet’te 7 Yıl” filmi sonrasında kafaya koymuş gezip görmeyi... Ancak okul, iş, para, zaman gibi bahaneler üretip sürekli ertelediği hayalinin peşine, çalıştığı işyerinden ayrılmakla düşmüş. Gerisini ise ondan dinleyelim:

“6 aylık tur, Kasım 2014’te başlayıp Nisan 2015’in sonunda bitti. Maddi olarak pek bir hazırlık yapmadım. Düşük bütçeli seyahat eden birisiyim, günlük bütçemi 30 TL olarak belirledim. Gittiğim ülkeler genellikle ucuzdu ve ben paramın yetmediği yerde durup çalıştım da. Yeme içme konusunda neredeyse hiç sıkıntı çekmedim diyebilirim. Güneydoğu Asya mutfağı benim için cennet gibiydi. Hatta ilk adım attığım ülke olan Tayland’dan ayrılırken, kilo aldığımı fark ettim. Yemek konusunda tek zorlandığım ülke Malezya oldu.

Yola çıkarken risk alıp, sağlık sigortası yaptırmadım. 6 ay boyunca iki kez hastalandım. Birincisi gezgin ishali olarak adlandırılan bir ishal ve kusma... İkinci de ufak bir dizanteri vakası atlattım. En çok zorlandığım ülke kesinlikle Hindistan oldu. Öyle bir yer ki, hüngür hüngür ağlatıp ülkeyi terk etme noktasına getirebilirken, akşamına dünyanın en mutlu insanı edebiliyor.”

‘ROTAMI HALK BELİRLEDİ’

“Kafamda gitmek istediğim ülkeleri ve genel taslak belirledim. Bir sonraki destinasyonu da gittiğim yerlerde seyahat eden diğer kişilere ya da yerel halka sorarak belirledim. O nedenle kafamdaki rota Tayland - Kamboçya - Laos - Tayland - Malezya - Hindistan iken, Tayland - Malezya - Endonezya - Tayland- Kamboçya - Malezya - Hindistan şeklinde oldu. Küçük bir Güneydoğu Asya turu yaptım. 6 ay sürdü turum. 5 ülke 6 ay olmasına rağmen halen görmek istediğim birçok yer var.”

‘CENAZEYE DE GİTTİM, DÜĞÜNE DE’

“Gittiğim ülkelerde turist gibi gezmektense, insanların hayatlarına dahil olmayı seçtiğim için cenazeye de gittim, düğüne de, dini törenlere de. İçlerinde en özeli, sanırım yanlışlıkla ortasına düştüğüm cenaze töreni idi. Bir gece Tayland Kanchanaburi’de tapınakları dolaşırken, müzik sesi duyunca tapınağın içine girdim ve birden cenaze töreninin ortasında buldum kendimi. Herkes bana bakıyordu dik dik. Ne yapacağımı bilemedim önce, sonra bir deli cesareti ile soktum kamerayı çantaya, ayine katılan insanların yanına oturdum. Ne yapıyorlarsa, aynısını yaptım.”

ALPER METİN: KÖY DÜĞÜNÜNDE HALAY ÇEKTİ

‘Seyahat özgürlüktür’ mottosuyla yaşayan Alper Metin namıdiğer Çelebi Alper... O, Eyfel Kulesi’ni, Londra’yı henüz gidip görmese de Küba’nın turist geçmeyen kasabalarını, Ermenistan’ın virajlı yollarını, Moğolistan’ın ıssız bozkırlarını, Uruguay’ın yolsuz ve elektriksiz balıkçı köyü Cabo Polonio’yu yakından gördü. Orhun Yazıtları’na ayak bastı. Hatta Moldova’da köy düğününde halay bile çekti.

Az gidilen yerleri keşfetmeyi seven Metin, “Güzel memleketim Şarköy’de çocukluğum yazları her gün denizde geçer, kışları soğuk ve ıssız bir yalnızlığa bürünürdü. Coğrafya ansiklopedilerine saatler boyu dalar, okuduğum ülkeleri hayal ederdim. İsmi bile tuhaf gelen yerlere gidebileceğim aklımın ucundan geçmezdi. Ama Çin Seddi’nde yağmura yakalanıp iliklerime kadar ıslandım, Uruguay’da silahlı soyguna uğradım ama hiç şikâyet etmedim. Gezdiğim 42 ülkeden ‘Keşke oraya gitmeseydim’ dediğim tek yer yok” diyor. Metin’in her yaz 1 ay süreyle yaptığı seyahatlerde harcadığı toplam para ise birkaç istisna ülke dışında 2500-4000 TL. Ucuza konaklamanın püf noktalarını; “Moğolistan’da göçebe çadırı, Estonya’da komün evi gibi sıradışı yerlerde de kaldım. Bazı ülkelerde bir ailenin evinde oda kiralıyorum. Bazılarında ucuz otellerde kalıyorum. Üyesi olduğum site sayesinde gezginlerin evlerinde kalıyorum” diye anlattı. Metin, en çok etkilendiği seyahatlerden birini ise şöyle anlatıyor: “Moldova’nın Stefan Voda Köyü’nde 24 saat süren geleneksel bir düğüne katıldım. Gelin ve damata hediye sundum, halay çektim, konyak içtim, tütsülenmiş kaz eti ve envai çeşit yemekler yedim.”

