Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin Kemal Sunal'ın eşi: 'Çok suçladılar ama ben biliyorum' - Magazin haberleri
        1

        Gül Sunal, Devekuşu Tiyatrosu'nun Ankara turnesi sırasında tanışarak 1975'te evlendiği eşinin bilinmeyen yönlerini ve sanatçı kişiliğini, vefatının 19. yılında AA muhabirine anlattı.

        2

        Eşi hakkında merak edilenleri "Kemal, Hadi Gel Bi Kahve İçelim" kitabında kaleme alan Gül Sunal, usta sanatçının ev hayatını ve misafir ağırlamayı çok sevdiğini söyleyerek, "Misafir yoksa bile icat ediyordu. Herkesi telefon edip çağırırdı. Bizim evde yenilsin, içilsin ama bir yere gitmesin (isterdi)." diye konuştu.

        Sunal, herkes gibi normal bir ev hayatı yaşadıklarına işaret ederek, "Kemal'i kaybettikten sonra genç bir hanım 'Kemal Sunal starlığını evde nasıl yaşıyordu?' diye sordu. Cevap veremedim çünkü star gibi yaşamıyordu. Sofrada hepimiz birlikte olurduk. Özellikle kahvaltı ve akşam yemeklerini mutlaka sofrada isterdi." dedi.

        3

        Çeyrek asır evli kaldığı eşinin aynı zamanda ciddi bir karaktere sahip olduğundan bahseden Gül Sunal, şunları kaydetti:

        "Çok disiplinli ve çok titizdi. Hakiki bir Türk ailesi babasıydı, benim babam neyse Kemal de oydu. Evde son sözü Kemal söylerdi, buna rağmen çok eğlenceli bir babaydı. Çocuklarla çok oyun oynardı, çok güzel zaman geçirirlerdi. Bazen hangisi baba, hangisi çocuk onu karıştırırdık. Çünkü o yerde de yuvarlanırdı, boğuşur, güreşirdi ama yine son sözü Kemal söylerdi. Çocuklar babadan korkmak, çekinmek dışında onu sayardı. Bu korku değil ama onu üzmemek için onun söyledikleri sözü mutlaka yerine getirirlerdi."

        4

        Sunal, çocukları Ali ve Ezo Sunal'ın da birçok yönden babalarına benzediğini dile getirerek, "Kemal'e minnettarım. Çünkü çok güzel mesajlar vermiş çocuklara, küçük mesajlar ama onları saygın yapan, hayatlarına çok güzel kapılar açan mesajlar. Kemal öğüt hiç vermezdi, sadece bir öneri belki bir bakış, bir duruş ya da bir kitap tavsiyesiyle çözerdi işi. Ne yapmamız gerektiğini, her şeyi bize yaşayarak gösterdi." ifadelerini kullandı.

        Gül Sunal, eşini ve rol aldığı her filmi çok sevdiğini anlatarak, "Kendisi de filmlerini izlerdi ama çok enteresan izlerdi, ne güler ne konuşur ne yorum yapardı. Elini kafasına koyardı. Bilmiyorum belki de kendi kendini eleştiriyordu. Film bittikten sonra da tartışmazdık ama göz ucuyla çocuklara ve bana bakardı, gülüyor muyuz ya da gülmüyor muyuz diye. Oyuncu olarak da her rolü oynamak isterdi." şeklinde konuştu.

        5

        Oynadığı tüm karakterlerle Türk sinema tarihinde ön plana çıkmayı başaran Kemal Sunal'ın her yaştaki izleyiciler tarafından sevildiğini vurgulayan Gül Sunal, şu değerlendirmelerde bulundu:

        "Sinema filmlerinde görünen Kemal Sunal, kendi hayatında da aşağı yukarı yine o hayatı yaşıyordu. Gerçek, saf, temiz, aileye değer veren, kendine önem veren zarif bir insandı. Yani gerçekti Kemal, seyirci onun farkındaydı. Halktan geldi, halk tarafından çok sevildi. Biliyorsunuz Kemal, devlet sanatçısı değildi veya herhangi bir partiyi, medya kuruluşunu arkasına almadı. Onun arkasında hep halk oldu, bağırlarına bastılar. Ölümünden önce de sonra da hiçbir zaman bize 'Kemal Bey' diye yazı gelmedi, hep 'Kemal Ağabey, Kemalciğim'... Sonra bana da hiçbir zaman 'Gül Hanım' diye hitap eden olmadı, 'Gül Abla', 'Gül Yenge' diye yazıyorlardı. Kemal'in sayesinde kalabalık bir aile olduk. Hala Kemal sayesinde çok güzel bir hayat yaşıyoruz."

