Bir tesadüf değil: Trafik ışıklarında kırmızı, sarı ve yeşil neden bu sırada?
Dünyanın neresine giderseniz gidin, trafik ışıkları size aynı mesajı verir. Peki bu evrensel renk dili nasıl ortaya çıktı ve neden hâlâ değişmeden kullanılıyor? İşte detaylar...
ABONE OLKırmızıda duruyor, sarıda hazırlanıyor, yeşilde geçiyoruz. Ancak bu refleks hâline gelen davranışın arkasında tarihsel kazalar, teknolojik denemeler ve güvenlik hesapları bulunuyor.
Şehir merkezlerinde trafik sıkışıklığının başlıca nedenlerinden biri trafik ışıklarıdır. Özellikle işe giderken art arda kırmızı ışığa yakalanmak, bu algıyı daha da güçlendirir. Buna rağmen trafik ışıklarının sağladığı ek güvenlik katmanı göz ardı edilemez.
Zamanla ışık renklerini belirli tepkilerle eşleştirmeyi öğrendik: kırmızı durmayı veya tehlikeyi, sarı dikkati, yeşil ise ilerlemeyi ifade eder. Peki bu renklerin bu anlamları kazanması nasıl başladı?
İlk trafik ışığı 1860’lı yıllarda Londra’da geliştirildi. 1868 yılında, demiryolu yöneticisi John Peak Knight, demiryolu sinyal sistemlerinden esinlenerek Westminster Köprüsü yakınlarında gaz lambalı bir semafor sistemi kurdu. Demiryollarında gece kırmızı, gündüz yeşil ışıklar kullanılıyordu ve bu sistem kara trafiğine uyarlanmıştı.
Ancak bu ilk deneme uzun ömürlü olmadı. Kurulumdan yalnızca bir ay sonra meydana gelen gaz kaçağı patlamaya yol açtı ve görevli polis memuru yaralandı. Bu olay, trafik ışıklarının güvenli şekilde geliştirilmesi gerektiğini açıkça gösterdi.