Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar Sarp Levendoğlu merak edilenleri anlattı

        HT Magazin/ Ömür SABUNCUOĞLU

        SHOW TV’nin sevilen dizisi ‘Ne Münasebet’te Demir karakterini canlandıran Sarp Levendoğlu, “Jön değil, oyuncuyum” diyor ve ekliyor: “Jönlük geçici bir durum. Ben 70 yaşına geldiğim de oyunculuk yapmak istiyorum.”

        ‘SEYİRCİYİ GÜLDÜRELİM İSTEDİK’

        Nihayet buluştuk...

        Evet. Çekimlerimiz haftada 5 gün sürüyor. Her dizinin oturma süreci biraz zaman alıyor. Ama artık her şey yolunda.

        Televizyon dizilerinde dram ağırlığı vardı, komediye de ihtiyaç varmış.

        Yazın kanallar daha çok komedi ya da romantik komedi dizilerini tercih ediyor. Yapımcımız, bizimkinin biraz daha farklı ve ‘Mavi Ay’ dizisi esintisi içinde olmasını istedi. Seyirciyi güldürelim ve güzel vakit geçirsinler istedik. Güzel de tepkiler alıyoruz.

        Her projede izleyicinin karşısına farklı bir rolle çıkıyorsunuz. Bu bir oyuncu için çok önemli.

        Bana hep jön; yani duran, bakan, kızan adam rolleri geliyordu. Oyuncu olarak farklı şeyler yapmadığınız zaman hem köreliyorsunuz hem de ruhsal olarak bir tatmin gerçekleşmiyor. Şaryonun üstünde yürüyen ve altına müzik döşenen bir oyuncu olmak hiçbir zaman istemedim. Farklı roller oynamak beni heyecanlandırıyor.

        ‘BENİ ÇİRKİNLEŞTİRİN DİYORUM’

        Özellikle yaz dizilerinde hep yakışıklı çocuklar ve güzel kızlar var.

        Çok normal. Ben hep oyuncu olmak istedim. Menajerime “Kötü adamı oynamak istiyorum. Çirkinleştirin beni” diyorum. “Kimse seni öyle görmek istemez” yanıtını veriyor. Bu çok saçma. Ben her rolü oynarım. Bize değişebiliyor olduğumuz için para ödeniyor olması gerekir.

        Hata yapımcılarda mı?

        Halkın talebi böyle. Dizi bir sanat değildir. Reklam arasına sıkışmış dramalardır. Bunu asla işimi kötülemek için söylemiyorum. Dizi, ticari bir iş. Halk neyi istiyorsa, yapımcı da onu yapıyor. Sinema böyle değil, o bir sanat. n Peki kendinizi jön olarak tanımlıyor musunuz? Oyuncu olarak tanımlıyorum ve öyle anılmak isterim. n ‘Jön’ kelimesinin tam tanımı nedir? Kelime anlamı olarak genç demek, dramanın içinde yakışıklı erkek olarak kodlanmış karakter.

        ‘KENAN VE KIVANÇ ÇOK BAŞARILI’

        Beğendiğiniz jönler kimler?

        Kenan İmirzalıoğlu ve Kıvanç Tatlıtuğ çok başarılı. Bu arada jönlük kötü bir şey değil, sakın sözlerim yanlış anlaşılmasın ama geçici bir durum. Ben, 65-70 yaşında da oyunculuk yapmak istiyorum. Bazen hem kadın hem erkek oyuncular çirkin gözükmekten çok korkuyor. Özellikle kadın oyuncular, “Nasıl gözüküyorum?”a çok takıldıkları için maalesef çok az sayıda hem güzel hem de iyi performans sergileyen kadın oyuncu var.

        Kimler onlar?

        Birce ile (Akalay) aramızda hiçbir yakınlık yokken, ilk sahnemizi çektiğimizde, “Ne kadar güzel oynuyor, hiçbir şeye takılmıyor, ne hoş” demiştim.

        ‘Boksör rolü için 3 aydır antrenman yapıyorum’

        Yeni sinema filminizde bir boksörü oynayacaksınız diye duydum. Doğru mu?

        Evet, 3 aydır sabah-akşam antrenman yapıp hazırlanıyorum. Tüm teknikleri öğrenmeye çalışıyorum.

        ‘Ne Münasebet’in ilk bölümünde dublör kullanmadan dağa tırmanmıştınız. Bu filmde de dublörünüz olmayacak mı?

        O dağa tırmanma çok abartıldı, çok yüksekte değildim, halatla yukarı çektiler. Filmde dublör kullanma ihtimalimiz yok, izlendiğinde gerçekten boksör gibi gözükmem gerekiyor. Zaten güzel olmaz, sahte olur. Bu da benim asla yapmak istemediğim bir şey.

        Yüz, bir oyuncu için çok önemlidir. Allah korusun ya bir şey olursa?