EN UCUZ ÜLKELER

Metin dünyanın en ucuz ülkelerinin çoğunlukla Güney Amerika, Asya, Afrika ve Doğu Avrupa’da yer aldığını söylüyor ve dünyayı ekonomik fiyatlara gezmek isteyenlere şu listeyi sunuyor: Hindistan, İran, Kamboçya, Paraguay, Pakistan, Gürcistan, Tayland, Bulgaristan, Sırbistan.

ASIM GÜNEŞ

339 GÜNDE 2 KITAYI DOLAŞTI, 6 MİLYON ADIM ATTI

Gazeteci Asım Güneş, mesleğinde biriktirdiği 20 yılın ardından “Kariyer peşine düşeceğim yaşta kariyerden düştüm” diyerek 2010 yılında önce işini bıraktı sonra da kendini suyun akışına... 2000’lerde başladığı doğa sporlarının da etkisiyle yüksek binalarda cam silme üzerine yoğunlaştı. Bu işi bir süre sonra zirvede bırakıp yollara düşme kararı aldı. Yatırım amaçlı aldığı evini sattı. 120 metrekarelik evin 40 metrekarelik bölümünü ayırdı. “Geriye dönersem eğer 3+1 değil de 2+1 bana yeter” diye düşündü. Kısaca bir odaya dünyayı sığdırdı. Güney Afrika’dan başladığı seyahati 339 gün sürdü, 2 kıtayı dolaştı. Tam 6 milyon 196 bin 582 adım attı... Bir başka deyişle 3 bin 718 kilometre yürüdü, yani İstanbul-Londra arası kadar... “Bu hayalin planlaması, gerçekleşmesi uzun süre aldı. ‘Bir sabah uyandım, çantamı toplayıp yola vurdum kendimi’ şeklinde değildi. İlk iş olarak İngiltere’ye gidip İngilizce’mi ilerlettim. Türkiye’ye dönüp hayalimin geri kalan kısmını planladım. Dünya turu yapanların hikâyelerini okuyup elimden geldiğince işime yarayacak bilgileri toplamaya çalıştım” diyen Güneş hikâyesini şöyle anlatıyor:

İLK DURAK GÜNEY AFRİKA

“Güney Afrika’ya uçak bileti ve pasaportumu alıp vurdum yola. Cape Town’dan Durban’a giden Garden Route özellikle görülmesi gereken yerlerden. Hint Okyanusu sahili boyunca Vasco de Gama’nın izini takip etmek harika bir tecrübe. Sonraki durak Mozambik, ardından ver elini Tanzanya. Ünlü Serengeti Parkı bu ülkede. Safari sonrası da dinlenmek için Zanzibar Adası olmazsa olmazlardan. Afrika’dan sonraki durak Sri Lanka. Donma tehlikesi atlatsam da 11 ayda şahit olduğum en güzel gün doğumu Sri Lanka’daki Adams Tepesi’ndeydi. ”

NEPAL’DE NEFES ALMAK...

“Hindistan’ın karmaşasından sonra Nepal nefes almak ve rahatlamak için doğru adres. Dünyanın çatısında, Anapurna Dağı’nın ana kampına yaptığım yürüyüş benzersiz bir deneyimdi. Nepal depreminden bir gün önce Katmandu’dan Bangkok’a uçtum. 15 yıl önce gittiğim Tayland’ın yerinde yeller esiyordu. Fakir ama onurlu halk gitmiş yerine daha zengin ama çıkarcı bir halk gelmiş. Projemin ilk ayağındaki son ülke ise Endonezya oldu. Beni en zorlayan yolculuğu da burada yaptım. Yogyagarta’ya 90 saatlik otobüs yolculuğu sınırlarımı test etti. Aktif yanardağlarını gezdiğim Endonezya gezimi ise Bali’nin harika plajlarında bitirip Kuala Lumpur üzerinden İstanbul’a geri döndüm. Yaklaşık 9 bin dolar harcadım ki bu ayırdığım paranın yarısı. Şimdi Amerika’dan başlayıp Güney Amerika’ya doğru geçmeyi planlıyorum.”

