Dubrovnik gezi rehberi: Hırvatistan'ın gözde şehri Dubrovnik tatilinde gezilecek yerler...

UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan düzgün bir şekilde korunmuş Dubrovnik'in merkezinin dikkat çekici bir şekilde korunması, 1667 depreminden sonra titiz bir yeniden yapılanmanın sonucudur. İç savaş sırasında saldırıya uğradıktan sonra şehri eski ihtişamına döndürmek için pek çok tadilat yapılmıştır. Dubrovnik'i bu kadar cazibeli bir yer haline getiren şey, hala dar sokakları, güneşli meydanları, canlı ve hareketli bir şehir olması gerçeğinde yatmaktadır. Kiliseleri, sarayları ve müzeleri ziyaret etmenin yanı sıra, ziyaret ettiğnizde pazarların, çarşıların, kafelerin, barların ve restoranların da tadını çıkarabilirsiniz. Temmuz ve ağustos aylarında ünlü Dubrovnik Yaz Festivali'ni kaçırmamanızı tavsiye ederiz.

PİLE KAPISI

Dubrovnik'e yapılacak herhangi bir ziyaretin doğal başlangıç noktası, 1537'de inşa edilen bu etkileyici şehir kapısıdır. Yunanca pylaj anlam kapısından türeyen meşhur Pile Kapısı, şehre davetsiz misafirlerin girmesini önlemek için gece çekilen ahşap bir asma köprüye sahipti. Bu ahşap köprünün yerine uzun zaman önce güzel bir taş köprü yapılmış. Girişin hemen ilerisinde, kapı Dubrovnik'in koruyucu azizi Sveti Vlaho'nun heykeli ile süslenmiştir. Pile Kapısı, Dubrovnik'in eski kentinin batı girişinde yer almaktadır ve otobüsler ve taksiler için popüler bir uğrak noktasıdır.

MİNCETA KALESİ

En tanınmış ve en çok ziyaret edilen Dubrovnik'in koruma kulelerinin yanı sıra savunma sisteminin en yüksek noktalarından biri de Minceta Kulesi. Adını kulenin üzerine inşa edildiği yerin sahibi olan Mencetic ailesinden almıştır. 1319'da Nicifor Ranjina tarafından, Konstantinopolis'in Osmanlı İmparatorluğu'nun eline geçmesinden sonra dört taraflı bir kale olarak inşa edilmişti (1453). Görkemli surları ile, bu kule yüzyıllardır şehre hakim olmuş ve günümüzde hakim olmaya devam etmektedir. Bu etkileyici yapının tepesinden şehrin ve çevresinin muhteşem manzarasını doyasıya seyredebilirsiniz.

STRADUN

Dubrovnik Eski Kenti'nin ana caddesi Stradun (veya resmi olarak "Placa"). Eski kenti (ortaçağ surlarına inşa edilen Dubrovnik'in bir kısmı) iki eşit parçaya ayırır. Kuzey ve güney. Stradun, Pile Kapısı'ndan (eski şehir batı girişi) Eski Kent'in limanına kadar uzanmaktadır. Eskiden Dubrovnik'in anakaradan inşa edildiği küçük adayı bölen bir kanaldı. Daha sonra ana şehrin caddesini oluşturmak için kanal dolduruldu. Sokak neredeyse 50 yıl boyunca tamamen yayalaştırılmış ve ana yerel gezinti yeri olarak görev yapmaktadır. Stradun trafiğe kapalı olduğundan, sokağın her iki tarafı kafe, dükkan ve restoranlarla dolu. 300 metre uzunluğunda ve beyaz kireçtaşı parkesiyle ünlü olan Stradun'un geçmişi 1468 yılına kadar uzanmaktadır, ancak çevredeki binaların çoğu, Dubrovnik'in ağır hasar gördüğü 1667 depreminden sonra inşa edilmiştir. Stradun'un benzersiz evleri, üst kattaki konut yaşamını ve ana düzeyde iş aktivitelerini mümkün kılmak için tasarlanmıştır ve ana kapıları ile pencerelerinin aynı kemer altında kalmasıyla dikkat çekmektedir. Dubrovnik'e gelirseniz, bu gezinti yolunu kaçırmanız mümkün değildir. Tüm gezi rotaları oraya çıkar. Kalabalığı takip ederseniz, oraya er ya da geç ulaşacaksınız.

DUBROVNİK KATEDRALİ VE HAZİNE

6. yüzyıldan kalma ve depremler tarafından tahrip edilmiş eski bir katedralin bulunduğu yerde bulunan Dubrovnik Katedrali (Varsayım Katedrali olarak da anılır. Tam adı Bakire Meryem'in Göğe Kabulü Katedrali'dir). Üç koridoru, üç apsisi ve görkemli iç dekoruyla dikkat çeken katedral Romalı Andrea Buffalini tarafından Barok tarzında tasarlanmıştır. Katedralde, 1600'lü yılların başlarından itibaren ünlü ressam Raphael dahil olmak üzere, 16. ve 18. yüzyıllardan kalma İtalyan ve Dalmaçyalı sanatçıların tabloları bulunuyor. Görülmesi gereken bir çok önemli kalıntısı bulunan katedralin en meşhur parçası hazinesidir. Hazinenin en meşhur olanı ise, İsa'nın çarmıha gerildiği sanılan çarmıhın bir kısmıdır. Diğer ünlü kalıntılar arasında 13. yüzyıldan kalma St. Blaise'ın başı, ayağı ve kolu ile dünyanın dört bir yanından 138 altın ve gümüş rölyefin görkemli bir görüntüsü yer alıyor.

