Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin Cumhuriyet kurulmadan önceki son akşam mutfakta yaşananlar
        1

        Cumhuriyet'in kuruluşunun 100'üncü yılı haftasında 29 Ekim’den iki gün önce vizyona girme hazırlığı yapan, 'Son Akşam Yemeği' adlı sinema filminin basın toplantısı, Çankaya Köşkü’nün aslına uygun olarak kurulduğu platoda gerçekleşti.

        2

        CineGenna Pictures yapımı 'Son Akşam Yemeği'nin yaratıcı yapımcılığını Esra Seyrekbasan üstlendi. Ön hazırlık çalışmaları yaklaşık iki yıldır süren filmin senaryosunu Ayla Hacıoğulları ile Vilmer Özçınar kaleme aldı. Yönetmen koltuğunda ise Levent Onan oturuyor.

        Oyuncu kadrosunda Engin Şenkan, Necip Memili, Mustafa Kırantepe, Yasemin Baştan, Aslı Tandoğan, Tuğba Daştan, Nehir Gökdemir ve çocuk oyuncu Azra Aksu'nun yer aldığı 'Son Akşam Yemeği'nde 'Atatürk’ü Onur Tuna, 'Latife Hanım’ı Pelin Akil canlandırıyor.

        Levent Onan (Yönetmen): Bir süredir çok hummalı bir çalışma gerçekleştiriyoruz. Ekibin heyecanı bizi çok iyi yerlere taşıdı. Hikayemiz çok karmaşık olduğu kadar çok tatlı bir serüveni anlatıyor. Osmanlı’dan Cumhuriyet dönemine geçişte tüm farklılıklara rağmen insanların nasıl bir arada kalabildiklerine, bir arada yaşayabilmenin mümkün olduğuna değindiğimiz bir konu işliyoruz. Cumhuriyet ile ilgili birçok film yapılıyor, yapıldı, bundan sonra da hep yapılacak ama biz çok farklı.

        3

        A. Selim Tuncer (Yapımcı): Cumhuriyet’in 100'üncü yılını kutladığımız bu günlerde 'Son Akşam Yemeği' filmimiz ile etnik köken, dil, din, siyasi görüş ayrılığına düşmeden herkesi Cumhuriyet’in 100'üncü yılı masasının etrafında toplamak istedik. Kenetlenmiş bir millet olabilmemiz için buna ihtiyacımız olduğunu düşünüyor ve bir sinema eseriyle bu ideale mütevazı bir katkıda bulunmak istiyoruz.

        4

        Vilmer Özçınar (Senarist): Fikirler ana karnına düşen cenin gibidir. Nasıl büyürse, öyle gelişir. “Son Akşam Yemeği” de bizim için öyle oldu. Biz onu çok sevdik. Doğurduk, büyüttük yönetmenimize teslim ettik. Bizim için çok ayrıcalıklı bir proje.

        Ayla Hacıoğulları (Senarist): Uygun toprağı buldu ve şimdi de boy veriyor o çocuk. Sanatın birleştirici gücünden kimsenin şüphesi yok. Tarihleri, coğrafyaları, insanları ve hikayeleri birleştiriyor sanat. Biz bunun gücüne sığınarak, arkamıza bunu alarak bir birlik, bir devam hikayesi kurguladık. Bu film aslında Cumhuriyet’in kurulduğu ve Osmanlı’nın sanki sona erdiği geceyi anlatıyor gibi oysa ne kadar bitti dersek diyelim soframızda yemeği, aklımızda hatıraları var. Dolayısıyla tam olarak hiçbir şey bitmiş değil. Biz o anılarla, o mirasla yolumuza devam ediyoruz. O farklılıklarla, farklı görüşlerle, bunları bir arada toplamayı başararak yolumuza devam ediyoruz ve bugünden Cumhuriyet’in 100'üncü yılından geriye doğru bakıp bir film yapıyoruz.

        5

        Onur Tuna (Atatürk): Bir korku kapladı içimi, daha sonra hikâyeyi okumaya başladım. İçerisinde çok farklı doneler vardı. Bugüne kadar anlatılmış bütün Atatürk hikâyeleri tabii ki hepsi bizim için çok önemli ancak bu konuya daha farklı bir yerden yaklaştığını düşünüyorum senaryonun. Ufak bir kız çocuğunun gözünden yaklaşıyor. Aslında Mustafa Kemal anlatımı bekliyorken, Çankaya Köşkü’nün mutfağını anlatan bir film yapıyoruz. Atatürk bu hikâyenin içerisinde bir yardımcı kahraman diyebilirim. Çünkü asıl anlatmak istediğimiz şey, Türk milletinin kendine ait olduğu, egemenliği ve hakimiyetidir. Kendi kendini yönetebilmesidir. Bunu, hangi evrelerden geçerek bugünlere geldiğimizi anlatmaya çalışan bir film var ve çok lokal, çok küçük bir hikaye içerisinde devleştirerek yapan bir hikâye var.

        6

        Pelin Akil (Latife Hanım): Latife Hanım’a çok yoğunlaştım. Sürekli okuyorum, sürekli araştırıyorum. O kadar başka bir dünya ki ve beni gerçekten çok heyecanlandırıyor. Paşanın yanında olması, ona güç kuvvet vermesi, sağlığıyla ilgilenmesi, demokratik işlerinde çevirmenliğini yapması… İnanılmaz entelektüel bir kadın, çok zeki ve çok neşeli. Ben bir oyuncu olarak içgüdülerime güvenirim. Çok Latife Hanım oynanmış sanırım ama hiçbirini izlemek istemedim. Benden ne çıkacak, ben ne hissediyorum… Senaryoyu okuduğum zaman o kadar heyecanlandım ki… Her sayfasında kalbim küt küt atmaya başladı. Daha önce okuduğum hikayelerden çok farklı. Halkın gözünden bunu anlatıyor olmak, o mutfağı görüyor olmamız. Cumhuriyet'in ilanından bir gün önce o telaşın içindeki güzelliği göreceksiniz.