Gazeteci Asım Güneş, mesleğinde biriktirdiği 20 yılın ardından “Kariyer peşine düşeceğim yaşta kariyerden düştüm" diyerek 2010 yılında önce işini bıraktı sonra da dünyayı dolaştı. Bu da Afrika’dan renkli bir kare...

216 METREDEN BUNGEE JUMPING

-“Yemek kültürü pek gelişmiş biri olmadığım için ne bulursam onu yedim. Gittiğim yerlerde yöre halkını takip ediyorum. Bizdeki esnaf lokantaları gibi. Fırsat buldukça da kendi yemeğimi yapıyorum.

-Çoğunlukla ucuz hostellerde konakladım.

-Güney Afrika’da dünyanın en yüksek bungee jumping’ini yaptım. 216 metre yükseklikteki köprüden atladım.

-Mozambik’in Tofo Sahili’nde balina köpekbalıklarıyla yüzdüm.

-Hindistan’ı en güney ucundan kuzeydeki Amritsar’a kadar geçtim. Jodhpur’da katıldığım Holi Festivali’nde yüzlerce kişiyle birlikte birbirimizi boyadık.

-Tayland’da Suan Mokkh Tapınağı’nda 10 günlük sessizlik meditasyonuna katıldım. Kimseyle konuşmadan, hiç ses çıkarmadan 10 gün boyunca meditasyon yaptım.

-Malezya Taman Negara’da dünyanın en yaşlı (130 milyon yıl) yağmur ormanlarında 4 gün geçirdim.

 

 

YAZI DİZİSİ 3

GUINNESS’E GIRMEK IÇIN BISIKLETLE 6 ÇÖL, 100’Ü AŞKIN ÜLKEDEN GEÇECEK

Modern gezginlerden Gürkan Genç, 1241 gündür yollarda. O, blog yazarı, amatör fotoğrafçı ve girişimci bir bisiklet gezgini. 2010- 2011 yıllarında Türkiye’den Japonya’ya bisikletle giden Genç’in 9 Eylül 2012 tarihinde Türkiye’den başladığı yolculuğu hâlâ devam ediyor. Şu an için 53 bin 500 kilometre yol kat etti, 46 ülke gezdi. Dinlenme molası verdiği Afrika’da sorularımızı yanıtladı ve macerasını anlattı. 2010 yılından önce Ankara’da gıda sektöründe bir şirketin sahibi olan Genç, macerasına Nisan 2010’da başlamış. “Bisikletle dünya turu çocukluk hayalimdi” diyen Genç şöyle devam etti: “15 yaşında kullanmayı bıraktığım bisikletle 30 yaşında tekrar tanıştım. İşyerine bisikletle gidip gelmeye başlayınca tekrardan hatırladım. Bisikletle ilk turum Amasra’dan İstanbul’a Eylül 2009’da olmuştu. Japonya’ya kadar bisikletle gitmişken de ‘Dünya turunu da yaparım’ dedim. Japonya’dan Türkiye’ye uçakla döndüm. 1.5 sene boyunca rotayı, nasıl para kazanacağımı, neler yapabileceğimi hesapladım. 9 Eylül 2012’de yola çıktım. Hâlâ yoldayım. 35 ülke, 41 bin kilometre pedalladım. Şu an Afrika’da Malavi sınırındayım.

6 YILDIR YOLLARDA

Yol hikâyelerini blogunda anlatan Genç, “Maceralarımı Türkçe, İngilizce anlatıyorum, 3000 sayfaya yakın yazı var. Bisikletle uluslararası geziler yapıyorum. Özbekistan’da ve Cezayir’de zehirlendim. Rusya’da çadırı kurarken gergin pollerden biri dişime çarptı ön dişim düştü. İsveç’te sağ baldır kasımı yırttım 20 gün bisiklet süremedim. İsviçre’de araba çarptı, Fransa’da apış aramda mantar çıktı ve pedallamayı bırakmadığım için aylarca geçmedi. İngiltere’de bisikletten düşüp sol kaburgalarımı kırdım. Filistin, İsrail arasında akrep soktu, Ürdün’de sağ kaburlarımı kırdım, Suudi Arabistan’da TIR çarptı 2 operasyon geçirdim sonrasında 2 aylık dinlenmeyi bu coğrafyada yaptım. Afrika’da bir bitkinin derimde bıraktığı zehirden dolayı yaralar bir türlü kapanmadı. Fakat yoluma hâlâ ediyorum. Bisiklette kas gevşetici, ağrı kesici ve minik bir ilk yardım çantası yer alır” diyor. Toplamda 53 bin 500 kilometre pedal çeviren Genç, dünya turu bittiğinde geçtiği ülke sayısının 100’ü aşmış olacağını söylüyor.