LOGGİA MEYDANI

Dubrovnik'teki Loggia Meydanı uzun zamandır yerli halkın ve ziyaretçilerin merkezi bir buluşma noktası olmuştur. Dubrovnik'in en ünlü binalarından ve halka açık anıtlarından bazılarına sahip olan Loggia Meydanı, eski şehir merkezinin kuzey doğu kesimindedir. Göze çarpan özellikleri arasında, heykeltıraş Antonio Ragusino tarafından inşa edilen ve tasarlanan Orlando Heykeli, 1480'den kalma ünlü Loggia Çanları. Burada, Barok cephesi ve paha biçilemez sanat eserleri koleksiyonuna ilgi duyanların ilgisini fazlasıyla çekecek Aziz Blaise Kilisesi de bulunuyor. Ayrıca meydandaki ilgi çeken yerlerden bazıları, 15. yüzyıldan kalma bir saat kulesi ve Onofrio'nun küçük çeşmesidir.

FORT LOVRİJENAC KALESİ

Şehrin batı duvarının hemen dışındaki kayalık bir burnun üzerinde yer alan "Dubrovnik'in Cebelitarık"ı olarak adlandırılan Fort Lovrijenac, uzun zamandır Hırvatistan'ın en önemli kalelerinden biri. Adriyatik'in 37 metre yukarısında yükselen bu çarpıcı kale, 11. yüzyılda tamamlanmasından sonra Venediklilerin gerçekleştirdikleri pek çok kuşatmayı başarıyla savuşturarak ele geçirilemez olduğunu kanıtladı. Üç teraslı olağandışı üçgen düzeniyle de dikkat çeken Fort Lovrijenac, Fort Lawrence olarak da bilinir ve 12 metrelik kalınlıktaki etkileyici surlarına, iki asma köprü ve bir geçit üzerinden ulaşılır. Turistik amaçla hizmet vermenin yanı sıra, Dubrovnik'in ünlü Yaz Festivali, birçok tiyatro ve müzik performansları için de mekan olarak kullanılıyor.

BÜYÜK ONOFRİO ÇEŞMESİ VE ST. SAVİOR KİLİSESİ

1438-1444 yılları arasında inşa edilen Dubrovnik'in ünlü Büyük Onofrio Çeşmesi muhtemelen şehrin birçok tarihi eserinin en bilinenleri arasındadır. Pile Kapısı'ndan yürüyüşle kolaylıkla erişilen çeşme, 1667 depreminin neden olduğu hasardan sonra tekrar yapılmış ancak orijinalinden biraz daha küçük. Dubrovacka nehrinden su taşıyan şehrin orijinal su temin sisteminin (Onofrio de la Cava tarafından tasarlanan) önemli bir parçası olan çeşme, 16. yüzyılın başlarında inşa edilen, aynı derecede çekici St. Saviour Kilisesi'nin (Crkva sv Spasa) hemen önünde duruyor. 1667 yılındaki yıkıcı depremden kurtulan birkaç binadan biri olan bu küçük ibadet yeri, güzel Gotik ve Rönesans özellikleri nedeniyle ziyaret etmeye değer.

REKTÖR SARAYI VE KÜLTÜR TARİHİ MÜZESİ

Onofrio de la Cava tarafından 1435'te tasarlanan Rektör Sarayı, bugün Kültür Tarihi Müzesi olarak kullanılıyor. Bu geç Gotik ve erken Rönesans tarzlarının güzel bir karışımı olan görkemli eski saray, tamamlandıktan hemen sonra barut patlaması ağır hasar gördü, daha sonra bir yangın ve en sonunda 1667 yılındaki depremle tamamen yıkıldı. Aradan geçen yüzyıllar boyunca büyük değişikliklere uğradı. Müzenin 15.000 eserden oluşan koleksiyonu, orta çağda Ragusa Cumhuriyeti'nde yaşamı detaylandıran birçok ilginç serginin yanı sıra Venedikli ve Dalmaçyalı sanatçıların sayısız güzel resmini içeriyor.

Kartallar ülkesi Arnavutluk

AZİZ JOHN'UN KALESİ

Eski şehrin doğu ucunda, yerli halk tarafından St. Ivan Kalesi olarak bilinen Aziz John Kalesi vardır. Dubrovnik'in savunmasının önemli bir parçası olan bu heybetli yapı, ziyaretçilerin eğlenmesi için birçok modern cazibe merkezine ev sahipliği yapıyor. Üst kısımda model tekneler ve deniz eserlerinin sergilendiği Dubrovnik'teki Denizcilik Müzesi, Dubrovnik'in denizcilik geçmişini gözler önüne seriyor. Alt alanda ise Dubrovnik'in çok sayıda ilginç yerel ve egzotik balıklarının ve muhteşem bir denizatı koleksiyonunu içeren akvaryum bulunuyor. Ayrıca, Michelozzo di Bartolomeo Michelozzi tarafından tasarlanan ve inşa edilen Bokar Kalesi, şehrin ve Adriyatik'in mükemmel manzarasını görmek için harika bir mekandır.