Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Fiskos Yeni hayatlarına başladılar

        ‘İLİŞKİYE SEVGİYLE BAŞLANIR’

        Tolgahan Sayışman... Rol aldığı televizyon dizilerinin hepsi uzun soluklu oldu, sinema filmleri de ilgi gördü, adı hiçbir sansasyona karışmadı.

        Manhunt International’da dünya birincisi seçilerek yakışıklılığını belgeledi. Genç yaşta hayatını garanti altına alacak birikimi de elde etti. Sonuç olarak dışarıdan bakıldığında hep mutlu, huzurlu ve bereketli bir hayatı oldu.

        Gerçekten hep öyle mi? HT Magazin'den Mehmet Çalışkan sizler için sordu.

        - ‘Eski Sevgili’nin hikâyesinden yola çıkacak olursak aşkı kalıcı kılmanın yolları nelerdir?

        Bunu kesin olarak bilen biri var mıdır? Bir ilişkiye elbette sevgiyle başlanır. Sevginin her daim canlılığını koruyabilmesi ve yücelmesi saygının varlığıyla mümkündür. Aksi takdirde ilişki çekilmez hale gelir. Herkesin özel alanları vardır. Oralara empati kurmadan müdahale etmemek gerekir.

        REKLAM

        - Evlendiğiniz 13 Şubat’tan itibaren yeni bir hayata başladınız. Evlilik, hayatınızı nasıl şekillendirdi?

        Son derece düzenli ve her daim bir program dahilinde hareket eden biriyim. Allah’a şükürler olsun ki sevgili eşim de son derece düzenli, titiz ve savruk olmayan biri. Bu nedenle günlük hayatımızın disiplini istişare yapmaya gerek duymaksızın iki kişiliğe evrildi.

        - Eşinizin başka hangi özelliklerinden etkilendiniz?

        Güzelliğinden etkilenmemek elde değildi. Olaylara karşı duruşu ve iyi niyetli olmasından da etkilendim.

        - Oscar Wilde, 'Kadın kocasını daha az sevmeli fakat daha az anlamalı. Erkek ise karısını daha çok sevmeli fakat anlamaya çalışmamalı' demiş. Katılır mısınız?

        Kendisi evli miymiş?

        - Hayır, eşcinseldi.

        Bir sözün işaret ettiği yoldan gitmek için önce sahibinin kim olduğuna, söz konusu söylemini kendi hayatında uygulayıp uygulamadığına bakmak gerekir.

        Tolgahan Sayışman ile Bade İşçil, sevgili oldukları dönemde 63 kez ayrılıp barışan Barış ile Feride’nin bir günde yaşadıklarını beyazperdeye Emir Khalilzadeh’in yönetmenliğinde aktardı.

        REKLAM

        ‘YEPYENİ VE GÜZEL HİSSEDİYORUM’

        Bade İşçil... Kariyerine iki önemi dizide rol alarak başladı. Sonra evlenip oyunculuktan uzaklaşmasıyla şaşırttı. Sancılı bir boşanma sürecinin ardından ‘Eski Sevgili’ ile kariyerine “Devam” dedi.

        - Aşkı kalıcı kılmanın yolunu biliyor musunuz?

        Bilsek... Ben canlandırdığım ‘Feride’ olarak cevap vereyim.

        - Feride’yi filmde izleyeceğiz, Bade İşçil olarak cevap verin lütfen.

        Beni zaten bilen biliyor, o kadar diyeyim.

        - Hangi etkenler aşkın kalıcı olmasını engelliyor?

        Birçok etken var da en önemlisi saygının yitirilmesi. Sevgi ve saygıyı bir arada sağlam bir şekilde tutmak gerek.

        ‘KARAKTERLER BİZE UZAK DEĞİL’

        - Filmden öğreti anlamında fikirler aldınız mı?

        Canlandırdığımız karakterler bize çok uzak değil. Ayrılıyorlar, barışıyorlar... İnatlaşma var.

        REKLAM

        - Oscar Wilde’nin sözü için siz ne dersiniz?

        Kadınlar anlaşılmaz değildir. Sadece inişleri, çıkışları vardır. Biz daha duygusalız, erkekler daha mantıklı. Biz daha derin düşünürüz. Olaylara düz mantık yaklaştıkları için erkeklerle daha iyi anlaşıyorum. Biz kadınlar her şeye gerekli gereksiz bir anlam yükleyebiliriz. Bir olayı anlamak istediğimiz gibi anlamaya çalışabiliriz. Ben bu yönlerimi törpülemek için en yakın arkadaşımı erkeklerden seçmiştim.

        - Sizce ilişkilerdeki temel sorun nedir?

        Kadın sevildiğini hissetmek ister. Sevgiyi hissettiği zaman hem affedici olur hem de sabırlı. Aslında kadının bütün duygularını hissettiği o sevgi besler. Emeğinin karşılığı olarak sevgi bekler. Erkeklerin ketum bir halleri var. Biraz daha dışa dönük, eşleriyle veya sevgilileriyle paylaşım halinde olurlarsa evlilikler veya ilişkiler daha anlamlı olur.

        - Hayatınızın bu döneminde kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

        REKLAM

        Kendimi daha olgun bir anne olarak hissediyorum. Yepyeni ve güzel hissediyorum.

        ‘ŞART KOŞMA DURUMU OLMADI’

        - Sarışın, renkli gözlü olmaktan şikâyetçi olduğunuzu okumuştum...

        Sanıyorum bir yanlış anlama olmuş. Şikâyet etmiyorum. Allah beni böyle yaratmış. Okul hayatımda yazın güneşten açılan saçlarımı boyattığımı sanan öğretmenler “Bu saçlar kendi rengine dönecek” derdi.

