Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar 'Tokatçı'nın 'Emine'si Nazan Saatçi'den Kemal Sunal itirafı: Aytekin Teker'e konuştu - Magazin haberleri
        1

        AYTEKİN TEKER / ateker@haberturk.com

        Nazan Saatçi, 1976'da Tercüman Gazetesi'nin magazin eki 'İnci' tarafından düzenlenen, 'Sinemanın Kralı ve Kraliçesi' yarışmasında Bulut Aras ile birlikte birinci oldu.

        2

        Bu başarı, ona sinemanın kapısını açtı. Filmlerde rol alırken, güzelliği tescillenmeye başladı.

        3

        1978'de İtalya'da düzenlenen Miss Europe güzellik yarışmasında üçüncü, 1983'te Filipinler'de düzenlenen Miss Asia Pasific (Asya güzellik) yarışmasında ikinci oldu.

        4

        Katıldığı yarışmalarda yapımcıların dikkatini üzerine çekmeyi başaran oyuncu, beyazperdede daha sık boy göstermeye başladı.

        5

        Kemal Sunal ve Şevket Altuğ ile rol aldığı 1983 yapımı 'Tokatçı' filmindeki 'Emine' rolüyle ise hafızalara kazındı. Bir dönemin ünlü oyuncusu ise şimdilerde bambaşka bir hayat sürdürüyor.

        6

        Yaşamını uzun yıllardır ABD'de sürdüren Nazan Saatçi ile oyunculuk hikâyesini ve değişen hayatını konuştuk.

        7

        Samsun'da doğan, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden mezun olan Nazan Saatçi, oyunculuk serüvenini şöyle anlattı: 10 - 11 yaşlarındayken 'Seksek' diye bir dergi vardı. Oradaki çocuk fotoromanlarını okumak için hafta sonunu sabırsızca beklerdim. Oradaki çocuk sanatçı yarışmasına resim çektirip yolladım. Halbuki fotoğraf çektirmesini hiç sevmezdim. Bu yüzden de deklanşörden ziyade farklı yerlere bakardım. Fotoğraflarımı istediğim gibi çekemesem de ben yine de onları yolladım, kazanamadım tabii. Bir daha bu konulara hiç girmedim. Çocukluğumdaki bu deneyim beni fazlasıyla durdurdu.

        8

        Gençlik yıllarımda oyuncu olmak aklıma bile gelmedi, taa ki 'Sinemanın Kraliçesi' ve güzellik yarışmalarında başarılar kazanana kadar. 'Sinemanın Kralı ve Kraliçesi' yarışmasında Türkan Şoray, Ayhan Işık, Hakan Balamir, Türker İnanoğlu, Kadir Yurdatap gibi isimler jürideydi. Bulut Aras ile birinci olduk. Böylelikle sinema maceram başladı.

        9

        "ESKİ FİLMLER DAHA DOKUNAKLIYDI"

        1976'da Osman Seden'in yönetmenliğini üstlendiği "Bıktım Her Gün Ölmekten" filmiyle sinema hayatına başlayan oyuncu, kendisine asıl şöhreti getiren 'Tokatçı' filminin insanlarda yer edinmesinin sebebini 'gerçekçilik' ve 'samimiyet' olarak açıkladı.

        10

        Eski yapımlarda verilen his ve duyguların daha dokunaklı olduğunu belirten Saatçi, şunları kaydetti: Senelerdir film seyredemiyorum. Aşırı vurdu kırdılı filmleri sevmiyorum. Aşk hikâyesi var içinde ama ruhu yok. Hayvan veya çocuk varsa eğer, merhameti size hissetiren o hisler yok. ABD sineması artık bana hiçbir şey ifade etmiyor. Onları sadece teknolojinin sonuna kadar kullanıldığı flimler olarak görüyorum. Eski Yeşilçam flimlerinde de bu hisler yoğun hissediliyor.

        11

        Bu filmler bizi geçmişe, gençliğimize, hatta çocukluğumuza götürüyor. Karakterler daha gerçekçi ve bizden. Kemal Sunal mesela o bir 'Çöpçü' ya da 'Tokatçı' olmaya çalışan bir köy delikanlısı, çaresiz çünkü âşık. Bizim karakterlerimizden ve kısaca 'Süperman' değil. Gerçek kişiler ve hayatta kalmaya çalışıyorlar. Duygular ve gerçek karakterler birleşerek bize doyulmaz bir lezzet sundu.

        12

        Ben böyle düşünüyorum. Konuyu biliyoruz belki defalarca seyrettik ama farketmiyor. O duyguları yakaladığımız için defalarca seyredebiliyoruz. Hele de bu komediyse. Üstüne üstlük gülmek ve günün sorunlarından arınıp mutlu olmak. İşte Kemal Sunal’ın mükemmel bir senaryo ve prodüksiyon eşliğinde ortaya çıkardığı büyüsüydü.

