Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Ina May Gaskin, ebe, yazar, doğum aktivisti... Yaşadığı “The Farm” adındaki ekolojik çiftlikte 40 yıl boyunca 2844 gebelik takibi yaptı...

        HT MAGAZİN

        Ina May Gaskin, ebe, yazar, doğum aktivisti... Yaşadığı “The Farm” adındaki ekolojik çiftlikte 40 yıl boyunca 2844 gebelik takibi yaptı... Bu gebeliklerin yalnızca 50 tanesi sezaryen doğum ile sonuçlandı. Ina May yazdığı kitaplarla, katıldığı seminerlerle doğumda kadını özgür bırakmak, ona nazik davranmak ve haklarını kollamak gerektiğini hatırlatıyor... Geçen hafta bir sempozyum için İstanbul’daydı... Uzun uzun konuştuk... Konuşmanın daha uzun hali HTHayat.com’da...

        Günümüz kadını her konuda güçlenirken; neden doğumdan korkuyor?

        Sezaryenin artma nedeni korkular. Daha çok sezaryen, doğumdan korkan daha fazla kadın demek. Doktorlar da eğitimlerinde sürekli sezaryen gördükleri için normal doğumu bilmiyorlar. Doğuma sürekli müdahale etmek gerekli sanıyorlar. Müdahalelerin ve sezaryenin artmasıyla korku yayılıyor. Doğum birilerini eğlendirmekle ya da parayla ilgili olmamalı. Bu kutsal bir şey ve kutsal bir şeyin bizi eğlendirmesini beklemek de, bazılarının bu sayede zengin olmaları da uygunsuz. Sigorta şirketleri doğum üzerinden servet yapıyorlar. Doğumun gerçeklerini bilmiyor sadece paraya bakıyorlar. Hastaneler birbirleriyle yarışıyor.

        REKLAM

        Sizce doğum politik bir mesele mi?

        Elbette! Çünkü insanlar doğumdan para kazanıyor. Doğuma karışmasınlar! 1830’larda Amerikalı bir jinekolog “Tek yapmanız gereken kadınları korkutmak; sonra her şey bizim elimize geçecek” demişti işte bunu yaşıyoruz. Amerika yanlış yolu izledi. Türkiye ve birçok ülke de Amerika’nın izinden gitti. Böylece doğum sisteminizi, doğumun büyük bir korku olduğu ülkeden aldınız. Türkiye sadece 30 yıl önce yanlış yöne saptı, yolunu değiştirip geldiği yeri hatırlayabilir.

        Doğuma bakışı nasıl değiştirebiliriz?

        Öncelikle annenin seçim hakkının her şeyden önce olduğunu bilmek gerek. Doğumu kiminle, nerede ve nasıl yapacağı kararı kadının en temel haklarından. Eski zamanlarda her tür baskıyı yapan krallar bile, kadınlara nasıl doğuracaklarını söylemeye cüret etmemiştir. Emin olun ki kadın en iyisini bilir. İnsanın dişisi de bir tavşan ya da gergedan kadar iyi doğurabilir. 4999 türün hepsi doğum yapabiliyor ve insan 2 ayağı üzerinde yürüyebilen, kitaplar yazabilen, her şeyi yapabilen insan doğum yapamıyor? Buna kesinlikle inanamam.

        REKLAM

        Doğumun tıbbileşmesinde başka ne etkenler var?

        Amerikan tarihinde 19. yüzyıla gelindiğinde forseps icat oluyor. Maşaya benzeyen bir alet. “Şimdi bunun yarısını kadına yerleştireceğiz ve bebeği oradan çıkarmasının bununla daha hızlı olacağına ikna edeceğiz” diyorlar. Ben doğum yapacağım zaman “Buna ihtiyacım yok, ne annemin, ne de büyükannemin ihtiyacı oldu, uzak tutun şunu benden” diye düşündüm ama hastanede yalnızken bunu söyleyecek gücü bulamadım, eşimi yanıma almadılar başka bir destekçim de yoktu. ABD’deki ebelik 1900-1920 arasında bitirilmişti.

        Aynı burada olduğu gibi...

        Ebeliğin yalnızca Avrupa’daki barbarlar tarafından yapıldığını iddia ettiler.

        Geleneksel ebelik bizde de cahillik olarak görüldü... Yani siz fakir ve cahilsiniz. Doktora verecek paranız yok. Ancak araştırdığımda gördüm ki doktorlar hiçbir şey bilmiyor. Kadın doğumcular yalnızca 5 doğum görmüşlerdi. 1900’lerde ders kitapları yazan iki umarsız adam vardı. Forseps yüzünden dayanılmaz bir acı içerisinde olan kadınları müthiş bir anestezi bulduklarına inandırdılar. Bu anesteziye ‘twilight sleep’ diyorlardı.

        REKLAM

        Neydi o?

        Morfin ve skopolamin birleşimi bir ilaç. Morfin acıyı kesiyor ancak doz aşımı ölüme yol açıyor. Skopolamin ise hafıza kaybı yapıyor. Kadın kontrolden çıkıp küfretmeye, korkmaya, bağırmaya ve etkisi geçen morfin sayesinde acı çekmeye başlıyordu. Ancak skopolamin etkisinde olduklarından kimse onları sakinleştirmeye ya da rahatlatmaya çalışmıyordu. Bu, muhtemelen bizlere pazarlanan ilk reklamdı. Ve kadınlar oy kullansın diye uğraşan zamanın feministleri, bu uygulama konusunda istekliydiler.

        Kloroform, eter ve beteri

        Acı çekmemek için mi?