        Sunal, birçok kez maddi sıkıntı yaşamalarına rağmen her zaman eşinin yanında olmaya çalıştığına işaret ederek, "Ben asla parayı sıkıntıdan saymıyorum. Para her zaman kazanılır. Onun dışında da güzel bir hayatımız vardı. Mutlu insanlardık. Kemal'in içinde tabii ki sancılı bir süreç vardı ama bunları yansıtmazdı. Yani işini eve getirmezdi Kemal. Dışarıda ne yaşarsa yaşasın eve geldiğinde bambaşka oluyordu." dedi.

        6

        Hiçbir zaman eşini sette ziyaret etmediğini söyleyen Sunal, "Çok enteresandır sadece en son gittiği 'Balalayka' filminin senaryosunu bana okuttu. Diğer 82 filmin senaryosunu hiç göstermedi. Sanıyorum bir şey söyleriz, onun kafasında kurduğu şeyi bozarız diye ama benim fikirlerimi mutlaka alırdı." ifadelerini kullandı.

        Gül Sunal, Kemal Sunal filmlerinin televizyonda uzun yıllar telif hakkı verilmeden gösterilmesine de değinerek, şunları dile getirdi:

        7

        "Çok üzülüyoruz telif hakkı olmadığı için. Bundan sonra da bizim o filmlerden kazanacağımız para bize çok lazım değil. Aslında mesele para değil, haksız bir kazanç var ortada. Bunu devletin düşünmesi lazım. Bugün hala filmleri oynatılmaya devam ediliyor. O da araştırıyordu ve çok naif şekilde 'Gün birincisi olmuşum gene bugün. Milli maçı bile geçmişim.' diyordu ama hep buruk bir gülümsemeydi ondaki. Onun filmleri bir dönem televizyon kanallarını ayakta tuttu fakat bize bir çiçek bile getirmediler."

        Eşinin televizyonda gösterilen filmleri sayesinde yeni nesilden de hayran kitlesine sahip olduğunun altını çizen Sunal, "Kemal'i kaybedeli 19 yıl oldu ama kimi 3 yaşında kimi 5 yaşında hayranları var. O zaman 5 yaşında olan kocaman adamlar, kadınlar da 'O zaman çocuktum şimdi onu daha iyi anlıyorum.' diye yazıyorlar. Bu yüzden filmler hala oynasın istiyoruz, yeni nesiller Kemal'i tanısın diye." değerlendirmesinde bulundu.

        8

        Gül Sunal, usta oyuncu adına bir müze açma girişiminde bulundukları bilgisini vererek, şöyle devam etti:

        "Bir bina satın aldık, projeleri de çizildi fakat müze işi çok büyük, maliyetli bir iş, yapamayacağımızı gördük. Devletten bir şey beklemedik. Çünkü daha önce bir devlet bakanı Kemal Sunal adına bir sanat galerisi açtı. Beyoğlu'nda olduğu için biz kabul ettik sonra 'Bina satıldı gelin alın bunları.' diye bir telefon geldi. Ali oraya bir kamyon götürerek hazırladığımız bütün eşyaları aldı. Sonra Tuzla'daki bir devlet hastanesine çocuk bölümü yaptık. Hem ilkokula gidemeyen hem de hastanede kalan çocuklara ana sınıfı, resim atölyesi, laboratuvar yaptık. Orası için de bir gün 'Gelin bu eşyaları alın. Artık burası poliklinik oluyor.' diye aradılar. Biz yine bu bölümü taşımak istedik fakat hiçbir hastane, dernek kabul etmedi. En son Kadıköy'de bir aile danışma merkezi gibi bir yere verdik. Yani bakanlar, belediyeler değiştikçe sizin yaptığınız şeyin de başka bir hale dönüşmesi kaçınılmaz. Bunun için de biz kimseye hiçbir şey vermeyi düşünmüyoruz. Güvenim kırıldı, birisi açar iyi niyetle, o gidince ne olacağı belli değil sonra eşyaların hepsi sokağa dökülüyor çünkü."