        13

        "KEMAL SUNAL ÇOK FARKLI BİR KİŞİLİKTİ"

        Oyuncu, Kemal Sunal hakkında ise; "Çok farklı bir kişilik. Akıllı, yetenekli, vakur. Sevildiği ve çok başarılı olduğu rollerin etkisiyle eğer onu öyle komik gibi düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Çekim esnasında genellikle sakin köşesinde otururur ve etrafı gözlemlerdi. Kameranın karşısına geçince birden değişirdi. O sakin adam adeta devleşiyor. Gülmeye başlıyorsunuz. Sahne bittiğinde gülüşmeler devam etmiyor. Çünkü Kemal Sunal yine eski haline dönüyor. Sakin, sessiz, ciddi" dedi.

        14

        Nazan Saatçi ayrıca; "O zamanlar belki anlamamıştım ama Kemal Sunal insanlarla arasına mesafe koymak zorundaydı. Komedi oynamak zordur çünkü. O rolünü yaptıktan sonra demir maskesini takıyordu. Kimseye dertleri varsa anlattığını, içini döktüğünü sanmıyorum. Herhalde onu en iyi tanıyanlar ailesidir. Çocuklarına oğlu Ali Sunal’a, kızı Ezo Sunal’a bakın. Genç nesil ve çok içtenler. Eşi Gül Sunal, YouTube'da Kemal Sunal’ın anılarını gazete haberleri arşivi aracılığıyla paylaşıyor. Onlar Kemal Sunal'ın gerçek yüzleri. Bizlerse belki de onun gerçek sıcak yüzünü oyunculuğu dışında hiç göremedik. Yanlış anlaşılmak istemem, 'Kemal Sunal kendini beğenmiş birisi' demek istemiyorum. Sadece kendisini korumaya almış ciddi bir sanatçı olduğunu düşünüyorum. Oynadığı rollerin tam tersine ciddi, sinema aşığı, zeki ve kendinden emin" şeklinde sözlerini sürdürdü.

        15

        Nazan Saatçi, bir diğer rol arkadaşı Şevket Altuğ'dan da övgüyle bahsetti. Oyuncu; "Fevkalade, kıymetli bir sanatçı. 'Süper Baba' dizisini herkes hatırlar sanıyorum. 'Tokatçı'yı çekerken bana çok yardımcı oldu. Alçak gönüllü çok güzel bir insan. Sanırım halkımız onu da özlemiştir, hayatta olan oyuncularımıza özellikle de yaşlanmışlarsa ayrıca bir değer vermeli, onları özellikle hatırlamalıyız diye düşünüyorum. Yeni nesil o kadar düşünceli olamayabilir ama bu sanatçıları dile getirmek lazım" ifadelerini kullandı.

        16

        Türkiye'nin yanı sıra Pakistan, Hindistan, Sri Lanka, İran ve Fransa'da 20'den fazla film ve televizyon dizisinde rol alan oyuncu, özellikle Pakistan ve Hindistan'da da büyük bir şöhret yakaladı.

        17

        Sanatçı, Lollywood'a hikâyesinin nasıl başladığına da değindi: 1984'te bir prodüksiyon amiri arkadaşımız Pakistanlı bir film şirketinin çok yakında İstanbul'da bir film çekeceğini söyledi. Bir Türk film şirketi de onlara yardım edecekmiş. Pakistanlı yapımcı ve yapım ekibi, lokasyonları kesinleştirmek için bir süredir İstanbul'daymış. 'Türkiye'den de bir başrol oyuncusu arıyorlar' dedi.

        18

        Pakistan'daki Replica film şirketinin sahipleri Syed Shakeel Akhtar ve Mohammad Ayub ile tanıştım. Tam görüşmenin iyi geçtiğini düşünüyordum ki Shakeel Akhtar tekrar fotoğraflarıma bakarak gülmeye başladı; 'Sizin Türk olduğunuza kimse inanmaz; Pakistanlılara o kadar çok benziyorsunuz ki sizi Pakistan'dan bulduğumuzu sanacaklar' dedi. Ardından anlaştık ve 'Hulchul' isimli filmde ülkenin önemli aktörlerinden Jawed Sheikh ile başrol oynadım.

        19

        Kısa bir süre sonra 'Zenjeer' adlı başka bir filmde daha boy gösteren oyuncu, Pakistan'da çok yoğun ilgi gördüğünü söyledi ve 'Hayatımın en güzel dönemlerinden biriydi' olarak niteledi.

        20

        66 yaşındaki oyuncu; "Sinema sektöründen görüştüğünüz kişiler var mı?" sorusuna ise şöyle yanıt verdi: Eski dostlardan bir kaç kişi var Facebook'umda ama 'Görüşme şansı oluyor mu?' diye sorarsanız pek olmuyor. Saat farkı da çok önemli bir problem aramızda. Ama arkadaşların, dostların ve sevenlerimin hâlâ var olduğunu bilmek harika bir duygu.