        Bilgisizdiler. Doğumda anestezi olarak denenen ilk madde kloroformdu. Ardından eter denendi bu da ölümlere yol açtı. ‘Twilight sleep’ yani morfin+skopolamin, üçüncü anestezi denemesiydi. Çok ölüme yol açmadı; ancak korkunç bir doğum deneyimi getirdi. Anneler, ne kendileriyle ne de başkalarıyla ilgilenecek durumda oluyorlardı. Kafeslere konup bağlanıyorlardı. Ebeler yoktu ve toplum ebeliğin iyi bir şey olduğunu unutmuştu. Arada genel anestezi kullanılmaya başlandı. Her iki uygulamada da anne ve bebek ayrı yerlerde tutuluyordu. 60’ların sonlarında bu saçmalıklar olmadan da doğum yapılabileceği fikri yayılmaya başladı. 16 yaşındayken “Child Birth Without Fear” kitabını okudum: “Eğer korkarsak, doğum elbette ki daha zor ve acı verici olur” diyordu kitap...

        REKLAM

        Hastanedeki ilk doğumunuzdan sonra neler oldu?

        İlk doğumum hastanede forsepsle oldu. Bu korkunçtu. Sonra evde doğal doğuranların hikâyelerini duydum. “Bir dahaki sefere ben de böyle yapacağım” dedim. İlk doğumumda bana kötü davranılmıştı, bir de üstüne para ödemiştim! Başlamamı sağlayan şey buydu. Sonra bir doğuma katıldım. Muhteşem bir doğumdu ve ebe olmaya karar verdim. Eğitimimi planladım ve aldım, ilk kez bir sezaryene ihtiyaç duyana kadar da tam 300 doğuma girdim! Bu bana kadınların gayet iyi yaratılmış olduklarını öğretti. Sadece onlara doğru muamele etmek gerekiyor.

        Nasıl davranılmalı kadınlara?

        Kadını dinlersen o zaten neye ihtiyaç duyduğunu, ne istediğini söyler. Sorular sormasına izin vermek ve sorularına cevap vermek gerekir ama bebeğini doğurmakla uğraşan kadına başka şeylerden bahsederek onu rahatsız etmemelisin. Doğuran kadın bir tür transa girmeli. Zaman ile ilgili endişelenmesine izin vermemelisin, doğaya güvenmelisin...

        REKLAM

        Ters gelen bebek de NORMAL DOĞABİLİR

        5 yıl önce oğlum rahimde dönmediği için normal doğum yapamadım. Ters gelen bebek vajinal yoldan doğabilir mi?

        Elbette yapılabilir. Bebek ters durduğu için daha da büyümez. Yalnızca nefes almayan bölümler, nefes alanlardan önce çıkarlar.

        Doktorlar ters gelen bebekleri neden doğurtmuyor?

        Anne rahat olduğunda doğumun daha iyi olacağını anlamıyorlar. Anneyi korkutmamak, germemek gerek. Annenin kaskatı olup bebeği sıkıca kavramasını istemezseniz. Anne rahat olduğunda bebek daha kolay çıkar. Ters doğum tüm popülasyonlarda %3-5 oranında görülür. Bu bazı bebeklerin çok hoşuna gider.

        Hoşlarına mı gider?

        Onları çevirmenize izin vermezler. Ben birçoğunu çevirdim. Uzun bir süre masaj yaptığımda ve annenin gülmesini sağladığımda bir süre sonra neden masaj yaptığımı unutur ve ben de bebeği rahatça döndürürüm. Bazıları ise ters doğmak ister ve öyle doğarlar.

        REKLAM

        "Korkacağıma kocamı öperim"

        Bazen sadece korkuya “tamam” der geçeriz ve güleriz. Bu harika bir yöntemdir. Bir keresinde bir kadın bana “Korkacağıma kocamı öperim, böylesi daha iyi!” dedi ve kocasını öptü. Kısa bir süre sonra bebeği gelmişti bile! Bunları kitaplardan öğrenmedim. Guatemala’daki okuma yazma bilmeyen ebelere bildiklerini nereden öğrendiklerini sorduğumda “Tanrıdan” dediler. Bazen bir hayvanı izleyerek doğumu öğrenebilirsin. Çünkü bir hayvan onu korkutacak şeyleri okuyamaz ya da televizyonda izlemez. “Vajinam küçük, bebeğim büyük, bu iş nasıl olacak” diye düşünmez. Tamam, vajina büyüyor, doğru. Ama sonra tekrar küçülüyor!

        Özgürlük ve göbek dansı

        Ec doğumu herkes için iyi bir fikir değil ve bazıları için sezaryen de tatmin edici bir doğum olabilir. Ama kadın, sırf birinin beklemeye sabrı yok diye sezaryene mecbur bırakıldıysa, bu kötü bir histir. Bazen odadaki bir kişinin dışarı çıkarılması doğumun gidişatını düzeltir. Onun ihtiyaçlarını bilecek ve ona yardımcı olacak birine ihtiyacı var kadının. Belki sadece dokunulmaya ihtiyacı var ya da pozisyonunu değiştirmek istiyor. Birçok kadını doğumda özgür bıraktığımızda onları dört ayak pozisyonunda bulduk. Bu pelvisin açılmasını sağlayan bir harekettir. Sırt üstü yatan kadının doğum süreci çok daha ağrılı ve sıkıntılı olabilir. Yanlış öğrendiğimiz bir sürü şey var ve bunları yenileyebiliriz. Sadeliğe geri dönebiliriz... Mesela göbek dansı bir Türk sanatı ve doğum için çok kullanışlı: Kalçaları sallamak acıyı zevke dönüştürebilir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