        9

        Sunal, eşinin "Televizyon ve Sinemada Kemal Sunal Güldürüsü" başlıklı tezinden bahsederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

        "50 yaşından sonra üniversiteyi bitirmesi, arkadan yüksek lisansı yapması çok değerli bir şey. Yüksek lisansının tezini yapmasının nedeni de 'Beni kimse araştırmıyor, bari ben araştırayım.' demişti. Tezinin ilki sanırım bazı eksikliklerden dolayı kabul edilmedi. Sonra tekrar yazdı. Hep hayal ederdi, 'Yüksek lisans tezimi kitap haline getirip, gençlere bırakayım, arşiv niteliğinde bir şey olsun.' diye gerçekten özen gösterdi. Sonra 'Galiba belgeselimi de kendim çekeceğim.' demişti. Biz Kemal'i kaybettikten sonra söylediklerini vasiyet gibi düşündük, tezini hemen kitap haline getirdik, üniversitelere dağıttık. Ondan sonra da hemen belgeselini yaptık, iyi ki yapmışız çok güzel bir arşiv oldu."

        10

        Hazırladıkları belgeseli seyirciyle buluşturamadıklarına işaret eden Sunal, "Seyirci de bu konuda bize sitemli haklı olarak. Kanallar nedense buna çok sıcak bakmadılar, inşallah bir gün seyirciyle buluşur diye düşünüyoruz. Bize 'Sponsor lazım.' diyorlar, biz de kapı kapı dolaşıp Kemal Sunal belgeseline sponsor aramayı kendimize yediremiyoruz açıkçası." şeklinde konuştu.

        Gül Sunal, eşinin ülkesini çok seven, eğitime ve gençlere çok önem veren biri olduğunun da altını çizdi.



        11

        Kemal Sunal'ın vefatı üzerine yaşanan ihmal tartışmalarına değinen Gül Sunal, şunları dile getirdi:

        "Tartışmaların hiçbirini kabul etmiyorum. Yazı ve kadere çok inanıyorum. Film şirketini 'Niye uçağa bindirdiler?' diye çok suçladılar ama ben biliyorum ki eve kadar araç yolladılar gitmesi için. Hatta Ali de Kemal'e arkadaşlık etmek için yanındaydı fakat Kemal araçla gitmek istemedi. 'İşim beni korur, gençler var, eğleniriz, güleriz. Konuşarak 1 saate gideriz.' dedi ve öyle gitti. Onun dışında kötü bir şey yaşanmadı. Belki de uçağa binmese gene o saate onun gibi bir şey yaşanabilir, küçük bir heyecan da onu öldürmeye neden olabilirdi. Bilemiyorum ama çok güzel bir hayat yaşadı. En azından benim gibi acılar içinde yaşadığı 19 senesi yok. Bebek gibi yaşadı ve öldü bana göre. Çünkü anne baba acısı görmedi, kardeş, eş acısı yaşamadı, evlatlarından hep güzel övgüler aldı. Kendisi de çok sevildiğinin farkındaydı. Güzel bir hayat yaşadı ama maalesef kısa bir hayat oldu."

        12

        Öte yandan Gül Sunal, Instagram hesabından duygusal bir paylaşımda bulundu. Sunal paylaştığı bu kareye, "Bu fotoğrafı 19 yıl önce 3 Temmuzda yakama iğnelediler... Fotoğraf o günden beri cüzdanımda... Biraz eskidi rengi soldu ama acı hala taptaze yepyeni..." notunu düştü. Ali Sunal da bu fotoğrafa, "Seni seviyorum babam" mesajını yazdı.

        13

        KEMAL SUNAL KİMDİR?

        Tam adı Ali Kemal Sunal olan usta oyuncu, annesi Saime Hanım ve babası Mustafa Bey'in ilk çocuğu olarak 11 Kasım 1944'te İstanbul Küçükpazar semtinde dünyaya geldi. Aslen Malatyalı olan Sunal'ın ayrıca Cemil Sunal ve Cengiz Sunal adında iki kardeşi bulunuyor.

        Fiziken babasına çok benzeyen, çocukluğunda yaramaz ve bir o kadar çekingen bir karaktere sahip olan Kemal Sunal, ilk öğrenimini Mimar Sinan İlkokulu'nda, lise eğitimini ise Vefa Lisesi'nde 11 yılda tamamladı.

        14

        PROFESYONEL OYUNCULUĞA KENTER TİYATROSU'NDA BAŞLADI

        Çocukluk yıllarında tiyatroya ilgi duyan ve okulunda çeşitli müsamereler düzenleyen Kemal Sunal, lisedeki felsefe öğretmeni Belkıs Bakır'ın kendisindeki yeteneği farketmesi üzerine, öğretmeninin aracılığıyla Müşfik Kenter'le tanışma fırsatı buldu.