        7

        Engin Şenkan (Ahir Usta): Böyle bir filmde hep oynamak isterdim ve neticede böyle bir fırsatı yakaladım, çok mutluyum. 'Son Akşam Yemeği’nde ortada bir yemek var ve yemeği yapan birisi var. O da benim. Bu yaptığım son akşam yemeğiydi ama son olmayacak. Bu filmlerin devamı gelecek çünkü bundan evvel Atatürk filmi dediğimiz zaman bizim önümüze şablon şeklinde konular gelir ve dolaylı olarak bir üst kademe yani Çankaya gelir. Bu filmin senaryosu çok sıra dışı olmuş. Halk var burada. Halkın düşüncesi, halkın isteği var.

        8

        Necip Memili (Mahmut): Çok müthiş bir ekip var. Çok güzel bir dekor içerisinde çok güzel ve gurur verici bir iş çekiyoruz. Bizler; yani mutfak çalışanları bu işin içerisinde herhalde bir oyuncunun isteyebileceği kendi adıma söyleyebilirim en güzel doneleriz. Neden, çünkü herkes Cumhuriyet ile Mustafa Kemal fikriyle, zikriyle o dönemin koşullarıyla ilgili birçok şey anlattı birçok şeye vakıf, birçok şeyi araştırıp bulabilir ama Çankaya Köşkü’nün mutfağında çalışan ve Cumhuriyetle ilk defa karşılaşan insanların tepkilerini sanırım bizimle beraber görecekler. Biz de böyle gördük. O yüzden biraz eğlenceli, biraz hüzünlü, biraz dramatik, Engin abiyle biraz didişmeli keyifli bir film çekiyoruz ve çok güzel gidiyor.

        9

        Mustafa Kırantepe (Yakup): O döneme ya da sonrasına ait sunulan bir vitrin vardı ya hep. Bir mizansen seyrederdik fotoğraf ya da video kayıtlarında… Sonrasında Atatürk’ün hiç görmediğiniz fotoğrafları, hiç görmediğiniz videolarıyla karşılaştık. Bir tanesi mesela hiç aklımdan gitmez. Atatürk oturur, arkasında da biri bir meyve yer. Omzuna o meyvenin suyu fışkırır ama bu çok doğaldır o an. Herhangi bir mizansen, herhangi bir vitrin yoktur orada. İşte bizim orada yüzümüzü güldüren, bizim içimizi ısıtan o an kadar sıcak bir film yapmaya çalışıyoruz şu anda ya da Atatürk’e salıncakta kahkaha attıran bir fotoğraf vardır. O kadar sıcak bir şey çektiğimiz ya da üzerinde çalıştığımız iş.

        10

        Nehir Gökdemir (Nigar): Nereden başlasam bilmiyorum. Atatürk’ten bahsetmek bile ellerimi terletiyor. Ben 17 yaşındayım. Kendimi bildim bileli Atatürk sevgisiyle büyüdüm. Şu an ağlamamak için bile zor duruyorum. Çünkü bir Atatürk genci olmaktan gurur duyuyorum. Bu işe başlama haberini almadan önce hayatımda ilk kez Atatürk’ü rüyamda gördüm. Bana kırmızı bir damga bastırıyordu ve ben bunu neden yapıyorum, diye sordum. Eğer doğru yaparsan seni yanıma alacağım, dedi. Ben de tamam dedim, rüya orda kesildi. Rüyanın etkisini günlerce üzerimden atamadan sevgili menajerim aradı ve böyle bir karakter olarak ilk kez Atatürk filminde oynayacağımı bana iletti. Heyecanımı nasıl yaşayacağımı şaşırdım.

        11

        Yasemin Baştan (Azize): Umarım filmimizle izleyen herkese bulaştırabileceğimiz bir ruh emanet ederiz. O kadar çok cümlem var ki hepsini düzgün bir şekilde sıralamak çok zaman alabilir. Muhteşem bir sanat eseri bana göre. Aynı zamanda da inanılmaz bir duyguya hizmet ediyor. Bu projeyi kabul etmemin en büyük sebeplerinden biri bu. Son zamanlarda hep şunu düşünüyordum. Hepimiz gibi... Birlik olmalıyız, bir olmalıyız, tek olmalıyız, tek beden olmalıyız ama hep ayrıyız. Okuduğum andan itibaren aslında hepimizin ne kadar tek ve bütün olduğunu ve olmayı hatırlamamız gerektiğini düşündüm. Oynadığım rol, evet halkı temsil eden küçük bir parça ama ben bütün bu duygularla oynadım ve tekrar birlik olmanın heyecanı içerisinde olmayı çok istiyorum, diliyorum Umarım izleyen herkese bulaştırabileceğimiz bir ruh emanet ederiz.

        12

        Tuğba Daştan (Vecihe Hanım): Latife öyle bir karakter ve o kadar değişik bir kadın ki onun kardeşi olarak tam zıttı bir hayal kurdum. Latife ön planda ama arka planda yumuşacık dualarıyla destek veren bir kadınmış gibi düşündüm Vecihe'yi.