DENEYİMLERİNİ KİTAPTA ANLATACAK

“Şu anda bisikletle 6 çölü geçerek Guinness Rekorlar Kitabı’na da başvurdum” diyen Genç, “2020 yılı içinde Türkiye’ye Ağrı’dan girmiş olmayı planlıyorum. 2021 yılına kadar Türkiye’de bisikletle gezmediğim Doğu vilayetlerini gezip Ankara’ya ailemin yanına varacağım. Artvin’den Tekirdağ’a, Tekirdağ’dan Marmaris’e oradan da Mersin’e bir hat çizip bu alanı bisikletle gezdim. İç Anadolu’dan da İstanbul, İzmir, Bodrum istikametine pedalladım. Sırt çantamla da Doğu’da bazı illeri gezmişimdir. Deneyimlerimi, kitaplaştırmayı bir gün düşünüyorum” diye konuşuyor

 

GÜLŞAH MERVE YÜKSEL: MOTORLA GÜNDE 250 KM

21 yaşındaki Gülşah Merve Yüksel şiddet mağduru kadınların yaşadıkları zorlu hayata dikkat çekmek için çalıştırdı motosikletinin kontağını. Genç öğretmen adayı Yüksel, geçtiğimiz yaz 16 Haziran’da başladığı Türkiye turunu 27 Temmuz’da bitirdi. İki teker üzerinde 9 bin kilometre yol gitti, 28 şehir gezdi. Lisedeyken babasının hediye aldığı motosikleti ile Türkiye’nin 6 bölgesini gezen Yüksel, seyahati boyunca her gittiği ilde küçük notlar tuttu. İlk gezi tecrübesini şöyle anlatıyor: “Maltepe Üniversitesi’nde Zihinsel Engelliler Öğretmenliği Bölümü’nde okuyorum. Çocukluğumdan beri motosiklet tutkum vardı. Babam da lisede öğrenciyken bana bir motosiklet almıştı. 7 yıldır motor kullanıyorum. Kadına şiddet konusuna dikkat çekmek için Türkiye turu yapmak istedim. 1 yıl yol eğitimleri aldım. İstanbul’dan yola çıkıp Şile-Ağva üzerinden Karadeniz’e geçtim. Gece hiç yol almadım. Hep köy yollarındaydım. Ege ve Akdeniz’de çadır kurabildim. Yakıt dahil 3 bin 500 TL ile turu bitirdim. Yolculuk boyunca motordan değil ama bir defa banyoda kayarak düştüm. Günde 250 km yol yaptım. Güneydoğu ve Doğu’da 15 gün kaldım. Köy çocuklarıyla vakit geçirdik. Ağrı Doğubayazıt’ta jandarma beni şehre almadı. Oradan Van’a sonra Urfa’ya geçtim, Yollardaki hikâyeler çok şey öğretti. Önümüzdeki yaz 40 günlük Avrupa turu yapacağım. Bu kez engelsiz bir yaşam için yollarda olacağım.”

