Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Sağlık Bilim dünyasına bomba düştü: Ölüm testi!
        1

        Sultan UÇAR / AHT
        Finlandiya merkezli Moleküler Tıp Enstitüsü uzmanlarından Bilimadamı Dr.Johannes Kettunen ve ekibi, 17 bin sağlıklı bireyi inceleyerek bir kan testi geliştirdi. Sağlıklı insanların 5 yıl içinde kanser, kalp gibi hastalıklara yakalanıp ölme riskini belirleyen ve bu nedenle de 'ölüm testi' olarak tanımlanan kan testi, bilim dünyasını ikiye böldü. Bazı bilimadamları Dr.Kettunen gibi sağlıklı bireylerin kendilerini öldürme riski yüksek olan hastalığa karşı tedbir alması için bir fırsat olarak değerlendirirken, bazı bilimadamları bilim dünyasının artık ölüm değil ölümsüzlük üzerinde çalıştığını bu nedenle de ölüm testinin beynin sınırlarını zorlayan bir çalışma olmadığı kanaatini taşıyor.

        2

        'Doktorlar zaten 'senin 6 ay ömrün kalmış' diyebiliyor'
        Erzurum Teknik Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Bölüm Başkanı Doç.Dr.Hasan TÜRKEZ:
        ŞU andaki testlerle ilerleyen yıllarda hangi hastalıklara yakalanacağınız zaten saptanıyor. Hatta doğuştan DNA testleriyle kişinin ilerleyen yaşlarında hangi hastalıklara yakalanacağı da saptanabilir. Tıpta bu etik olarak tartışılan bir konudur. Bireye, '30 yaşında ölüm riskin var' demenin bireye ne faydası olacaktır? Bilim dünyası şu anda insanların ne zaman öleceği değil ölümsüzlüğün keşfi üzerinde çalışıyor. Mesela "C-elegans" isimli solucanda, ölümsüzlük büyük ölçüde gerçekleşti. İnsan gibi komleks bir organizmada bu hala teori aşamasında. Bireye ne zaman öleceğinin söylenebiliyor olması beyin sınırlarını zorlayan bir test olmadığı gibi etik de değil. Zaten ölüm vakalarının başında birinci sırada kalp, ikinci sırada kanser hastalıkları geliyor. Bunların da zaten belirteçleri var. Doktorlar da bu belirteçlere bakıp, 'Senin 6 ay ömrün kalmış' diyebiliyor.

        3

        'Kişilerin önlem alması açısından önemli olabilir'
        Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr.Kuyaş Buğra:
        KAN örneklerinde 3 protein ve bir organik asitin düzeylerinin birlikte değerlendirilmesinde kısa dönemde (5 yıl içinde) kişilerin yaşamlarını kaybetme riski ile istatistiksel olarak ilişkilendirebildiklerini rapor ediyorlar. Bu ölçümlerin önleyici hekimlikte önemli olabileceğini öneriyorlar. Evet böyle bir katkısı olma potansiyeli vardır. Bu gözlemsel çalışma, bu moleküllerin düzeyi yüksek olan kişilerin bazı önlemler alması açısıdan önemli olabilir. Ancak yüksek değerlerin ortaya çıkış nedenleri ile bir veri sağlamadığı için bu aşamada etki sınırlı kalacaktır, kanısındayım. Bu açıdan daha kapsamlı araştırmalar gerekir.

        4

        'Bazı genler kansere yakalanma riskini 10 kat arttırıyor'
        Zeynep Kamil Hastanesi Genetik Tanı Merkezi Uzmanı Dr. Hatip AYDIN:
        FİNLANDİYA'da yapıldığı söylenen bu test başka merkezler tarafından da bir çok kere yapıldı, yapılmaya devam ediliyor. Genetik biliminin tespit ettiği birtakım genler var. Örneğin bir gen var, eğer o geni taşıyorsanız normal insanlara göre akciğer ya da meme kanseri olma riskiniz 10 kat daha fazla. Ya da bir başka gen var, eğer o geni taşıyorsanız kanama ve pıhtılaşma oranınız normal insanlara göre 80 kat fazla. Yurtdışındaki birçok merkez bu tür araştırmaları para karşılığında da yapıyor ve 800-900 hastalığı tarıyor. Size hangi hastalıklara yakalanma riskiniz olduğunuzu belirtiyor. Elbette bu 'akciğer kanserinden öleceksiniz' , 'kalp krizinden öleceksiniz' anlamını taşımıyor. Ama bu riskleri göz önünde bulundurmak hem kişi hem de hekimler için faydalı olabiliyor. Türkiye'de ise bu tür testler sadece araştırma amaçlı yapılıyor.

        5

        'Genlere bakılarak şu hastalıktan öleceksin denilemez'
        Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Aslı TOLUN:
        HER hastalığı genetiğe bağlamak doğru olmaz. Evet, belli başlı hastalıklarda genler etkili olabiliyor. Kalp hastalıkları ve kanserde olduğu gibi. Kimi kanserlere insanlardaki kusurlu genlerin neden olduğu tespit edildi. Ama her kusurlu gene sahip olan kanser olacak diye de bir şey yok. Finlandiya'da yapılan araştırma en fazla insanların ölmüne neden olabilecek hastalıkların risk haritasını çıkartabilir ama 'şu hastalıktan öleceksin, bu hastalıktan öleceksin' diye kesin bir şey söyleyemez. Ancak ölüm riski denilen araştırmanın insanlar için şöyle bir yararı olabilir. Kişi, hangi hastalılara yakalanma riskinin fazla olduğunu görür ve hayatını ona göre şekillendirir. Örneğin kalp damar hastalıklarına yatkın biri, obezse kilo verir; doktor kontrolünde spor yapar.''

        6

        'Angeline Jolie de bu durumda, yararı tartışmalıdır'
        Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrah Prof. Dr. Özdemir AKTAN:
        KANSER ve benzeri ağır hastalıklar herkesin hazırlıklı olması gereken bir şeydir. Ancak şu anda meme kanserinde önceden belirteçler zaten var. BRCA-1 ve BRCA-2 denilen gene bakıldığında, pozitif olanların ömür boyu kanser geliştirme riski yüzde 60 civarında daha yüksek. Biliyoruz ki, kanser olma riski diğer hastalardan çok daha fazladır. Bunları bildiğimiz zaman ne yapacağız? İşte bu henüz net olarak bilinmiyor. Bu durumdaki hastalara ne yapılacak? Angelina Jolie de bu durumdadır. (BRCA1 geninin yüzde 87 meme ve yüzde 50 yumurtalık kanserine yakalanma riskini arttırdığı için 2 memesini de aldırması). Bahsedilen testin benzeri aslında şu an elimizde var. Tartışma konusu asıl hastalara ne denileceği olmalıdır. Bir şekilde bunları düzeltmek için de genetik alanında önemli gelişmeler olacaktır. Böyle bir bilgiyi önceden bilmek, hastanın sağlığıyla ilgili erken tedbir alınabilmesi için yararlı olabilir. Ancak bizim toplumumuzda sürekli bu tür bilgiler, özellikle ağır hastalıklar saklanmaya çalışılır. Yıllar içerisinde ilaç tedavisi ile bunları düzeltmek mümkün hale gelecektir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