        Lisede amatör olarak ilk kez "Zoraki Tabip"le sahneye çıkan usta oyuncu, aynı tarihlerde oynadığı bir oyun ile Akşam gazetesinin düzenlediği liseler arası tiyatro yarışmasında "En İyi Karakter Oyuncusu" ödülünü aldı.

        15

        Lisede okul arkadaşları Uğur Dündar ve Müjdat Gezen gibi isimlerle birlikte eğitim alan Sunal, mezun olduktan sonra profesyonel tiyatro oyunculuğuna 1966'da başladı. İlk kez Kenter Tiyatrosu'nda "Fadik Kız" adlı piyeste 3 farklı karakterle rol alan sanatçı, daha sonra "Deli İbrahim" adlı oyunda canlandırdığı celladın yardımcısı rolüyle de repliği olmamasına rağmen seyirciyi güldürmeyi başarmıştı.

        16

        ÜNİVERSİTE HAYATINI 27 YILDA TAMAMLADI

        Yeşilçam filmlerinin gülen yüzü olarak bilinen Sunal, bir yandan tiyatroya devam ederken şu anki adı Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi olan Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksekokulu'nda 2 yıl öğrenim gördü. Buradaki eğitimini yoğun tiyatro turneleri sebebiyle yarım bırakan Sunal, 1992'de çıkan öğrenci affı ile tekrar üniversitenin 2. sınıfından devam ederek, 51 yaşındayken 1995'te mezun oldu.

        17

        Mezuniyet töreni sırasında, "4 yıllık üniversite maratonu sonunda bitti, ama benimki biraz zor bitti. Ben 4 yıllık üniversite hayatını 27 yılda bitirdim." diye konuşan ünlü sanatçı, daha sonra Radyo, Televizyon ve Sinema dalında yüksek lisans yaptı ve "Televizyon ve Sinemada Kemal Sunal Güldürüsü" başlıklı bir tez hazırladı. Sanatçının bu tezi 2005'te ailesi tarafından kitaplaştırıldı.

        Üniversite dönemi ve sonrasında Emayetaş Fabrikası'nda çalışan sanatçı, tiyatro ve sinema dünyasına adım atmadan önce elektrikçi çıraklığı da yaptı. Dar gelirli bir ailenin çocuğu olarak zorlu şartlar altında çocukluk ve gençlik dönemini geçiren Kemal Sunal, bir röportajında "İşte o yokluklar, Kemal Sunal'ı yarattı." ifadelerini kullanmıştı.

        18

        Kemal Sunal, vatani görevine Ankara Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu'nda başladı, usta birliğini de 1981'de Ankara Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nda yaptı. Daha sonra Kenter Tiyatrosu'nda bir yıl kalan usta oyuncu uzun yıllar arkadaşlık yapacağı Bülent Kayabaş ile tanıştığı Pendik Tiyatrosu'nda bir süre sahne aldı.

        1973'TE SİNEMAYA ADIM ATTI

        Pendik Tiyatrosu'nun kapanmasıyla idol olarak gördüğü Ulvi Uraz'ın tiyatrosuna geçerek 4 yıl burada çalışan Sunal, ardından da Aksaray Küçük Opera'da, Ayfer Feray Tiyatrosu ve Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda görev yaptı. Burada oynadığı "Dün Bugün" adlı oyunla ünlü yönetmen Ertem Eğilmez'in dikkatini çekerek beyaz perdeyle tanışan Sunal, ilk kez 1973'te Eğilmez'in yönettiği Münir Özkul, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Tarık Akan, Halit Akçatepe ve Filiz Akın'ın yer aldığı "Tatlı Dillim"in oyuncu kadrosuna katıldı.

        19

        Usta sanatçının, Devekuşu Tiyatrosu'nun Ankara turnesi sırasında tanıştığı ve 1975'te evlendiği Gül Sunal'dan Ali ve Ezo adlarında iki çocuğu oldu. "Tatlı Dillim" filminden sonra da tiyatro ve sinema çalışmalarını bir süre birlikte yürütmeyi başaran sanatçı, daha sonra kariyerine sinema ile devam etti.

        20

        Başarıya giden yolun disiplinden geçtiğine inanan, işinde her zaman titiz ve tertipli olduğunu söyleyen Kemal Sunal, Rıfat Ilgaz'ın "Hababam Sınıfı" eserinin sinema uyarlamasında canlandırdığı "İnek Şaban" tiplemesi başta olmak üzere, birçok filmde özgün fiziği ve hayat verdiği tiplerin halka olan yakınlığı nedeniyle kısa zamanda Türkiye'nin en sevilen oyuncularından biri oldu.