        Birbirimizi dövmeyeceğiz ama olabilir de, bizim işimizde risk hep var. ‘Rocky 4’te Sylvester Stallone’ye bir yumruk gelmiş, 1 hafta hastanede yatmış.

        Spora ilginiz çocukluktan mı geliyor?

        Evet. Basketbola 6 yaşında başladım, 20 yaşında sakatlandım. Galatasaray’da basketbol oynadım.

        ‘İşime çok emek verdim’

        Yönetmenlik de yapıyorsunuz.

        Evet, okul bittikten sonra başladım. İlk olarak ‘Kelebek Çıkmazı’na ikinci yönetmen olarak girdim, Aytaç Arman’ın sahnesini çekmiştim. Sonra ‘Emret Komutanım’ı 13 bölüm yönettim, öyle devam etti.

        Başlarda Mustafa Altıoklar’ın yeğeni olarak tanınmak avantaj mı dezavantaj mıydı?

        Avantajdı. Çocukluğumdan beri hep setlere gidip oyuncularla ve yönetmenlerle tanıştım. Bu herkesin isteyip de bulamayacağı bir şey. Ama her şeye bir kulp bulunur. Naim Süleymanoğlu 3 kere olimpiyat şampiyonu oldu, 4’üncüyü kazanamadı, “Kadın, kumar, içki” dendi. Toplum olarak böyle şeyleri severiz. Benim için de “Mustafa Altıoklar’ın yeğeni” diyenler olduysa, ben bu işin okulunu bitirdim, çok çalıştım, çok emek verdim. Hââ da çalışmaya devam ediyorum.

        ‘Ne Münasebet’teki partneriniz Pelin Akil’in sesi çok güzelmiş. Dizide 2 şarkı seslendirdi. Sizin sesiniz nasıl?

        Benim sesim hiç yok (Gülüyor) ama gitar çalmaya başladım, ders alıyorum.

        ‘Birce’den görür görmez hoşlandım’

        Eşiniz Birce Akalay ile yaşadığınız ilk görüşte aşk mıydı?

        Görür görmez hoşlanmıştım. Bir önceki dizisinde televizyonda gördüğümde o kadar güzel gelmemişti. Sonra ilk kez karşılaştığımızda çok şaşırmıştım ve “Ne kadar güzel” demiştim.

        Evlenme teklif ettiğinizde hemen “Evet” cevabı aldınız mı?

        Şimdi Birce bana kızacak ama aldım. (Gülüyor)

        Evleneli tam 1 yıl oldu. Nasıl geçti?

        Nasıl geçti anlamadım, çok güzel. Yeni tanışmışız gibi geliyor.

        Evliliğin düzenli hayatı da yanında getirdiği söylenir. Öyle miymiş?

        İnsan mutlu olunca, daha kaliteli ve güzel yaşıyor.

        Eşinizle aynı projede çalışırken rahatça görüşebiliyordunuz. Artık farklı dizilerdesiniz. Bu sizi nasıl etkiledi?

        Biraz zor oluyor çünkü karımı özlüyorum ben.

        İki taraf da oyuncu olunca, egoların çarpıştığı iddia edilir. Sizde durum ne?

        İkimiz de egosantrik insanlar değiliz. Birimizden biri farklı bir meslek yapıyor olsaydı, belki uzun çalışma saatlerimizi anlayamayabilirdik. O yüzden bizim için avantaj.

        Aşkı nasıl tanımlarsınız?

        Her güzel şeyi gördüğünüzde, sevdiğiniz insanın aklınıza gelmesi.

        'Kıskanç bir erkek değilim'

        Baba olmaya hazır mısınız?

        Bence hiçbir erkek baba olmaya hiçbir zaman hazır değildir, olunca hazır oluyor. (Gülüyor)

        Bazı erkekler, anne bebekle ilgilenmeye başlayınca, kıskançlık yapıyormuş.

        Çocuğumuz olursa eşime daha çok âşık olurum gibime geliyor. Niye kıskanayım? Kendimden bir parçaya eşimin ilgi göstermesi hoşuma gider. n O zaman siz kıskanç bir erkek değilsiniz. Değilim. Kendimi kontrol edebilecek medeniyet seviyesine sahibim. Kontrolüm dışına çıkar ve Birce’yi kıskanırsam, “Lütfen ayrılalım” derim. Öyle yaşanmaz ki... Hastalıklı boyutta kıskanmadığın zaman insanın hoşuna gidiyor. Kıskançlığını kontrol edemiyorsan, ilişkini devam ettirmeyeceksin. Karşındaki insanı da itham ediyorsun, ayıp!

        Eşinizin oynadığı projede öpüşme sahnesi varsa, karışır mısınız?

        Partneri oyuncuysa niye karışayım? Oynarken öyle bir şey hissetmiyorsun ki. O gözle bakmaz ve kötü niyetli değildir. Kötü niyetli olsa da Birce zaten ağzının payını verir. Ben karıma güveniyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