        21

        Bir dönemin ünlü ismi 'Yıllara meydan okuyan' görüntüsünü ruhunu genç ve dinamik tutmasına bağlıyor: Yaşlanmadığımı düşünüyorlar ve nasıl formumu koruduğumu bilmek istiyorlar. Değişiyoruz tabii de bana değişmemişsiniz dendiğinde 'çok naziksiniz' deyip teşekkür ediyorum. Az yemek - içmek ama doğru yemek önemli. Ama iş burada bitmiyor tabi. Bir de işin çok önemli ruhani kısmı var. Zorunlu çalışmayı bile zevk haline getirmek mümkün. Dualarla hayata tutunmak bize bir enerji sunar. Ve sevgi tabii ki... Sevgiyi içinde barındıranlar kesinlikle kazanırlar. Kısacası ruhani dünyanızı uyandırmanız lâzım. Bu maddi dünyanın bazı sıkıntılarından sıyrılmanız lazım" dedi.

        22

        "SEKS FURYASI HERKESİ ETKİLEDİ"

        Erotik film furyası ve darbe dönemine ilişkin açıklamalarda bulunan sanatçı; "Herkes etkilendi. Uzun süre kimse film yapamadı. Çok geçmeden fotoroman furyası başlamıştı. Fotoromanlarda oynamaya başladım. Seks furyası bitti, arabesk filmleri başladı ama çoğu 16 mm çekiliyordu. Prodüksiyonların kalitesi azdı. Yapılan filmler çok küçük bütçeliydi. Ben çoğunlukla oynamamayı tercih ettim. Çok büyük bütçeli filmlerde oynamak da çok zordu. O zamanlar bölgeler vardı ve o bölge temsilcileri filmlerde kimi görmek istiyorlarsa o kişilere şans verirlerdi. Zaten film sayısı da çok azdı. Darbe dönemi daha da zordu. Sağ merdivenleri sağcılar soldakini solcular kullanırdı. Biz Türkoloji olarak sağcı kabul ediliyorduk. Yılmaz Güney'in 'Duvar' filminde oynamam teklif edilmişti mesela onda da oynayamadım. Mümkün değildi yani. Benim için tehlikeli olurdu. Olaylarla yaşıyorduk. Kısacası bizi birbirimize kırdırdılar maalesef" ifadelerini kullandı.

        23

        Hayatı ve kariyeriyle ilgili geçmişe yönelik hiçbir pişmanlığı olmadığını da aktaran oyuncu, yapı olarak 'keşke' diyen birisi olmadığını da kaydetti: Hayatın bu kadar basit olduğunu düşünmüyorum. Yanlışlar yapılabilir, hepimiz yaparız ve ben de yapmışımdır muhakkak ama o noktalara dönüp ben bunu niye yapmıştım diye kendimi sorgulamam. Çünkü her şeyin bir dönemde ve belli şartlar altında yapılmış olan hareketler olduğunu düşünürüm. Yoksa insan ruhu nasıl tekamül edecek. Yanlışlarla doğruları buluruz.

        24

        "ABD'YE YERLEŞMEK ZORUNDA KALDIM, OYUNCULUKTAN UZAKLAŞTIM"

        Nazan Saatçi'nin sinemadan uzaklaşmasının nedeni de ABD'ye yerleşmek zorunda kalmasıymış. 1995'ten beri ABD'de yaşayan oyuncu; "Ablam, ABD'de yaşıyordu. Anne ve babamı da yanına almıştı. Ben ise gidip geliyordum. ABD, Pakistan ve Türkiye arası devamlı seyahat ediyordum. O günlerde ablam benim adıma göçmen çekilişine başvurmuş. Bundan haberim yoktu. Ve çekilişte ismim çıkınca bana konsolosluğa gitmem söylendi. Gittim, ama başıma gelecekleri bilmiyordum. İlk yaptıkları pasaportumu alıp vizemi iptal etmek oldu" diye konuştu.

        25

        Konuyla ilgili sözlerini sürdüren Nazan Saatçi; "ABD'de yaşamayı düşünmüyorum. Sadece bu kazandığım hakkı değerlendirmek için geldim' dedim. Ancak 'İstemiyorsan hakkın yanar ama artık vizen yok' dediler. Göçmenlik formlarını doldurmaktan başka çarem kalmamıştı. Vizenin de öyle kolay alınmadığı zamanlardı. Kısacası ben ABD'ye zorunlu olarak yerleştim. 'Her şer'de bir hayır vardır' dedim" ifadelerini kullandı.

        26

        YENİ HAYATI: SANAT VE SPİRİTÜEL

        ABD'nin Kaliforniya eyaletinde hayatını sürdüren Nazan Saatçi, "14 yıldır sanat çalışmalarıyla meşgulüm. Çocuk hikâyeleri yazıyor ve resim yapıyorum" dedi. Oyuncu, geçimini de bu eserlerinden kazanıyor.

        Ayrıca ABD'de hipnoterapi eğitmleri alan bir dönemin ünlü oyuncusu ayrıca, spiritüellik üzerine çalışmalar da yapıyor. Saatçi, "Anne ve babam yüz yaşını geçtikten sonra vefat etti. Biz onları sadece dikkatli beslenmeyle değil, psikolojik olarak da ayakta tuttuk. Hayat boyunca çeşitli hedefler belirleyin. Bu da uzun ve sağlıklı yaşamın anahtarlarından biri" dedi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