        - Malkoç Süalp’in evlenmeden önce oyunculuğu bırakmanızı şart koştuğu doğru mu?

        Katiyen böyle bir durum yaşanmadı, aramızda bu tür bir konuşma geçmedi. Kendisi bana bu konuda hiç şart koşmadı.

        - Aşkın kapıyı çalması beklenmeli mi yoksa köşeyi dönerken pat diye karşınıza mı çıkmalı?

        Bilmiyorum. Bu soruyu aşk denk gelince cevaplasam daha iyi olur.

        ‘HASTAYDIM, UYANDIM’

        REKLAM

        - Bekârlık hayatınızla evlilik hayatı arasındaki en belirgin farklar nelerdir?

        Hayatımı ve bir evi, sevdiğim kadınla paylaşmanın duygusu daha önce yaşamadığım bir coşku ve heyecan yaşamama neden oldu. Sorumluluklarım arttı. Aldığım sorumluluklarla güçlenen, o sorumlulukları hayatıma olumlu şekilde aksettiren bir kişiliğe sahip olduğumdan evliliğin beni daha da güçlendireceğini, hayatımı daha anlamlı hale getireceğini düşünüyorum. Almeda’nın da sorumluluk alma konusunda bana benzemesi gücüme güç kattı.

        - Ünlülerin evlenmesini hayranlarının pek tasvip etmediği düşünülür. Bu konuda hiç ürktünüz mü?

        Hayatı başkaları için değil kendim için yaşıyorum. Kendilerini basmakalıp düşüncelerin girdabına itekleyen kişiler evliliklerinde mutlu, iş hayatlarında başarılı olamazlar. Kendimi ne zaman hazır hissettiğimde, hayatımı paylaşacağım kadını bulduğumda evlendim.

        REKLAM

        - Kariyerinizin bundan sonraki bölümü için ne tür planlar yaptınız?

        Çağımızın önemli hastalıklarından biri gelecek kaygısı. Bu hastalığı yendim. Uzun vadeli planlar yaparak hayatımı fazla kurcalamamaya çaba gösteriyorum. Kısa vadeli planlar yapıyorum. Böylelikle bulduğum huzur, mutlu olmaya ve mutlu etmeye evriliyor.

        - Hastalıktan kurtulmanızın nedeni belli bir maddi birikime sahip olmak mı?

        Değil... 2-3 yıl önce bakış açımın hayatıma olumsuz etkilerde bulunduğunun farkına vardım. İnsanın mutlu olmasının ve mutlu etmesinin önündeki engelin ümitsizlik olduğunu, başarının ve başarısızlığın kişinin işiyle değil kendi iç dünyasıyla ilgili olduğunu anladım. İçimdeki ümitsizlik tohumlarına karşı bir temizlik harekatına giriştim. Sonrasında da hayata, özel yaşamıma ve işime daha fazla pozitif yaklaşan biri oldum.

        - Dış etkenlerin ümitsizlik tohumları ekmesine karşı tedbirleriniz neler?

        REKLAM

        Uzun vadeli planlar yapmamak, elindekilerle yetinmeyi bilerek şükretmek. Ve beni mutlu eden kişileri mutlu etmek. Sonuç olarak ortaya mutlu bir yaşam çıkıyor. Dış etkenlerin zehirlerinin panzehiri ne paradır ne de mülk. Sadece ama sadece şükretmek ve mutlu edenleri mutlu etmektir. Bu konuda maddiyattan söz edecek olursak bütün varlıklı insanların mutlu olduğunu görürdük. Ben görmüyorum. Ya sen?

        ‘İÇİMDEN GERÇEK TOLGAHAN’I ÇIKARDIM’

        - Uyanış dönemine girmenizi ne tetikledi, hangi olay vesile oldu?

        Büyük sıçrayışlar dipteyken olur. O dönemde destek almak için uzmanlığına başvurduğum, dünyaya bakış açısından hayatını nasıl şekillendirdiğine kadar her konuda kendisine güvendiğim aile doktorum Dr. Said Sözühikmet abimden öğrendiklerimi hayatıma tatbik ederek senin ifadenle uyanış dönemine girdim. Bana bir haller olduğu zaman yol göstermesi için gittiğimde telkinleriyle ve öğretileriyle asıl olması gereken Tolgahan’ı içimden çıkarmamda sağolsun büyük yardımları oldu.

        - Bir olay olmuş ki uzman desteği gereksinimi duymuşsunuz...

        Hak verirsiniz ki setteki uzun çalışma saatleri nedeniyle çok yorucu bir sektörde çalışmak ve sosyolojik baskı bir süre sonra tanımlayamadığınız bir hastalığa neden oluyor. O hastalığın içimize ektiği ümitsizlik tohumları tembelliğe, bıkkınlığa ve yapılan işi beğenmemeye neden oluyor. Ülkemizdeki en büyük hastalık da bu. Kimse yaptığı işi beğenmiyor, önündeki tabağa değil başkasının tabağına bakılıyor. Hal böyle olunca da girilen stresin ürünü olan gereksiz tüketim ve obezite alıp başını gidiyor.

        REKLAM

        - Dr. Said Sözühikmet’in ‘Yaşamın Göremediğimiz Şifreleri’ adlı kitabını okumuş muydunuz?

        Yaşam koçluğumu da yapan kendisinin öğretilerinden öyle yararlandım ki... Bilgilerini ve öğretilerini kitap haline getirmesi tavsiyesinde bulundum. İstedim ki bana dokunan faydasından başkaları da yararlansın. Sağolsun içimdeki ümitsizlik tohumlarını yok etmemde yol gösteren öğretilerini kitap haline getirdi. Ben de yazılmasına vesile olduğum kitabı doğal olarak sahiplendim. Zaman zaman da büyük bir keyifle kitabın imza günlerine katılıyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