        21

        Oynadığı rollerde genellikle halk kahramanını canlandıran Sunal, filmlerde her zaman haklının haksıza, güçsüzün güçlüye karşı mücadelesini temsil eden komedi ustası haline geldi.

        Yüzü ve fiziki yapısı ile Fransız komedyen Fernandel'e benzetilen usta oyuncu, 26 yıllık sanat hayatına tiyatro oyunları hariç 6'sı yan rol, 76'sı başrol olmak üzere 82 film sığdırmayı başardı.

        22


        "Saygılar Bizden", "Şaban Askerde", "Şaban ile Şirin" ve "Bay Kamber" olmak üzere 1993-1996 yılları arasında toplam 4 dizide de oynayan Sunal, Türk sinemasında öncesinde "İnek Şaban" tiplemesi olmak üzere canlandırdığı iyi, saf adam rolleriyle her yaştan izleyicinin beğenisini kazandı. İnsanları güldürürken düşündürmeyi de başaran sanatçı, filmlerinde öğretmenden bekçiye, kapıcıdan çöpçüye kadar birçok karaktere girerek, her dönem seyirciler tarafından ilgi gördü.

        Aynı zamanda canlandırdığı her karakterle seyircilerin yüzünü güldürmeyi başaran ve halk tarafından fazlasıyla benimsenen Kemal Sunal'ın oynadığı filmlerin genelinde Türk halkının geleneklerinden, adetlerinden, inanışlarından örnekler öne çıktı.

        23

        Motivasyon filmleri olarak da adlandırılan Sunal'ın yer aldığı yapımlar ayrıca bir "başarı öyküsü" özelliği taşır. Usta oyuncu, "İnek Şaban" filminde bir karpuzcunun başarılı bir kaleci olup yükselmesini, "Doktor Civanım" filminde bir hademenin doktor kılığında köylülerin gözünde büyümesini, "Korkusuz Korkak" filminde Mülayim'in sıradan bir memurken mahallenin gözünde kahraman olmasını, "Salako" filminde saf bir köylünün iyi niyetli bir eşkıyaya dönüşmesini, "Bekçiler Kralı" filminde sıradan bir bekçinin, mahallelinin dertlerine çare bularak halkın umudu haline gelmesi, "Yüz Numaralı Adam" filminde ise yine fakir bir karakterin reklam yıldızı olmasını canlandırdı.

        24

        Usta oyuncu, güldürü filmlerin yanı sıra çeşitli dram filmlerinde de rol alarak, izleyicilere adil olma, affedici olma, aile kurma, aile birliğine önem verme, arkadaşlık, bilimsellik, cesaret, cömertlik, çalışkanlık, demokrasi, dini değerler, duyarlılık, dürüstlük, emeğe saygılı olma, fedakarlık, misafirperverlik, öğüt verme, sabır, saygı, sevgi, sorumluluk, takım ruhu ve dayanışma, temizlik, tutumlu olma, vatanseverlik, vefa ve yardımseverlik konularını anlatmaya çalışmıştı.

        Bugüne kadar birçok ödüle değer görülen Kemal Sunal, 1976 yapımı ''Kapıcılar Kralı'' filmi ile 1977 Antalya Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu Ödülü"nü aldı. Sanatçı ayrıca, 1989'da "Düttürü Dünya" filmindeki rolüyle Ankara Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü alırken, 1998'de de Antalya Film Festivali'nde "Yaşam Boyu Onur Ödülü"ne layık görüldü.


        25

        Uçak fobisi olduğu bilinen ve hayatında daha önce hiç uçağa binmeyen Sunal, oynayacağı son film "Balalayka"nın 3 Temmuz 2000'de filmin çekimlerine başlamak için Trabzon'a gitmek üzere bindiği uçakta kalp krizi geçirerek, hayatını kaybetti.

        Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilen usta oyuncunun rol aldığı yapımların bazıları ise şöyle:


        26

        "Canım Kardeşim", "Oh Olsun", "Mavi Boncuk", "Salak Milyoner", "Hanzo", "Hababam Sınıfı Serisi", "Şaban Serisi", "Meraklı Köfteci", "İbo ile Güllüşah", "Sakar Şakir", "Yüz Numaralı Adam", "Bekçiler Kralı", "Zübük", "Sahte Kabadayı", "Avanak Abdi", "Korkusuz Korkak", "Şark Bülbülü", "Devlet Kuşu", "Gol Kralı", "Üç Kağıtçı", "Doktor Civanım", "Yedi Bela Hüsnü", "Postacı", "Varyemez", "Propaganda"

        27