SENEM VE DİDEM TONGAR: 'TEKNOSTOP'LA OKYANUSLARI AŞIYORLAR

Senem (34) ve Didem (35) Tongar kardeşlerin seyahat yöntemleri diğer gezginlere göre biraz farklı. Tongar kardeşler, 2014 yılının kasım ayında “teknostop” adı verilen denizde otostop yöntemiyle Atlas Okyanusu’nu geçti. Şimdiye kadar 3 kıta, 53 ülke ve 250’den fazla şehir gezen Senem-Didem Tongar kardeşler, uzun yıllar çalıştıkları finans sektöründen ani bir karar alarak ayrıldılar. Teknostop adı verilen yöntemle 21 gün süren tekne yolculuklarından sonra Amerika kıtasına ulaşan kız kardeşlerden Senem Tongay, şunları anlattı: “Denizi seven bir insandım ama daha önce hayatımda bir kere bile yelkene binmemiştim. Bir yelken okuluna kayıt oldum. Geçen yaz yelken yolculuğu yapan kız kardeşim de bana katıldı. 2014 Ağustos’unda bankamdaki yapı- sal değişiklikten dolayı işten çıkarıldım. Kız kardeşim de 1 hafta sonra istifa etti. Fırsat bu fırsat deyip Atlantik Okyanusu’nu tekne otostopu yaparak geçme hayalimizi gerçekleştirmeye karar verdik. 2014 Kasım ayının başında Atlantik Okyanusu geçişi yapacak teknelerin en son uğradıkları ve ikmal yaptıkları yerlerden biri olan Kanarya Adaları’ndaki Las Palmas Limanı’na doğru yola koyulduk. Tekne sahipleri okyanus geçişleri gibi uzun süren yolculuklarda gece nöbeti, temizlik, yemek gibi konularda yardım almak ya da sadece yolda ona arkadaşlık yapması amacıyla teknelerine miço alırlar. Biz de kendi ilanlarımızı marinanın çeşitli yerlerine asıp bekledik. 3 hafta sonra Antigua&- Barbuda Adası’na giden bir yelkenli bulduk. 2014 Aralık’ta denize açıldık. 21 gün sonra Karayipler’e vardık. 2850 deniz mili süren yolculuğumuzda fırtına ve dev dalgalarla boğuşmadık. Ardından 4 ay boyunca Dominik Cumhuriyeti, Küba, Kolombiya, Peru, Bolivya, Şili, Brezilya, Arjantin ve Uruguay’ı gezdik. Muhteşem ve unutulmaz bir deneyim idi. Gezilerimiz için bir de blog oluşturduk.”

MUSTAFA YURTBULMUŞ VE ELİF KESKİN: 3 OKYANUS, 30 ÜLKE, 38 LİMAN

Yelkenci Mustafa Yurtbulmuş ile yol arkadaşı Elif Keskin, otizmli çocukların eğitimine destek için 14 metrelik ‘Balıkçıl’ adlı tekneleriyle 20 Eylül 2014’te Marmaris’ten yola çıktılar. Geçen ocak ayında Panama’ya ulaşan ikiliye bazı limanlarda amatör yelkenciler de eşlik edebilecek. 3 yıl sürmesi planlanan yolculukta 2 arkadaş, 3 okyanus geçecek, 30 ülke, 38 liman ve yüzlerce ada görecek, 30 bin deniz mili kat edecek. İkili dünya turunda kat edilen her mil için 1 SMS atılıp, bu sayede 350 bin liralık burs fonu oluş- turularak Tohum Otizm Vakfı’na destek sağlanmasına da aracılık etmiş olacak. Atlantik Okyanusu’nu geçen arkadaş- lar, şimdi Pasifik Okyanusu için gün sayıyor. Elif Keskin, yolculukları için; “Muhteşem bir doğa eşliğinde, zor, maceralı bir deniz yolculuğu yaşıyoruz. Çoğu zaman dalga ve fırtınayla boğuşmak zorunda kalıyoruz. Bölgede uyuşturucu kaçakçılarının tekneleri cirit atıyor. Kolombiya’da Santa Marta’dayken kaldığımız koyda bizden birkaç gün önce bir tekne silahlı beş kişi tarafından tamamen soyulmuş. Bu biraz keyfimizi kaçırdı ama geri dönüş yok. Venezüella- Kolombiya- Panamaarasındaki tehlikeli bölgeyi sorunsuz şekilde geçtik. Bu nedenle de keyfimiz yerine geldi. Panama San Blas Adaları’nda Kuna Yala denilen bölgede, yerlilerinin yaşadığı yerleri dolaştık” diyor. Panama Kanalı’ndan gelecek hafta geçmeleri beklenen iki gezgin, transit geçiş izni alabilmek için Colon şehrinde teknenin ölçümlerini gerçekleştirdi. Kanalı, geçiş tarihine kadar o bölgede kalıp, çevrede yelken açıp dolaşan iki arkadaş, Panama Kanalı’ndan 2 yıldan sonra geçecek ilk Türk teknesi olmanın heyecanını yaşayacak.

KONAKLAMA İÇİN COUCHSURFING

Gezginlerin tercih ettiği CouchSurfing sistemi, dünya genelinde 5 milyondan fazla üyeye sahip uluslararası ücretsiz bir konukseverlik ağı. CouchSurfing’in bedava kalacak yer, ücretsiz konaklama, yabancı bir ülkede ya da kentte yerel bir arkadaş edinme, yerel yaşama tanıklık etme gibi avantajları var.

BAKMADAN GEÇME