PRP yöntemi ile gebelik şansında artış sağlamak mümkün mü?
Yumurta rezervini artırmak ya da yumurtaların tükenmesi halinde tekrar ortaya çıkmalarını sağlamak için yürütülen çalışmalar henüz istenilen seviyede değil. Buna karşın umut vaadeden ve araştırılması gereken yöntemlerin varlığını yadsımamak ve önyargılı yaklaşmamak gerekiyor. Bu yöntemler arasında uygulamaya başlanan PRP'de var. İşte tüm ayrıntılar...
Tüp bebek hastalarında, kadının yumurtalık rezervinin azalması başarıyı ciddi oranda düşüren ve belki de tedavinin başarısız kalmasına neden olan en büyük etkenlerin başında geliyor. Bu durum genç kadınlarda da görülebilmekle birlikte, kadının yaşı ilerledikçe kaçınılmaz bir şekilde yumurtalık rezervinin kaybı ve buna bağlı üreme başarısızlığı ile sonlanıyor. Habertürk’ten Ceyda Erenoğlu’nun haberine göre; bu hem doğal yollarla üremeyi etkiliyor hem de tüp bebek tedavilerinde elde edilen yumurta sayısını düşürerek başarısızlığın en önemli nedenini oluşturuyor.
HAYALDEN ÖTESİ
Yumurta rezervini artırmak ya da yumurtalar artık tamamen tükenmiş ise tekrar ortaya çıkmasını sağlamak için yürütülen çalışmaların büyük bölümünde tıbbın istenen etkinlikte bir tedavi geliştirememiş olması, karşılaşılan sorunların başında geliyor. Son 5 yılda bu alanda heyecan uyandıran IVA (in vitro aktivasyon) tedavisinin de geçen zaman zarfında oldukça düşük etkinliği ve cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyması nedeniyle genel kabul ve yaygınlık göremediğine dikkat çekiliyor.
PRP BİR UMUT MU?
Bu noktada kadının kendi kanından özel bir ayrıştırma tekniği ile elde edilen PRP tekniği dikkat çekiyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Başkanı Prof. Dr. Cem Demirel yumurtalıklara PRP uygulaması hakkında şunları söylüyor; “Periferik kan dolaşımına kıyasla çok daha yüksek oranda ‘platelet’ adı verilen pıhtılaşma sisteminde görev alan hücreleri ihtiva eden bir kan ürünü olarak tanımlanan PRP aslında ilaç ya da vücuda dışarıdan alınan bir yabancı madde değil. Uzun zamandır plastik cerrahi ya da ortopedi alanında sinir ve kas yaralanmalarını tedavi etmek için kullanılan bu yöntemin üreme tıbbında rejeneratif özellikleri ile ilgili veriler kısıtlıydı. Buna rağmen in vitro ve hayvan çalışmaları ümit verici sinyaller veriyordu. Bu, düşük yumurta rezervinde, yumurtalıkta sessiz duran hücreleri aktive ederek rejenaratif özellik göstermesi mümkün bir tedavi adayı bir yöntem olabileceği anlamına geliyor.”
NASIL ETKİ GÖSTERİYOR?
Yumurtalıklara PRP enjeksiyonuyla ilgili ilk çalışmanın 2016 yılında Bilbao’da ki bir toplantıda dile getirildiğini ifaden eden Prof. Dr. Demirel, Türkiye’de ilk uygulamanın kendi merkezlerinde gerçekleştirildiğini söyleyerek şöyle devam ediyor; “Hastalarımızdan kapsamlı bilgilendirilmiş onay alarak, bu tedavinin henüz oturmuş bir tedavi olmadığını ve daha kesin kanıta ulaşmak için önümüzde çok uzun bir yol olduğu bilgisi ile ilk PRP uygulamalarını gerçekleştirdik. Bu uygulamalarda her hastanın olumlu cevap vermediğini izlemekle birlikte, bu tedavi sonrasında umutsuz ya da yumurtalık cevabı son derece kötüleşmiş bazı hastalarda yumurta elde etmenin de ötesinde gebelikler elde etmiş durumdayız. PRP uygulaması, hastanın kendi kanının özel bir ayrıştırma sürecinden geçtikten sonra hazırlanan presipitatın her iki over dokusuna ultrasonografi kılavuzluğunda enjekte edilmesi ile gerçekleştiriliyor. Yumurtalık dokusunun cevabı ise genellikle uygulamanın ardından 3. ayda ortaya çıkıyor.”
ÜMİT VERİCİ OLSA DA DAHA ÇOK KANITA İHTİYAÇ VAR
Bu tür tedavilerin etkinliğinin randomize kontrollü tıbbi çalışmalarla kanıtlanması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Demirel, “Henüz PRP uygulamaları için bu tür çalışmalar tasarlanmış değildir, Bununla birlikte son derece umutsuz ya da şansı düşük bir hasta grubu için hastaya zarar verme potansiyeli olmayan bu yöndeki tedavilerin mutlaka sonuna dek araştırılması ve ön yargı ile davranılmaması gereklidir” diyor.